
“Erken kalkan yol alır” atasözünü bilirsiniz. İdeal bir dünyada yaşıyor olsaydık erken yatıp, sabah erkenden uyanmak ve güne zinde başlamak mümkün olurdu. Ancak yapılması gereken işleri düşündüğümüzde “erken yatıp erken kalkmak” felsefesine bağlı kalmak özellikle büyük şehirlerde yaşayanlar için artık hiç de kolay değil. Bu nedenle hepimizin olmazsa olmazı alarm saatleri.
Bu durumu aslında siz de deneyimlemiş olabilirsiniz. Diyelim ki sabah 6:30’da uyanmak zorundasınız. Bunun için doğal olarak telefonunuzun alarmını kurar ve yatarsınız. Ancak kimi zamanlar alarm çalmadan örneğin sabah 6:28’de kendi kendinize uyandığınızı görürsünüz.
Aslında Bir Zamanlar Tüm İnsanlar Alarm Çalmadan Uyanıyordu!

O an için sizi şaşırtan bu deneyiminiz aslında tesadüf değildir. Ancak maalesef bu deneyimi herkes yaşayamaz. Günlük hayatımızda güvendiğimiz tüm modern icatlar arasında, alarm saati muhtemelen evrensel olarak en küçümsenenidir. Çoğu zaman sinirlerimizi bozan bu saatler sabahları bizi yataktan çıkarmak için vazgeçilmezdir. Bu durum akıllara ilginç bir soru getirmelidir. İnsanlar alarm saatleri yaygın hale gelmeden önce nasıl uyanıyorlardı?
Çağlar boyunca, basit bir zamanı anlatma eylemi bile, ayrıntılı icatlarla çözmeye çalıştığımız önemli sorunlarımızdan oldu. Eski Yunanlılar ve Mısırlılar bu sorunu ortadan kaldırmak için güneş saatleri ve dikilitaşlar geliştirdiler. Devam eden süreçte kum, su ve yağ gibi şeylerin hareketleri aracılıyla zamanı ölçmeye yarayan saatler ürettiler.
Ancak bu tip cihazların hiçbir elbette bize zamanı tam olarak kontrol altına alma şansı vermedi. Bu nedenle, mekanik saatler yaratılıncaya kadar, insanlar daha doğuştan gelen bir başka zaman işleyiş biçimine bağlı olmak zorundaydı. Diğer bir deyiş ile alarm çalmadan uyanmak zorundalardı. Bu konuda ellerindeki güç sirkadiyen ritim olarak da bilinen kendi iç saatleri idi.
Biyolojik Saat Diğer Adıyla Sirkadiyen Ritmi Nedir?
Bir zamanlar güneşin batması karanlık ve doğması aydınlık demekti. Ancak günümüzde elbette bu durum artık geçerli değil. Sonuçta binalarla sarılı durumdayız. Bunun anlamı, gün ışığına daha az erişim ve yapay aydınlatmalar demek oluyor. Oysa ki vücudumuzdaki birçok süreç, doğal aydınlık ve karanlık döngüsüne göre düzenlenmektedir.
Sirkadiyen ritim aynı zamanda doğal biçimde yatma ve sabah uyanma programlarınızı da belirler. Her gün aynı saatte yatıp aynı saatte uyanmaya alıştığınızda beyniniz bu programa uyum sağlar. Sonunda, kendinizi geceleri kolayca yatarken ve alarm saatinizden hemen önce herhangi bir sorun yaşamadan uyanırken bulabilirsiniz. Uyku düzenini sağlamasının yanı sıra sirkadiyen ritim iştah ve sindirimde, vücut ısısının düzenlenmesinde ve hormon salınımında da çok önemli bir rol oynar.
Vücudumuzdaki sirkadyen saati belirlemede önemli ve merkez görevi olan CRY1 isimli bir gendir. Bu genindeki mutasyon, geceleri uyku tutmayan çoğu insanın genetik düzeydeki ortak noktasıdır. Bunun sonucunda, bu kişilerin biyolojik saatin yavaşladığı ve dolayısıyla daha uzun bir sirkadyen döngüye sahip oldukları gözlemlenmiştir.
Ne Kadar Uykuya İhtiyacımız Var? Uyku Düzeni Nasıl Olmalı?

Çoğu uzman, yetişkinlerin gece başına en az 7 saat uyumasını tavsiye eder. Yaşınıza göre almanız gereken ortalama uyku miktarı aşağıdaki gibi belirlenmiştir. Bu nedenle, sabah uyanma saatinizden 7 saat geriye doğru sayarak en iyi yatma zamanını belirleyebilirsiniz. Örneğin, sabah 6’da kalkmanız gerekiyorsa, gece saat 23’ten önce yatağa girmeyi düşünmelisiniz.
Ancak önemli olan hafta sonları bile her gece uygulayabileceğiniz bir uyku programı bulmaktır. Hafta sonları geç saatlere kadar uyanık kalmak ve ertesi gün uzun süre uyumak, çalışma haftası boyunca rutininize geri dönmenizi zorlaştıracaktır.
Yaş | Önerilen uyku miktarı |
0-3 ay | toplam 14-17 saat |
4-12 ay | toplam 12-16 saat |
1-2 yıl | toplam 11-14 saat |
3-5 yıl | toplam 10-13 saat |
9-12 yıl | toplam 9-12 saat |
13-18 yıl | toplam 8-10 saat |
18-60 yıl | gecelik en az 7 saat |
61-64 yıl | gecelik 7-9 saat |
65 yaş ve üstü | gecelik 7-8 saat |

Alarm Çalmadan Önce Uyanmak Nasıl Gerçekleşiyor?
Tutarlı bir uyku-uyanma rutininiz varsa, her gün aynı saatte uyanırsanız. Aynı saatte vücudunuz kan basıncı, vücut ısısı ve stresle baş etmenize yardımcı olan kortizol gibi hormonları salmaya başlar. Bu durum genellikle uyanmadan bir saat önce gerçekleşir, yepyeni bir güne girmenizi kolaylaştırmaya yardımcı olur.
Uygulanacak bir rutin olduğunda vücudunuz en verimli haldedir. Yani her gece aynı saatte uyursanız ve her sabah aynı saatte uyanırsanız, vücudunuz bu davranışı kilitler. Vücudunuz doğal döngüyü bozan saat sesi ile uyanmaktan hoşlanmaz çünkü bu saat sesi iç düzeni bozar. Dolayısıyla, kesintiye uğramamak için vücudunuz harika bir şey yapar. Sonuçta, göz kapaklarınız alarm çalmadan dakikalar hatta belki saniyeler önce açılır.
Bu arada, alarmınızdan önce uyanmazsanız, muhtemelen yeterince uyumuyorsunuz veya tutarlı bir programda uyumuyorsunuzdur. Hafta içi ve hafta sonları farklı zamanlarda uyanmak, biyolojik saatinizi çabucak bozabilir. Herhangi bir tutarlılık olmadan, vücudunuz ne zaman kalkacağını bilemeyebilir. Ayrıca artık bir çoğumuz çalar saat yerine akıllı telefonlarımıza güveniyoruz. Bu nedenle de alarmı erteleyip, tekrar uykuya dalabiliyoruz.
Bunu yapmak da ertesi gün uyanmamızı daha sorunlu bir hale getiriyor. Vücut uyanma hazırlıkları yaparken tekrardan uykuya dalmak var olan hormonları dolayısıyla vücudun kafasını karıştırıyor. Ve her ertelemeyle birlikte daha da kötüleşiyor. Görünüşe göre erteleme, güne başlamanın en kötü yolu. Ayrıca göz atmak isterseniz: Çalışmak İçin En iyi Saat Nedir? Bunun Cevabını Biyolojik Saatiniz Versin
Kaynaklar ve ileri okumalar:
- Why Do We Wake Up Right Before Our Alarm?; https://www.iflscience.com
- Fall Back? Why Daylight Saving Time Is So Confusing; Yayınlanma tarihi: 31 Ekim 2025; Bağlantı: https://www.livescience.com/
- Why Do I Wake Up Right Before My Alarm Goes Off?; Yayınlanma tarihi: 19 Kasım 2013; Bağlantı: https://www.mentalfloss.com/
- What’s the Best Time to Sleep and Wake Up?; Bağlantı: https://www.healthline.com/
Dip Not:
Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım
Matematiksel