“Tarih boyunca ‘bilim’ ve ‘kadın’ kelimeleri yan yana kolay kolay anılmadı. Kadınların eğitime ve bilime ulaşabilmesi yüzyıllar süren mücadelelerin sonucu oldu. Türkiye’de ise bu süreci değiştiren Atatürk, Türk bilim kadını yetişmesinin önünü açtı.

O günden bu yana birçok Türk bilim kadını, fizik, kimya, matematik ve astronomi gibi alanlarda uluslararası başarılara imza attı. Biz de bu yazıda, artık aramızda olmayan ama adı bilim tarihine kazınmış 9 Türk bilim kadınına kısaca değinmek istedik.”
Prof. Dr. Hülya Şenkon
Prof. Dr. Hülya Şenkon, Türkiye’nin önde gelen matematikçilerinden biridir. 1941 yılında İstanbul’da doğmuş, 2008 yılında vefat etmiştir. İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik Bölümü’nden 1963 yılında mezun olmuş, yüksek lisans ve doktora çalışmalarını Prof. Dr. Orhan Şerafettin İçen danışmanlığında tamamlamıştır. 1972 yılında doktor unvanını almış, 1977’de doçent, 1988’de profesör olmuştur.

Akademik kariyeri boyunca İstanbul Üniversitesi, İstanbul Kültür Üniversitesi ve Hava Harp Okulu gibi kurumlarda görev yapmış; Boğaziçi, Dicle ve Marmara Üniversitelerinde de dersler vermiştir. İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik Bölümü Başkanlığı, Nazım Terzioğlu Matematik Araştırma Merkezi Müdürlüğü ve Matematik Dergisi Editör Kurulu Başkanlığı gibi idari görevlerde bulunmuştur.
Matematiksel çalışmaları özellikle transandant sayılar teorisi ve soyut cebir alanlarında yoğunlaşmıştır. 1990 yılında yayımladığı iki ciltlik “Soyut Cebir Dersleri” kitabı, bu alandaki önemli eserlerinden biridir. Prof. Dr. Hülya Şenkon, Türkiye’de transandant sayılar teorisi üzerine doktora yapan ilk kadın matematikçi olarak, Türk bilim tarihinde önemli bir yere sahiptir.
Nermin Arık

Nermin Arık (1928–2005), Türk matematikçi, eğitmen, çevirmen ve yazardır. 1945 yılında Ankara Kız Lisesi’nden mezun olduktan sonra, 1954’te Glasgow Üniversitesi Elektrik Bölümü’nde lisans eğitimini tamamladı. 1963’te George Washington Üniversitesi’nde matematik alanında yüksek lisans yaptı. 1969’da Türkiye’ye dönerek ODTÜ Matematik Bölümü’nde eğitmenlik yaptı. Ayrıca, TÜBİTAK ve çeşitli yayınevleri tarafından yayımlanan birçok önemli bilimsel kitabın çevirisini gerçekleştirdi.
Prof. Dr. Selma Soysal

Selma Soysal, Türkiye’nin ilk kadın matematik profesörü olarak bilim tarihine geçti. 1941 yılında İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik-Astronomi Bölümü’ne girdi ve 1945 yılında mezun oldu. Ünlü matematikçi Cahit Arf’ın öğrencisi olan Soysal, “Sonsuz Boyutlu Hilbert Uzayı” başlıklı doktora teziyle dikkat çekti. Bu tez, Türkiye’de bir kadın tarafından yazılan ilk matematik doktora tezi olma özelliğini taşıyor.
1951 yılında Henri Poincaré Enstitüsü’nde çalıştı. Ardından Paris, Londra ve Boston’daki üniversitelerde ve Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT)’nde araştırmalar yaptı. 1952 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi’nde göreve başladı. İTÜ’de 47 yıl boyunca bilim insanları yetiştirdi. 1967 yılında profesör unvanını alarak Türkiye’nin ilk kadın matematik profesörü oldu.
Selma Soysal, fonksiyonel analiz ve operatör teorisi alanlarında önemli çalışmalar yaptı. 1949-1967 yılları arasında bu konularda dört makale yayımladı. Ayrıca 1967 yılında “Reel Sayılar Sistemi” adlı bir ders kitabı yayımladı.
Prof. Dr. Fatma Suzan Kahramaner

Prof. Dr. Fatma Suzan Kahramaner, Türkiye’nin ilk kadın matematikçilerindendir. 1913 yılında İstanbul Üsküdar’da doğdu. İlköğrenimini Moda Numune İnas İlkokulu’nda, ortaöğrenimini ise Notre Dame de Sion Lisesi’nde tamamladı. 1934 yılında İstanbul Üniversitesi Matematik ve Astronomi Bölümü’ne kaydoldu.
Burada Ali Yar, Kerim Erim, Richard von Mises, Hilda Geiringer ve William Prager gibi önemli matematikçilerden dersler aldı. 1939’da üniversiteden mezun olduktan sonra, bir süre Çamlıca Kız Lisesi’nde öğretmenlik yaptı. 1943’te İstanbul Üniversitesi’nde Analiz I ve II derslerinde asistan olarak göreve başladı. Aynı yıl, Kerim Erim danışmanlığında “Karmaşık Fonksiyonlar Teorisinde Katsayı Problemleri” üzerine doktora çalışmalarına başladı. 1949’da doktorasını tamamladı.
1957’de Rolf Nevanlinna’nın davetiyle Helsinki Üniversitesi’nde araştırmalar yaptı. Daha sonra Zürih, Stanford ve Paris gibi şehirlerde bilimsel çalışmalarını sürdürdü. 1968’de profesör unvanını aldı. 1978-1979 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Matematik Bölüm Başkanlığı görevini üstlendi. 1983’te emekli olana kadar akademik çalışmalarına devam etti.
Prof. Dr. Engin Arık

Prof. Dr. Engin Arık, deneysel yüksek enerji fiziği alanında yaptığı öncü çalışmalarla tanınan bir Türk fizikçidir. 14 Ekim 1948’de İstanbul’da doğdu. İstanbul Üniversitesi Fizik-Matematik Bölümü’nden mezun olduktan sonra yüksek lisans ve doktorasını ABD’de Pittsburgh Üniversitesi’nde tamamladı. 1981 yılında doçent, 1988’de profesör oldu. En uzun süre görev yaptığı yer Boğaziçi Üniversitesi Fizik Bölümü’dür.
Arık’ın bilimsel çalışmaları büyük ölçüde CERN’de (Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi) yürütüldü. 1990’dan itibaren CHARM II, CHORUS, SMC, ATLAS ve CAST gibi önemli deneylerde yer aldı. Türkiye’nin CERN’e tam üyeliği konusunda yoğun çaba gösterdi. Aynı zamanda genç Türk bilim insanlarının bu tür projelere katılımı için yollar açtı.
Prof. Dr. Engin Arık’ın adı, özellikle toryumla çalışan nükleer enerji santralleri üzerine yaptığı çalışmalarla da anılır. Türkiye’de toryum rezervlerinin stratejik önemine dikkat çeken Arık, bu kaynağın barışçıl ve sürdürülebilir enerji üretimi için kullanılabileceğini savundu. Ayrıca, Türkiye’nin kendi parçacık hızlandırıcısını kurması için yürütülen Ulusal Hızlandırıcı Projesi’nin öncülerindendi.
30 Kasım 2007 tarihinde Isparta’da meydana gelen uçak kazasında, bilimsel bir toplantıya giderken hayatını kaybetti. Ardında, Türkiye’nin bilimsel altyapısını geliştirmeye yönelik önemli projeler ve genç araştırmacılar için açılmış birçok kapı bıraktı. Engin Arık, hem bilime hem de bilim insanı yetiştirmeye olan tutkusu ile Türk bilim tarihinde unutulmaz bir iz bıraktı.
Prof. Dr. Nüzhet Gökdoğan

Prof. Dr. Nüzhet Gökdoğan, Türkiye’nin ilk kadın astronomlarından biri olarak bilim tarihine damga vurmuş öncü bir isimdir. 1910 yılında İstanbul’da doğmuş, lisans ve lisansüstü eğitimini Atatürk’ün yurtdışı bursu ile Fransa’da tamamlamıştır. Lyon Üniversitesi’nde matematik eğitimi aldıktan sonra Paris Üniversitesi’nden fizik sertifikası almış, Paris Rasathanesi’nde staj yapmıştır.
1934 yılında İstanbul Üniversitesi’nde kurulan Astronomi Enstitüsü’ne ilk Türk doçent olarak atanmıştır. Türkiye’de yazılan ilk doktora tezinin sahibidir. 1948’de profesör, 1954’te ise Fen Fakültesi’nin ilk kadın dekanı ve aynı zamanda üniversite senatosunun ilk kadın üyesi olmuştur.
46 yıl boyunca üniversitede astronomi ve matematik eğitimi veren Gökdoğan, çok sayıda öğrenci yetiştirmiş, 11 doktora tezine danışmanlık yapmıştır. Türk Matematik Derneği ve Türk Astronomi Derneği’nin kurucularındandır. Akademik yaşamı boyunca ders kitapları yazmış, makaleler yayımlamış ve Türk bilim kadınlarına ilham olmuştur.
Paris Pişmiş

Paris Pişmiş, asıl adıyla Mari Sukiasyan, Türkiye’nin ilk kadın gökbilimcilerindendir. 1911’de İstanbul’da doğdu. Üsküdar Amerikan Kız Koleji’ni birincilikle bitirdi. 1933’te İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’nde Matematik ve Klasik Astronomi bölümünü tamamlayan ilk kadın öğrenci oldu.
1937’de bursla Amerika’ya giderek astrofizik alanında çalışmalarına başladı. Yıldız kümeleri üzerine araştırmalar yürüttü. Daha sonra Meksika’ya yerleşti ve Ulusal Astrofizik Gözlemevi’nin kuruluş çalışmalarında görev aldı. Ayrıca 1965’te “PIS” adıyla anılan 23 yıldız kümesi keşfetti.
ODTÜ ve Ege Üniversitesi’nde dersler verdi. Türkiye’de astronomi eğitimine ve ulusal rasathane fikrinin gelişimine katkı sundu. 1999’da hayatını kaybetti. Hem bilime hem de genç bilim insanlarına ilham bıraktı.
Prof. Dr. Dilhan Eryurt

Prof. Dr. Dilhan Eryurt, astrofizik alanında uluslararası başarılarıyla tanınan ilk Türk kadın bilim insanlarından biridir. 1926 yılında İzmir’de doğmuş, Ankara Üniversitesi’nde astronomi eğitimi almıştır. Lisans ve doktora eğitimini tamamladıktan sonra, bir süre İstanbul Üniversitesi’nde çalışmış; ardından burs kazanarak Amerika Birleşik Devletleri’ne gitmiştir.
NASA’da görev alan ilk Türk bilim kadını olma unvanını taşıyan Eryurt, burada yıldızların evrimi üzerine yaptığı çalışmalarla büyük saygı kazanmıştır. Güneş’in geçmişte daha parlak olduğunu ortaya koyan araştırması, 1969’da Apollo 11 görevinin planlanmasında kritik rol oynamıştır. Bu başarısından dolayı kendisine NASA tarafından üstün hizmet ödülü verilmiştir.
Türkiye’ye döndükten sonra ODTÜ’de Astrofizik Anabilim Dalı’nı kurmuş, uzun yıllar burada öğretim üyeliği yapmıştır. TÜBİTAK Bilim Kurulu’nda görev almış, ayrıca 1979’da Türkiye’nin ilk kadın TÜBİTAK Bilim Hizmet Ödülü’nü kazanmıştır.
Prof. Dr. Remziye Hisar

Remziye Hisar, Türkiye’de modern kimya biliminin öncülerinden biri olarak kabul edilir. Darülfünun’da fen eğitimi alan ilk kadınlardan biridir. Aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti döneminin ilk kadın kimyageridir. Bilimsel yolculuğu onu Paris’e, Sorbonne Üniversitesi’ne taşımış; burada Langevin ve Marie Curie gibi dönemin önde gelen bilim insanlarının öğrencisi olmuştur.
Sorbonne’dan doktora derecesi alan ilk Türk kadını olan Hisar, Türkiye’ye döndükten sonra İstanbul Üniversitesi’nde kimya ve fizikokimya dersleri vermiştir. 1959’da profesör unvanını alr.mış, bilime hem eğitimci hem araştırmacı kimliğiyle katkı sunmuştur. Beş ders kitabı yazmış, kimya alanındaki 16 bildirisi Fransa’da yayımlanmıştır. Ayrıca, fizikçi Feza Gürsey’in annesi olan Remziye Hisar, sonraki kuşaklara aktardığı bilim mirasıyla da anılmaktadı
Bu liste asla bitmez. Ancak bir yerde durmak zorundayız. İlklere imza atan diğer bilim kadınlarımızı hatırlamanız dileğimizle.
Matematiksel
Harika iş çıkartıyorsunuz🙏👍💐🌸