Charles Bukowski’nin “Dünyanın sorunu, akıllı insanlar şüphelerle doluyken, aptalların özgüvenle dolu olmasıdır.” sözü, psikolojide “imposter sendromu” ya da Türkçesiyle “sahtekârlık sendromu” olarak bilinen durumu çok iyi özetler.

Imposter Sendromu Nedir?
Imposter sendromu, kişi ne kadar başarılı olursa olsun, bu başarıyı hak etmediğine inanması ve bir gün “gerçeklerin ortaya çıkacağı” korkusuyla yaşamasıdır. Genellikle kaygı ve depresyon belirtileriyle birlikte görülür. Bu durum, yoğun öz-eleştiri, negatif iç konuşma ve kendini değersiz hissetme gibi duygularla da kendini gösterir. Başarının kanıtları ortada olsa bile, kişi içten içe “bunu hak etmedim” demeye devam eder.
İronik olan şu ki, imposter sendromundan muzdarip kişiler genellikle son derece başarılı, etkileyici bireylerdir. Dışarıdan bakıldığında, onların kendilerini yetersiz ya da sahte hissetmelerine sebep olacak hiçbir belirti yoktur. Yine de, içlerinde taşıdıkları bu sahtekârlık hissi oldukça baskındır. Tam da bu yüzden imposter sendromu, sıradan bir özgüven eksikliğinden çok daha karmaşık bir psikolojik durumdur. .

İmposter sendromunu daha iyi anlamak için, bu duygunun günlük yaşamda nasıl ortaya çıktığına bakmak oldukça faydalı olur. İşte sahtekarlık sendromu yaşayan birinin içinde bulunduğu durumlardan bazı örnekler:
- Yeni başladığınız bir işte birkaç aydır çalışıyorsunuz. Ancak biri sizi pozisyonunuzun resmi unvanıyla çağırdığında içinizden “Ben o değilim ki” hissi geçiyor; çünkü bu rolü tam anlamıyla hâlâ “hak etmediğinizi” düşünüyorsunuz.
- Kendi işinizi kurdunuz ama kendinizi tanıtmakta zorlanıyorsunuz. Sektörde sizden daha deneyimli insanlar olduğunu bildiğiniz için, onların yanında kendinizi yetersiz ve sahte biri gibi hissediyorsunuz.
- Bir başarı ödülüne aday gösterildiniz ama ödül törenine gittiğinizde, “Ben ne yaptım ki bu ödülü hak edeyim?” düşüncesiyle orada bulunmaktan rahatsızlık duyuyorsunuz.
Bu tür örnekler, kişinin kendi başarılarını küçümsemesi ve kendini sürekli “mış gibi yapan” biri gibi hissetmesiyle karakterize olur. Gerçekte yeterli ve başarılı olmasına rağmen, içten içe kendini bir gün “gerçeklerin ortaya çıkacağı” korkusuyla yargılar. İşte bu, imposter sendromunun özüdür.
Impostor Sendromuna Ne Sebep Olur?
İmposter sendromu ilk kez 1978’de, Georgia State Üniversitesi’nden Pauline Clance ve Suzanne Imes tarafından tanımlandı. Yüksek başarı gösteren kadınlarla yapılan çalışmalar, bu duygunun kadınlarda yaygın olduğunu gösteriyordu. Ancak zamanla erkeklerin de benzer şekilde etkilendiği ortaya çıktı.
Bazı araştırmalara göre, yüksek kaygı durumlarında kadınlar kendilerini kanıtlamak için daha çok çalışıp rekabete girerken, erkekler zayıf yönlerinin ortaya çıkabileceği durumlardan uzak durmayı tercih ediyor.
İmposter sendromu en çok değerlendirmeye açık ortamlarda kendini gösteriyor. Sınavlar, notlar, sıralamalarla dolu eğitim sistemlerinde çok yaygın. Sunum yaparken, iş görüşmesine girerken, bir yarışmaya katılırken ya da yaratıcı bir üretim ortaya koyarken tetiklenebiliyor. O anlarda içinizdeki ses şöyle diyebiliyor: “Birazdan herkes aslında ne kadar yetersiz olduğumu anlayacak.”
Araştırmalar, imposter sendromunun gelişiminde aile yapısının ve çocukluk dönemindeki yetiştirilme tarzının önemli rol oynayabileceğini gösteriyor. Özellikle aşırı kontrolcü ya da korumacı ebeveyn tutumları, bu sendromun zeminini hazırlayabiliyor.
Örneğin, başarıya fazlasıyla değer verilen bir evde büyümüş olabilirsiniz. Ya da ebeveynlerinizin size karşı tutumu bazen övgü dolu, bazen ise aşırı eleştirel olmuş olabilir. Bu tür dalgalı geri bildirimler, çocuğun kendilik algısında belirsizlik yaratabiliyor. Ayrıca, yüksek düzeyde çatışma yaşanan ama duygusal destek açısından zayıf kalan aile ortamlarında büyüyen bireylerin imposter sendromuna daha yatkın olduğu da araştırmalarla ortaya konmuş durumda. Bazı kişilik özellikleri, imposter sendromu yaşama riskini artırabiliyor.
1. Düşük öz-yeterlik: Öz-yeterlik, kişinin herhangi bir durumda başarılı olabileceğine dair inancıdır. Kendi yeterliliğine inancı düşük olan bireyler, ne kadar başarılı olurlarsa olsunlar, kendilerini yetersiz hissetmeye daha yatkındır.
2. Mükemmeliyetçilik: İmposter sendromunun temel tetikleyicilerinden biridir. Kişi, yaptığı her işin kusursuz olması gerektiğine inanabilir. Konuşurken bile “yanlış bir şey söylememeliyim” düşüncesi baskın olabilir. Yardım istemekte zorlanmak ya da yüksek standartlar nedeniyle işleri ertelemek (prokrastinasyon) sık görülür.
3. Nörotiklik (duygusal dengesizlik): Beş büyük kişilik özelliğinden biri olan nörotiklik; yoğun kaygı, güvensizlik, gerginlik ve suçluluk duyguları ile ilişkilidir. Bu özelliklere sahip bireyler, başkalarının gözündeki yerleriyle ilgili sürekli bir tehdit algısı taşıyabilirler.
Imposter Sendromu İle Baş Edebilmek İçin
İmposter sendromuyla başa çıkmanın ilk adımı, bu duyguların farkına varmak ve onları kabullenmektir. Kendinizi sürekli sorguluyorsanız, yalnız olmadığınızı bilin. Bu hisleri güvendiğiniz biriyle paylaşmak, duygularınızın ağırlığını azaltabilir. Özellikle benzer deneyimleri olan kişilerin hikâyelerini duymak, bu durumun ne kadar yaygın olduğunu anlamanıza yardımcı olur.

Unutmayın: hissettiğiniz şey, gerçeğin ta kendisi değildir. Kendinizi yetersiz hissettiğinizde, bu sizin gerçekten yetersiz olduğunuzu göstermez. “Ben bu başarıyı hak etmedim” demeniz, o başarıyı tesadüfen elde ettiğiniz anlamına gelmez.
Kendinize şu soruları sorun:
– Gerçekten herkesi kandırmış olabilir miyim?
– Başarılarım sadece şanstan mı ibaret?
– Bu pozisyona gelmek için hiç mi çaba göstermedim?
Cevaplar büyük olasılıkla sizi şaşırtacaktır. Bu duygular tamamen yok olmayabilir, ama farkındalık kazanmak ve düşünceleri gerçeklerle dengelemek, etkisini azaltacaktır.
Son olarak: başarıyı kabul edin, kendinize şefkat gösterin ve mükemmel olmaya çalışmak yerine, yeterli olmanın huzurunu benimseyin. Kendinize şu sözü hatırlatın: Hata yapmak insanidir, ama çabalamak cesaret ister.
Kaynaklar ve İleri Okumalar:
- How to banish impostor syndrome; Bağlantı: https://www.sciencemag.org/
- Clance, Pauline & Imes, Suzanne. (1978). The imposter phenomenon in high achieving women: Dynamics and therapeutic intervention. Psychotherapy: Theory, Research & Practice. 15. 241-247. 10.1037/h0086006.
- LANGFORD, JOE & CLANCE, PAULINE. (1993). The impostor phenomenon: Recent research findings regarding dynamics, personality and family patterns and their implications for treatment. Psychotherapy: Theory, Research, Practice, Training. 30. 495-501. 10.1037/0033-3204.30.3.495.
- Huecker MR, Shreffler J, McKeny PT, et al. Imposter Phenomenon. [Updated 2023 Jul 31]. In: StatPearls [Internet]. Treasure Island (FL): StatPearls Publishing; 2023 Jan-. Available from: https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK585058/
- Sagar SS, Lavallee D, Spray CM. Why young elite athletes fear failure: consequences of failure. J Sports Sci. 2007 Sep;25(11):1171-84. doi: 10.1080/02640410601040093. PMID: 17654229.
Size Bir Mesajımız Var!
Matematiksel, matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.
Matematiksel
Akıcı olarak hazırladığınız bu güzel makaleniz için teşekkür ederim. Emeklerinize sağlık.