Fizik

Zaman Kristalleri Gerçektir Ve Artık Gözlemlenmesi Mümkündür

Teorik fizikte öne sürülen bazı önemli öngörülerin deneylerle kanıtlanması onlarca yıl sürebilir. Ancak kimi zaman, bir kuram şaşırtıcı derecede kısa sürede somut bir gerçeğe dönüşebilir. “Zaman kristalleri” bu nadir örneklerden biridir.

zaman kristali

2012’de ortaya atılan bu sıra dışı madde hali, önce teorileştirildi, sonra çürütüldü, yeniden ele alındı ve nihayet beş yıl içinde laboratuvar ortamında üretildi. Günümüzde ise fizikçiler, belirli koşullar altında çıplak gözle görülen bir zaman kristali üretmenin yolunu buldu.

Zaman Kristali Nedir?

Elmas ve kuvars gibi kristaller, atomların uzayda düzenli bir biçimde tekrar eden dizilimlerinden oluşur. Zaman kristallerinde ise bu tekrar, uzayda olduğu kadar zamanda da gerçekleşir.

Zaman kristallerini daha iyi anlamak için öncelikle simetri kırılması hakkında bilgi sahibi olmak gerekiyor. Simetri kırılmasının ne olduğunu anlamak için bir damla suyu düşünün. Bu suda, moleküller rastgele hareket eder; dolayısıyla su, hangi açıdan bakarsanız bakın aynı görünür. Yani oldukça simetriktir.

Zaman Kristalleri Gerçektir Ancak Bu Zamanın Kristal Olduğu Anlamına Gelmez
Normal kristaller, kafes yapılarını uzayda tekrarlar. 

Ancak su donup buz haline geldiğinde işler değişir. Moleküller arası çekim kuvvetleri devreye girer ve moleküller düzenli, aralıklı bir yapıya yerleşir. Ortaya çıkan kristal yapı, düzenlidir ama artık o kadar simetrik değildir. Bu yüzden de, su donarken “simetrisi bozulur” ya da teknik terimiyle, simetri kırılmış olur.

Simetri kırılması, fiziğin en temel kavramlarından biridir. Kristallerin oluşumunun arkasındaki mekanizmadır, ancak yalnızca bununla sınırlı değildir. Çünkü birçok temel fiziksel süreçte de karşımıza çıkar. Örneğin, parçacıkların nasıl olup da kütle kazandığını açıklayan meşhur Higgs mekanizması da aslında bir tür simetri kırılmasıdır.

2012 yılında MIT’li Nobel ödüllü fizikçi Frank Wilczek ilginç bir fikir ortaya attı. Benzer bir kırılmanın zaman boyutunda da gerçekleşip gerçekleşemeyeceğini merak etti. Böylece, zaman kristali fikri ilk kez teorik olarak gündeme gelmiş oldu.

Nasıl ki sıradan kristaller uzaydaki simetriyi kırıyorsa, zaman kristalleri de zaman içindeki simetriyi kırar. Bu kristaller, kuantum mekaniğinin izin verdiği en düşük enerji düzeyinde var olur ve iki durum arasında, yavaşlamadan, sürekli olarak salınım yapar.

Bu olağanüstü özellikler, zaman kristallerinin termodinamiğin ikinci yasasını ihlal eden sürekli hareket makineleri olduğu yönünde bazı iddialara yol açtı. Ancak bu doğru değil. Bu kristaller, fotonlar—yani ışık parçacıkları—tarafından yönlendirilir. Ne enerji kazanırlar ne de kaybederler; ışığın yaptığı tek şey, onların iki durum arasında gidip gelmesini sağlamaktır.

Zaman Kristaline Giden Yolculuk

Ancak hikâye burada bitmedi. 2016 yılında yapılan yeni çalışmalar, zaman kristallerinin hâlâ teorik olarak var olabileceğini gösterdi. Bunun için sistemin dışarıdan bir güçle yönlendirilmesi gerekiyordu. Aynı yılın yaz aylarında, zaman kristallerinin nasıl üretilebileceği ve gözlemlenebileceği bir makaleyle açıklandı.

Wilczek’in önerisinden bu yana fizikçiler, zaman kristallerini elmas içinde, kuantum bilgisayarlarda ve normal boyutlarının yüzlerce katına çıkarılmış rubidyum atomlarında oluşturdu ve inceledi. Ancak bu kristaller doğrudan gözlemlenemedi.

Nihayet, Colorado Boulder Üniversitesi’nden araştırmacılar, ışık uygulanınca ortaya çıkan “zaman kristallerini” çıplak gözle bile, özel koşullar altında görebilmeyi başardılar. Çalışmada Hanqing Zhao ve Ivan Smalyukh, LCD ekranlarda kullanılanlara benzer sıvı kristalleri cam hücrelerin içine yerleştirdi. Bu kristaller, hem sıvı hem de katı özellikleri gösteren çubuk biçimli moleküllerden oluşuyordu.

Araştırmacılar, bu kristalleri foto-duyarlı bir boya ile kaplanmış iki cam plaka arasına sıkıştırdı. Işık uygulandığında boya kutuplaştı. Sonrasında kristal üzerinde baskı oluşturarak zamanla tekrar eden karmaşık etkileşimler meydana getirdi.

Zaman kristali bu biçimde gözüküyor.

Ortaya çıkan etki, saatler boyunca devam eden ve sıcaklık ya da ışık değişimlerinden etkilenmeyen, arka arkaya dizilen çizgilerden oluşan düzenli bir dalga biçimiydi. Ancak bu noktada doğal bir soru akla geliyor: “Bunun ne önemi var? Zaman simetrisini kendiliğinden bozan yeni bir madde hâli keşfetmiş olmak önemli, ancak bu durum gelecekte ne anlama gelecek?

Araştırmacılara göre, bu yapıların üst üste dizilmesiyle daha karmaşık desenler üretilebilir. Bu da veri depolama alanında tamamen yeni bir yaklaşımın kapısını aralıyor. Daha somut bir uygulama olarak, zaman kristalleri sahteciliğe karşı güçlü bir güvenlik katmanı sunar.

Örneğin, yüz dolarlık bir banknota entegre edilen “zaman filigranı”, ışıkla temas ettiğinde yalnızca özgün kopyalarda görünen özel desenleri aktif hâle getirir ve böylece kimlik doğrulama sürecine yeni bir boyut kazandırır.

Sonuç olarak

Simetri kırılmasının zaman boyutuna taşınması, temel fizik anlayışımızda önemli bir sıçramaya yol açıyor. Her ne kadar bu keşfin nereye evrileceği kesin olarak bilinmese de, fiziksel dünyanın sınırlarını yeniden tanımlama potansiyelini içinde barındırıyor.


Kaynaklar ve ileri okumalar:


Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir