Otuz yılı aşkın süredir, dünyanın dört bir yanından bilim insanları İtalya Alpleri’ndeki bir müzeye, 5.300 yıllık bir adamı incelemek için geliyor. 1991’de Ötzal Alpleri yakınlarında bulunan bu adam, “Buz Adam Ötzi” adıyla tanınıyor.

1991 yılının Eylül ayında, güneşli bir günde, Ötztal Alpleri’nin ıssız bir bölgesinde, İtalya-Avusturya sınırı yakınlarında yürüyüş yapan iki Alman sporcu, 20. yüzyılın en dikkat çekici keşiflerinden birine imza attı. Yolculukları sırasında, ilk bakışta çığ altında kalmış bir dağcının cesedine benzettikleri bir bedene rastladılar.
Kara gömülü bu cansız bedeni gördüklerinde hemen yetkililere haber verdiler. Beş gün sonra, Ötzi buzların içinden çıktı. Yapılan radyokarbon testi, Ötzi’nin M.Ö. 3250 civarında öldüğünü gösterdi. Ötzi’nin boyu 1.57 metre, ağırlığı ise yaklaşık 50 kilogramdı. Analizler öldüğünde 45 yaşında olduğunu gösterdi. En önemlisi, Antik Mısır’daki mumyaların aksine, Ötzi yüksek dağlarda donarak doğal yolla mumyalaşmış.
Bu beklenmedik keşif, bilim insanlarına Bakır Çağı’na—yaklaşık M.Ö. 3500 ile 2200 yılları arasına—dair eşsiz bir bakış sundu. Ancak Buz Adam Ötzi, geçmişine dair sırları zamanla açığa çıkardı.
Buz Adam Ötzi Hakkında Neler Biliyoruz?
Mumyası buzlardan çıkarıldıktan kısa süre sonra onu ilk inceleyen uzman, arkeolog Konrad Spindler oldu. Kendisi Ötzi’nin bulunduğu alanda yapılan kazılarda, birkaç gün içinde başka eşyalar da buldu. Bunlar 14 ok, yarım kalmış bir yay, deri bir kese, ahşap bir sırt çantası çerçevesi ve çeşitli giysi parçaları idi.

Spindler, bu bulgulara dayanarak bir senaryo önerdi. Okların kırık, yayın ise tamamlanmamış olması, Ötzi’nin bir çatışmaya karıştığını ve vadiden kaçarak yorgun düştüğü noktada donarak öldüğünü düşündürdü.
Ancak Ötzi’nin hikâyesi burada sona ermedi. Keşif, farklı alanlardan bilim insanlarını kendine çekmeye devam etti. 2001 yılında göğüs kafesi ile sol kürek kemiği arasında, yaklaşık 13 milimetrelik bir ok ucuna rastlanacaktı.
Bilgisayarlı tomografi taramaları, okun köprücük altı arterini yırttığını ve Ötzi’nin kan kaybından öldüğünü ortaya koydu. Bu gelişmeler, Spindler’in “donarak ölüm” teorisini çürüttü. Ancak çatışma ihtimalini destekledi.
Ötzi’nin hikâyesi, yalnızca korunan bedenine değil, onun üzerinden yürütülen sürekli bilimsel araştırmalara dayanıyor. Keşfinden bu yana, her yıl yeni bulgular ortaya çıkıyor. Örneğin, araştırmacılar Ötzi’nin midesinde et ve bitki hücrelerine benzeyen yapılar keşfetti. Yapılan analizler, Ötzi’nin yabani dağ keçisi ve geyik eti yediğini gösterdi.
Ancak daha da dikkat çekici olan, midesinde Helicobacter pylori (H. pylori) bakterisinin genomunun bulunmasıydı. Günümüzde bu bakteri mide ülseri ve mide kanseri gibi hastalıklara yol açabiliyor. Ötzi, bu bakteriyle enfekte olduğu bilinen en eski insan olarak kayıtlara geçti.
Ötzi Antik Dönemde Yaşayan İnsanlar Hakkında Bize Çok Şey Öğretti

DNA analizleri, Ötzi’nin ölümünden önceki yaklaşık 33 saat boyunca nerelerde bulunduğunu da ortaya çıkardı. Bağırsak içeriğinde tespit edilen tahıl, av eti ve odun kömürü kalıntıları, etini pişirmiş olabileceğine işaret ediyor. Ayrıca midesinde, bağırsak enfeksiyonlarına neden olan parazitlere de rastlandı.
Ancak en dikkat çekici bulgu, Ötzi’nin bağırsaklarında bulunan polen ve sporlar oldu. Hava yoluyla taşınan bu bitki hücreleri, son yediği yiyeceklerle birlikte sindirim sistemine geçmişti. Bulundukları konum, onun son yolculuğunu adım adım çözümlemeye yardımcı oldu.
Sindirim sisteminin üst bölümlerinde tespit edilen çam poleni, Ötzi’nin ilk öğününü orman sınırına yakın bir yükseklikte yediğini gösteriyor. Ardından daha sıcak ve alçak bir vadiye indiği, sonrasında ise tekrar ormansız ve buzla kaplı bir yüksekliğe tırmandığı anlaşılıyor.

Genetikçiler, ayrıca Ötzi’nin ataları ve fiziksel özelliklerini de DNA üzerinden inceledi. 2012’de yapılan ilk analizler, onun genetik olarak Sardinya Adası halkına yakın olduğunu ortaya koymuştu. Ancak daha güncel analizler, Ötzi’nin soyunun Anadolu’daki antik çiftçilere dayandığını gösterdi. Aynı çalışmada, bronz tenli ve kellik eğilimli olduğu anlaşıldı.
DNA analizinin bir diğer çarpıcı bulgusu, Ötzi’nin Lyme hastalığına yol açan Borrelia burgdorferi bakterisinin genomunu taşımasıydı. 1970’lerde Willy Burgdorfer, hastalığın kaynağının kene ısırığı olduğunu saptamış ve bakteri keşfedildiği kasabanın adı ile anılmıştı. Ancak bu bakteriyi taşıdığı bilinen en eski insan Ötzi oldu.
Buz Adam’ın Bilime Katkısı Sanılandan Fazladır
Ötzi’nin en kalıcı miraslarından biri, onun keşfiyle doğan yeni bir bilim alanı: buzul arkeolojisi. Bu alanda çalışan araştırmacılar, buzulların hareketi ve erime döngüleri hakkında sahip oldukları bilgileri kullanarak, buz içinde donmuş arkeolojik buluntuları keşfediyor ve inceliyor. Bu uzmanlık gelişmemiş olsaydı, birçok kişi Ötzi’nin bulunduğu andan itibaren kesintisiz şekilde buzun içinde kaldığını düşünmeye devam edebilirdi.
Ancak bu varsayım, buzul arkeologlarına inandırıcı gelmedi. Yüksek Alpler’de yaz aylarında bile buzların eridiğini biliyorlardı. Bu nedenle, Ötzi’nin bulunduğu vadideki yosun, ot ve yapraklar üzerinde radyokarbon testleri yaparak bu fikri sınadılar. Eğer Ötzi gerçekten sürekli buzun içinde kalmış olsaydı, çevresindeki bitkilerin de onun kadar eski olması gerekirdi. Ancak analizler, bu bitkilerin yıllar içinde katman katman biriktiğini gösterdi. Bu da buzun zaman içinde defalarca eriyip tekrar donduğunu ortaya koydu.
Sonuç Olarak
Ötzi’nin keşfinden bu yana, yalnızca Alpler’de değil; Norveç’te ve Kanada’nın Yukon bölgesinde de buzulların erimesiyle birlikte mumyalanmış insan kalıntıları ve antik eserler gün yüzüne çıkmaya başladı. İklim değişikliği buzulların hacmini azaltırken, bilim insanları bu süreçte daha fazla tarih öncesi kalıntı keşfetmeyi umuyor.
Kaynaklar ve ileri okumalar
- What Ötzi the Iceman can tell us about tattoos in cultural and religious rites. Yayınlanma tarihi: 29 Eylül 2021. Kaynak site: Big Think. Bağlantı: What Ötzi the Iceman can tell us about tattoos in cultural and religious rites/
- Saupe T, Montinaro F, Scaggion C, Carrara N, Kivisild T, D’Atanasio E, Hui R, Solnik. A, Lebrasseur O, Larson G, Alessandri L, Arienzo I, De Angelis F, Rolfo MF, Skeates. R, Silvestri L, Beckett. J. Talamo S, Dolfini A, Miari M, Metspalu M, Benazzi S, Capelli C. Pagani L, Scheib CL. Ancient genomes reveal structural shifts after the arrival of Steppe-related ancestry in the Italian Peninsula. Curr Biol. 2021 Jun 21;31(12):2576-2591.e12. doi: 10.1016/j.cub.2021.04.022. Epub 2021 May 10. PMID: 33974848.
- Ötzi the Iceman Reveals 5,300-Year-Old Secrets. Yayınlanma tarihi: 1 Nisan 2025. Bağlantı: Ötzi the Iceman Reveals 5,300-Year-Old Secrets
Size Bir Mesajımız Var!
Matematiksel, matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.
Matematiksel