Küresel iklim değişikliği, insanlık tarihindeki en büyük varoluşsal tehditlerden biri. En korkutucu tarafı ise değişimin boyutu değil, hızı. Son 100 yılda sıcaklık artışı neredeyse iki kat hızlandı. Bu, doğanın dengesinin ciddi biçimde bozulduğunun açık göstergesi.

Durum ciddi. Ama aynı zamanda bilgi kirliliğiyle dolu. İklim değişikliği hakkında doğru sanılan pek çok yanlış bilgi ve efsane var. Şimdi bunlardan bazılarına kısaca bakalım.
Küresel iklim değişikliği hakkında 10 efsane ve neden yanlış oldukları
1: “Dünyanın İklimi Her Zaman Değişmiştir. Bu Farklı Değil.”
Evet, bir bakıma doğru: Dünya’nın iklimi tarih boyunca hep değişti. Ama bu değişimler doğaldı ve genellikle döngüseldi. Milankovitch döngüleri denen astronomik süreçler — yani Dünya’nın yörüngesindeki, eksenindeki ve eğimindeki küçük değişiklikler — iklimdeki uzun vadeli dalgalanmaları açıklar.

Ancak bugün yaşadığımız şey bu döngülerden çok farklı. Milankovitch döngüleri yüz binlerce yıl içinde gerçekleşir. Oysa biz sıcaklıkların ve atmosferdeki CO₂ seviyelerinin sadece birkaç yüzyılda anormal şekilde yükseldiğini görüyoruz. Bu hız, doğanın alışık olduğu ritmin çok dışında.
2: “Dışarısı Soğuk O halde Küresel Isınma Gerçek Değil.”
“Soğuk günler yaşıyoruz, demek ki küresel ısınma yalan” gibi söylemler sıkça duyuluyor. Bu, iklim değişikliğinin her yeri aynı şekilde etkileyeceği yönündeki yanlış bir varsayıma dayanıyor.
Gerçekte, iklim değişikliği dünyanın her bölgesini farklı etkiler. Örneğin kutuplar, ekvator bölgesine göre çok daha hızlı ısınıyor. Ortalama sıcaklıklar küresel olarak artarken, hâlâ soğuk günler ve geceler yaşanması doğaldır. Bu, genel ısınma trendini geçersiz kılmaz.

Hatta bazı soğuk hava dalgaları, tam da küresel ısınma yüzünden oluyor. Kuzey Kutbu’nu çevreleyen polar vorteks — soğuk havayı kutuplarda hapseden bir hava akımı — normalde dengededir. Ancak Kuzey Kutbu ısındıkça bu sistem zayıflar, jet akımı bozulur ve kutup soğukları daha güneye, yani yaşadığımız bölgelere kadar sarkar. Sonuç: Küresel ısınma, yer yer daha sert kışlar anlamına da gelebilir.
3: “Küresel Isınmadan Güneş Sorumludur.”
Bazıları, iklimdeki değişikliklerin Güneş’ten kaynaklandığını öne sürüyor. Evet, Güneş’in her 11 yılda bir daha aktif hale geldiği dönemler var. Bu dönemlerde yüzeyinde güneş lekeleri oluşur, enerji salınımı artar. Ayrıca Dünya’nın yörüngesi ve eksen eğikliği de uzun vadeli iklim döngülerini etkileyebilir.

Ancak bugünkü küresel ısınma bu doğal döngülerle açıklanamaz. 1970’lerde bazı araştırmacılar Güneş aktiviteleriyle iklim arasında bir bağ olabileceğini öne sürmüştü. Ama veriler bu teoriyi desteklemiyor. Son 35 yılda Güneş’ten gelen enerji azalırken, Dünya’daki sıcaklıklar artmaya devam etti. Yani gezegenin ısınması Güneş’le değil, insan faaliyetleriyle açıklanıyor.
4: “İnsanlar Önemsiz Miktarda CO2 Salıyor. Küresel Isınmanın Sebebi Olamayız.”
Bazıları şöyle diyor: “Doğa zaten her yıl yüzlerce milyar ton CO₂ salıyor. Biz sadece %4,5’ini ekliyoruz, bu nasıl büyük bir sorun olabilir?” Bu yüzeyde mantıklı gibi görünse de, aslında eksik bir bakış açısı.
Doğal karbon döngüsü, yüzyıllar boyunca bir denge içindeydi. Volkanlar, solunum, ormanlar ve okyanuslar CO₂ salıyor ama aynı zamanda büyük kısmını da geri emiyordu. Ancak Sanayi Devrimi’yle birlikte insanlar bu sisteme dışarıdan büyük miktarda ekstra CO₂ pompalamaya başladı. Yani biz, doğanın denge içinde tuttuğu sisteme müdahale ediyoruz.
2018’de insan kaynaklı 35 milyar ton CO₂ salımı, doğrudan bu doğal dengeyi bozdu. Okyanuslar bu ekstra gazın %85’ini emiyor ama bunun bedeli ağır: asitlenme. Okyanusların kimyası değişiyor, mercanlar ölüyor, deniz ekosistemleri çöküyor. Yani mesele oran değil, sistemin kaldırabileceğinden fazlasını yüklemek.

5: “Bütün Bilim İnsanları Küresel İklim Değişikliği Konusunda Hemfikir Değildir.”
“Bilim insanları bu konuda hemfikir değil” söylemi sıkça tekrar edilir — ama bu, gerçeği çarpıtmak demektir. Elbette her bilimsel konuda farklı görüşler olacaktır. Bilimde %100 oybirliği neredeyse hiç olmaz. Ancak bu, güçlü bir fikir birliği olmadığı anlamına gelmez.
İklim değişikliği konusunda yapılan onlarca çalışmada, iklim bilimcilerin yaklaşık %97’si insan faaliyetlerinin küresel ısınmanın ana nedeni olduğu konusunda hemfikir. Bu sıradan bir uzlaşma değil; tıpkı sigaranın kansere yol açtığı ya da yerçekiminin cisimleri yere çektiği gerçeği kadar güçlü bir bilimsel görüş birliği.
Az sayıda muhalif görüşün olması, bu gerçeği gölgelemez. Bilimsel tartışmaların doğasında çeşitlilik olsa da, iklim değişikliğinin insan kaynaklı olduğu artık net bir gerçek.
6: “Öyleyse ne? Küresel İklim Değişikliği O Kadar Kötü Değil.”
Orman yangınları, yükselen sıcaklıklar, deniz seviyeleri ve ölümler… Bunlar bile sizi etkilemiyorsa, belki de iklim krizinin dolaylı ama yıkıcı etkilerine bakmalısınız.
İklim değişikliği sadece hava durumunu değil, insanlığın temel yaşam kaynaklarını tehdit ediyor. Küresel gıda ve su krizleri, zorunlu kitlesel göçler, yeni pandemiler, ilaca dirençli süper bakteriler… Bunların hepsi iklim bozulmasının tetiklediği zincirleme sonuçlar.
Bu, ideoloji ya da inanç meselesi değil. Solcu ya da sağcı olmanız, köyde ya da şehirde yaşamanız fark etmez — bu, kimsenin içinde olmak istemeyeceği bir gelecek. Ve bizden sonraki nesillerin sırtına bırakmak isteyeceğimiz bir miras hiç değil.
7: “Bu Konuda Yapabileceğimiz Hiçbir Şey Yok.”
İyi haber şu: Bu krizi durdurmak için hâlâ zamanımız var. Ve çözüm karmaşık değil — sera gazı emisyonlarını azaltmalıyız. Gerçekten azaltmalıyız. Yavaşlatmak yetmez.
Peki, ne kadar azaltmak gerekiyor? IPCC’nin 2018 raporuna göre, 1,5°C eşiğini aşmamak için insanlık olarak 2050’ye kadar net sıfır karbon emisyonuna ulaşmalıyız. En iyi senaryo için bile, 2030’a kadar her yıl emisyonları yaklaşık %7,6 oranında düşürmemiz gerekiyor.
Bu, büyük bir hedef. Ama imkânsız değil. Karbonsuz enerjiye geçmek, ulaşımda fosil yakıtları terk etmek, üretim süreçlerini dönüştürmek, tarımı yeniden düşünmek… Bunlar artık sadece idealist öneriler değil, hayatta kalma stratejileri.
8: “Yenilenebilir Enerji Çok Pahalıdır.”
“Yenilenebilir enerji çok pahalı” söylemi, geçmişte belki doğruydu. Ama artık değil. Bugün rüzgar ve güneş enerjisi, dünyanın birçok yerinde fosil yakıtlardan daha ucuz hale geldi. Üstelik bu, sadece kurulum maliyetine bakıldığında değil — genel enerji üretim maliyeti açısından da böyle.
Dahası var: Fosil yakıtlar görünürde ucuz gibi dursa da, aslında büyük kamu sübvansiyonlarıyla ayakta duruyor. Ayrıca iklim değişikliği, hava kirliliği ve sağlık sorunları gibi devasa dış maliyetleri de bize fatura ediliyor. Bu maliyetleri hesaba kattığınızda, fosil yakıtların “ucuz” olduğu iddiası tamamen çöker.
9: “[Ülkenin Adını Buraya Girin] Sorun Onlar, Düzeltmeleri Gerekiyor!”
İklim değişikliği, sınır tanımayan bir kriz. Hepimizi etkiliyor ve hepimiz bu sorunla yüzleşmek zorundayız. Evet, Çin dünyada en fazla CO₂ salan ülke olabilir. Ama kişi başına bakıldığında, bir Çin vatandaşı ortalama bir Amerikalının yarısı kadar karbon salıyor. Avustralya gibi ülkelerde bu fark daha da büyük.
Suçlu aramak kolay ama sonuçsuz. Hedef göstermek yerine, küresel bir sorun için küresel çözümler üretmemiz gerekiyor. Bu sadece çevresel bir mesele değil — aynı zamanda ahlaki ve insani bir sorumluluk.
İklim krizinin en büyük ironisi şu: Onu en az tetikleyenler, etkilerini en sert yaşayanlar oluyor. Gelişmekte olan ülkeler, altyapı ve kaynak yetersizliği nedeniyle bu krize karşı çok daha savunmasız.
10: “Artık Çok Geç.”
İklim değişikliğiyle ilgili en tehlikeli yalanlardan biri de “Artık çok geç” düşüncesidir. Gerçek şu: Asla çok geç değil. Ama zaman da sınırsız değil.
Bu yazıda incelediğimiz tüm efsaneler bir yana, asıl önemli olan şu: Eğer harekete geçmezsek, iklim krizi kontrolden çıkacak. Beklemeye gerek yok. Daha sürdürülebilir, daha bilinçli bir yaşam için kimsenin iznine ihtiyacınız yok. Bugün yapabileceğiniz şeyler var..
Unutmayın: Başka bir gezegen yok. Eğer sadece izlersek, çok geç olabilir. İklim meselesi yalnızca bilim değil, aynı zamanda siyaset, ekonomi, etik ve toplumsal sorumluluk meselesidir. Dünyayı bir anda değiştiremeyiz belki, ama kendimizi değiştirmek bizim elimizde. Ve bu, başlamanın tek yolu.
Kaynak: 10 Myths About Climate Change; https://earth.org/
Matematiksel