Fizik

Doğada Neden Anti Kütleçekimi Diye Bir Şey Yok?

Doğada birçok şeyin zıttı ile beraber var olmasına hepimiz alışkınız. Mesela bir normal madde dediğimiz günlük hayatta karşılaştığımız madde vardır, bir de anti-madde. Ya da pozitif ve negatif yükler ile karşıt parçacıklar (nötronun karşıtı olan anti-nötron gibi) da doğada birçok şeyin zıttı ile beraber var olmasına bir örnektir. Peki sizce kütleçekim kuvvetinin zıttı olan anti-kütleçekimi diye bir şey var mıdır?

Doğada Neden Anti Kütleçekimi Diye Bir Şey Yok?

Evrenden bilinen 4 temel kuvvet vardır: Kütleçekimi, elektromanyetik kuvvet, zayıf ve güçlü nükleer kuvvet. Elektromanyetik kuvvet, pozitif ve negatif yüklerinin birbirilerini itmesine veya çekmesine sebep olan kuvvettir. Güçlü nükleer kuvvet, protonları ve nötronları bir arada tutar. Zayıf nükleer kuvvetse radyoaktif bozunmalar ile kuarklar ve leptonlar arasındaki herhangi bir değişimlerden sorumludur. Kütleçekim kuvveti ise bu 4 kuvvet arasında en uzak mesafelerde bile etkili olan kuvvettir.

Kütleçekimi hariç diğer 3 kuvvet altında maddeye baktığımızda, maddenin nötr olduğunu görürüz. Yani net bir kuvvet yoktur. Ancak aynı durum kütleçekimi için geçerli değildir. Çünkü kütleçekiminde sadece pozitif yüklerden bahsedebiliriz. Bunu fizikle şöyle açıklayabiliriz. Einstein’ın genel göreliliğinde de madde ve enerji, uzay-zamanı eğip bükmektedir. O halde negatif kütle hatta negatif enerji diye bir şey varsa zamanın ters yönde bükülebileceğini ve bunun bir çeşit anti-kütleçekimine neden olacağını hayal etmek çok zor değildir. Ancak bu durum evrenimizin gerçekliğini yansıtmamaktadır.

Peki ama neden? Gelin bu yazımızda neden anti-kütleçekimi diye bir şeyin olamayacağını tartışalım.

İşe Önce Genel Göreliliği Anlayarak Başlayalım

Doğada Neden Anti Kütleçekimi Diye Bir Şey Yok?
Einstein’ın genel göreliliğine göre uzay-zaman dokusunu büken kütle ve/veya enerji, cisimlerin nasıl hareket edeceğini de belirlemiş olur. Örneğin bu görselde küçük küre de büyük küre de uzay-zaman dokusunu bükmektedir. Bununla birlikte küçük küre, büyük kürenin oluşturduğu eğrilikten dolayı büyük kürenin etrafında belli bir yörüngede dönmek durumunda kalır.

Genel görelilikten bahsedilirken çoğunlukla yukarıdaki klasik gösterim kullanılır. Bu gösterime göre uzay-zaman dokusu bir çarşafmış gibi düşünürüz. Kütleli ve kütlesiz her cisim bu dokunun içerisinde bulunur. Eğer bir yerde ne kadar kütle ve/veya enerji varsa uzay-zaman dokusu o kadar bükülmektedir. Ve uzay-zaman dokusundaki bu eğrilik, uzayda var olan şeylerin nasıl hareket edeceğini belirler.

Fakat uzay-zaman dokusunu çarşafa benzeterek genel göreliliği anlamaya çalışmanın bazı eksileri vardır. Çünkü çarşaf analojisi uzayı 2 boyutlu bir nesneymiş gibi ele almaktadır. Ayrıca kütle ve/veya enerjinin uzay-zaman dokusunu bükmesini sanki aşağı yönlü olan bir şeymiş gibi gösterir. Çünkü gerdiğimiz bir çarşafa top koyarsak top çarşafı aşağı yönde bükecektir. Bir de bunlara ek olarak, topu çarşafa bıraktığınızda belli bir yerden sonra sanki çarşaf hiç bükülmemiş gibidir. Ancak kütleçekiminin menzili sonsuzdur.

Doğada Neden Anti Kütleçekimi Diye Bir Şey Yok?
Çarşaf analojisi üzerinden kütleçekimi ve genel göreliliğin açıklanması

Çarşaf analojisindeki bu yanılgılara düşmemek için uzayı 3 boyutlu olarak düşünmemiz faydalı olacaktır. Bunun için 3 boyutlu kartezyen koordinat sistemini düşünmemiz yeterlidir. Tek fark, bu koordinat sistemine bir cisim koyduğumuzda çizgiler o cisme doğru bükülmelidir. Yani şu şekilde görünmelidir:

3 boyutlu uzay-zaman dokusunu bu şekilde düşünmek daha kolay olacaktır.

Uzay-zaman dokusunu yukarıdaki animasyondaki gibi düşündüğümüzde şu soruyu sormamız gerekir? Kütleçekimi neden itici bir kuvvet değildir? Çarşaf analojisinde de uzay-zaman dokusu sadece aşağı yönde bükülebiliyormuş gibi görünüyordu. Yani kütleçekimi yine itici değil çekici bir kuvvettir. Aslında her iki durum da anti-kütleçekimi diye bir şeyin olmadığını bize söylüyor. Peki ama neden yok? Neden uzay-zaman dokusu sadece içindeki cisme doğru içeriye bükülüyor?

Çünkü Kütleçekimi Pozitiftir!

Bu cümle kulağa biraz tuhaf geliyor, haklısınız. Çünkü günlük hayatta kütleçekimini pozitif veya negatif olarak sınıflandırmayız. Ama elektriksel yükleri pozitif ve negatif olarak sınıflarız. Kütleçekimi dediğimizde ise kütle ve enerji gibi kavramlardan bahsederiz. Ve şimdiye kadar hem makroskobik hem de kuantum ölçekte var olduğu kanıtlanmış hiçbir negatif kütle veya enerji diye bir şey yoktur.

Kütle ve enerji genel olarak her zaman pozitif olmak zorundadır.

Kütleçekiminin daima pozitif olmasını elektromanyetik kuvvetle karşılaştırarak daha kolay anlayabiliriz. Elektromanyetik kuvvette tek değil iki tane yük türü vardır: Pozitif ve negatif. Bu kuvvetin doğası gereği zıt yükler birbirini çekerken aynı yükler birbirini iter.

Elektromanyetik kuvvette zıt yükler birbirini çekerken aynı yükler birbirini iter. İki yük arasında oluşan bu itme çekme kuvvetini Colomb yasası formülüyle hesaplamak mümkündür.

Aslında Colomb yasası formülünden de görebileceğimiz gibi elektromanyetik kuvvet son derece güçlü bir kuvvettir. Hatta kütleçekiminden 1036 kat daha güçlüdür. O halde neden kütleçekimi yerine elektromanyetik kuvvet evrene hakim değil?

Çünkü evrenin kendisi nötrdür. Atomlarda pozitif ve negatif yükler elektriksel olarak birbirini dengelediğinden atomlar nötrdür. Gezegenler ve yıldızlar da atomlardan oluştuğundan onlar da elektriksel olarak nötrdür. Bu yüzden de evrende negatif ve pozitif yükler birbirini dengeler.

Evrende maddenin davranışını etkileyen 4 temel kuvvet vardır. Kütleçekimi, elektromanyetik kuvvet ve güçlü/zayıf nükleer kuvvet.

Bu bağlamda bakacak olursak kütleçekimini evrene hakim kılan şey, çok güçsüz olmasına rağmen kümültatif bir kuvvet olmasıdır. Yani kütleçekimi daha önce de belirttiğimiz gibi sonsuz menzile sahip bir kuvvettir. Elektromanyetik kuvvetle birlikte diğer iki kuvvet de kısa mesafelerde etkilidir. Bu durum da bizi kütleçekiminin kendisiyle baş başa bırakıyor.

Peki Anti Kütleçekimi Yaratamaz mıyız?

Elbette negatif kütle ve enerjinin dolayısıyla da anti-kütleçekiminin olduğu bir evren hayal etmek mümkün. Bu hayali evrende aynı kütle/enerji durumları birbirini çekerken, zıt kütle/enerji durumları birbirini itecektir. Ve eğer bu durum gerçekliğimizin bir parçası olsaydı onları manipüle ederek birçok şey ortaya koyabilirdik. Mesela serbest düşüşe gerek kalmadan ağırlıksızlığı deneyimleyebilirdik.

Aslında Uluslararası Uzay İstasyonun’daki astronotlar kütleçekimi olmadığı için hava süzülmüyor. Zira istasyon Dünya’dan sadece 400 km civarı yüksekte. Ve o yükseklikte de yeryüzündeki kadar olmasa da Dünya’nın yerçekimi kuvveti mevcuttur. İstasyondaki astronotların havada süzülmesinin sebebi ise istasyonun sürekli Dünya’ya doğru serbest düşüş halinde olmasıdır.

Negatif kütle ve enerjiyle yapılabilecek en ilginç şeylerden birisi de bir warp motoru icat etmek olurdu. Daha önceki bir yazımızda da bahsettiğimiz warp motoru, önündeki ve arkasındaki uzay-zaman dokusunu farklı biçimlerde bükerek ışık hızında seyahati mümkün kılmayı amaçlamaktadır. Ancak anti-maddenin davranışı sebebiyle bu hayalimiz maalesef gerçek olamayacak. Işık hızında seyahat için başka alternatif yollar düşünmemiz gerekiyor.

Alcubierre motoru olarak da bilinen warp motoru yapmak için Einstein’ın E=mc2 ‘sine göre pozitif kütlesi olmasına rağmen anti-maddenin negatif çekimsel kütlesi varmış gibi davranması gerekmektedir. Böylece warp motoru, arkasındaki uzayı genişletip önündekini büzerek çok hızlı hareket edebilecekti. Ancak artık anti-maddenin bu şekilde davranmadığını biliyoruz.

Sonuç Olarak;

Gerçek evrenin kendisine dönecek olursak negatif kütle ve enerji diye bir şey yoktur. Kozmolojik sabitin yani karanlık enerjinin etkilerinin ölçülmesiyle belirlendiği üzere, boş uzaya özgü toplam enerji miktarı pozitiftir. Bu değer küçük olsa da sıfırdan büyüktür ve uzaydan bir şeyler alıp toplam enerjisini negatifleştirmek mümkün değildir.

Elbette bir bölgede diğerine göre daha düşük enerji durumları elde etmek için uzayı manipüle edebilirsiniz. Ancak burada da hala kütleçekimi mevcuttur. Elde ettiğimiz şey, bir bölgenin diğerine göre daha az çekici olması durumudur. Bu nedenle de negatif kütle veya enerji durumlarının var olabileceğini gösteren yeni bir tür fizik ortaya çıkmadığı sürece anti-kütleçekimi, matematiksel bir merak olarak kalmaya devam edecektir.

Kaynaklar ve İleri Okumalar

Matematiksel

Melike Üzücek

Ankara Fen Lisesi'nden mezun oldum. Erdemli insanların yetişmesinde en önemli unsurun eğitim olduğunu düşündüğüm için lisans eğitimime matematik eğitimi üzerinden devam ediyorum. Kitap okumayı yazarların zihinlerine, düşünce dünyalarına girmek olarak gördüğümden kitap okumak benim için boş zaman aktivitesinden çok daha farklı bir konumdadır. Araştırma yapmayı ve sorgulamayı seven biriyim. Matematik ve biyoloji başta olmak üzere felsefe, astronomi, modern fizik ile ilgileniyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu