Bazı insanlar, yaşları ilerlese de hafızalarını ve bilişsel yeteneklerini kaybetmezler. Bu kişiler, bilimsel literatürde süper yaşlılar olarak tanımlanır. Normal yaşlanma sürecinde birçok bireyde bellek, dikkat ve işlem hızı gibi bilişsel işlevlerde azalma görülürken, süper yaşlılar bu düşüşe karşı direnç gösterir.

Yaşlanma nedir?
İnsanlık tarihinin büyük bölümünde yaşlılık, bireyin kaç yaşında olduğundan çok, topluluğa yaptığı katkı ve görevlerini yerine getirme becerisiyle tanımlanıyordu. Yaşlı sayılmak, kişinin fiziksel ya da zihinsel üretkenliğiyle doğrudan ilişkiliydi.
Ancak 19. yüzyılın sonlarıyla 20. yüzyılın başlarında, özellikle Batı toplumlarında bu anlayış değişmeye başladı. Emeklilik sistemlerinin yaygınlaşmasıyla birlikte, yaşlılık giderek bireyin toplumsal işleviyle değil, kronolojik yaşıyla tanımlanmaya başlandı. Bu dönemden itibaren takvim yaşı, yaşlılık sınırının belirlenmesinde temel ölçüt haline geldi.

Oysa kronolojik yaş, yaşlılığı tanımlamak için tek başına yeterli ve güvenilir bir ölçüt değildir. İnsanlar, yaşlılık dönemine farklı zamanlarda ve farklı koşullarda girer. Bu süreç; bireyin yaşam tarzı, sağlık durumu, psikolojik dayanıklılığı ve sosyal çevresi gibi birçok etmenden etkilenir.
Son yüzyılda yaşlanmaya yönelik bilimsel ilgi belirgin biçimde arttı. Bu çalışmalar, yaşlanma sürecine dair pek çok yeni içgörünün ortaya çıkmasına katkı sağladı. Tüm bu ilerlemelere rağmen, bilim insanları hâlâ “yaşlanma nedir” ve “ne zaman başlar” sorularında fikir birliğine varmış değil. En büyük zorluklardan biri, yaşlanmayı nesnel biçimde ölçmenin hâlâ mümkün olmamasıdır.

Çünkü bedenimiz, hayat boyunca karşılaştığımız çevresel, duygusal ve fizyolojik koşullara göre farklı hızlarda yaşlanır. Örneğin, sürekli stres, kronik hastalıklar ya da büyük travmalar; biyolojik yaşımızı takvim yaşımızdan daha hızlı ilerletir. Bu da hücresel düzeyde daha yaşlı bir vücut yapısına sahip olmamıza neden olur.
Süper Yaşlılık Ne Anlama Geliyor?
Ancak bazı insanlar ileri yaşlarına rağmen hem bedensel hem zihinsel olarak sağlıklı kalmayı başarır. Bilim insanlarının “süper yaşlı” (superager) olarak adlandırdığı bu kişiler, 70 yaşını geçtikten sonra bile gençlere benzer düzeyde zihinsel ve fiziksel yetilerini koruyabilen, olağan dışı bireylerdir.
Süper yaşlılar, yalnızca uzun yaşamaz; aynı zamanda yaşlanmaya bağlı bilişsel gerilemeye dirençli olmalarıyla dikkat çekerler. Hafızaları güçlüdür, karar alma ve dikkat gibi zihinsel işlevlerde belirgin bir bozulma yaşamazlar. Genellikle bağımsız yaşarlar, sosyal açıdan aktiftirler ve kronik hastalık oranları düşüktür. Araştırmacılar, bu bireyleri inceleyerek toplumun geri kalanı için sağlıklı yaşam süresini uzatmanın yollarını arıyor.

Ortalama bir insan beyninde, 40 yaşından sonra her on yılda yaklaşık %5 oranında hacim ve ağırlık kaybı yaşanır. Bu küçülme, 70 yaşından sonra daha da hızlanır. Beyin hacmindeki azalma, özellikle öğrenme ve hafıza süreçlerinden sorumlu bölgeleri etkiler.
Beynin küçülmesi, yalnızca fiziksel bir değişim değil; aynı zamanda beyin bölgeleri arasındaki iletişimin zayıflamasıyla da ilişkilidir. Bu azalmış bağlantılar, bilgi işleme hızının düşmesine yol açar ve dikkat, karar alma, dil kullanımı gibi diğer bilişsel işlevleri de olumsuz etkiler.
Süper yaşlı bireylerin beyinleri ise, ortalama yaşlı bireylerin beyinlerine kıyasla yaklaşık yarı hızda küçülür. Bu kişiler, 70 yaş ve sonrasında bile hafıza ve bilişsel işlevlerini genç yetişkinlerle benzer düzeyde sürdürür. Peki, bu farkı yaratan mekanizmalar nelerdir?
Nasıl Süper Yaşlı Olabiliriz?
Bu soruya ilişkin önemli ipuçları, Harvard Üniversitesi araştırmacıları tarafından bir çalışmada sunulmuştur. Araştırmacılar, süper yaşlı olarak tanımlanan 40 yaşlı bireyi çalışmaya dahil etti. Uzmanlar hafıza testi esnasında, beyin aktiviteleri fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme (fMRI) yöntemiyle inceledi.
Süper yaşlı bireyler, hafıza testlerinde gençlerle benzer performans sergiledi. Ayrıca fMRI sonuçları, görsel uyarıları işleyen beyin bölgesi olan görsel kortekste, süper yaşlı bireylerin beyin aktivitelerinin genç bireylerin beyinleriyle benzer düzeyde olduğunu gösterdi.
Ayrıca araştırmalar, yaşlanan beyinlerin durumunda genetik faktörlerin en belirleyici bileşen olduğunu ortaya koyuyor. Peki ya genetik piyango size çıkmadıysa? Yine de süper yaşlanma yolunda ilerlemek mümkün mü?

Egzersiz: En Etkili Yaşlanma Karşıtı Araç
Pahalı ve tartışmalı biyohack yöntemlerine gerek kalmadan, düzenli egzersiz yaşlanmaya karşı en güçlü savunmayı sağlar. Haftada en az 150 dakika tempolu yürüyüş ya da 75 dakika yüksek yoğunluklu antrenman yapmak, sağlığı korumada kritik rol oynar. Kas kaybını önlemek, kemik yoğunluğunu artırmak ve inflamasyonu azaltmak için haftada en az iki gün ağırlık antrenmanları uygulamak gerekir.
Bilim Destekli Beslenme: Akdeniz Diyeti
Meyve, sebze, tam tahıllar, baklagiller ve sağlıklı yağlar üzerine kurulu Akdeniz diyeti, yaşlanmaya karşı güçlü bir beslenme modelidir. Bu diyet; inflamasyonu bastırır, tansiyonu dengede tutar, kan şekeri kontrolünü iyileştirir ve kalp hastalıkları, kanser, diyabet ile Alzheimer riskini azaltır.
Kaliteli Uyku: Beyni ve Vücudu Onarır
Uyku düzenine dikkat eden bireyler, yaşlanma sürecini yavaşlatır. Her gece yaklaşık yedi saat uyumak, yalnızca dinlenmeyi değil, hücresel onarımı da destekler. Derin uyku sırasında beyin, toksinleri temizler ve bilişsel fonksiyonları korur. Düzenli uyku saatleri belirlemek, gün içinde egzersiz yapmak ve ekran kullanımını sınırlamak kaliteli uykunun temelini oluşturur.
Sosyal Bağlantılar: Uzun Ömürle Yakından İlişkili
İnsanlarla güçlü ilişkiler kuran bireyler, yalnız kalanlara göre daha uzun ve sağlıklı yaşar. Sosyal etkileşim stresi azaltır, sağlıklı alışkanlıkları pekiştirir ve duygusal dengeyi korur. Düzenli sosyal temas, depresyon ve erken ölüm riskini düşürür; zihinsel sağlığı destekler.
Toksik Risklerden Uzak Durmak
Zararlı alışkanlıklardan kaçınmak, sağlıklı yaşlanmanın temel adımlarındandır. Sigara ve alkolü hayatınızdan çıkarmak, yaşamsal organları korur. Çevresel toksinlere maruz kalmamak için cam saklama kapları kullanmak, hava ve su filtrelerinden faydalanmak ve mümkün olduğunca organik gıdaları tercih etmek gerekir.
Bilinçsiz Ürün Tüketiminden Kaçınmak
Anti-aging endüstrisi hızla büyürken, etkisi bilimsel olarak kanıtlanmamış ürünler piyasayı dolduruyor. Bu ürünler çoğu zaman gerçek fayda sağlamaz. Uzmanlar, bilimsel veriye dayanmayan takviyelere karşı temkinli olunmasını ve her ürünün arkasındaki araştırmaları dikkatle değerlendirmeyi öneriyor.
Kaynaklar ve ileri okumalar:
- How to Become a ‘Superager’; Yayınlanma tarihi: 31 temmuz 2016; Kaynak site: Newyork Times. Bağlantı: How to Become a ‘Superager’/
- Sun FW, Stepanovic MR, Andreano J, Barrett LF, Touroutoglou A, Dickerson BC. Youthful Brains in Older Adults: Preserved Neuroanatomy in the Default Mode and. Salience Networks Contributes to. Youthful Memory in Superaging. J Neurosci. 2016 Sep 14;36(37):9659-68. doi: 10.1523/JNEUROSCI.1492-16.2016. PMID: 27629716; PMCID: PMC5039247.
- Rogalski EJ, Gefen T, Shi J, Samimi M, Bigio E, Weintraub S. Geula C, Mesulam MM. Youthful memory capacity in old brains: anatomic and genetic clues from the Northwestern SuperAging Project. J Cogn Neurosci. 2013 Jan;25(1):29-36. doi: 10.1162/jocn_a_00300. PMID: 23198888; PMCID: PMC3541673.
- Allman JM, Tetreault NA, Hakeem AY, Manaye KF. Semendeferi K, Erwin JM, Park. S, Goubert V, Hof PR. The von Economo neurons. Ann N Y Acad Sci. 2011 Apr;1225:59-71. doi: 10.1111/j.1749-6632.2011.06011.x. PMID: 21534993; PMCID: PMC3140770.
Matematiksel