Dünyanın bir çok yerinde trafik ışıkları renkleri aracılığı ile bize aynı mesajı verir: Kırmızı dur, sarı yavaşla ve yeşil devam et. Peki neden başka renkler değil de bu üç renk seçilmiştir?
13 Eylül 1899 akşamı, New York’lu bir emlak komisyoncusu olan Henry H. Bliss, bir tramvaydan indi. Bir arkadaşına araçtan inmesine yardım etmek için döndüğünde, yoldan geçen bir otomobil ona çarptı ve hayatını kaybetti. Kendisi Amerika Birleşik Devletleri’nde bir otomobil tarafından öldürülen ilk yayaydı.
Ancak ilk değildi. 1896’da Bridget Driscoll isimli bir kadın da, Londra’da araba çarpması sonucunda hayatını yitirmişti. Driscoll’un cesedini inceleyen adli tabip, “böyle bir şeyin bir daha asla olmayacağını” umduğunu söyledi. Ama arabalar çoğaldıkça ölü sayısı istikrarlı bir şekilde arttı. Buna bir çözüm hem arabaların hem de yayaların akışını düzenlemek için trafik ışıkları ve işaretlerinin kullanılması olacaktı.
İlk trafik ışığı, yayaların güvenliğini artırmak amacıyla 1868 yılında Londra’daki Westminster Köprüsü’ne yerleştirildi. Demiryolu mühendisi John Peake Knight, köprüdeki uzun bir direğe monte edilen ve bir polis memuru tarafından manuel olarak kaldırılıp indirilebilen bir dizi semafor kolu icat etti. Kolların kaldırılması, araçların ve atların durması gerektiği anlamına geliyordu. Kolların indirilmesinin anlamı ise dikkatli geç idi.
Bu kollara gece görünürlüğü sağlamak için renkli gaz lambaları eşlik ediyordu. Bu gaz lambalarında “dur” anlamına gelen kırmızı ve “dikkat” anlamına gelen yeşil renk kullanılıyordu. Bu renkler de; 1840’larda demiryollarında sinyalizasyon için kullanılan renklerdi.
Ancak bu öncü trafik ışığı uzun ömürlü olmayacaktı. Faaliyete geçmesinden bir aydan kısa bir süre sonra, bir gaz sızıntısı patlaması nedeniyle onu çalıştıran polis memurunun yaralanmasına neden oldu. Sonucunda kısa süre sonra da uygulamadan vazgeçildi.
İlk Elektrikli Trafik Işıkları Kırmızı, Yeşil Ve Bir Zil Sesinden Oluşuyordu
Ancak trafik sinyalleri fikri, yirminci yüzyılın başlarında Amerika’da yeniden ortaya çıktı. Kazalar ve trafik sıkışıklığı giderek daha büyük bir sorun haline gelmeye başlamıştı. Hem daha fazla araç olduğu için hem de sürücüler arabalarını yolda depolamaya başladıkları için sıkışıklıklar gün geçtikçe kötüleşiyordu. Bir kere daha akla semaforların kullanılması gelecekti. Ancak semafor kollarını görmek zordu (ve geceleri görünmezdi) ve kavşakların ortasındaki kuleler trafik akışını engelliyordu.
1912’de, Amerikalı bir polis memuru Lester Wire, ilk elektrikli trafik ışığı fikrini ortaya attı. İlk elektrikli trafik ışığı 1914’te Cleveland, Ohio’da kuruldu. 1868’deki selefi gibi, kırmızı ve yeşil olmak üzere iki renk kullandı. Ancak bu zamana kadar demiryolu endüstrisi yeşil ve beyazın anlamlarını değiştirmişti. Artık yeşil “geç” ve beyaz ise “dikkat” anlamına geliyordu. O dönemde sarı ışık yerine, sinyalin yakında değişeceğini belirtmek için bir zil sesi yer alıyordu.
Cleveland’ın yeni elektrikli trafik ışığı, yakındaki bir kabinden bir polis memuru tarafından kontrol ediliyordu. Çünkü etrafta bir polis olmadığı zaman kimsenin kurallara uymayacağı o zamanlarda da bilinen bir gerçekti
1917’de de polis memuru William Potts, sinyalin değişmek üzere olduğunu belirtmek için sarı bir ışık eklemeyi önerdi ve fikir kabul edildi. Bu trafik ışıkları öncelikle Amerika’da devamında da Avrupa’da yaygınlaştı. Ancak renklerinin standartlaşması biraz zaman aldı. Sonunda 1926’dan itibaren uluslararası bir standart haline geldi.
Trafik Işıklarına Neden Dördüncü Bir Renk Eklenmelidir?
Trafik ışıklarında neredeyse 100 yıldır önemli bir değişim yaşanmadı. Ancak günümüzde sürücüsüz teknolojinin yükselişe geçtiğini biliyoruz. Bu da arabaların trafik sinyalleriyle doğru şekilde etkileşime girmesini sağlamak için yeni bir dizi güvenlik yönergesine ihtiyaç duyulduğu anlamına geliyor.
İnsanlar ve otonom arabalar, aydınlatma sistemlerini yorumlama konusunda farklı görsel ipuçları kullanır. Farklı renkler insan beyni için en iyi şekilde çalışırken, tek bir ışık otonom arabalar için daha iyi çalışır. Bu nedenle, sürücüsüz araçların yararına dördüncü bir ışık (büyük ihtimalle beyaz) eklenecek. Beyaz ışık, otonom bir araba tarafından “aksi talimat verilmedikçe yola devam edin” olarak yorumlanacak.
Bununla birlikte, bir trafik ışığına yeni bir renk eklemek kolay bir iş değildir. Bir asırdan fazla süredir yapılmamasının nedeni de aslında budur. Buna bir örnek aşağıda gördüğünüz fotoğraftır. 3 Eylül 1967 sabahı, İsveç’te çekilen bu kare Dagen H veya Högertrafikomläggningen adını taşır. Fotoğraf İsveç’te trafik akışının soldan sağa değiştirildiği günde çekilmiştir.
Kaynaklar ve ileri okumalar:
- Who Invented the Traffic Light?. Yayınlanma tarihi: 16 Kasım 2016. Kaynak site: Live Science. Bağlantı: Who Invented the Traffic Light?
- A brief history of the traffic light and why we need a new colour. Yayınlanma tarihi: 25 Mayıs 2024. Kaynak site: Bağlantı: A brief history of the traffic light and why we need a new colour.
- Dagen H: the day Sweden switched to driving on the right – archive, 1967. Yayınlanma tarihi: 7 Temmuz 2022; Bağlantı: https://www.theguardian.com/
Size Bir Mesajımız Var!
Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.
Matematiksel