Biyoloji ve Coğrafya

Denizin Büyülü Görüntüsü: Yakamoz Ve Mareel Nedir?

Tatil denince akla çoğunlukla deniz gelir. Herkes olmasa da çok fazla insan denize girmeyi çok sever. Peki ya güneş battıktan sonra denize girmeyi denediniz mi? Elinizi su yüzeyinde hareket ettirmenizle ortaya çıkan yeşil ışık saçılmalarının yarattığı sihirli bir suyun içinde yüzüyormuş hissini yaşadınız mı?

Bu görüntünün, aslında göründüğü kadar sihirli olmayan bir açıklaması var. Şarkılarda, şiirlerde, romantik mektuplarda yerini bulmuş olan bu sihirli görüntünün adı yakamoz. Çoğumuz yakamoz ismine yabancı değilizdir ama tam olarak ne olduğunu bilmeyenler için biraz anlatmaya çalışalım.

Yakamoz Nedir?

Yakamoz, Latince adı Noctiluca Milliaris olan bir deniz canlısıdır. Biyolojik yapıları, lüminesans taşıdıklarından ve uyarıldıklarında ışık saçtıklarından dolayı ateş böceklerine benzer. Hatta yakamoza denizin ateş böceği denildiğine de rastlayabilirsiniz. Detaylar için: Biyolüminesans Nedir? Doğanın Işıkları Nasıl Oluşmaktadır?

Samanyolu ve Biyolüminesans, Yer; Tazmanya

Kelime anlamı ışıldama olan lüminesans, ışık üreten maddeler için kullanılmaktadır. Biyolüminesans ise doğada bulunan, canlı bir organizmada meydana gelen reaksiyonlarla ışık üreten maddelerdir. Yakamozun en çok karıştırıldığı şeylerden biri mehtaptır. Mehtap Ay’ın denizdeki yansımasıyken, yakamoz başlı başına ışık saçan bir canlıdır.

Yakamoz ışığı yansıtmaz, aksine ışık olan ortamda görmek mümkün değildir. Dolayısıyla yazının başında sorduğumuz “Güneş battıktan sonra denize girmeyi denediniz mi?” sorusuna ek olarak Ay’ın da batmış olması gerektiğini ekleyelim. Biyolüminesans ile ilgili daha detaylı bilgi için yazının sonundaki ek kaynaklara göz atabilirsiniz.

Yakamoz Nasıl Oluşur?

Yakamoz (Latince: Noctiluca scintillans) uyarıldığında ışık saçan tek hücreli bir deniz canlısıdır. Akıntıyla hareket eder ve gerçekte yüzemez.

Yakamozlar denizde yaşayan, ışıkta görülemeyen çok küçük tek hücreli alglerdir. Saldırı anında birden fazla yakamoz bir araya gelerek kimyasal reaksiyon gösterirler. Bu da biyolüminesans maddesinin ışık yaymasına sebep olur. Burada bahsi geçen saldırıya gemilerin temas etmesi bile örnek olarak verilebilir. . Özellikle yapay ışıklardan oldukça uzakta olan okyanus açıklarında bu yöntemin hayat kurtarıcı olduğu söyleniyor.

Balık sürülerinin çok olduğu kıyılarda, dışarıdan beşeri bir etki olmadan da gözlemlenebilen yakamoz oldukça sihirli ve büyülü bir görüntü oluştururken, şarkılara ve şiirlere konu olmasına şaşırmamak gerek. Ancak denizlerde gözlemlenen ve ne yazık ki henüz yakamoz kadar açıklamasını yapamadığımız bir başka durum daha var.

Günümüzde bilim insanları uzay hakkında dünyamızda var olan okyanuslardan daha fazla bilgiye sahip. Bu nedenle henüz okyanuslar hakkında açıklanamayan bir çok fenomen var. Bunlardan bir tanesi de Milky seas ( Türkçe’ye sütlü deniz olarak çevirebiliriz) adlandırılan nadir bir deniz fenomeni. Görünümünden dolayı bu biçimde adlandırılan bu fenomen aslında birbiri ile iletişim kuran bakterilerin neden olduğu bir biyolüminesans şekli.

Mareel (Milky Seas) Yani Sütlü Deniz Nedir?

Endonezya’nın Java kentinin güneyinde Temmuz ve Eylül 2019 arasında uydular tarafından bir sütlü deniz olayı tespit edildi, ancak görüntüleri doğrulamak için yüzey gözlemleri olmadan, bilim insanlarının bulguyu doğrulaması zordu.  Ağustos 2019’da Java kıyılarında meydana gelen “sütlü denizler” olayının uydu görüntüsü

Bazen “mareel” olarak da bilinen Milky seas bugüne kadar tanımlansa da tam olarak gözlemlenememişti. Colorado Eyalet Üniversitesi’nden bir atmosfer bilimcisi, bu olayın kanıtlarını aramak için on yıllar harcadıktan sonra, sonunda olayın bizzat fotoğraflarını elde etti. Sütlü deniz derken tam olarak neden bahsettiğimizi anlamak için de aşağıdaki görsele bakabilirsiniz.

Bu olayın oldukça nadir olduğu ( yılda bir – iki kez) düşünülüyor. Ne yazık ki son bulgu bu eşsiz görünümün bakterilerin hangi davranışı sonucunda tam olarak oluştuğunu bize kanıtlamıyor. Halen çok fazla cevapsız soru olsa da şu an sadece bunun gerçek olduğunu biliyoruz.

Ganesha’nın gözlemleri, uydu görüntülerinin mareelleri tanımlamak için kullanılabileceğini doğrulamaları açısından büyük önem taşıyor. Gelecekte bu, deniz bilimcilerinin uygun bir anda devreye girip neler olup bittiğine dair daha net bir fikir edinmelerini sağlacaktır. Sonucunda denizlerde bir çok gizem halen keşfedilmeyi bekliyor.


Kaynaklar ve İleri Okumalar

Matematiksel

Maide İdil İspir

Ben İdil, Boğaziçi Üniversitesi'nde öğrenciyim. Bence insan olmaktaki en büyük şansımız düşünebilmek, konuşabilmek, okuyabilmek ve yazabilmek. Öyleyse bol şans! Ve keyifli okumalar…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu