Sosyal kolaylaştırma, bir kişinin bir görevi tek başına yaparken gösterdiği performansa kıyasla, başkalarının varlığında daha iyi performans sergilemesi durumunu ifade eder.

Evde bir işe odaklanmaya çalıştığınız ama bir türlü başlayamadığınız bir günü hatırlayın. Belki saatlerce bilgisayar başında oturdunuz ama toplamda yalnızca 30 dakikalık iş yapabildiniz. Belki de sık sık atıştırmalık almak, köpeğinize bakmak ya da posta kutusunu tekrar kontrol etmek için kalktınız. Sonucunda gün nasıl geçti anlamadınız.
Sonunda “artık yeter” deyip bilgisayarınızı kaptığınız gibi en yakın Starbucks’a gittiniz. Kahvenizi aldınız, bir masaya oturdunuz. Çalışmaya başladığınızda da birden bire işlerinizi ne kadar hızlı tamamladığınızı fark ettiniz. Bu hızın nedeni kahve mi? Elbette bir etkisi vardır. Ancak psikolojiye göre asıl neden sosyal kolaylaştırmadır.

Bu kavram, çevrenizde başkaları olduğunda —gerçekten ya da yalnızca öyle hissettiğinizde— üretkenliğinizin artmasını açıklar. Evde yalnız olduğunuzu bilmek, motivasyonunuzu azaltır. Ama kalabalık bir ortamda, başkalarının varlığını hissettiğinizde, farkında olmadan kendinizi daha verimli olmaya zorlayabilirsiniz.
Sosyal Kolaylaştırma Etkisi Nedir?
Sosyal psikolojideki ilk deney olarak kabul edilen çalışmayı, 1898 yılında Norman Triplett gerçekleştirdi. Triplett, bisikletçilerin performansını incelerken şunu fark etti: Sporcular, yalnız antrenman yaptıklarında değil, başkalarıyla birlikteyken daha hızlı pedal çeviriyordu. Bu gözlem, sosyal kolaylaştırma fikrinin temelini oluşturdu.

1924 yılında ise psikolog Floyd H. Allport, bu durumu “sosyal kolaylaştırma” terimiyle tanımladı. Allport, bu kavramı “başkalarının aynı hareketi yaparken görülmesi ya da işitilmesiyle verilen tepkide artış” olarak açıkladı. Günümüzde çevredeki kişilerin aynı görevi yapıyor olması gerekmeden de sosyal kolaylaştırma etkisinin ortaya çıkabileceği kabul ediliyor.
Triplett’in çalışması, pek çok araştırmacıya ilham verdi. 1937’de yapılan bir çalışmada, bir karınca diğer karıncalarla birlikte çalıştığında üç kat daha fazla kum taşıdığı görüldü. Psikoloji tarihindeki en yaratıcı çalışmalardan biri Zajonc, iki meslektaşı ve hamamböcekleri arasında gerçekleşti.

Deneyin ilk kısmında hamamböcekleri bir labirentte tek başlarına dolaştılar. İkinci kısmında ise hamamböcekleri labirentte dolaşırken diğer hamamböceği arkadaşları tarafından izlendiler. İki grup birbirleri ile karşılaştırıldıklarında, ikinci durumdaki hamamböceklerinin labirenti önemli ölçüde daha hızlı geçtiği ve daha az hata yaptığı anlaşılacaktı.
Sosyal Kolaylaştırma Her Zaman Olur mu?
Bu tür çalışmalar, ortak eylem etkisi (co-action effect) örnekleridir. Öte yandan, sosyal kolaylaştırmanın bir başka türü olan seyirci etkisi (audience effect) kavramını, 1935 yılında Amerikalı psikolog John Dashiell ortaya koydu.
Yaptığı araştırmada, seyircilerin varlığında yetişkinlerin çarpım işlemlerini daha hızlı tamamladığını gözlemledi. O günden bu yana, seyirci etkisi üzerine birçok çalışma yapıldı ve bu etki, özellikle performans psikolojisi alanında önem kazandı.

Amerikalı psikolog Bernard Guerin, insanların başkaları yanındayken neden daha farklı davrandığını açıklayan bazı temel etkenleri bir araya getirdi. Bu etkenler arasında rekabet, izlenme hissi, taklit, destek alma, dikkat dağılması ve değerlendirilme beklentisi gibi unsurlar yer alıyor.
Bir futbol maçını düşünün. Tribün doluyken, sporcular sadece oyuna değil, seyircinin beklentisine de odaklanır. Bu baskı heyecan yaratır. Eğer oyuncu iyi antrenman yaptıysa, bu heyecan onu ateşler; refleksleri keskinleşir, vuruşları isabetli olur. Ama hazırlıksızsa, sahada tökezleyebilir.
Bu etki yalnızca sporcularla sınırlı değil. Sahnede müzik yapan bir sanatçı, sunum yapan bir çalışan, hatta topluluk önünde konuşan biri de aynı durumla karşı karşıya kalır. Etrafınızda sizi izleyen biri varsa ve siz yaptığınız işe hâkimsiniz, performansınız yükselir. Ama yeterince hazırlıklı değilseniz, stres sizi zorlayabilir.

Sonuç Olarak
NBA’de oynanan yaklaşık 9.000 maç üzerinden yapılan bir analiz, seyirci sayısının takımların performansını nasıl etkilediğini inceledi. Tahmin edilen gibi, favori takımlar daha büyük seyirci önünde performanslarını artırdı. Ancak şaşırtıcı bir sonuç ortaya çıktı.
Zayıf görülen takımlar da kalabalık seyirci önünde daha kötü değil, aksine daha iyi performans sergiledi. Üstelik bu etki, özellikle kendi sahasında oynayan alt sıra takımlarda daha belirgindi. Yani seyircinin varlığı, bu takımların oyununu olumlu yönde etkiledi.
Bu sonuçlar, seyirci baskısının yalnızca zorlayıcı olmadığını, aynı zamanda motive edici olabileceğini gösterdi. Zayıf takımlar, bu baskıyı tehdit olarak görmek yerine bir fırsata dönüştürdü ve beklentilerin üzerine çıkabildi. Kısacası, doğru ortamda ve doğru psikolojiyle, dış baskı sizi geriye çekmek yerine ileriye taşıyabilir.
Kaynaklar ve ileri okumalar için
- Scott O. Lilienfeld, Steven J. Lynn; Psychology: From Inquiry to Understanding; ISBN: 0134552512
- What Is Social Facilitation? Definition and Examples; Bağlantı: https://www.thoughtco.com
- Triplett, N. (1898). The dynamogenic factors in pacemaking and competition. The American journal of psychology, 9(4), 507-533.
- Cottrell, Nickolas & Wack, Dennis & Sekerak, Gary & Rittle, Robert. (1968). SOCIAL FACILITATION OF DOMINANT RESPONSES BY THE PRESENCE OF AN AUDIENCE AND THE MERE PRESENCE OF OTHERS.. Journal of Personality and Social Psychology. 9. 245-250. 10.1037/h0025902.
Size Bir Mesajımız Var!
Matematiksel, matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.
Matematiksel





