Beynin Yüzde 10’unu Kullandığımız Efsane İse Ne Kadarını Kullanıyoruz?

Pek çoğumuz beynin yüzde 10’unun kullanıldığı efsanesi hakkında bir şeyler duymuşuzdur. Bazı iddiaların modası geçer ve çabuk unutulur. Bazıları da baştan çıkarıcı cazibeleri nedeniyle varlığını sürdürür. Bu efsane de onlardan bir tanesidir.

İsraf ettiğimiz varsayılan gri madde miktarı on yıllar içinde bir aşağı bir yukarı gitse de iddianın genelde yüzde 90 civarında sabitlendiği görülür. Bu efsanenin cazibesi ortada. Kilidin açılmasını bekleyen gizli bir beyin gücü taşıdığına kim inanmak istemez ki?

2011’de çok beğenilen Limitless filmindeki bir karakter, beyninin yalnızca yüzde yirmisini kullanarak bir gecede romanını yazar, yabancı dilleri öğrenir ve borsada milyonlar kazanır. Ardından da 2014’te vizyona giren Lucy filmi gelir. Filmin afişinde “Ortalama bir insan beyin kapasitesinin %10’unu kullanır.” yazar. ” %100 ile neler yapabileceğinizi bir düşünün.” Bunlar oldukça etkileyici söylemlerdir.

“Sizi tutan nedir? Tek bir olgu tek bir bilimsel olgu. Çünkü bilim insanlarına göre gerçek beyin gücünüzün sadece onda birini kullanabiliyorsunuz!”

Beynin Yüzde Onunun Kullanıldığı Efsanesi Sanılandan Daha Yaygın.

Efsanenin yayılmasında reklamcıların da payı elbette büyüktü. Tıptaki yanlış anlamalar hakkında bir kitabın yazarı olan Christopher Wanjek’e göre, mitin reklamlarda kullanılması, Londra merkezli kişisel gelişim kursları sağlayıcısı olan Pelman Enstitüsü’nün iddialarıyla 1944 yılına kadar uzanıyor. Enstitü bir gazete ilanında şöyle diyordu: “Seni tutan ne? Yalnızca bir gerçek, bir bilimsel gerçek. Çünkü gerçek beyin gücünüzün yalnızca onda birini kullanıyorsunuz!” diyordu.

Efsaneye olan inanç zamanla dünyanın her yerine yayıldı. 2002 yılında, Suzana Herculano-Houzel, 2000’den fazla kişinin katılımı ile bir anket yaptı. Sonuçlar üniversite eğitimi almış olanların yüzde 59’unun, beyinlerinin yalnızca yüzde 10’unu kullandığına inandığını buldu. İşin kötü tarafı sinirbilimciler arasında yapılan benzer bir çalışmada da yüzde 6’sının aynı efsaneye inandığı anlaşıldı.

Bu Efsane Nasıl Ortaya Çıktı?

Kıvrımlı korteksimizin içinde yer alan bir diğer gizem ise, beyin hücrelerimizin yalnızca yüzde 10’unun nöronlardan ibaret olması geri kalanının ise nöronları kaplayan ve destekleyen glia hücrelerinden oluşması. Fakat bunların işlevlerinin ne olduğu büyük oranda belirsiz. Sonuç olarak bu, beynimizin yüzde 10’unun kullandığımız anlamına gelmiyor, sadece işlevinin yüzde 10’ununu anlayabildiğimizi gösteriyor.

Aslında efsanenin kaynağı için bir değil, birden fazla aday var. Ancak bunların çoğu yanlış bilgilere ve yanlış alıntılara dayanıyor. Yirminci yüzyılın başlarında, öncü psikolog William James, kesin bir rakam vermese de insanların “gizli zihinsel enerjiye” sahip olduğu fikri hakkında yazılar yazdı. James’in amacının, beynimizin ne kadarını kullandığımızı değil, potansiyelimizin ne kadarını kullandığımızı anlatmaktı.

Sonrasında Gazeteci Lowell Thomas kitabına yazdığı önsözde James’in potansiyel konusundaki görüşüne yüzde 10’luk kesin bir rakamı ekledi. Başka bir olası kaynak, Albert Einstein’a atfedilen bir alıntıdır. Sözde bir muhabire, dehasının sırrının, geri kalanımızın kullandığı yüzde 10’luk kısım yerine beyninin tüm kapasitesini kullanması olduğunu açıklamıştı.

Ancak konu ile ilgili araştırmalarda böyle bir röportaja erişilemedi. Ayrıca bu duruma sinirbilim araştırmalarının yanlış yorumlanması da eklenince beynin yüzde onunun kullanıldığı efsanesi iyice yaygınlaştı.

Beynimizin Yüzde Kaçını Kullanıyoruz?

Gerçek şu ki, hepsini kullanıyoruz: Ortalıkta bir iş verilmesini bekleyen yedek sinirsel madde yok. Bilindiği gibi beynin görevi vücudu yönetmektir. İnsan beyninin işlevlerinden bazıları bilinçli bir şekilde yönetilebilirken bazıları tamamen irade dışında gerçekleşir.

Örneğin kolumuzu ya da bacağımızı oynatmaya bilinçli bir şekilde karar verebiliriz. Fakat yediğimiz yemekleri sindirmek için sindirim enzimlerinin salgılanması ya da kalbin vücuda kan pompalaması tamamen irade dışıdır.

Görüntüleme teknolojisi kullanarak beyin üzerinde inceleme yapan araştırmacılar da bulguları ile bunu ispatlamış durumda. Katılımcılardan hiçbir şey düşünmemeleri istenen durumlarda bile aktivite dalgaları beynin tamamında görüntülenebiliyor.

Yüzde 10 efsanesini çürüten diğer kanıtlar, beyin hasarlı hastalar üzerinde yapılan çalışmalardan geliyor. Beyinleri hasar gören ya da beyinlerinin bir kısmı alınıp da yaşamlarına normal biçimde devam eden insanlar da vardır. Bunun sebebi beynin telafi etme ve faaliyeti geriye kalan hangi kısmın yürüteceğini belirleme özelliğine sahip olmasıdır.

Beynimizin sadece küçük bir kısmını kullandığımız fikri evrimsel açıdan da bir anlam ifade etmiyor. Beyin, vücut kütlemizin yalnızca yüzde ikisini oluşturmasına rağmen, enerji tüketimimizin yüzde 20’sini oluşturan, kötü şöhretli bir organımızdır.

Doğal seçilim yoluyla evrim, verimsiz olanı ayıklamaya meyillidir. Bu nedenle, çoğunlukla gereksiz olan bu kadar maliyetli bir organa sahip olmamız mantıksızdır. Personelin çoğunun hiçbir şey yapmadan oturduğu bir şirket hayal edin. Sonuçta bu personel işten atılır. Beyin hücrelerimizde de durum aynıdır.

Sonuç olarak, beynimizin sadece yüzde 10’unu mu kullanıyoruz? Mümkün değil. Efsane olmayan bir bilgiyi öğrenmek isterseniz göz atabilirsiniz: Büyük Beyinlerimizi Çöp DNA’ya Borçlu Olabiliriz!


Kaynaklar ve ileri okumalar için: 

  • Do People Only Use 10 Percent of Their Brains?;Yayınlanma tarihi: 7 Şubat 2008; Bağlantı: https://www.scientificamerican.com/
  • What percentage of our brain do we use?; yayınlanma tarihi: 16 Mart 2020; Bağlantı: https://www.medicalnewstoday.com/articles/321060
  • Herculano-Houzel, S. (2002). Do you know your brain? A survey on public neuroscience literacy at the closing of the decade of the brain. The Neuroscientist, 8(2),

Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Sibel Çağlar

Merhabalar. Matematik öğretmeni olarak başladığım hayatıma 2016 yılında kurduğum matematiksel.org web sitesinde içerikler üreterek devam ediyorum. Matematiğin aydınlık yüzünü paylaşıyorum. Amacım matematiğin hayattan kopuk olmadığını kanıtlamaktı. Devamında ekip arkadaşlarımın da dahil olması ile kocaman bir aile olduk. Amacımıza da kısmen ulaştık. Yolumuz daha uzun ama kesinlikle çok keyifli.

Bu Yazılarımıza da Göz Atınız

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu