Fizik

Einstein Tanrı Zar Atmaz Derken Aslında Ne Söylemek İstiyordu?

Albert Einstein kuşkusuz ki, dünyanın en büyük bilim insanlarından biridir. Bugüne kadar görüşleri son derece etkili oldu ve dünyanın her yerinden insanlara ilham verdi. Ancak Einstein aynı zamanda sıklıkla yanlış anlaşılmıştı. Buna bir örnek bu yazımızda ele alacağımız “Tanrı zar atmaz” biçimindeki sözü idi.

Bu söz bir çoğumuz için E = mc2 kadar tanıdık olsa da tam olarak ne demek istediğini anlamak gerçekten de zordur. En başta söylememiz gerekiyor. “Tanrı zar atmaz” derken kullanılan Tanrı ifadesi bir çok kişi tarafından yanlış anlaşılmıştır. Onun “Tanrı” kelimesini kullanması dindar bir kişi olduğundan değildir. Einstein bu ünlü sözünde aslında kuantum fiziğindeki rastgelelikten duyduğu memnuniyetsizliği dile getirmiştir.

Einstein Neden Tanrı Zar Atmaz

Einstein’ın 4 Aralık 1926 tarihli arkadaşı ve meslektaşı Max Born’a yazdığı bir mektuptaki asıl ifade, onun dünya görüşünü açıklar. ““Kuantum fiziği kesinlikle etkileyici ama içimde bir ses asıl gerçeğin bu olmadığını söylüyor. Teori çok şey diyor ama bizi Tanrı’nın sırlarına yaklaştırmıyor. Ben şahsen O’nun zar atmadığından eminim. “der. Şimdi bu cümleleri neden yazdığını anlamaya çalışalım.

Einstein Neden Tanrı Zar Atmaz Dedi?

Kopenhag yorumunu ortaya atan bilim insanlarından Werner Heisenberg (solda) ile Niels Bohr (sağda). Aslında Bohr ve Heisenberg hiçbir zaman kuantum mekaniğinin matematiksel formüllerinin nasıl anlaşılması gerektiği konusunda anlaşmaya varamamıştı. Aynı zamanda, her ikisi de “Kopenhag Yorumu” ismini fikirleri için ortak bir isim olarak kullanmamışlardır.

Kuantum dünyasında olup bitenlerin standart yorumu Kopenhag Yorumu diye bilinir, çünkü büyük ölçüde, Kopenhag’da çalışan Danimarkalı fizikçi Niels Bohr tarafından geliştirilmiştir. Başta Alman Werner Heisenberg ve Max Born olmak üzere başka insanlar da Ko­penhag Yorumu’na dönüşen fikir paketine önemli katkılarda bulun­muştur.

Fakat Bohr bu yorumun en ateşli savunucusu olmuş­tur. Konu ile ilgili daha fazla bilgi için bu yazıya göz atmalısınız: Kopenhag Yorumu: Kuantum Mekaniğini Anlamlandırma Çabası

Einstein, çok küçüklerin dünyası, yani moleküller, atomlar ve parçacıklar dünyası ile ilgili yapılan laboratuvar deneylerinin sonuçlarını kabul ediyordu. Ancak sezgileri o zamanlar olasılıksal bir teori olan kuantum fiziği ile uyuşmuyordu. Max Born, teorinin kalbinde rasgelelik ve bilinmezliğin olduğunu iddia ediyordu. Ancak Einstein bunu kabul etmekte zorlanmaktaydı.

Kuantum mekaniğinin temel ilkelerinden biri, bir parçacığın konumunu ve momentumunu aynı anda ölçemeyeceğini belirten ‘ Heisenberg’in Belirsizlik İlkesi’dir. Biri hakkında ne kadar çok şey bilirseniz, diğeri hakkında o kadar az şey bilirsiniz. Einstein bununla aynı fikirde değildi ve durumdan rahatsız oluyordu.

Einstein temelde bir parçacığın özelliklerini kesin olarak ölçememeyi kabul etmek istemiyordu. Bunu yapmamıza izin verecek temel bir fiziksel yasa olması gerektiğini düşünüyordu. Doğayı tanımlamanın daha basit, zarif ve açık bir yolunu arıyordu. 

Sonucunda da “Tanrının evrenle zar attığına inanamam” şeklindeki o ünlü sözünü söylemişti. Kısacası onun “Tanrı zar atmaz” ifadesi bir inancın değil, matematiğin daha katı olması ihtiyacının ifadesi idi.

Einstein’ın Tanrı, Evren, Bilim ve Din Hakkında Düşündükleri

Einstein Neden Tanrı Zar Atmaz
Einstein Tanrı’nın rastgeleliğe izin vermeyeceğini düşünüyordu

Einstein’in ebeveynleri Hermann ve Pauline Einstein Aşkenaz Yahudisi idi. ( “Aşkenaz” terimi, Batı Almanya ve Kuzey Fransa’da Orta Çağ’da Ren nehri boyunca yerleşim yerleri kuran Yahudi yerleşimcileri ifade eder. ) Albert daha 9 yaşında geleneklerine bağlı bir Yahudi olmuştu.

Bir Yahudi geleneği olarak, ebeveynleri her hafta fakir bir eğitmeni evlerine davet eder ve birlikte yemek yerlerdi. Bu yemeklerden birinde genç Einstein, yoksul bir tıp öğrencisi Max Talmud ile tanıştı. Bu sayede de matematik ve bilim ile yolculuğu başladı.

Öncelikle Einstein, Aaron Bernstein’ın Doğal Bilimlere Dair Popüler Kitaplar (1880) çalışmasının 21 cildini de okudu. Devamında da David Hume’un felsefesini benimseyen Immanuel Kant’ın Saf Aklın Eleştirisi’ni (1781) tamamladı. Tüm bunlar neticesinde Avusturyalı fizikçi Ersnt Mach’ın katı deneyci mantığına ulaştı. Bir süre sonra da Eski Ahit’te açıklanan birçok şeyin fiziksel yasalarla tutarlı olmadığını fark etti.

Einstein Neden Tanrı Zar Atmaz
Özel ve Genel Görelilik Teorileri ile Einstein uzay zamanın içindeki ögelerle etkileşime giren bir yapı olduğunu gösterdi.

Fiziğe büyük katkıları, doğal dünyayı yöneten kesin matematiksel yasalara olan inancından geldi. Bu bakış açısı ona çok hizmet edecekti. Mach’ın mutlak uzay ve zamanını reddetmesi, Einstein’ın 1905’te Bern’deki İsviçre Patent Ofisinde çalıştığı dönemde özel görelilik teorisini şekillendirmesine yardımcı oldu. 10 yıl sonra ise Einstein, eksik parçayı da genel görelilik teorisi ile tamamladı.

Einstein’ın Tanrısı Ne Anlama Geliyordu?

Einstein ünlü matematikçi Pierre Laplace gibi, evrenin tıpkı bir saat gibi işlediğini düşünüyordu

Einstein’ınki dini değil felsefi bir Tanrı idi. Bunu Max Born’a yazdığı mektuptan üç yıl sonra Tanrı’ya inanıp inanmadığı sorulduğunda cevap olarak; “Ben Spinoza’nın, var olan her şeyin uyumunda kendisini gösteren Tanrı’sına inanıyorum. İnsanlığın kaderi ve ne yaptığıyla ilgilenen bir Tanrı’ya değil” diye dile getirecekti.

Baruch Spinoza, dünyanın en etkili filozoflarından biridir ve metafizik hakkındaki görüşleri bugüne kadar hararetli bir şekilde tartışılmaktadır. Spinoza, Tanrı’nın kişisel bir tezahür değil,  tek bir  varlık değil, uyumlu olan her şeyin bir tezahürü olduğunu öne sürdü. 

Spinoza tipik bir filozoftu. Tartışılmaya herkesin duymaya hazır olmadığı fikirler öne sürmeye ve görüşlerini argümanla savunma­ya hazırdı. Çalışmalarına kimi zaman şiddetle karşı çıkılsa da Spinoza yazdıklarını okuyan­ları etkilemeye devam ediyor.

Bir bakıma Tanrı doğa idi. Ama bu dini bir görüş değildi. Tanrı’yı evrenin güzelliğinin bir tezahürü olarak kabul ediyordu. ( Daha fazlası için: Spinoza’nın Tanrı Anlayışı Nasıldı Ve Einstein Neden Ona İnandı?)

Einstein, anlaşılması kolay olmayan, karmaşık görüşleri olan, karmaşık bir adamdı. Ancak onun Hristiyanlık, Musevilik veya herhangi bir dine yakınlık duyduğu inancı temelsizdir. Ancak bir ateist de değildi. Sadece farklı bir Tanrı inancı vardı.

Evreni uyumlu buldu ve bunun Tanrı’nın bir ifadesi olduğuna inanıyordu. Einstein bu durumda karşımıza bir panteist olarak çıkmaktadır. Monoteizm tek tanrı varlığına duyulan inanç olarak tanımlanır. Genel olarak panteizm ise her şeyin Tanrı ile aynı olduğu inancıdır. Bu görüşü savunanlar sıklıkla Tanrı’nın evren, doğa, kozmos olduğunu söyleyecektir.

Einstein’a göre, her bilimsel keşif, bu uyumu biraz daha ortaya çıkarmaktaydı. Fakat daha sonradan ortaya çıkan ve aslında Einstein’ın 1905’te kurulması için yardımcı olmuş olduğu yeni Kuantum Teorisi bu algıyı yıkıyordu. Kuantum Teorisi, atom ve molekül ölçeğindeki iddiaları ile Einstein’ın kabul ettiği felsefeye aykırıydı.

İki Ayrı Felsefenin Çatışması

Albert Einstein ve Niels Bohr, 1920’de Belçika’nın Brüksel kentinde düzenlenen Solvay konferansına katıldı  

Bohr ve Einstein kuantum mekaniğinin nasıl yorumlanacağı üzerine kıyasıya tartıştılar. Bu tartışma temelinde iki farklı felsefenin çatışmasıydı. Gerçekliğin doğası ve bunun bilimsel temsilinden ne bekleneceğine dair iki farklı görüşün savaşıydı.

Bu tartışma 1927’de başlasa ve başlatanlar artık aramızda olmasa da bugün çözümsüz bir biçimde tartışma var olmaya devam ediyor. Einstein’ın bunu da öngördüğünü söyleyebiliriz. Sonuçta 1954 Şubat ayında, ölmeden 14 ay önce Amerikalı fizikçi David Bohm’a gönderdiği mektupta şu sözleri sarf ediyordu. “Eğer dünyayı Tanrı yarattıysa, ilk amacı kesinlikle onu bizim için anlaşılır kılmak değildi.” Ayrıca göz atmak isterseniz: Tanrı’nın Varlığı Matematik Yardımı ile İspat Edilebilir mi?


Kaynaklar ve ileri okumalar:

  • What Einstein meant by ‘God does not play dice’; Bağlantı: https://aeon.co/
  • Did Einstein believe in God?; yayınlanma tarihi: 17 Mart 2021; Bağlantı: https://bigthink.com/
  • What Einstein meant by ‘God does not play dice. Yayınlanma tarihi: 4 Ocak 2019; Bağlantı: https://bigthink.com/
  • What Einstein thought about God, the Universe, science and religion. Yayınlanma tarihi: 28 Ocak 2021; bağlantı: https://www.zmescience.com/

Matematiksel

Sibel Çağlar

Merhabalar. Matematik öğretmeni olarak başladığım hayatıma 2016 yılında kurduğum matematiksel.org web sitesinde içerikler üreterek devam ediyorum. Matematiğin aydınlık yüzünü paylaşıyorum. Amacım matematiğin hayattan kopuk olmadığını kanıtlamaktı. Devamında ekip arkadaşlarımın da dahil olması ile kocaman bir aile olduk. Amacımıza da kısmen ulaştık. Yolumuz daha uzun ama kesinlikle çok keyifli.

Bir Yorum

  1. zihnimden içeri dalga dalga yolculuk …teşekkürler…size..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu