Günlük Hayatın Felsefesi

İbni Sina: Bilimi, Tıbbı ve Felsefeyi Şekillendiren Bir Bilgin

Batıda, adı İbranice tercümesiyle Avicenna olarak bilinen İbni Sina, İslam’ın Altın Çağı’nın en etkili düşünürlerinden biridir. Biz onu daha çok bir hekim olarak tanısak da, felsefi düşünceleri erken dönem Avrupa akademisyenleri üzerinde derin bir etki bırakmıştır.

İbn-Sina

İbni Sina’nın, 980-1037 yılları arasında, günümüz Özbekistan sınırlarında yaşadığı bilinmektedir. Çocukluğu ve gençliği hakkında sahip olduğumuz bilgiler, bir öğrencisine dikte ettirdiği otobiyografik anlatıdan gelmektedir.

Bu anlatı, İbni Sina’nın önce babasından, ardından dönemin ünlü bilginlerinden mantık, matematik ve gökbilim üzerine öğrenim gördüğünü ortaya koymaktadır. Ayrıca, Aristoteles, Platon ve Öklid gibi Yunan yazarlarının Arapça tercümelerini okuduğu da bu metinden anlaşılmaktadır.

İbni Sina: Bilimi, Tıbbı ve Felsefeyi Şekillendiren Bir Bilgin
İbn-i Sina (Latince adıyla Avicenna), İbn-i Sina, Fars kökenli bir filozof ve he­kimdir;

İlerleyen süreçte çalışmalarını mantık ve tıp bilgisi üzerine yoğunlaştırmıştır. Kendini kanıtlama fırsatını, Buhara Emiri Nuh İbni Mansur’un hastalığını tedavi ederek elde etmiştir. Bu başarısı sayesinde, Buhara’daki ünlü Samanid Kütüphanesi’ne erişim hakkı kazanmıştır. Bu kütüphane, bilgilerini genişletmesine olanak sağlamış ve 22 yaşına geldiğinde, dönemin sultanlarının politik kararlarını almadan önce danıştıkları bir otorite haline gelmiştir.

Babasının ölümünden sonra Buhara’yı terk eden İbni Sina, Hârizm’in Gürgenç (Ürgenç) kasabasına yerleşmiştir. Burada farklı alimlerle tanışma fırsatı bulmuş, ancak siyasi nedenlerden dolayı buradan da ayrılmak zorunda kalmıştır.

İbni Sina: Bilimi, Tıbbı ve Felsefeyi Şekillendiren Bir Bilgin
Günümüzde İran’ın Hamadan kentindeki Bu-Ali Sina Üniversitesi. Burası 1952’de onun adına inşa edilen bir mozoleye ve müzeye ev sahipliği yapıyor.

Uzun seyahatler sonucu Cürcân’a ulaşmış ve burada öğrencisi olan, aynı zamanda biyografisini kaleme alan Ebû Ubeyd el-Cuzcani ile tanışmıştır. Cürcân’da iki yıl kaldıktan sonra Hemedan’a gitmiştir.

İbni Sina Çok Yönlü Bir Bilim İnsanıdır

İİbni Sina, hemen her ilim dalında eserler yazmış ve özellikle filozof olarak büyük bir ün kazanmıştır. Tıp alanındaki araştırmaları, son derece orijinal ve doğru kabul edilmektedir. Kendisinin yaklaşık 450 eser kaleme aldığı düşünülmektedir ve bunlardan 240 tanesi günümüze ulaşmıştır. Bu eserlerin 150’si felsefe, 40’ı ise tıp üzerine yazılmıştır.

ibn-i sina neler yapmıştır
İç organların çizimi

İbni Sina’nın en önemli eseri kabul edilen El-Kanun Fit’t-Tıbb, yaklaşık bir milyon kelimelik kapsamlı bir tıp ansiklopedisidir. On dört bölümden oluşan bu eser, deneylere dayalı bir yaklaşımla hazırlanmıştır ve dört yüz yıl boyunca ders kitabı olarak okutulmuştur. El-Kanun Fit’t-Tıbb, gerek içeriği gerekse hazırlanış tarzı ile asırlar boyunca dünya tıp literatürüne hâkim olmuştur.

Bu kitap, İslam tıbbını, Hipokrat (MÖ 460 – 370) ve Galen’in (MS 129 – 200) çalışmaları ile sentezlemektedir. Aynı zamanda, eski Pers, Mezopotamya ve Hint tıbbının unsurlarını da incelemektedir. İbni Sina’nın ilaçların güvenliğini ve etkinliğini test etmek için bilimsel ilkeleri kullanması, çağdaş farmakoloji ve klinik çalışmaların temelini oluşturmuştur.

İbni Sina: Bilimi, Tıbbı ve Felsefeyi Şekillendiren Bir Bilgin
Veloso Salgado – Arabic Medicine, 1907.

İbni Sina ayrıca kardiyoloji, nabız bilimi ile ilgili de önemli çalışmalar yapmıştır. Onun kardiyovasküler sistemdeki (kan ve dolaşım sistemi) kılcal akış ve arteryel ve ventriküler kasılmalara ilişkin ayrıntılı açıklamaları, kanın pulmoner dolaşımını tanımlayan ilk hekim olan İbn el Nafis’e (1213-1288) yardımcı olmuştur. Bu, William Harvey’in 17. yüzyıl İngiltere’sinde aynı sonuca varmasından yüzyıllar önce, 1242 yılında gerçekleşmiştir.

İbni Sina: Bilimi, Tıbbı ve Felsefeyi Şekillendiren Bir Bilgin
Kitabın, İtalyan hekim Gentilis de Fulgineo tarafından yapılan Latince çevirisi, 1477

İbn-i Sina’nın Felsefe Alanındaki Çalışmaları

Tıpta büyük bir çığır açan İbni Sina, felsefe alanında da hem Doğu hem de Batı filozoflarını derinden etkilemiştir. İslamiyet’in Altın Çağı, Avrupa’nın dinsel bağnazlığa iyice gömüldüğü Orta Çağ dönemine denk gelmektedir. Bu bağlamda, Avrupa’da felsefe durgunluk içindeyken, İslam dünyasında felsefe büyük ölçüde İbni Sina’nın çalışmaları sayesinde serpilip gelişmiştir.

İbni Sina’nın yapıtları, 12. yüzyılda Latince’ye çevrilmiş ve bu çevirilerin ardından tüm dünyaya yayılmıştır. Onun felsefi sistemi, iki ana kategoriye ayrılır. Eylemsel felsefe ise siyaset ve ekonomi gibi, hem eyleme hem de bilgiye yönelik alanları kapsar. Kuramsal felsefe, doğa felsefesi, matematik felsefesi ve metafiziği kapsar; eylemle değil, daha çok bilmekle ilgilenir.

İbni Sina, özün (mahiyet), varoluştan (vücut) bağımsız, sonsuz ve değişmez olduğunu savunmuştur. Ona göre, varlık bulan herhangi bir şey, özün o varoluşa olanak sağlamasının bir sonucudur. Bu anlayışı, Platon’un biçimler ya da idealar kuramı ile benzerlik taşır.

İbni Sina: Bilimi, Tıbbı ve Felsefeyi Şekillendiren Bir Bilgin
Tıbbın Kanunu kitabından bir sayfa

İbni Sina, mantığın ve aklın Allah’ın varlığını kanıtlamak için kullanılabileceğine inanıyordu. Bu nedenle, Kur’an’ı yorumlamak ve ilahi hakikatleri anlamak için sıklıkla mantığa başvurmuştur. İbni Sina’nın felsefesi, farklı kaynaklardan alınan görüşlerin rastgele bir araya getirilmesinden oluşmamaktadır. Aksine, onun felsefesi kendi içinde tutarlı, bütüncül ve sistematik bir yapı taşır.

İbni Sina’nın Sonu

İbni Sina, Hamedan’da kaldığı süreçte, hükümdarın yakalandığı hastalığı tedavi etmiş ve bunun üzerine kendisine teklif edilen vezirlik görevini kabul etmiştir. Bu göreviyle birlikte önemli bir siyasi güç haline gelmiştir. Ancak hükümdarın ölümünün ardından, oğlundan gelen vezirlik teklifini kabul etmemiştir. Bu karar, onun siyasi sorunlar yaşamasına neden olmuş ve İsfahan’a gitmek üzere Hamedan’dan ayrılmasını beraberinde getirmiştir.

İsfahan’da da vezirlik görevine getirilen İbni Sina, burada Gazneliler tarafından şehrin alınmasına kadar sakin bir hayat sürmüştür. Ancak, Gazneliler’in şehri ele geçirmesi sırasında evi ve kütüphanesi yağmalanmış ve bu olay, onun için büyük bir sarsıntıya neden olmuştur. Yaşadığı bu travmanın ardından sağlığı ciddi şekilde bozulmuştur.

İbni Sina, 58 yaşında, İran’ın Hamedan kentinde hayatını kaybetmiştir. Geride bıraktığı eserler ve bilim dünyasına yaptığı katkılar, onu insanlık tarihinin en büyük isimlerinden biri haline getirmiştir. Ayrıca göz atmak isterseniz: Sokrates Gibi Suçlanarak İdam Edilen Molla Lütfi’nin Asıl Suçu Neydi?


Kaynaklar ve ileri okumalar:


Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Sibel Çağlar

Temel eğitimimi Kadıköy Anadolu Lisesinde tamamladım. Devamında Marmara Üniversitesi İngilizce Matematik Öğretmenliği bölümünü bitirdim. Çeşitli özel okullarda edindiğim öğretmenlik deneyiminin ardından matematiksel.org web sitesini kurdum. O günden bugüne içerik üretmeye devam ediyorum.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir