Psikoloji

Akıllı İnsanlar Neden İhtimal Dışı Komplo Teorilerine İnanır?

Hayatın, evrenin ve her şeyin anlamını çözmeye çok güçlü bir şekilde dayanılmaz bir gereksinim duyarız. Ancak huzursuz edici olayların en belirgin açıklamaları bize uymadığında, ‘alternatif gerçeklere’ ulaşmaya çalışırız. Bunun bir sonucu komplo teorilerine inanmak olacaktır.

Günümüzde sahte haberler ve komplo teorileri o kadar detaylı bir şekilde hazırlanıp yayılabiliyor ki en aklı başında, en zeki olanlarımız bile bunlara inanabiliyor.

Anketler çoğu insanın en az bir komplo teorisine inandığını gösteriyor. Komplo teorilerinin sayısı göz önüne alındığında belki de bu şaşırtıcı değil. Ancak araştırmalar, bir komplo teorisine inanan kişilerin diğerlerine de inanma olasılığının daha yüksek olduğunu gösteriyor. Sorunu çözmeye yönelik çabalara rağmen sahte haberlere ve alternatif gerçeklere olan inanç da hiçbir azalma belirtisi var gibi de gözükmüyor.

Bilimsel devrim ve aydınlanma çağında birçok akademisyen ve bilim insanı, aklın ve bilimin batıl inançlara, önyargılara ve mantıksızlığa galip geleceği konusunda iyimserdi. Ancak yirmi birinci yüzyıldayız ve mantıksız davranışlar ve ilkel hurafeler aramızda hâlâ yaygın. Peki neden bu tür görüşlerin yayılmasını engelleyemiyoruz? Çoğu zaman bunun cehaletten kaynaklandığını kabul etsek de temel neden bundan çok daha farklı.

Bilişsel psikoloji deneyleri, bir dizi rastlantısal, tesadüfi olaylara doğru tepki verme görevinde, farelerin neredeyse kesin olarak insanlardan daha üstün geldiğini ortaya koymaktadır. Örüntülere yönelik bu tercih ya da düşkünlük hepimizde mevcuttur. Bu, beynimizin karmaşık ortamlarla başa çıkmak için evrimleşirken izlemiş olduğu yolla ilgilidir.

Komplo Teorilerine Neden İnanıyoruz?

Komplo teorilerinin bu kadar düzenli bir şekilde ortaya çıkmasının nedenlerinden biri, dünyaya bir yapı dayatma arzumuz ve kalıpları tanıma konusundaki inanılmaz yeteneğimizdir. Çünkü kalıp arayışımız esnasında potansiyel yanlış kalıplarla da karşılaşırız. Komplo teorisyenleri rastlantısal olayları anlamlı bir biçimde birbirleri ile bağlar ve anlamlı kalıplara dönüştür. Bunlar dünyaya bakışımızla ve inanç sistemimizle uyum gösteriyorsa fazla sorgulamadan kabulleniriz.

Komplo teorileri daha eğlenceli gözükse de biz yine de bildiğimiz doğrulardan uzaklaşmayalım!

Bu yetenek muhtemelen atalarımız için yararlı bir hayatta kalma özelliğiydi. Sonucunda büyük, aç bir kediyi gözden kaçırmaktansa, onun geride bıraktığı işaretleri fark etmek daha iyiydi. Ancak aynı eğilimi bilgi açısından zengin dünyamızda da göz önüne aldığımızda, sebep ve sonuç arasında var olmayan bağlantıların (komplo teorilerinin) her yerde olduğunu görüyoruz.

Siyaset bilimcisi Profesör Michael Barkun‘a göre komplo teorileri, evrenin bir tasarım tarafından yönetildiği inancına dayanmaktadır. Şu üç prensibi belirgin kılarlar; hiçbir şeyin tesadüfen gerçekleşmemesi, hiçbir şeyin göründüğü gibi olmaması ve her şeyin birbiriyle bağlantılı olması. Başka bir deyişle, komplo teorisyenlerinin zihninde tesadüf diye bir şey yoktur.

Bu düşünce, endişe verici şekilde çok sayıda insanın Ay’a inişinin sahte olduğuna, uçakların arkalarında bıraktığı izler gizemli amaçlara hizmet ettiğine, iklim değişikliği diye bir şeyin var olmadığına inanmasına neden olur. Dünya düz ama NASA bunu bilmemizi istemiyor mu? Bu teoriler, bazen o kadar iç içe geçmiştir ki, gerçek ile kurgu arasındaki çizgi, neredeyse belirsiz hale gelmiştir.

Komplo teorisi denen şeyler hep sahte mi olmak zorundadır. Hiç gerçek komplo teorisi yok mudur? Komplo teorilerini ortaya atan ve bu teorilere inanan insanlar aslında bu cümleler ile kendilerini savunurlar. Ya inandıkları şey doğruysa ve bir kaç sene sonra bu kanıtlanırsa? Bu elbette ihtimal dışı değildir ve tarihte örnekleri mevcuttur.

Bir Komplonun Gerçek Olma İhtimali Var mı?

Toplumu tehdit eden bulaşıcı bir hastalık olduğunu ancak hastaneye tedavi olmak için gittiğiniz zaman, doktorlar sizi tedavi ettiklerini söylese de, aslında tedavi etmediklerini ve tedavi edilmediğinde ne olacağınızı görmek için üzerinizde bir deney uyguladıklarını düşünün. Tam bir komplo teorisine benzese de bu olay gerçektir. ( Detayları merak ederseniz Tuskegee Frengi Deneyine göz atabilirsiniz.)

Bu komplo teorisi, bir dizi büyük kentin dev ilan panolarında boy gösterdi. Bu isimle Instagram ve TikTok’ta açılan hesaplar yüz binlerce takipçi kazandı. Buunla ilgili videolar YouTube’da viral oldu. Yüz binlerce genç harekete katılıp ‘Kuşlar gerçek değil’ yazılı tişörtler giyerek mitingler düzenledi.

En saçma görünen komplo teorilerinin bile kolayca kabul görmesinin nedenlerinden biri de kimi zamanlarda budur. 2017 yılında Peter Mcindoe isimli kişi yeni bir komplo teorisi ortaya attı. Birds Aren’t Real (Kuşlar Gerçek Değil) isimli harekete göre, dünya üzerindeki tüm kuşlar öldürüldü ve yerlerine halkı gözetlemeyi sağlayan robot kuşlar getirildi.

Kuşlar Gerçek Değil kampanyası, ABD’yi ve ötesini etkisi altına alan diğer komplo teorilerine ufak bir selam veriyor. Elbette bunun yansımaları ülkemizde de görülebiliyor.

Yani çevremizdeki kuşların tamamı aslında bizi dinleyen ve ajanlık yapan robotlar. Çok saçma demiş olabilirsiniz zaten Mcindoe de bunu komplo teorileriyle dalga geçmek için uydurmuştu. Bir şaka olsa da bazı izleyicilerin ve sosyal medya kullanıcıları bunu ciddiye almışlardı. 2022 yılı itibarı hareketin ile Resmi TikTok hesabının 850.000, Instagram hesabının yaklaşık 400.000 ve resmi Twitter hesabının da yaklaşık 100.000 takipçisi var.

Kedileri eğitmek zor olduğundan bu proje 1967 yılında iptal edildi.

Peki tüm bu insanlar son derece saçma bir fikre neden inanmıştı. Çünkü Operation Acoustic Kitty (Akustik Kedi Yavrusu Operasyonu) ismi verilen bir projede, bu fikrin benzerini kediler üzerinde yapmaya çalışmıştı.

İnsanların Komplo Teorilerine Duydukları İnancı Azaltmak İçin Neler Yapabiliriz?

Komplo teorilerine inanmaya bu kadar hevesli olmamızın bir diğer nedeni de sosyal canlılar olmamızdır. Eylemlerimizi ve inançlarımızı sürekli olarak akranlarımızınkilerle karşılaştırırız ve sonra bunları onlara uyacak şekilde değiştiririz. Bu, eğer sosyal grubumuz bir şeye inanırsa, sürüyü takip etme olasılığımızın daha yüksek olduğu anlamına gelir.

Bunun sonucunda teoriler, neredeyse bir aile gibi hisseden bir grup insan arasında dolaşır. Teori, bağın temelidir. Çoğu zaman, bu kişiler ile yüzleşmek ve onlara bilgilerinin yanlış olduğunu söylemek geri tepme etkisi yaratır. Bu sadece onların inandıkları şeye daha fazla sarılmasına neden olur. Bu nedenle yanlış inançlara kendini adamış biriyle gerçekleri tartışmak genellikle anlamsızdır. Çünkü o kişiyi asla ikna edemezsiniz.

Bir inanç sistemi ile güçlü duygusal ve toplumsal bağları olan insanların zihinleri (din veya siyasi parti ya da her ne olursa olsun), bu inancı zayıflatan veya meydan okuyan herhangi bir şeye karşı argümanlar hazırlar.

Sonuç Olarak;

Peki çözüm nedir? Bilimsel okuryazarlık muhtemelen uzun vadede yardımcı olacaktır. İhtiyaç duyulan şey, analitik düşünme gibi becerileri kullanarak kişinin düşünmesini sağlamaktır. Çoğu zaman bir komplo teorisyeni yalnızca kendi fikrini doğrulayan kanıtlar sunar. Fikirlerini nadiren mantık, muhakeme ve eleştirel düşünme testlerine tabi tutarlar.

Araştırma yaptıklarını söyleseler de genellikle bilimsel yöntemi uygulamazlar. Özellikle kendilerinin hatalı olduğunu kanıtlamaya çalışmazlar. Dolayısıyla bir şüpheci, bir iddianın ardındaki araştırmada kullanılan yöntemi izleyebilir. Hangi kanıtın açıklamayla çelişeceğini düşünür ve sonra o kanıtı aramaya başlar. Ancak bunun için o kişinin öncelikle analitik düşünme becerisini geliştirmesi gerekecektir.


Kaynaklar ve ileri okumalar:

  • Why people believe in conspiracy theories – and how to change their minds. Yayınlanma tarihi: 18 Haziran 2017. Kaynak site: Conversation. Bağlantı: Why people believe in conspiracy theories – and how to change their minds
  • Practical recommendations to communicate with patients about health-related conspiracy theories. Yayınlanma tarihi: 17 April 2022; Bağlantı: https://doi.org/10.5694/mja2.51475
  • Douglas, K. M., Sutton, R. M., & Cichocka, A. (2017). The Psychology of Conspiracy Theories. Current Directions in Psychological Science, 26(6), 538–542. https://doi.org/10.1177/0963721417718261
  • Cookson, D., Jolley, D., Dempsey, R. C., & Povey, R. (2021). “If they believe, then so shall I”. Perceived beliefs of the in-group predict conspiracy theory belief. Group Processes & Intergroup Relations, 24(5), 759–782. https://doi.org/10.1177/1368430221993907
  • Why Do We Believe in Conspiracy Theories?; Yayınlanma tarihi: 27 Mayıs 2021; Bağlantı: https://www.verywellmind.com
  • van der Linden, Sander & Leiserowitz, Anthony & Rosenthal, Seth & Maibach, Edward. (2017). Inoculating the Public against Misinformation about Climate Change. Global Challenges. 1. 1600008. 10.1002/gch2.201600008.

Matematiksel

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu