
Efsanevi İngiliz matematikçi, fizikçi ve gökbilimci Isaac Newton günümüzde bilim insanları tarafından tarihin en etkili kişilerinden biri olarak kabul edilmektedir. Hareket yasalarını tanımladı ve yerçekimi teorisini yarattı. Optik alanında buluşlar yapıp aynalı teleskopların gelişimine öncülük etti. Klasik mekaniğin temellerini attı, bilimsel devrimi başlatan en büyük isimlerinden biri oldu. Ayrıca Gottfried Wilhelm Leibniz ile eşzamanlı olarak, diferansiyel ve integral hesaplamaları için yöntemler geliştirdi.
Tüm bunları yapan ve bilimsel devrime yol veren birinin beyninin tamamen rasyonel düşünceler ile dolu ve hayatının takdire şayan olduğunu düşünebilirsiniz ancak maalesef yanılıyorsunuz. Newton aslında hasta olmaya eğilimli ve takıntılı bir karakterdi. Haftanın her günü, hiç ara vermeden günde 18 saat çalışırdı. Çok çalıştığı için yemek yemeyi unutur, çok az ve düzensiz uyurdu.
Newton’un hayatında dinlenmeye, eğlenceye ya da sosyal ve fiziksel aktivitelere de pek yer yoktu. Uzun yıllar boyunca bu sağlıksız koşullarda yaşadığı için iki defa sinir krizi geçirip yoğun depresyona girdi. Annesinin ölümüyle tetiklenen ilk depresyonu 7 yıl sürdü. İkincisinden sonra bilimsel çalışmalarına son verdi.
Simya İle İlgili Çalışmaları

Üstün zekasına rağmen, Newton’un özel ilgi alanlarının yalnızca bir kısmını gerçek bilim dalları oluştururdu. Isaac Newton ilk sinir krizinden sonra uzunca bir dönem bilim arenasından çekilip kendisini ilahiyat ve simyaya adadı. Simya o zamanların popüler araştırma alanlarından biriydi. Hatta kimya biliminin başlangıcıydı diyebiliriz.
Uzun bir süre dokunduğu her nesneyi altına dönüştüreceğine inanılan felsefe taşını bulmak için araştırmalar yaptı. Simyayı da içeren araştırmalarından elde ettiği bilgileri aktarmak için kitaplar yazdı ama simyanın sahte bilim olarak görülmeye başlandığı yıllara denk geldiği için hiçbirini yayınlamadı. 1970’lerde Newton’ın bir saç teli üzerinde yapılan analiz, saç telinin doğal düzeyin kırk misli yoğunlukta cıva içerdiğini bulguladı. Bu onun simyaya sadece bir hobi düzeyinde yaklaşmadığının adeta bir kanıtıydı.
1692’de de teolojik araştırmalarını kimseye göstermediği defterlere kaydetmeye başladı. Üzerinde çalıştığı bilimsel konuların Hıristiyanlık öncesindeki antik zamanlarda da işlendiğini ve antik çağ bilgelerinin evrenin işleyişine dair sırları çözdüklerini düşünüyordu. İsa’nın ne zaman geri geleceğine ve kıyametin ne zaman kopacağına ilişkin matematiksel ipuçları yakalayacağına inanarak, Hz. Süleyman’ın Kudüs’teki kayıp tapınağının zemin planını bıkmadan usanmadan inceledi. Bu süreç sırasında, orijinal metinleri daha iyi anlamak için kendi kendine İbranice öğrendi.
Newton’un Kıyamet Kehaneti
Yarım yüzyıl boyunca, Newton dini düşünceler ve hesaplamalarla ilgili binlerce sayfayı inceledi. Isaac Newton 20 Mart 1727’de öldüğünde, içinde 8 milyondan fazla kelime içeren bir yığın el yazması bıraktı. Bu el yazmaları zaman içinde akrabaların, koleksiyoncuların, bilim insanlarının elinden geçtiler. 1936’da Sotheby‘s, bu yazıların çoğunu dünyanın dört bir yanındaki düzinelerce alıcıya dağıtan tarihi bir açık artırma düzenledi. Sonrasında, bu kağıtlar Iraklı Sami dilleri profesörü Abraham Yehuda tarafından satın alındı. Ölümü üzerine bu kağıtlar tartışmalı bir sürecin devamında İsrail Millî Kütüphanesine devr oldu.

2002’nin sonlarına doğru, Kanadalı bilim tarihçisi Stephen Snobelen, bu el yazmalarını değerlendirdiğinde, ünlü fizikçinin kıyamet yılını hesapladığı bir kağıt parçasına rastladı. Sonrasında anlaşıldı ki aslında Isaac Newton kıyamet tarihini 2060 olarak hesaplamıştı. Dini referanslar üzerine kurulu yaptığı karmaşık hesaplamalarında Newton, 800 yılını önemli bir tarih olarak seçmişti.
Bu, “Kutsal Roma İmparatorluğu” nun kuruluş tarihiydi. Bu tarihin üzerine hesaplamaları sonucunda ulaştığı 1260 sayısını eklemiş ve 2060 yılını elde etmişti. Eğer bu okuduklarınız sizi rahatsız ettiyse size güzel bir haber verelim. Newton belki de işini garantiye almış ve aslında hesaplamalarında 3 tarih belirlemişti. Bunlardan ilki 1867 yılıydı ki o tarihte dünyanın sonunun gelmediğini biliyoruz. İkincisi 2060 yılı ve üçüncüsü ise 2370 yılıdır.
Kaynaklar ve ileri okumalr:
- The world will end in 2060, according to Newton; https://www.standard.co.uk
- George G. Szpiro; The Secret Life of Numbers: 50 Easy Pieces on How Mathematicians Work and Think; ISBN: 0-309-65958-2
- For most of his life, the great lawgiver of physics was more obsessed with alchemy than apples; Bağlantı: https://pubsapp.acs.org/
Dip Not
Matematiksel, tamamen gönüllü bir ekip tarafından 2015 yılından beri yürütülen, Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmayı hedefleyen, öğretmenler tarafından kurulmuş bir bilim platformudur. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.