Astronomi

Johannes Kepler: Bilim Tarihinin Tartışmalı Dahisi

Bilim dünyası, bugün astronomi alanındaki bilgilerinin önemli bir kısmını, bir bilim insanının ısrarlı arayışlarına borçludur. Kahramanımız Johannes Kepler.

Johannes Kepler (1571–1630), gökbilim dünyasında adını en parlak harflerle yazdıran isimlerden biridir. Güneş merkezli evren modelini savundu, gezegenlerin elips şeklinde hareket ettiğini keşfetti. Bilim dünyası ona duyduğu saygıyı bir gezegene, bir NASA görevine ve bir gezegen avcısı uzay aracına adını vererek gösterdi.

Yine de son yıllarda Kepler’in adı, ailesiyle birlikte karanlık iddiaların odağına yerleşti. 2004’te bir grup Amerikalı gazeteci, Kepler’in Prag’daki II. Rudolf’un sarayında çalışan selefi Tycho Brahe’yi sistemli biçimde zehirlediğini ileri sürdü. Eğer bu iddia doğruysa, Kepler bilim tarihinin en tartışmalı figürlerinden biri haline gelir.

En ağır suçlamalar ise annesi Katharina Kepler’i hedef aldı. Arthur Koestler, The Sleepwalkers adlı kitabında Katharina’yı “çirkin küçük bir kadın” olarak tanımladı. Sivri dili ve “şüpheli geçmişi” yüzünden onu cadı avlarının kaçınılmaz kurbanı gibi gösterdi. John Banville ise Kepler adlı romanında Katharina’yı kaba, yaşlı ve tehditkâr biri olarak kurguladı. Banville’in karakteri siyah bir kazanda iksir kaynatıyor, şifa adı altında karanlık işler yürütüyor.

Bu abartılı anlatımların arkasında çarpıcı bir gerçek var. Kepler, bilimsel ününün zirvesindeyken, annesi Katharina Kepler cadılıkla suçlandı. Peki gerçek neydi?

Bilmediğiniz Yönleri İle Johannes Kepler

Kepler, dezavantajlı bir geçmişten gelip bilime damga vuran isimlerden biridir. Galileo’nun babası, dönemin saygın müzik kuramcılarından biriydi. Kepler’in babası ise ailesini sık sık terk eden bir askerdi. Aile içinde sürekli çatışmalar yaşanırdı. Kepler’in yaşça en yakın kardeşi epilepsi hastasıydı; bu nedenle okula gidemedi, bir zanaat da öğrenemedi.

Johannes Kepler ise buna karşın, kısa sürede olağanüstü yetenekli bir çocuk olarak öne çıktı. Dönemin Almanya’sındaki en gelişmiş Lutherci burs sistemlerinden biri onu fark etti ve yatılı okullarda eğitim almasını sağladı. Bir keresinde, babasına hakaret eden bir çocukla kavga etti. Ergenlik çağındayken babası tamamen ortadan kayboldu ve bir daha geri dönmedi.

Kepler, üniversiteyi bitirdiği dönemde ailesi hakkında kısa ve karamsar metinler yazdı. Anne babasını ve baba tarafından akrabalarını sert bir dille eleştirdi. Kendini de dürüstçe değerlendirdi: şöhret takıntısı olan, maddi sıkıntılardan bunalan, düşüncelerini açık ifade etmekte zorlanan bir genç olarak tanımladı. Bu metinler, Kepler’i ve ailesini kötü, hatta kimi zaman tehlikeli insanlar gibi göstermek isteyenlerin elinde bir tür kanıta dönüştü.

Ancak bu yazıları kendi bağlamı içinde okumak gerekir. Kepler bu satırları genç yaşta, kendi astrolojik haritasını yorumlamak amacıyla kaleme aldı. Astroloji geleneği, kişiliğin güçlü yanlarını yüceltmekten çok sorunlu yönlerine odaklanır. Amaç övgü değil, iç hesaplaşmadır.

Kepler derin bir Hristiyan inanca sahipti. Zor bir çocukluk geçirmesine ve savaş tehdidinin gölgesinde yaşamasına rağmen, dünyaya umutla bakmayı başardı. Kendi ailesini kurdu, eşiyle çocuklarına sevgiyle bağlandı. Hiçbir zaman üniversite kadrosuna alınmadı ama bilimsel çalışmalarına olan güvenini kaybetmedi.

Johannes Kepler’in Annesi Hakkında Ortaya Atılan İddialar

Astronom Johannes Kepler’in annesi Katharina Kepler, altı yıl süren bir cadılık soruşturmasında son 14 ayını zeminine zincirlenmiş halde bir hücrede geçirdi. İşkence tehdidi sürekli üzerindeydi. Bu olağanüstü trajediyi, Cambridge Üniversitesi’nden erken modern dönem tarihçisi ve St John’s College üyesi Ulinka Rublack, Stuttgart’taki belgeler üzerinde uzun yıllar çalışarak yeniden gün yüzüne çıkardı.

Katharina Kepler, ilk suçlanmasından altı yıl sonra, 1621’de serbest kaldı. Birkaç ay sonra öldü.

Ortaya çıkan eser, Oxford University Press tarafından yayımlanan The Astronomer and the Witch. Bu kitap, Katharina Kepler’in davasını kapsamlı biçimde ele alan ilk çalışma olarak kabul ediliyor.

Cadı avlarının Avrupa’yı kasıp kavurduğu 16. ve 17. yüzyıllarda yaklaşık 50.000 kişi idam edildi. Katharina Kepler, 1615 yılında, 68 yaşındayken, yaşadığı Leonberg kasabasında komşularının suçlamalarıyla hedef haline geldi. İlk suçlamayı, kronik hastalıklardan muzdarip bir camcının eşi Ursula Reinbold yaptı; Kepler’in onu zehirlediğini öne sürdü. Ardından 12 yaşında bir kız çocuğu, Kepler’in yanından geçerken koluna dokunduğunu, kolunun gittikçe ağrıyıp parmağını oynatamaz hale geldiğini söyledi.

Suçlamalar bununla da kalmadı. Kepler’in hayvanları öldürdüğü ve kendini kediye dönüştürdüğü bile iddia edildi. Altı yıl süren dava, son 14 ayında demir zincirle yere bağlandığı bir hücrede devam etti. İşkence tehdidi hep vardı. 1620 yılında, gezegenlerin eliptik yörüngelerde döndüğünü keşfeden ve gezegen hareketlerinin üç yasasını tanımlayan Kepler, Linz’deki evini topladı, ailesini Güney Almanya’ya taşıdı ve annesinin savunmasını bizzat üstlendi. Katharina Kepler, 1621 sonbaharında serbest kaldı ama dava sona erdikten sadece altı ay sonra hayatını kaybetti.

Johannes Kepler, Tycho Brahe’yi Öldürdü mü?

1601’de Tycho Brahe’nin ani ve şüpheli ölümü, bilim tarihinin en gizemli olaylarından biridir. Johannes Kepler’in bu olayla ilgisi olup olmadığı, hâlâ tartışma konusu. İddialar oldukça geniş bir yelpazeye yayılıyor. Kepler’in Brahe’nin ölümünden fayda sağladığı ortada. Ancak elimizdeki kanıtlar onu doğrudan suçlamaya yetecek güçte değil. Kepler’in olası rolü, yalnızca üç ana teoriden biri. Diğer iki açıklamaya göre Brahe ya talihsiz bir kazaya kurban gitti ya da kuzeni Erik Brahe tarafından, daha büyük bir siyasi planın parçası olarak öldürüldü.

Tycho Brahe (1546–1601), teleskopun henüz icat edilmediği bir dönemde çıplak gözle yaptığı son derece hassas gözlemlerle tanınan Danimarkalı bir gökbilimciydi. Mars ve birçok yıldız üzerine gerçekleştirdiği gözlemler, modern astronominin temelini oluşturdu. Kendi gözlemevini kurdu ve Copernicus’tan farklı bir evren modeli önerdi. Hayatının son yıllarında Mars’la ilgili çalışmalarına yardımcı olması için Johannes Kepler’i yanına aldı.

Ancak bu iş birliği, yakın bir dostlukla değil, gerginlikle sürdü. Brahe, elindeki verileri Kepler’le paylaşma konusunda son derece isteksizdi. Bilgiyi saklıyor, Kepler’e karşı üstten bakan bir tavır sergiliyordu. Bazı iddialara göre Kepler, yalnızca gördüğü saygısızlığa değil, aynı zamanda Brahe’nin gizlediği verilere duyduğu ihtiyaç nedeniyle onu ortadan kaldırmak istemişti. Brahe’nin ölümünden sonra Kepler’in tüm verileri sahiplenmesi, bu şüpheleri daha da artırdı.

Ancak tablo bu kadar net değil. Çünkü Brahe, Kepler’in İmparator II. Rudolf’un himayesinde resmi matematikçi olabilmesi için bizzat çaba göstermişti. Kendi çalışmalarını ilerletmek için Kepler’in bu göreve gelmesini istiyordu. Eğer Kepler gerçekten bu unvanı arzuluyorsa, ona kapıları açan Brahe’yi öldürmesi pek mantıklı görünmüyor. Bu da, Kepler’in olası motivasyonunu sorgulanır hale getiriyor.

Tycho Brahe’nin Ölümü: Cinayet mi, Kaza mı?

Tycho Brahe 1601 yılında hayatını kaybettiğinde, dönemin en yaygın açıklaması Kepler’in bizzat öne sürdüğü versiyondu. Brahe, Prag’daki İmparatorluk sarayında katıldığı bir ziyafette tuvalete gitmesi gerekirken bunu görgüsüzlük sayıp kendini tuttu. Bu durum mesane ya da idrar yollarıyla ilgili bir enfeksiyona yol açtı ve Brahe, on bir gün sonra yaşamını yitirdi. Ancak bu anlatı, 1991’de yapılan bilimsel bir keşifle gölgede kaldı. Brahe’nin bedeninde ölümünden hemen önce yüksek miktarda cıva bulundu.

Cıva insan sağlığı için son derece tehlikeli bir madde olduğu için, bu bulgu Brahe’nin ölüm sebebinin mesaneden değil böbreklerden kaynaklandığını düşündürdü. Kepler’i suçlayanlar, bu keşfi hem cinayetin doğrulaması hem de cinayet silahının ipucu olarak gördü. Kepler’in sunduğu garip açıklama, Brahe’nin son günlerinde onunla olan fiziksel yakınlığı ve Brahe öldükten sonra verileri hızla sahiplenmesi, bu teoriyi destekleyenlerin elini güçlendirdi.

Joshua ve Anne-Lee Gilder, Heavenly Intrigue adlı kitaplarında Kepler’in Brahe’yi öldürdüğünü iddia eden teoriyi savundular. Onlara göre Kepler, Brahe’nin laboratuvarına ve kimyasallarına kolaylıkla eriştiği için ikinci ve ölümcül doz cıvayı vermişti.

Ancak yalnızca cıva zehirlenmesinin varlığı Kepler’i suçlu ilan etmeye yetmiyor. Zehirlenme kazayla da meydana gelmiş olabilir.. Üstelik Brahe, deneylerinde zaten cıva ve benzeri maddelerle çalışıyordu. Hastalığının son evresinde iyileşmek umuduyla bilinçli olarak cıva içmiş olması bile mümkündür.

Tteoriye göre, Tycho Brahe’yi öldüren kişi kuzeni Erik Brahe olabilir. Bu eylemi, Danimarka Kralı IV. Christian’ın isteğiyle gerçekleştirmiş olması da olasılıklar arasında. Tycho, eski kralın desteğiyle gözlemevini kurmuştu, ancak IV. Christian yönetimi devralınca Brahe’ye karşı cephe almış, gözlemevine el koyup yıktırmıştı. Bazı söylentilere göre bu düşmanlığın nedeni, Brahe’nin kralın annesiyle yaşadığı iddia edilen bir ilişkiydi.

Sonuç olarak

Sonuçta Kepler’in Brahe’yi öldürmüş olması mümkün, ama onun kuzeni Erik de ciddi bir şüpheli. Tabii ki her şey Kepler’in öne sürdüğü gibi, fazlaca kibar davranma arzusunun tetiklediği trajik bir kaza da olabilir. Daha açık ve kesin kanıtlar bulunmadıkça, Kepler’in bu ölümde gerçekten bir rolü olup olmadığı ya da böyle bir rolün var olup olmadığı belirsizliğini koruyacak.


Kaynaklar ve ileri okumalar:

  • The astronomer who saved his mother from being burned as a witch. Yayınlanma tarihi: 21 Ekim 2015; Bağlantı: https://www.theguardian.com/
  • Harman, Oren. (2017). The Astronomer and the Witch: Johannes Kepler’s Fight for His Mother. Common Knowledge. 23. 536.1-536. 10.1215/0961754X-3988309.

Matematiksel

Sibel Çağlar

Temel eğitimimi Kadıköy Anadolu Lisesinde tamamladım. Devamında Marmara Üniversitesi İngilizce Matematik Öğretmenliği bölümünü bitirdim. Çeşitli özel okullarda edindiğim öğretmenlik deneyiminin ardından matematiksel.org web sitesini kurdum. O günden bugüne içerik üretmeye devam ediyorum.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir