Ebbinghaus Unutma Eğrisi, unutma sürecini matematiksel olarak temsil eder. Bu eğri, bilgiyi tekrar etmeden bırakırsak ne kadar hızlı unuttuğumuzu ortaya koyar. Başka bir deyişle, öğrenilen bilgiye hiçbir şekilde geri dönülmezse, belleğin onu ne kadar sürede sildiğini gösterir.

Bir kitabı okuduktan ya da bir eğitime katıldıktan sonra edindiğiniz bilgilerin ne kadarını gerçekten hatırlıyorsunuz? Muhtemelen çok azını. Birçok konunun arka arkaya anlatıldığı yoğun bir dersin sonunda, “Bütün bunları nasıl aklımda tutacağım?” sorusunu kaç kez kendinize sordunuz? Büyük olasılıkla, pek çok kez.
Unutmak, günlük yaşamın doğal bir parçasıdır. Bazen bir odaya neden girdiğimizi unuturuz. Yolda biri bize “merhaba” der ama adını çıkaramayız. Bu durumlar çoğu zaman sıradandır ve her insanın başına gelir.
Peki ama neden unuturuz? Bu sadece belleğimizin zayıfladığı anlamına mı gelir? Yoksa unutmanın bazı işlevsel faydaları da var mıdır?

Bu alandaki en erken bulgulardan biri, unutmanın yalnızca anıların zamanla solması nedeniyle meydana gelebileceğini ortaya koymuştur. Bu görüş, 19. yüzyıl Alman psikoloğu Hermann Ebbinghaus’un çalışmalarına dayanır.
Ebbinghaus’un geliştirdiği “unutma eğrisi”, çoğu insanın yeni bilgilerin ayrıntılarını oldukça hızlı bir şekilde unuttuğunu, ancak bu unutma hızının zamanla yavaşladığını göstermiştir. Yakın dönemde sinirbilimciler tarafından yapılan çalışmalar da bu modeli yeniden doğrulamıştır.
Öğrendiğimiz Bilgiyi Kısa Süre Sonra Unutacağımızı Nasıl Öğrendik?

Hermann Ebbinghaus, 1895 yılında öğrenme ve hafıza üzerine sistematik olarak çalışan ilk psikolog oldu. Unutma eğrisi, onun geliştirdiği ve bilginin zamanla nasıl kaybolduğunu matematiksel olarak gösteren bir modeldir. Ebbinghaus, bu çalışmalarda denek olarak yalnızca kendisini kullandı. Uyguladığı yöntem oldukça basitti, ancak sonuçları derindi.
Öncelikle ezberlemesi için kendisine yapay kelimeler oluşturdu. Ardından, bu kelimelerin ne kadarını hangi zaman aralıklarında hatırlayabildiğini ölçtü. Listelerinde genellikle üç harfli, anlam taşımayan heceler yer aldı. Ebbinghaus, anlamlı içeriklerin (örneğin şiirlerin) daha kolay hatırlandığını biliyordu. Bu nedenle bilinçli olarak anlam taşımayan heceler tercih etti.
Araştırmasının sonucunda, tahmin edilebileceği gibi, deneyin başında birçok kelimeyi doğru hatırladığını ancak zaman geçtikçe hatırlama oranının hızla düştüğünü gözlemledi. Yaklaşık altı gün sonra bu kelimelerin hiçbirini anımsayamadığını not etti. Ebbinghaus’un bu çalışmaları, hafızanın nasıl çalıştığını anlamamıza büyük katkı sağladı.
Ebbinghaus Unutma Eğrisi Nasıl Çalışır?

Unutma eğrisi denklemi R = e (- t / s) biçimindedir. Bu formülde:
- R, öğrenilen bilginin ne kadarının hatırlanabildiğini,
- t, öğrenmeden bu yana geçen zamanı,
- s, hafızanın gücünü,
- e ise matematiksel sabit Euler sayısını temsil eder.
Dikey eksen bir bilgiyi ne ölçüde hatırladığınızı, yatay eksen ise geçen zamanı gösterir. Öğrenmenin hemen ardından hatırlama oranı en üst seviyededir. Ancak zaman ilerledikçe bu oran hızla düşer ve grafik eğrisi aşağıya doğru eğilmeye başlar.
Eğrinin dikliği, unutma hızını belirler. Ne kadar dikse, bilgi o kadar hızlı kaybolur. Gerçekte, unutmanın büyük bölümü öğrenmeden sonraki ilk saat içinde gerçekleşir. Bir ya da iki gün içinde genellikle öğrenilenlerin yaklaşık %75’i unutulur. Yani hiçbir tekrar yapılmadığında, bir dersin içeriğinin büyük kısmı hızla belleğimizden silinir. Bir hafta sonra, öğrenme hiç gerçekleşmemiş gibi hissedebiliriz.
Neyse ki bu düşüş zamanla yavaşlar. Yaklaşık bir gün sonra unutma eğrisi dengelenmeye başlar. Bu noktada hâlâ temel bilgileri kısmen hatırlayabiliriz. Yani bir dersi izledikten sonraki gün, o bilgiler hâlâ uzun süreli belleğe aktarılabilecek durumdadır.
Burada önemli bir hatırlatma yapmak gerekir: Ebbinghaus’un bu araştırmaları 1880’li yıllara dayanır. Ancak teorisi günümüzde hâlâ geçerliliğini korur. 2015 yılında yapılan bir çalışma, Ebbinghaus’un bulgularını başarıyla tekrar etti ve hem yöntemin hem de teorinin hâlâ bilimsel dayanaklara sahip olduğunu doğruladı.

Neden Unuturuz?
Beyin, sürekli olarak bilgi akınına maruz kalır. Eğer her ayrıntıyı hatırlasaydık, gerçekten önemli bilgileri korumak giderek zorlaşırdı. Bu durumu dengelemenin yollarından biri, başlangıçta yeterince dikkat göstermemektir.
Durumu dengelemenin yollarından biri, başlangıçta yeterince dikkat göstermemektir. Nobel ödüllü Eric Kandel’in çalışmaları ve onu takip eden birçok araştırma, anıların, beyindeki hücreler (nöronlar) arasındaki bağlantıların (sinapsların) güçlenmesiyle oluştuğunu göstermiştir.
Bir şeye dikkat etmek, bu sinaptik bağlantıları güçlendirir ve anının kalıcılığını sağlar. Aynı mekanizma, her gün karşılaştığımız önemsiz ayrıntıları unutmamıza da olanak tanır. Yani, hepimiz önemsiz detayları unutabilme yetisine ihtiyaç duyarız. Aksi halde belleğimizde yer açamaz ve yeni anılar oluşturmakta zorlanırız.

Ancak bir Pazartesi günü, bu yollardan biri kapandığında ve üç hafta boyunca başka bir güzergâhı kullanmanız gerektiğinde, belleğinizin bu yeni bilgiyi işleyebilecek kadar esnek olması gerekir. Beyin bunu, önceki anıya ait bazı bağlantıları zayıflatarak ve yeni rotayı temsil eden bağlantıları güçlendirerek yapar.
Aslında, unutmanın birçok nedeni olabilir. Bazen dikkat etmediğimiz için unuturuz; bazen bilgi zamanla silinir. Belleği güncellemek için de unuturuz. Ve kimi zaman, unuttuğumuz bilgi aslında tamamen kaybolmamış, sadece erişilemez hale gelmiştir. Bu farklı unutma biçimleri, beynin daha verimli çalışmasını sağlar ve kuşaklar boyunca hayatta kalmamıza katkıda bulunmuştur.
Sonuç olarak
Ebbinghaus’un çalışması, öğrenmeye dair ilk bakışta kasvetli bir tablo çizebilir. Ancak bu araştırma, bilginin bellekte daha uzun süre tutulabilmesi için neler yapılabileceğini de açıkça ortaya koyar. Ebbinghaus’un en önemli bulgularından biri, yeni bilgileri belirli aralıklarla gözden geçirmenin unutma oranını ciddi ölçüde azaltmasıdır.
Bellekteki en büyük bilgi kaybı, öğrenmenin hemen ardından gerçekleşir. Bu nedenle, öğrenilen bilgiyi mümkün olan en kısa sürede tekrar etmek büyük önem taşır. Beyin, tekrarlanan bilgileri daha kolay “önemli” olarak etiketler ve uzun süreli belleğe aktarma olasılığı artar.
Her tekrar, hatırlama oranını yeniden %100 seviyesine çıkarır. Ancak tekrarların aynı sıklıkta yapılması gerekmez; zaman içinde aralığı artırmak mümkündür. Bu yönteme aralıklı öğrenme adı verilir. Unutmak kaçınılmaz bir son değil; doğru stratejilerle bilgi uzun vadeli bellekte kalabilir. Sonuç olarak, kalıcı öğrenme biraz planlama ve çaba gerektirir.
Kaynaklar ve ileri okumalar:
- Spaced Repetition: The most powerful study technique. Kaynak: Youtube. Bağlantı: Spaced Repetition: The most powerful study technique
- Resch, Janelle. (2015). Part I -A case study in post-secondary mathematics: the importance of mental health awareness. ERIC – Education Resources Information Center.
- Chun, Bo Ae & hae ja, Heo. (2018). The effect of flipped learning on academic performance as an innovative method for overcoming ebbinghaus’ forgetting curve. 56-60. 10.1145/3178158.3178206.
- Murre JM, Dros J. Replication and Analysis of Ebbinghaus’ Forgetting Curve. PLoS One. 2015 Jul 6;10(7):e0120644. doi: 10.1371/journal.pone.0120644. PMID: 26148023; PMCID: PMC4492928.
- Averell, Lee & Heathcote, Andrew. (2011). The form of the forgetting curve and the fate of memories. Journal of Mathematical Psychology. 55. 25-35. 10.1016/j.jmp.2010.08.009.
Matematiksel
Verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederim