Felsefeciler ve başka pek çok kişi, duygularımızı bir kenara bırakıp “mantıklı seçimler” yapmamız gerektiğini söyler. Buridan’ın Eşeği paradoksu ise bunun her zaman işe yaramadığını hatırlatır.

Bir restorana gittiğinizi düşünün. Menüde en sevdiğiniz iki yemek var: örneğin kuşkonmaz ve ıspanaklı tart. Kısa bir kararsızlık yaşarsınız, ancak sonunda birini seçmeniz gerekir. İkisini birden sipariş edecek kadar aç olsanız bile, önce hangisinden başlayacağınıza karar vermek zorundasınız. Başka bir deyişle, seçimden kaçış yoktur.
Peki, bu kararı nasıl veriyorsunuz? Her iki yemeği de aynı ölçüde seviyorsanız, neden ıspanaklı tartı tercih ediyorsunuz da kuşkonmazı etmiyorsunuz? Bu soruya iki temel yanıt vardır.
a) Seçiminizin belirli bir nedeni yoktur. Yalnızca harekete geçersiniz; aynı koşullar altında diğerini de seçebilirdiniz.
b) Bir neden vardır, ancak siz bu nedeni bilinç düzeyinde fark etmemişsinizdir.
Genellikle ikinci yanıt daha ikna edici bulunur. Çünkü bu açıklama, düşünce sistemimizin merkezinde yer alan köklü bir felsefi ilkeyle uyumludur: Yeter Neden İlkesi. Bu ilkeye göre “hiçbir şey nedensiz değildir.” Her olayın, her kararın ve her durumun arkasında onu açıklayan bir neden bulunur. Hiçbir şey kendiliğinden, açıklamasız biçimde meydana gelmez.

Buridan’ın Eşeği Paradoksu Nedir?
Bu düşünce deneyinde, bir eşek iki özdeş ot yığını arasında tam ortada durmaktadır. İki yığın da aynı büyüklükte, aynı kokuda ve aynı görünüştedir. Eğer eşek yalnızca akılcı nedenlere dayanarak karar verecekse, hangisini seçecektir?
Bu durum, Orta Çağ Fransız filozofu Jean Buridan’ın adını taşıyan Buridan’ın Eşeği düşünce deneyiyle bilinir. Ancak bu fikir aslında Buridan’dan çok daha eskiye dayanır. Düşünce deneyi genellikle onun ahlaki determinizm anlayışına yönelik bir hiciv olarak yorumlanmıştır.

Bilinen en eski örneğine, MÖ 350 civarında Aristoteles’in Gökyüzü Üzerine (De Caelo) adlı eserinde rastlanır. Aristoteles şöyle yazar:
“Bir adam aynı anda hem aç hem susuz olsa ve yiyecek ile içeceğin tam ortasına yerleştirilse, olduğu yerde kalır ve açlıktan ölür.”
Aristoteles bu örneği, dünyanın hareketine dair ona göre aynı derecede saçma olan iddialarla dalga geçmek için kullanmıştı. Daha sonra düşünce deneyi başka bir amaçla ele alındı. Bu kez hedef, Buridan’ın ahlaki seçimlerin faydaya göre belirlenmesi gerektiği görüşünü sorgulamaktı.
Buridan’a göre iki eylem arasında karar verilecekse, daha büyük iyilik getiren seçenek seçilmelidir. Ancak iki seçenek tamamen eşitse irade kararsızlığı aşamaz; kişi yalnızca “yargıyı askıya alır” ve koşullar değişip doğru seçenek belirginleşene kadar bekler. Sonraki düşünürler bu “bekleme” fikrini abartılı ve gülünç buldu. Bu yüzden örneği eşek üzerinden kurarak Buridan’ın yaklaşımını alaycı biçimde eleştirdiler.
Buridan’ın Eşeği Gerçekten Bir Paradoks mudur?
Buridan’ın eşeği çoğu zaman bir paradoks örneği olarak anılır, ancak bunun neden paradoks sayıldığına dair farklı yorumlar vardır. İlk yorum, düşünce deneyinin klasik biçiminden yola çıkar.
Eşek iki saman yığınına eşit uzaklıktadır ve bu eşitlik yüzünden karar veremez. Eğer ortada tek bir saman yığını olsaydı, eşek hayatta kalacaktı. Böylece şu tuhaf sonuç ortaya çıkar: Eşek, daha fazla yiyeceğe sahip olduğu için ölür.
Bir başka yoruma göre ise rasyonel seçeneklerin eşitliği yarattığı çıkmazdan kurtulmanın akla uygun yolu, aslında “irrasyonel” bir seçim yapmaktır. Bu açıdan bakıldığında düşünce deneyi ilginç bir sonuca işaret eder.
Bazen en rasyonel davranış, rastgele bir seçim yapmak, yani akıl yürütmeye dayanmayan bir adım atmaktır. Bu da rasyonellik ile rastlantısallık arasındaki sınırın sandığımız kadar keskin olmadığını gösterir.
Sonuç Olarak
Baruch Spinoza, Buridan’ın eşeği örneğini özgür iradeyi vurgulayarak reddeder. Ona göre böyle bir durumda açlıktan ölen biri gerçek bir insan gibi davranmaz; ancak bir eşek ya da bir heykel böyle bir kararsızlık içinde öylece kalır.
Spinoza, insanın kendi iradesiyle harekete geçebileceğini söyler. Seçenekler tamamen eşit olsa bile insan bir karar verebilir, çünkü gitmek istediği yere yönelme ve yapmak istediğini yapma gücüne sahiptir.
Felsefeci Michael Hauskeller de bu düşünce deneyini özgür iradeyle determinizmi ayırt etmek için bir sınama olarak değerlendirir. Ona göre soru şudur: Eğer Buridan’ın eşeğine benzer, tamamen dengeli bir durumda seçim yapabiliyorsan, bu iradenin gerçekten özgür olduğunu gösterir. Eğer seçim yapamazsan, davranışlarının yalnızca dış nedenlerin ürünü olduğunu kabul etmek daha anlamlı hâle gelir.
“Buridan’ın eşeği” günümüzde, aynı özelliklere sahip iki seçenek arasında sıkışıp kalan ve bu yüzden karar veremeyen durumları anlatmak için felsefede ve politikada sıkça başvurulan bir alegoridir.
Kaynaklar ve ileri okumalar:
- Why Buridan’s Ass Doesn’t Starve; Bağlantı: https://philosophynow.org
- Natarajan, Sriraam & Tadepalli, Prasad. (2005). Dynamic preferences in multi-criteria reinforcement learning. 601-608. 10.1145/1102351.1102427.
Matematiksel






Sanırım sitenizden yararlanacağım ve yeni şeyler öğreneceğim.