Biyoloji ve Coğrafya

Su Altında 100 Gün Yaşarsanız Vücudunuza Ne Olur? Bu Sorunun Cevabını Yakında Öğrenebiliriz!

Su altında uzun süre kalabilir miyiz? Evet yapabiliriz. Ünlü kaşif Jacques Cousteau’nun oğlu Fabien Cousteau, denizaltı laboratuvarı Aquarius’ta 31 gün yaşamayı başarmıştı. İlerleyen süreçte de 73 gün 2 saat 34 dakika ile Bruce Cantrell ve Jessica Fain ikilisi su altında en uzun süre kalma rekorunu kırmıştı.

Aslında bakarsanız bu rekor 15 Mayıs 2023 itibarı ile de geçildi. Ve hatta dakika dakika da geçilmeye devam ediyor. ABD Donanması’nda görev yapan biyomedikal mühendisi Dr. Joseph Dituri, şu an itibarı ile tam 75 gündür suyun alında yaşıyor. Dituri, yaşadığı küçük odasında da 9 Haziran’a kadar kalmayı planlıyor. Hedef ise toplamda 100 gün.

Dituri’nin rekor kırdığı odacık, okyanusların derin bir noktasında değil. Bu kabin ABD’nin Florida eyaletindeki Key Largo’daki bir gölde, yaklaşık 9 metre derinlikte yer alıyor. Dituri, yaşadığı ufak alanda bilgisayar ve telefonun yanı sıra kişisel eşyalarına da sahip durumda. Beslenmesini ise yumurta ve somon gibi protein ağırlıklı besinler ile yapıyor.

Dituri’nin su altında yaşaması, aslında “Project Neptune 100 (Neptün 100 Projesi)” adlı bir araştırma kapsamında gerçekleştiriliyor. Deniz Kaynaklarını Geliştirme Vakfı tarafından yürütülen görevde insan psikolojisi ve vücudun uzun süreli ekstre basınca verdiği tepki araştırılıyor. Kendisi yapılan kontroller sonucunda şu an oldukça sağlıklı gözüküyor.

Su Altında En Uzun Süre Kalma Deneyi Neden Yapılıyor?

Eğer insanlar bir gün Mars’ı kolonileştirecek veya yükselen deniz suları seviyesi gibi nedenler sonucunda okyanuslarda yaşamak zorunda kalacak ise, bu gibi ortamlarda insan vücudunun verdiği tepkiyi öğrenmemiz gerekiyor.

Sonucunda biz insanlar bir çok ekstrem koşulda yaşamayı başarsak da su altında çok da güvende sayılmayız. Sorun olan şey ise elbette nefes almak değil. Sonuçta bunu çeşitli ekipmanlar ile çözebiliriz. Su altında bir insanın karşılaşacağı en büyük sorun elbette basınçtır.

Bilimsel amacının yanında Dr. Joseph Dituri’nin okyanusa ve su altı dünyasına duyduğu hayranlık da motivasyonunu sürdürmesini sağlıyor. Güney Florida Üniversitesi profesörü Joseph Dituri, 100 gün boyunca su altında yaşayacak. Bu esnada da bir dünya rekoru kırmaktan daha fazlasını yapmayı umuyor

Okyanusların yüzeyini keşfetmek kolaydır. Ancak derine inmek için daha ileri teknolojiye ihtiyaç vardır. Derinlere inildikçe görünürlük sıfıra ve sıcaklıklar sıfırın çok altına iner. Su yüzeyinin yaklaşık 200 metre altındaki derin okyanusa ulaştığınızda, tamamen karanlığa girersiniz. İkinci ve aslında daha önemli bir sorun ise fiziksel bir gerçekle ilgili.

Dünya atmosferinin üzerinde uzaya süzülürseniz, vücut basıncınız sıfıra düşer. Ama okyanusun derinliklerine inerseniz, bu basınç derine indikçe artar. Hal böyle olunca uzaya insan göndermek, okyanusun dibine insana göndermekten daha kolay hale gelir

1969 yılından beri ay yüzeyine 12 insan gitti. Fakat okyanusun en derin bölümü olan Mariana Çukuru’na yalnızca 3 insan inebildi. Yapılan son ölçümlere göre bu çukurun en derin noktası yaklaşık 10.994 metredir. Bu noktaya indiğiniz zaman hissedeceğiniz basınç yüzeyde hissedeceğinizden yaklaşık 1000 kat daha fazla olacaktır. Bunu üzerinizde 50 adet uçağın olmasıyla eş değer biçimde düşünebilirsiniz. ( Detaylar için: Okyanusların Neden Sadece %5’ini Keşfettik? Daha Fazlası Neden Keşfedilemiyor?)

ki plakanın çarpıştığı sınırda derin çukurlar oluşabilir. Mariana çukuru da, Pasifik Plaka ile Mariana Plakası’nın çarpışması sonucu oluşmuş bir çukurdur ve iki plaka sınırındadır.

Dr. Joseph Dituri Bu Deneyi İnsan Vücudunun Sınırlarını Zorluyor!

Dituri’nin rekor kırmayı planlandığı odacık, okyanusların derin bir noktasında yer almıyor. Aslına bakarsanız kendisi ABD’nin Florida eyaletindeki Key Largo’daki bir gölde, yaklaşık 9 metre derinlikte yaşıyor.

Elbette tek amacı en uzun süre su altında kalma rekorunu kırmak da değildi. Daha önceki bir çalışma artan basınca maruz kalan hücrelerin beş gün içinde ikiye katlandığını bizlere göstermişti. Dituri bu nedenle basınçlı bir kabinde yaşamanın insan sağlığını olumlu etkileyeceğini düşünüyor. Su altı deneyiminin yaşa bağlı hastalıklarla mücadele etmenin ve yaşam süresini uzatmanın yollarını ortaya çıkarabileceğini umuyor.

55 yaşındaki Joseph Dituri günlerdir güneşi görmedi. Ve bir süre daha görmeyecek. Kendisi 1 Mart’tan bu yana, toplamda 100 gün geçirmek amacıyla su altında yaşıyor. Su altında bulunduğu süre boyunca bir dizi fiziksel ve psikolojik sağlık taramasından geçirilen Dituri, 9 Haziran’da su üstüne çıkmayı planlıyor.

Ayrıca 2001’den bu yana NASA’nın NEEMO (Ekstrem Ortamlar Görev Operasyonları) programı, astronot adaylarını Florida Key Largo’nun yaklaşık 5,5 km açığındaki sualtı laboratuvarı Aquarius’ta yaşamaya gönderiyor. Burada kullanılması planlanan bazı gereçler de şu anda Joseph Dituri tarafından test ediliyor.

Aslına bakarsanız bilimsel sonuçlar elde etmek için çılgınca şeyler yapan ilk kişi Dituri değil. Aslına bakarsanız ondan çılgınları da var. Kendilerini bu yazımızda tanıyabilirsiniz: Bugüne Kadar Yaşamış En Çılgın 10 Bilim İnsanı


Kaynaklar ve ileri okumalar


Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Sibel Çağlar

Merhabalar. Matematik öğretmeni olarak başladığım hayatıma 2016 yılında kurduğum matematiksel.org web sitesinde içerikler üreterek devam ediyorum. Matematiğin aydınlık yüzünü paylaşıyorum. Amacım matematiğin hayattan kopuk olmadığını kanıtlamaktı. Devamında ekip arkadaşlarımın da dahil olması ile kocaman bir aile olduk. Amacımıza da kısmen ulaştık. Yolumuz daha uzun ama kesinlikle çok keyifli.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu