Kristof Kolomb’un yaşadığı dönemde herkesin Dünya’nın düz olduğunu düşündüğü, sadece onun bu fikre karşı çıktığı sık anlatılan bir efsanedir. Oysa ki insanlar, dünyanın yuvarlak olduğunu, binlerce yıldır biliyor.

1919’da yazılmış bir Amerikan ders kitabında bu anlatı şöyle özetlenmişti. “Kolomb’un çağında insanlar Dünya’nın düz olduğuna inanıyordu. Atlantik Okyanusu’nda gemileri yutacak canavarların ve dev şelalelerin olduğu düşünülüyordu. Kolomb, bu saçma inançlarla mücadele etti. Dünya’nın yuvarlak olduğundan emindi.”
Kristof Kolomb Gerçekte Ne Yaptı?
Bugün hâlâ pek çok kişi, 1492’de Kristof Kolomb ve denizcilerinin “uçurumdan düşme” korkusu yaşamadan okyanusa açıldığını düşünür. Oysa bu düşünce, tarihsel gerçeklerle uyuşmaz. Antik kaynaklarda Dünya’nın düz bir disk olduğu fikri yer alır ama gökyüzünü dikkatle inceleyen insanlar çok daha farklı sonuçlara ulaştı.
Kristof Kolomb’un bu gerçeğe karşı koyarak cesurca bir yolculuk yaptığı fikri, 19. yüzyılda Amerikalı yazar Washington Irving’in kaleminden çıkmış bir kurmacadır. Irving, Kolomb’un hayatını anlatan kitabında onu dönemin cehaletine karşı savaşan bir kahraman gibi gösterdi.

Ancak bu anlatı gerçekleri çarpıttı. Irving, Madrid’deki arşivlere dayanarak yazdığı biyografide, Kolomb’un dünya yuvarlaktır dediği için din adamları tarafından dışlandığını iddia etti. Bu kurgu zamanla yerleşti ve yaygın bir mite dönüştü.
Gerçekte Kolomb’un karşılaştığı direnişin nedeni, onun dünyanın çevresini ciddi şekilde küçümsemesiydi. Antik Yunanlılar, Dünya’nın çevresini yaklaşık 40.000 kilometre olarak hesaplamıştı. Kolomb ise birim dönüşüm hatası yaparak bu mesafeyi 30.000 kilometre sandı. Ayrıca Japonya’nın Avrupa’ya sadece 4.500 kilometre uzakta olduğunu düşündü. Gerçek mesafe yaklaşık 20.000 kilometredir.
Yani Kolomb’un gemileri, Asya’ya varacak kadar erzak taşımıyordu. Ama şans eseri Amerika kıtasına rastladı. Burasını Doğu Hint Adaları zannederek yerli halkı “Indios” — yani Hintliler — olarak adlandırdı. Hatasını ise hayatı boyunca fark edemedi. Yeni bir kıta keşfedildiğini anlayan kişi, Amerigo Vespucci oldu. 1507’de bu topraklara onun adı verilecekti.
Dünyanın Yuvarlak Olduğunu Kim Buldu?
İnsanlık, antik çağlardan bu yana Dünya’nın geometrik şekli üzerine kafa yordu. M.Ö. 500 civarında, Pisagor Dünya’nın yuvarlak bir küre olduğunu ilk kez öne sürdü. Ancak bu düşünce fiziksel kanıtlara değil, estetik bir inanca dayanıyordu. Birçok Yunan düşünürü gibi Pisagor da küreyi en mükemmel şekil olarak görüyordu.
Dünya’nın küresel olduğunu fiziksel kanıtlarla savunan ilk kişi muhtemelen Aristoteles’ti (M.Ö. 384–322). Aristoteles, bu görüşünü desteklemek için birkaç gözleme dayanan argüman sundu. Ufka doğru yol alan gemiler önce alt kısımlarıyla kaybolur, Ay tutulması sırasında Dünya’nın gölgesi dairesel olur ve farklı enlemlerde farklı takımyıldızlar görünür.
Ancak Dünya’nın yuvarlak olduğunu yalnızca gözlem yoluyla değil, ölçümlerle de kanıtlayan kişi Eratosthenes idi. Eratosthenes, yalnızca geometrik hesaplamaları fiziksel gözlemlerle birleştirerek şaşırtıcı derecede doğru bir ölçüm elde etti.
Eratosthenes bu ölçümün ayrıntılarını bir el yazmasında kaydetti, ancak bu metin günümüze ulaşmadı. Yine de yöntemi, diğer Yunan tarihçileri ve yazarları tarafından anlatıldı.

Coğrafyaya büyük ilgi duyan Eratosthenes, tüm dünyanın haritasını yapmayı planlıyordu. Ancak bunun için öncelikle Dünya’nın büyüklüğünü bilmesi gerekiyordu. Elbette biri tüm gezegeni yürüyerek dolaşarak bunu öğrenemezdi.
Eratosthenes, Syene’de (günümüzde Mısır’ın Asvan kenti) ilginç bir kuyu olduğuna dair yolculardan bilgi almıştı. Her yıl 21 Haziran civarında gerçekleşen yaz gündönümünde, öğle saatinde bu kuyunun dibine Güneş ışığı tamamen ulaşıyor, hiçbir gölge oluşmuyordu. Bu durum, o anda Güneş’in tam tepe noktada olduğunu gösteriyordu.
Eratosthenes, aynı gün İskenderiye’de, yere dik duran bir çubuğun öğle vakti oluşturduğu gölgeyi ölçtü. Gölgenin oluşturduğu açı yaklaşık 7,2 dereceydi. Bu, tam bir dairenin yaklaşık ellide biri kadardı. Eğer İskenderiye ile Syene arasındaki mesafeyi doğru şekilde bilebilirse, Dünya’nın çevresini basit bir hesapla bulabileceğini fark etti.

Ancak o dönemde mesafeleri kesin olarak ölçmek oldukça zordu. Bu nedenle Eratosthenes, adımları eşit uzunlukta atmak üzere özel eğitim almış profesyonel ölçümcülerden (bematist) yardım aldı. Bu ölçümcüler, Syene ile İskenderiye arasındaki mesafenin yaklaşık 5.000 stadion olduğunu belirledi.
Kristof Kolomb Neden Hata Yapmıştı?
Eratosthenes bu veriyi kullanarak Dünya’nın çevresini yaklaşık 250.000 stadion olarak hesapladı. Günümüzde bilim insanları, Eratosthenes’in kullandığı stadion biriminin uzunluğu konusunda fikir birliğine varabilmiş değil. Bu birimin 150 ila 185 metre arasında olduğu düşünülüyor. Bu da Eratosthenes’in hesapladığı çevrenin yaklaşık 38.400 ila 46.000 kilometre arasında bir değere denk geldiğini gösteriyor.
Bugün biliyoruz ki Dünya’nın ekvator çevresi yaklaşık 40.075 kilometredir. Kutuplardan geçen çevresi ise biraz daha kısadır. Yani Eratosthenes’in yalnızca basit araçlar ve gözlemlerle yaptığı hesaplama, modern değere oldukça yakındır.
Eratosthenes’in yöntemine benzer bir prosedür kullanarak Dünya’nın çevresini ölçmeye çalışan başka Yunan bilim insanları da oldu. Eratosthenes’ten birkaç on yıl sonra, Posidonius benzer bir ölçüm yaptı. Bu sefer ışık kaynağı olarak Canopus yıldızını, temel noktalar olarak ise Rodos ve İskenderiye şehirlerini kullandı.
Ancak Rodos ile İskenderiye arasındaki mesafeyi yanlış hesapladığı için, Dünya’nın çevresini yaklaşık 29.000 kilometre olarak buldu. Bu değer, gerçek çevreden yaklaşık 11.000 kilometre daha küçüktü.
İkinci yüzyılda, Batlamyus bu daha küçük değeri coğrafya üzerine yazdığı eserine dahil etti. Yüzyıllar sonra Kristof Kolomb da dahil olmak üzere birçok kâşif, Batlamyus’un bu yanlış ölçümüne inandı. Dünya’nın çevresinin daha küçük olduğunu düşündüler ve bu sayede deniz yoluyla dolaşılabileceğine ikna oldular.
Sonuç olarak,
Eğer Kolomb, Eratosthenes’in daha büyük ve çok daha doğru olan ölçümünü bilseydi, belki de yelken açmaya hiç cesaret edemezdi.
Kolomb, Dünya’nın yuvarlak olduğunu kanıtlamadı ama başka bir biçimde yerleşik düşünceleri sarstı: Avrupa’da kimsenin varlığından haberdar olmadığı bir kıtaya ulaştı. (Elbette bu “keşif” aslında yeni değildi. Amerika kıtası binlerce yıldır yerli halklar tarafından biliniyordu.) Kolomb Dünya’nın düz olduğuna inanmıyordu, ancak Keşifler Çağı’nı başlatarak insanlık tarihinin yönünü değiştirdi.
Kaynaklar ve ileri okumalar
- Christopher Columbus Never Set Out to Prove the Earth was Round. Kaynak site: History. Yayınlanma tarihi: 10 Ağustos 2023. Bağlantı: Christopher Columbus Never Set Out to Prove the Earth was Round
- Who Discovered The Earth is Round? Yayınlanma tarihi: 10 Şubat 2014. Kaynak site: Big Think. Bağlantı: Who Discovered The Earth is Round?
Size Bir Mesajımız Var!
Matematiksel, matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.
Matematiksel