Kendimizi Geliştirelim

Daha İyi Bir Yaşam İçin Albert Einstein’dan 7 Tavsiye

Hepimiz her gün daha iyi bir yaşam için çabalıyoruz. Bu noktada da bazı önemli isimlerin biyografileri ya da motivasyon konuşmaları bize ilham oluyor. İşte Albert Einstein da bu isimlerden biri. Neredeyse hepimiz onu genel ve özel görelilik teorileriyle, fotoelektrik etkiyi keşfetmesiyle veya Einstein-Rosen köprüleri (bir diğer adıyla solucan delikleri) ile tanıyoruz. Ancak Einstein ünlü bir fizikçiden daha fazlasıydı. Kendisi bir pasifist, politik bir aktivist ve ırkçılık karşıtı olarak tarihin en önemli figürlerinden biriydi.

Daha İyi Bir Yaşam İçin Albert Einstein'dan 7 Tavsiye

Elbette bunların yanı sıra Einstein’ı dağınık saçları, esprili kişiliği ve çoraplara olan nefretiyle de tanıyor olabilirsiniz. Fakat ünlü fizikçinin belki de en az bilinen yanı yaşama dair fikirleridir. Bu nedenle bu yazımızda Albert Einstein’ın daha iyi bir yaşam için önemli bulduğu 7 tavsiyeyi sizler için derledik. Bakalım gelmiş geçmiş en büyük dehalardan biri olan Einstein, bizlere ne gibi tavsiyelerde bulunuyor?

1. Tavsiye: Enerjinizi Önemli Olan Şeylere Harcayın

Birçok insan dış görünüş bakımından Einstein’ın pek de güzel görünmediğinde hem fikirdir. Dağınık saçları, yıpranmış giysileri ve çorapsız ayakkabılarıyla Einstein, gerçekten de dış görünüşü için pek zaman harcamıyordu. Çünkü bunu o kadar da önemli görmüyordu ve bu durumdan rahatsız olmuyordu. Bu yüzden de hep benzer şekillerde giyinmeyi tercih ediyordu.

Daha İyi Bir Yaşam İçin Albert Einstein'dan 7 Tavsiye
1937 tarihli bu fotoğrafta Albert Einstein, New Jersey’deki evinde keman virtüözü Bronislaw Huberman’ı ağırlıyor. Einstein’ın üzerinde favori kombini olan deri ceketli takım elbisesi ve çorapsız ayakkabıları var. (Kaynak: Huberman Arşiv Koleksiyonu)

Bu tarz rahat ve hep benzer tipte giyinme önemli isimlerin de sergilediği bir davranıştır. Örneğin Steve Jobs, hep mavi kot pantolon ve siyah kazak giyiyordu. Ya da Jeff Bezos, mavi kot pantolonla kısa kollu yakalı tek renk gömlekler giyiyor. Mark Zuckerberg, Satya Nadella ve Jack Dorsey de bu basit tek tip giyinme durumuna örnek olan diğer önemli isimlerdir.

Bu isimlerin bu şekilde giyiniyor olmalarının sebebiyse çok basit: Karar yorgunluğundan kaçınmak. Eğer her gün bir sürü karar vermeniz gerekiyorsa, ki günümüz şartlarında birçoğumuzun vermesi gerekiyor, daha isabetli kararlar verebilmek adına zihinsel yükünüzü azaltmanız gerekiyor.

İşte Albert Einstein’da yaptığı tam olarak buydu. Kendisi için rahat ve tek tip giyinmek hem onu fiziksel açıdan iyi hissettiriyordu hem de “ne giyinsem” diye düşünüp vakit kaybetmiyordu. Bunların yerine bugün bile onu dahi olarak hatırlamamızı sağlayan şeyleri düşünüyordu.

Apple’ın kurucu ortaklarından biri olan Steve Jobs’ı onun bir imzası haline gelmiş bu kıyafetleriyle tanıyoruz. Bunun sebebi Jobs gibi isimlerin daha önemli gördükleri şeylere enerjileri harcamak istemeleridir.

Peki biz bu tavsiyeden kendimize ne ders çıkaralım? Biz de mi saçımızı başımızı dağıtıp, kuaföre berbere gitmeden ya da hep aynı kıyafetleri giyerek yaşayalım? Elbette bunları yapmak zorunda değiliz.

Benzer bir durumu örnek verecek olursak, belki de ihtiyacınızdan çok daha fazla kıyafete sahip olabilirsiniz. Bu kadar seçenek arasından karar vermek siz fark etmeden zamanınızı çalıyor olabilir. Dolabınızı sadeleştirerek sabahları birkaç dakika daha kazanabilirsiniz. Ve bu birkaç dakikayı da her gün sizin için daha önemli olan şeylere harcayarak daha verimli bir gün geçirebilirsiniz.

2. Tavsiye: Kötü Olsanız Bile Sevdiğiniz Şeyleri Yapmaya Devam Edin

Albert Einstein deyince aklımıza direkt olarak fizik geliyor. Ve sanki Einstein’ın fizikten başka hiçbir şeye fizik kadar ilgili olmadığı yanılgısına düşebiliyoruz. Ancak o da bir insan ve elbette fizik harici başka zevk aldığı aktiviteler mevcuttu. Örneğin Einstein çok küçük yaşından beri keman çalıyordu ve bundan da oldukça zevk alıyordu. Fakat belki de en çok keyif aldığı şey yelkenli yarışlarıydı.

Einstein’ın ikinci eşi ve aynı zamanda kuzeni olan Elsa eşinin yelken sevdası için, “Kocam başka hiçbir yerde o kadar rahat, tatlı ve huzurlu olmamıştır. Yelken ona huzur veriyor.” demiştir. Çünkü ünlü fizikçinin bu gibi tutkuları onun sıradan şeylere odaklanmasını sağlayıp zihninin dinlenmesine yardımcı oluyordu. Bu sayede de çalışmaya geri döndüğünde daha yaratıcı fikirler üretebiliyordu.

einstein tavsiyeler
1930 tarihli bu fotoğrafta Einstein, üvey kızı Ilse ve onun eşi Rudolf Kayser ile yelkenlideyken. (Kaynak: Leo Baeck Enstitüsü)

Buna rağmen Einstein’ın pek de iyi bir yelkenci olduğu söylenemez. Sık sık yönünü kaybeder, yelkenini karaya oturtur veya direğini düşürürdü. Birçok yelkenci Einstein’ın yelkeninden uzak dururdu. Çünkü Einstein yüzme bilmiyordu ve can yeleği takmayı da reddediyordu. Tekne sahipleri ve çocuklar sık sık dahi fizikçiyi boğulmaktan kurtarıyordu. Yine de Einstein için yelkenli ile deneyimledikleri eşsizdi.

Biz de Einstein’ın bu tavsiyesinden kendimize şunu çıkarabiliriz. Bir şeyleri yapmamız için illa o işte harika olmamız gerekmez. Eğer zevk alıyorsanız şarkı söylemek için harika bir sesiniz olmasını beklemenize gerek yoktur. Ya da bir şeyler yazmak tutkunuzsa kaleminizin bir yazar gibi olmasına da gerek yoktur. Siz sadece zevk aldığınız şeyi yapmaya devam edin yeter.

3. Tavsiye: Sorunlar İçinde Boğulmak Yerine Onları Çözülmesi Gereken Birer Bulmaca Gibi Görün

Bireysel olarak ve medeniyet olarak karşı karşıya kaldığımız sorunları düşünelim. Açlık, savaşlar, iklim değişikliği, ekonomik problemler ve daha nicesi… İsimlerini duymak bile insanın içini karartabiliyor. Bu sorunların üzerine düşünmek elbette doğru bir şey. Fakat sadece düşünmek bir yerden sonra insanın umutsuzluğa kapılmasına neden olabiliyor. İşte Einstein’ın bu noktada bize önerdiği şey, bu sorunların hepsini birer bulmaca gibi görmek.

einstein tavsiyeler
Einstein’ın “en mutlu düşüncem” olarak adlandırdığı düşünce deneyinin bir illüstrasyonu. Bu düşünce deneyine göre hızlandırılmış bir rokette ve yeryüzünde topun davranışı Einstein’ın eşdeğerlik ilkesini temsil eder. Her iki ortamda eylemsizlik ve kütleçekimi aynıysa her iki senaryo arasında hiçbir fark olmayacaktır. İşte bu düşünce deneyi Einstein’ı genel görelilik teorisine götürecekti.

Einstein da fizikte ve ötesinde karşılaştığı her zorluğu çözülmesi gereken bir bulmaca olarak görüyordu. Çünkü bu sayede sorunlar arasında boğulmaktan kurtulup çözüm için harekete geçebiliyordu. Bu duruma en güzel örnek belki de Einstein’ın özel göreliliği ortaya koymasıdır. Maxwell, Fiztgerald, Lorentz ve Poincaré gibi isimler de ışık hızına yakın hızlarda hareket eden cisimlere ne olacağı üzerinde kafa yoruyordu. Fakat Einstein’ın benzersiz bakış açısı onu fizikteki bir devrim yapmaya götürmüştü.

Kısacası Einstein, karşılaştığı sorunlara birer bulmaca gözüyle bakıyordu. Çünkü onun için önemli olan cevaplara ulaşmak ve sorunu ortadan kaldırmaya çalışmaktı. Bunun için ise derinlemesine düşünüyor ve araştırma yapıyordu.

Biz de onun bu tavsiyesini hem bireysel hayatlarımıza hem de toplumsal hayatımıza entegre edebiliriz. Bireysel hayatımızda karşılaştığımız sorunlar için o sorunu bir kenara alıp, onu bir bulmaca gibi görüp çözmeye odaklanabiliriz. İnsanlık olaraksa açık açık bizi tehdit eden iklim krizi gibi sorunlar için birbirimizi suçlamak yerine hemen harekete geçebiliriz.

4. Tavsiye: Sizi Gerçekten Büyüleyen Şeyler Hakkında Hem Uzun Hem de Derin Derin Düşünün

Ünlü fizikçinin dördüncü tavsiyesi aslında bir önceki tavsiyesiyle yakından ilişkili. Ona göre insan gerçekten büyülendiği şeyler hakkında uzun uzun ve derin derin düşünmelidir. Çünkü insan bu sayede yeni bakış açıları kazanabilir ve kendini bir üst seviyeye taşıyabilir.

einstein tavsiyeler
1925 yılında Paul Ehrenfest’in evinde çekilmiş Albert Einstein ve Niels Bohr’un bir fotoğrafı. Bohr ve Einstein sık sık bu şekilde bir araya gelir ve kuantum mekaniği hakkında tartışırlardı. Onların bu tartışmaları ve beraber derin düşünmeleri kuantum mekaniğinin gelişiminde büyük rol oynamıştır. (Kaynak: Paul Ehrenfest)

Einstein’ın kendisi de bu tavsiyesine hayatı boyunca uymuştur. Bir önceki tavsiyede de belirttiğimiz gibi Einstein’ı Einstein yapan şeylerden birisi de onun derin düşünmesidir. Fakat bu noktada şunu hatırlatmakta fayda var. Gerçekten büyülendiğimiz şeyler hakkında derin düşünmek bize bir şey kazandıracak diye bir kural yoktur.

Nitekim bu durum Einstein’ın da başına gelmişti. Kendisi yaşamının neredeyse son anlarına kadar evreni açıklayan o her şeyin teorisini düşünüyordu. Ne yazık ki her şeyin teorisini bulamadan hayata gözlerini yumdu. Yine de onun bu tavsiyesi hayatlarımızda küçük de olsa bir katkı sağlayacaktır.

Einstein’dan 5.Tavsiye: Siyasetin Sizi Öfke ya da Umutsuzlukla Doldurmasına İzin Vermeyin

Her ne kadar Einstein’ı fizikteki çığır açan çalışmalarıyla tanısak da sonuçta o da döneminin insanıydı. İkinci Dünya Savaşı’nın getirdiği yıkım ve siyasi ortam elbette Albert Einstein’ı da etkiliyordu. Devletler kutuplaştıkça insanlar da kutuplaşıyor ve sırf siyasi fikirler yüzünden insanlar birbirine zarar veriyordu. Bu nedenle Einstein, bu kutuplaşmanın yalnızca kendimize ve sevdiklerimize zarar verdiğini düşünüyordu.

Albert Einstein siyaset
1933 yılında yayınlanan bu siyasi karikatür Einstein’ın barışçıl kanatlarını çıkarmak için kollarını sıvayıp “hazırlık” olarak adlandırılan bir kılıç almasını göstermektedir. (Kaynak:  Charles R. Macauley, 1933)

Bu noktada aslında Einstein’ın bu tavsiyesi günümüze de ışık tutuyor. Onun zamanında savaşın getirdiği bir kutuplaşma hakimdi. Bugün ise beslenme tercihlerimizden tutun da siyasi görüşümüze kadar birçok şeyde hızla kutuplaşıyoruz. Ve bu durum ilk başta kendimize sonra da çevremizdekilere zarar veriyor. O nedenle karşıt fikirlere saldırmak yerine dinlemeyi öğrenmek gerekiyor.

6. Tavsiye: Gerçeğin En Büyük Düşmanı Otoriteye Körü Körüne İtaattir

Eğri oturup doğru konuşalım. Birçoğumuz sıkı sıkıya inandığımız şeylerin kötü bir tarafını öğrendiğimizde ya da o şeyin yanlış olduğunu söylediklerinde hemen karşıt fikre saldırırız. Bununla da yetinmeyip biz ve onlar gibi bir ayrıma gidip karşıt fikri görmezden gelir, değersiz buluruz. Elbette bu şekilde davranmamızın evrimsel açıklaması mevcuttur. Fakat bu davranışın evrimsel bir açıklamasının olması onu her daim doğru olduğu anlamına gelmez.

Albert Einstein 1940 yılında Amerikan Vatandaşlığı alırken
Albert Einstein 1940 yılında Amerikan Vatandaşlığı alırken. (Kaynak: Al Aumuller)

Nitekim Einstein’ın vurgulamak istediği kısım tam da burasıydı. Toplumsal delilik ya da sürü zihniyeti olarak adlandırdığı bu durum ona göre rasyonel düşüncenin ölümü demekti. Einstein’a göre sürü zihniyetinin arkasında genelde propaganda yayınlayan önde gelen bir figür oluyordu. Ve bu figür insanları istediği gibi yönlendirebiliyordu. Öyle ki onun döneminde hakkında çıkarılan birkaç asılsız iddia yüzünden Einstein ABD’ye kaçmak zorunda kalmıştır. Bu da onun gerçeğin en büyük düşmanının otoriteye körü körüne itaat olduğunu düşünmesine yol açmıştır.

7. Tavsiye: Bilim, Hakikat ve Eğitim Sadece Ayrıcalıklı Azınlık İçin Değil, Herkes İçindir

Albert Einstein 1930’larda ABD’ye göç ettikten sonra oradaki ayrımcılıktan çok rahatsız oldu. Bu nedenle de ABD hükümetine zaman zaman çok sert eleştiriler yaptı. Özellikle de siyahilere yapılan ayrımcılık konusunda. Hatta bu sebeple 1932 yılında FBI Einstein hakkında bir dosya açtı. Ve bu dosya Einstein’ın 1955’teki ölümüne kadar 1400 sayfadan fazla tutmuştu. Buna rağmen Einstein, ırkıçılık karşıtı söylemlerine devam etti.

7. Tavsiye: Bilim, Hakikat ve Eğitim Sadece Ayrıcalıklı Azınlık İçin Değil, Herkes İçindir
1940’larda Einstein, kendisi gibi konuşmacılara erişimi olmayan ve ayrımcılığa maruz kalan öğrencilere bir dizi ders vermişti. (Kaynak: Lincoln University of PA/Langston Hughes Memorial Library)

Einstein 1946’da ABD’deki ilk derece veren siyahi kolej olan Lincoln Üniversitesi’ni ziyaret etmişti. Burada öğrencilerle konuşan ünlü fizikçi, onlara yapılan bu ayrımcılığın beyaz insanların bir hastalığı olduğunu söylemişti. Çünkü hepimizin bildiği üzere Einstein, fiziğe göreliliği getiren bilim insanıdır. Uzay ve zaman gibi mutlak olduğuna inandığımız kavramların göreli olduğunu onun sayesinde öğrendik. Fakat ona göre bilim, hakikat ve eğitim ne göreli ne de herhangi bir gruba aitti. Her insan bunlardan eşit derece faydalanabilmeliydi. Çünkü bunlar tüm insanlığa ait şeylerdi.


Kaynaklar ve İleri Okumalar

Matematiksel

Melike Üzücek

Ankara Fen Lisesi'nden mezun oldum. Erdemli insanların yetişmesinde en önemli unsurun eğitim olduğunu düşündüğüm için lisans eğitimime matematik eğitimi üzerinden devam ediyorum. Kitap okumayı yazarların zihinlerine, düşünce dünyalarına girmek olarak gördüğümden kitap okumak benim için boş zaman aktivitesinden çok daha farklı bir konumdadır. Araştırma yapmayı ve sorgulamayı seven biriyim. Matematik ve biyoloji başta olmak üzere felsefe, astronomi, modern fizik ile ilgileniyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu