Tarih

Toksikolojinin Babası ve Hekimlerin Düşmanı Olarak Hatırlanan Paracelsus Kimdir?

Toksikoloji, zehirlerin canlı organizmalar üzerindeki özelliklerini inceleyen bir bilim dalıdır. Bu disiplinin ‘babası’ ise Paracelsus olarak da bilinen Philippus Aureolus Theophrastus Bombastus von Hohenheim olarak kabul edilmektedir.

Paracelsus adı “Celsus’a eşit” anlamına gelir. Burada işaret edilen kişi Romalı ansiklopedi yazarı Aulus Cornelius Celsus’tur. Paracelsus’un kendisini bu biçimde isimlendirme nedeninin kendisini Celsus ve Galen gibi eski tıp otoritelerine rakip görmesinden kaynaklandığı düşünülmektedir.

Paracelsus gerçekten ilginç bir karakterdi. Kendisi dönemin tüm otoritelerine karşıydı. Yine de tüm hayatını kurşunun altına dönüşmesini mümkün kıldığı iddia edilen felsefe taşını arayarak geçirdi. Öte yandan sonsuz gençlik iksirini de bulmak için çok çalıştı.

simya sembol
Simyacılar, tüm maddelerin farklı düzenlemeler ve oranlarda aynı dört elementten (toprak, hava, ateş ve su) yapıldığına inanıyorlardı. Detaylar için: Simya Günümüz Kimyasına Nasıl Dönüştü?

Paracelsus’un bu uğraşları günümüzde bize anlamsız gelse de yaşadığı dönemde simya önemli bir araştırma alanıydı. Paracelsus’un döneminde ve hatta bir ya da iki yüz yıl sonrasında, simya ile ana akım bilim arasındaki ayrım noktası henüz belirsizdi.

Bu esnada bilim dünyasının en önemli öncülerinden Sir Isaac Newton’un bile simya ile ilgili çalışmalar yaptığı bilinmektedir. Detaylar için: Newton’un Kıyamet Kehaneti: Dünyanın Sonu 2060 Yılında Gelecek!

Paracelsus’un bir portresi

Paracelsus Kimdir?

Paracelsus, 1493’te Eski İsviçre Konfederasyonu (günümüz İsviçre’si) olan Einsiedeln, Schwyz’de doğdu. Paracelsus’un annesi kendisi henüz dokuz yaşındayken öldüğü için babası ile daha uzun zaman geçirecekti. Babası da dahil olmak üzere ailesinin birkaç üyesi doktordu.

Sonucunda bu durum tıpa olan ilgisini büyük ölçüde etkiledi. Ayrıca babası oğluna doğa sevgisini aşılayan ilk kişi olacaktı. Bunun sonucunda da Paracelsus hayatı boyunca taşlara, minerallere, çeşitli bitkilere ilgi duydu.

İlerleyen süreçte, henüz 16 yaşındayken İsviçre’de Basel Üniversitesi’nde tıp okumaya başladı. Ancak eğitimini yarım bırakacaktı. Bunun nedeni kaynaklarda farklı biçimde aktarılmaktadır. Kimi kaynaklara göre neden bilgiyi kitaplardan almaktan sıkılması ve eğitimini kendi isteği ile sonlandırmasıdır.

Bazı kaynaklar ise otoriteleri sorgulaması ve kendinden önceki fikirlere körü körüne bağlı kalmamak istememesi nedeniyle dışlanması ve okuldan atılması biçiminde süreci aktarır.

Yine de kaynaklar, Paracelsus’un uzun bir süreyi yurtdışında dolaşarak geçirdiği konusunda hemfikirdir. Paracelsus seyahatleri sonucunda Almanya, Fransa, Macaristan, Hollanda, Danimarka, İsveç ve Rusya gibi ülkeleri görme şansına sahip olmuştu.

Tobias Stimmer (1541) tarafından Paracelsus gravürü

Ayrıca Paracelsus’un seyahatleri sırasında Avrupa’nın en önemli üniversitelerinin çoğuna gittiği bilinmektedir. Bu esnada çeşitli ordu kamplarında cerrah olarak hizmet ederek pratik tıp bilgisi kazandığı da söylenir. Daha sonra Paracelsus’a ‘Hekimlerin Luther’i’ lakabını kazandıran, bu dönemdeki eylemleriydi.

Paracelsus Neden Hekimlerden Hiç Hoşlanmadı?

Kendisi özellikle Yunan hekimi Hipokrat (MÖ 460-370) tarafından ortaya atılan ve daha sonra Galen tarafından geliştirilen mizaç teorisine şiddetle karşı çıkmıştı. Antik Yunan’dan on dokuzuncu yüzyılın sonuna kadar, bedenin dört temel sıvıdan oluştuğunu öne süren “dört sıvı teorisi” yaygın olarak kabul görüyordu.

Kan, balgam, sarı safra ve kara safradan oluşan dört sıvıdaki bir dengesizliğin tüm hastalıkların ve zihinsel rahatsızlıkların nedeni olduğuna inanılıyordu. Paracelsus bu görüşe karşı çıkmaktaydı.

On altıncı yüzyıla ait bu gravür, dört sıvının vücutta algılanan dengesini gösteriyor

Paracelsus’a göre bütün yaşamsal süreçler kimyasaldı. Vücut sıcaklığı kimyasal fermantasyonların bir yan ürünüydü. Bu nedenle kimya genel anlamda hayatın anahtarıydı. Bu tür görüşler elbette zamanında radikaldi. İlerleyen süreçte Paracelsus kendi başına deneyler yapmayı ve doğrudan hastalarla çalışmayı seçti. Tüm bunlar doktorlar arasında kötü bir şöhreti olmasına sebep oldu.

Ayrıca birçok ilacın şifalı ottan oluştuğu bir çağ­da Paracelsus hastalıkları tedavi etmek için mineralleri ve kimyasalları kullanıyordu. İlerleyen süreçte de her hastalığın kendine özgü bir ilaçla tedavi edilmesi gerektiği yolundaki öğretisini ilan edecekti.

Bu, onun zamanında tedavi edilemeyen hastalıkları olan insanları tedavi etmesini sağladı. Epilepsi, cüzzam ve gut hastalığı gibi durumları başarılı bir şekilde tedavi ettiğine dair tanıklık eden insanlar vardır. Ayrıca kendisi frengiyi tanımlayan ve cıva ile tedavi edilmesini öneren ilk doktordu.

Meslektaşlarının tersine ameliyatın iyi bir şey olduğuna net bir şekilde inanmaktaydı. O zamanlarda ameliyat yapan tek insanlar berberler olduğu için aslında sadece bu bile zamanının çok ötesinde bir fikirdi.

Başarılı bir şekilde uygulamaya başladığı deneyler ve yenilikçi metotlar çok fazla dedikoduya yol açtı. İnsanlar kendisinin şeytan ile bir anlaşma yaptığını söyledi. Adı “Lanetli Doktor” olarak popülerleşti. Tanrı’ya derinden inanmasına rağmen insanlar onu büyü yapmak ve büyücülükle suçladılar.

Paracelsus Neden Toksolojinin Babası Olarak da Hatırlanmaktadır?

Paracelsus’un tıp alanına katkılarından biri, patolojik değişikliklerin sadece iç etkenlerden, yani dört sıvıdan değil, aynı zamanda dış etkenlerden de kaynaklandığı fikriydi. Bunlar, ‘iklim ve ülkeye göre değişen kozmik etkilerin yanı sıra ‘yiyeceklerden kaynaklanan zehirli maddeleri’ içeriyordu.

Kendisi aynı zamanda çinkoyu bulan ve ona ismini veren insandı. Morfin içeren alkollü bir çözelti olan laudanumu da ilk keşfeden de o oldu. Bu, bilinen ilk kimyasal analjeziklerden biriydi. Ek olarak zehirleri ayrıntılı bir biçimde inceledi.

Laudanum, yirminci yüzyıla kadar uyku sorunu da dahil olmak üzere bir çok şey için kullanılmaktaydı.
Viktorya döneminde de yaygın olarak kullanılan bir uyuşturucu maddeydi
İ

Paracelsus’un aynı zamanda klasik toksikolojinin temel ilkesi olan en ünlü özdeyişlerinden birine yol açtı: “Alle Dinge sind Gift und nichts ist ohne Gift, allein die Dosis macht es, dass ein Ding kein Gift ist.” anlamı “Her şey zehirdir ve zehirsiz hiçbir şey yoktur; yalnız dozunda alinan şeyler, zehir olmaktan çıkar.” 

Paracelsus’u ilk tıbbi kimyager olarak düşünsek de, o kendini bir simyacı olarak görüyordu. Yazıları astroloji ve mistisizmle dolu idi. Kimyasal çalışmaları bile bir büyü kitabının pasajları gibi görünüyordu. Ancak temelinde bir bilim insanının ruhuna sahipti. Doğrudan deneyimi otoritelere körü körüne inanmaya tercih etmişti.

Paracelsus 47 gibi genç bir yaşta, onu soymak isteyen bir grup haydut tarafından öldürüldü. Ancak bu haydutlar aslında zamanlarını harcamıştı çünkü Paracelsus çoktan bütün mal varlığını fakirlere bağışlamıştı. Paracelsus, ölümünden sonrasına kadar gerçekten takdir edilmese de, kimya bilgisini tıbba taşımada etkili oldu.


Kaynaklar ve ileri okumalar


Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Sibel Çağlar

Merhabalar. Matematik öğretmeni olarak başladığım hayatıma 2016 yılında kurduğum matematiksel.org web sitesinde içerikler üreterek devam ediyorum. Matematiğin aydınlık yüzünü paylaşıyorum. Amacım matematiğin hayattan kopuk olmadığını kanıtlamaktı. Devamında ekip arkadaşlarımın da dahil olması ile kocaman bir aile olduk. Amacımıza da kısmen ulaştık. Yolumuz daha uzun ama kesinlikle çok keyifli.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu