Toplum Bilimi

Bu Başlığa Tıklamanızı Sağlamak Aslında Çok Kolay!

Bu makale sizi şaşırtmayacak veya şok etmeyecek. Yapacağı şey, çoğumuzun neden sürekli olarak tıklama tuzağına düştüğümüzü ( bir kaç saniye önce yaptığınız gibi) açıklamak olacaktır.

clickbait-yani-tiklama-tuzagi-nasil-calisir

Günümüzde anında kilo vermenin, mucizevi hastalık tedavilerinin veya bilimin en büyük sorgularının yanıtlarına yalnızca bir bağlantıya tıklayarak ulaşabilirsiniz. Bunu yapmak için herhangi bir sosyal medya akışına göz atmak, sansasyonel başlıklar ve şaşırtıcı iddialar ile dolu haberlerden bir kaçına tıklamanız yeterlidir.

Tıklama Tuzağı Bir Haberi Nasıl Ayırt Ederiz?

“Asla inanamazsınız!”, “İşte o görseller”, “Meteoroloji uyardı, şu ilimizde yaşayanlar asla evden çıkmasın”, “NASA uyardı, kuyrukluyıldız dünyaya yaklaşıyor”, “10 adımda 10 dakikada matematikte nasıl başarılı olursunuz” gibi başlıklar artık her yerde. Bu başlıklardan birine tıklayıp yazıya girdiğinizde genellikle bol reklamlı, bol görselli ve videolu, genel bilgileri veren ve başlıkla hiç ilgisi olmayan bir yazı ile karşılaşır ve sinirli bir biçimde yazıdan çıkarsanız. Aşağıdaki görseldekiler bunlara örneklerdir.

clickbait-yani-tiklama-tuzagi-nasil-calisir
Bir başlığın yalnızca tıklama tuzağı olduğunu bilseniz bile direnmek zordur; beyniniz onu tıklamaya programlanmıştır.

Bu haberler her yerdedirler ve çünkü gerçekten işe yararlar. İşin ilginç tarafı bunun bir tuzak olduğunu bilseniz bile tıklamaya devam edersiniz. Tıklamanız için başlığın sansasyonel olması ve duygularınıza dokunması yeterlidir. ( Sansasyonel başlıkla dikkat çekici başlık aynı şey değildir. Tüm başlıklar dikkat ve ilgi çekici biçimde atılmalıdır. Ancak sansasyonel yazıların içinde bilgi yoktur. Varsa da yanlış ya da sınırlıdır)

Başlık önemlidir. Çünkü bir başlık bir okurun gözüne çarpan ve yazıyı okuyup okumamasına karar vermesini sağlayan ilk bileşendir. Aslına bakarsanız bir yazının beğenilip beğenilmemesi bile başlık ile yakından ilişkilidir. Hatta bu durum deneylerle de doğrulanmıştır. Geçtiğimiz yıllarda yapılan bir araştırma, aslında sosyal ağlarda paylaşılan tüm bağlantıların yüzde 59’unun hiç tıklanmadığını, makale paylaşımlarının çoğunun gerçek okumaya dayanmadığını bizlere gösterdi. İnsanlar manşetleri okuyup makaleleri paylaşıyorlardı.

2014 yılında NPR okurlarına bir şaka yaptı. Gerçekte içerik içermeyen, Neden Amerika Daha Fazla Okumuyor? başlıklı bir makale yayınladı. Bu makaleyi tıkladığınızda, yalnızca gönderiyi beğenmek için talimatlarla karşılaşıyordunuz ve yorum yazmamanız isteniyordu. Sonuç olarak yorum yapan yüzlerce kişi aslında bu makaleyi okumamıştı. Bu, modern çağda manşetin gücünün mükemmel bir göstergesidir.

Daha sonra çeşitli web siteleri bununla ilgili denemeler yaptı. Bunun bir örneğini yukarıda görüyorsunuz. Ortada bir haber yoktu. Ancak yine de insanlar bunun farkına varmayacak, yorum yapmaya ya da paylaşmaya devam edecekti.

Tıklama Tuzağının Kısa Tarihi

Clickbait günümüzdeki viral içerik sitelerinin icat ettiği bir şey değildir. Aslında kökeni çok daha eskilere dayanır. 1800’lerin sonlarında, daha fazla Amerikalı kentsel alanlara taşınıp gazete okumaya başladıkça, rakip gazeteler de aynı günümüzde olduğu gibi daha fazla okuyucu çekme yarışına başlamıştı. Sanayileşme ve artan okuryazarlık sayesinde, artık gazete baskısı için hem arz hem de talep vardı. 

Tirajı artırmanın kolay bir yolu, en fazla sayıda insana hitap eden popüler bir çizgi romana sahip olmaktı; insanlar gazeteyi zor haberleri değil, o karikatürleri okumak için satın alacaklardı. Her gün düzenli yayınlanan ilk çizgi karakter Hogan’s Alley oldu. Renginden dolayı ‘Yellow Kid (sarı çocuk)’ olarak ünlendi.  Gazeteler arasında bu okuyucu kapma yarışı daha sonraları “Yellow journalism” yani sarı gazetecilik olarak adlandırılacaktı.

1820’lerde gazete okuyucusunda bir artış başladı. Büyük şehirlerde, gazeteler yeni orta sınıfa ulaşabilmek çabasındaydı. Bu sırada sadece 1 penny fiyatına satıldığı için Penny Press (Kuruşluk Gazete) diye isimlendirilen ve tirajını sansasyonel haberlerden elde eden gazeteler ortaya çıktı.

Clickbait Yani Tıklama Tuzağı Nasıl Çalışır?

Sonuçta iyi ya da kötü hiçbir başarı tesadüf eseri değildir. Tıklama tuzağı, tık tuzağı ya da orijinal adı ile Clickbait, bu başarısını bir dizi etkili bilişsel hile kullanmasına borçludur. Tıklamaya devam etmemizden ve ne yazık ki dönem dönem inanmamızdan kısmen nörobiyolojimiz sorumludur.

Aşağıdaki cümlelerdeki boş yerleri tamamlayınız.

  1. A) Sibel kahvesini sütlü ve ______ sever.
  2. B) Sobaya dokunma, ____.

Siz de büyük bir ihtimal ile boş yerlere “A) Şeker ve B) Elin yanar” ifadelerinin uyumlu olduğunu düşünmüş olmalısınız. Boş yerlere “A) Vanilyalı B) Yeni boyandı” gelseydi beyniniz bu durumdan çok da memnun olmazdı. Beynimiz anlamsal uyum adı verilen bir olguya uygun biçimde çalışır. Bunun sonucunda da insanlar bir cümlenin belirli bir şekilde tamamlanmasını beklerler. Bu nedenle bir bilgi beynimizle uyumlu bir şekilde sunulursa okuyucu açısından daha inandırıcı olur.

Clickbait başlıklara tıklama nedenlerimizden bir tanesi de başlıkların dünya görüşümüzü destekleyecek biçimde atılmasıdır. Temelde beynin, bireyin kişiliğiyle uyumlu doğrulayıcı bilgileri alma ihtiyacı vardır. Bu duruma doğrulama yanlılığı denir.

Doğrulama yanlılığı (İngilizce: confirmation bias) yeni bilgileri var olan mevcut teorilerle, dünya bakışıyla ve inançlarla uyumlu olacak şekilde yorumlamaktan adını alır. Bu önyargı, mevcut inançlarımızı veya fikirlerimizi doğrulayan bilgileri seçme eğilimimizdir. Bu nedenle kendi fikirlerimizi destekleyen blokları, yazıları okuruz. Ancak tıklama tuzağına düşmememizin tek ne nedeni tembel beynimiz ya da bilişsel yanılgılarımız değildir.

Clickbait Başlıklar Gücünü Duygularımıza Hitap Etmesinden Alır

clickbait-yani-tiklama-tuzagi-nasil-calisir

Duygusal uyarılma tıklama davranışlarında önemli bir bileşendir. Öfke, endişe, mizah, heyecan, ilham, şaşkınlık; bunların hepsi tıklama tuzağı manşetlerinin dayandığı vurucu duygulardır. Onlarca çalışmanın sonucunda biliyoruz ki güçlü olumsuz ya da güçlü olumlu haberler daha fazla okuyucu çekme eğilimindedir. Aynı durum bir yazının başlığı için de geçerlidir.

Abartılı ve üstünlük ifadeleri kullanarak komik veya akıllara durgunluk veren bir deneyim vaat etmek (konunun ilgisi olmasa bile) tıklama çekmenin bir yoludur. Bir diğeri ise merak uyandırmaktır.  “Bu İşçiler Sadece Para İstiyor Ve Bunu Almak İçin Ne Yaptıklarına İnanamayacaksınız.” gibisinden başlıklar bunun harika bir yoludur. Sosyal psikologlara göre, insanlara biraz bildikleri ama çok fazla bilmedikleri bir şey sunarak daha da meraklı hale getirebilirsiniz.

Bu başlığa direnmek bir çok insan için kolay olmayacaktır.

Son olarak bir de listeler vardır. Kimi listeler faydalıdır ancak bunlar çok nadir karşınıza çıkacaktır. Bir haberi numaralandırarak sunmak ve bunu başlıkta belirtmek okurda kolaylık hissi uyandırır. Zahmetsizce aradığı tüm bilgiye erişeceğini varsayar.  “Bu nedenle Problem Çözememenizin 15 Nedeni” biçiminde bir liste her zaman çok okunanlar arasında yer alır.

Sonuç Olarak

Gördüğünüz gibi tıklama tuzağı, tıklama almak için bir dizi etkili bilişsel hile kullanır. Ancak tüm bunlar neden bir kere bu tuzağa düşsek de ikincisinde de aynı hatayı yaptığımızı açıklamaz. Bir insan kaç tane ucuz duygusal oyuna, yalan vaatlere, boş listelere katlanabilir? Görünüşe göre çok fazla.

Bunun gibi yazılara her gün rastlıyoruz.

Şu başlığı düşünün: “Bu 9 Olağandışı Hayvan Gününüzü Aydınlatacak ve Kalbinizi Eritecek.”. İnternette bunun gibi yüzlerce başlık görmeniz olasıdır ve her biri yazıya girip bakma hissi uyandırmaktadır. Sevimli hayvanlara bakmak ile şeker tüketmek veya seks yapmak arasında çok az fark vardır. Aslında aynı nörotransmitter olan dopamin her üç davranışta da rol oynar.

Bu dokuz sevimli hayvan resmi beynimiz açısından bir ödüldür. Başlığı süper sevimli hayvan dostlarınızı görmek üzere olduğunuzun bir işaretidir. Bu ödüle erişmek için gerekli olan tek şey bağlantıya tıklamanızdır.

Ödülü altıktan sonra da dopamin etkisi geçecek ve beyniniz bir sonraki tıklayacağınız yazıyı beklemeye başlayacaktır. Sonuç olarak  insanların neden sürekli tıklama tuzağına düştüğünü açıklamak kolaydır. Ancak bu davranışınızı durdurmak o kadar da kolay olmayacaktır.


Kaynaklar ve ileri okumalar

Matematiksel

Sibel Çağlar

Temel eğitimimi Kadıköy Anadolu Lisesinde tamamladım. Devamında Marmara Üniversitesi İngilizce Matematik Öğretmenliği bölümünü bitirdim. Çeşitli özel okullarda edindiğim öğretmenlik deneyiminin ardından matematiksel.org web sitesini kurdum. O günden bugüne içerik üretmeye devam ediyorum.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir