Fizik

2025 Ig Nobel Ödülleri: Hem Gülelim Hem de Düşünelim

Alkol yabancı dil akıcılığını artırır mı? Batı Afrika kertenkelelerinin en sevdiği pizza çeşidi hangisidir? Peki, inekleri zebra desenleriyle boyamak sinek ısırıklarını gerçekten azaltır mı? Bu gibi soruların cevaplarını siz de merak ediyorsanız, 2025 Ig Nobel Ödülleri’nin sonuçlarına göz atabilirsiniz.

İlk olarak 1991 yılında verilmeye başlanan Ig Nobel Ödülleri, “önce güldüren, sonra düşündüren” bilimsel başarıları onurlandırmak amacıyla veriliyor. Kurucusu Marc Abrahams, bu ödülleri bilimin eğlenceli yanını göstermek ve insanları merak etmeye, sorgulamaya teşvik etmek için başlattı.

Ig Nobel Ödülleri, absürt görünen fikirlerin bile bilimin ilerlemesine katkı sağlayabileceğini hatırlatır. Çünkü ödül alan çalışmalar, genellikle ilk bakışta komik görünse de, arkasında gerçek bilimsel merak ve yaratıcılık barındırır.

2025 Ig Nobel Ödüllerine Göz Atalım

Biyoloji

Hayvancılıkla uğraşan herkesin bildiği gibi, at sinekleri sığırlar için büyük bir sorundur. Hayvanların başlarını sallamaları, kuyruklarını savurmaları ya da derilerini titreştirmeleri, bu sineklerden kurtulma çabasıdır.

Ancak bu durum yalnızca rahatsızlık yaratmaz; aynı zamanda verim kaybına da yol açar. Sineklerin neden olduğu stres, hayvanların daha az otlamasına, daha kısa süre dinlenmesine ve sürü hâlinde toplanarak ısı stresine girmesine neden olur. Sonuç olarak süt üretimi ve et verimi düşer.

Peki bu sineklerden kim fazla rahatsız olmaz? Zebralar. Bilim insanları uzun zamandır zebraların siyah-beyaz çizgilerinin işlevini tartışıyor: Bu desen kamuflaj için mi, yırtıcıları şaşırtmak için mi, yoksa sinekleri uzak tutmak için mi var?

Tomoki Kojima ve ekibi bu son olasılığı test etmeye karar verdi. Japonya’daki Aichi Tarımsal Araştırma Merkezi’nde altı gebe siyah ineği su bazlı boyalarla geçici olarak zebra desenleriyle boyadılar. Sonuçlar oldukça dikkat çekiciydi.

Zebra desenleri, sineklerin ineklere yaklaşmasını belirgin biçimde azalttı. Desenli inekler hem daha az ısırıldı hem de sineklerden kurtulmak için daha az hareket etti. Araştırma ekibi, bu etkinin ışığın çizgiler üzerinden yansıma biçimiyle ilgili olabileceğini öne sürüyor.

Kimya

Rotem Naftalovich, Daniel Naftalovich ve Frank Greenway, Teflonun yani tavaların yapışmaz yüzeyinde kullanılan maddenin, yiyeceklere eklenerek kalori miktarını artırmadan tokluk hissini güçlendirip güçlendiremeyeceğini araştırdı ve bu araştırmayla da Ig Nobel Ödülüne hak kazandı.

Günümüzde sıfır kalorili içecekler, yapay tatlandırıcılar sayesinde popüler hale geldi. Araştırmacılar, benzer bir yaklaşımı katı gıdalara uygulamayı düşündü. Bir gıdanın kalorisi arttırmadan hacmini büyütmek ve dolayısıyla daha doyurucu olmasını sağlamak hedefleriydi.

Bunun için seçtikleri madde politetrafloroetilen (PTFE), yani Teflon’du. Önerdikleri oran, üç ölçü yiyeceğe bir ölçü Teflon tozu eklemek.

Elbette bu fikir kulağa pek iştah açıcı gelmiyor. Araştırmacılar da bunu bilerek, Teflonun güvenli olduğunu göstermek için birçok çalışmadan alıntı yapıyor. Farelerle yapılan deneylerde zararlı bir etki görülmemiş. Ayrıca Teflon, laboratuvar karıştırıcıları, tıbbi implantlar ve tüp bebekte kullanılan kateterler gibi birçok alanda zaten kullanılıyor.

Fizik

Yalnızca tonnarelli makarna, pecorino peyniri ve karabiberle yapılan “Cacio e pepe” İtalyan mutfağının en inatçı yemeklerinden biridir. Çünkü sosun pürüzsüz ve kremamsı olması gerekirken, çoğu zaman erimiş mozerellayı andıran lastiksi topaklar oluşur.

İtalyan fizikçiler bu sorunun nedenini araştırarak çözümü buldu. Physics of Fluids dergisinde yayımlanan çalışmalarında, sosun topaklanmasına yol açan “faz geçişi” sürecini incelediler ve bilimsel deneylerle neredeyse kusursuz bir tarif geliştirdiler.

Normalde aşçı, makarnanın nişastalı suyunun bir kısmını alır, uygun sıcaklığa getirir ve peyniri eritir. Ancak fizikçiler, sıcaklığın tek başına yeterli olmadığını gösterdi. Su ve peyniri nişasta olmadan karıştırdığınızda topaklanma artıyor. Az miktarda nişasta eklendiğinde ise sos pürüzsüzleşiyor. En iyi sonuç, nişasta oranının peynirin ağırlığının yüzde 2 ila 3’ü arasında olduğu durumda elde ediliyor.

Araştırmacılar, 4 gram patates ya da mısır nişastasını 40 gram suda eritip hafifçe ısıtarak jel haline getirmenin ve bu karışımı peynirle buluşturmanın mükemmel sonuç verdiğini belirtiyor. Karabiberi sonradan, kısa bir kavurmadan sonra eklemek ise yemeğin aromasını belirgin biçimde güçlendiriyor.

Mühendislik

Ayakkabı kokusu, Hindistan dahil dünyanın her yerinde yaygın bir sorun. Sıcak ve nemli iklim, terlemeyi artırıyor; yetersiz havalandırma ve temizlikle birleşince, ayakkabılar bakteriler için ideal bir ortam hâline geliyor. Özellikle Kytococcus sedentarius adlı bakteri, kötü kokunun başlıca nedeni. Ayakkabılıklar da bu kokuyu hapsederek durumu daha da kötüleştiriyor.

Shiv Nadar Üniversitesi’nden Vikash Kumar ve Sarthak Mittal, bu rahatsız edici soruna mühendislik gözüyle yaklaşarak “koku yayan ayakkabıların ayakkabılık deneyimini nasıl etkilediğini” araştırdı.

149 üniversite öğrencisiyle yapılan ankette, katılımcıların çoğu hem kendi hem de başkalarının ayakkabılarındaki kokudan rahatsız olduklarını söyledi. En sık başvurulan çözümler, ayakkabıları yıkamak, güneşte kurutmak, sprey deodorant ya da antibakteriyel toz kullanmaktı.

Araştırmacılar bu verilerden yola çıkarak bakterileri yok eden bir UV-C ışıklı ayakkabılık tasarladı. Sistemi, güçlü kokuya sahip spor ayakkabılar üzerinde test ettiler. Sadece iki ila üç dakikalık UV ışığı uygulaması, bakterileri öldürmeye ve kokuyu ortadan kaldırmaya yetti.

Havacılık

Doğada, özellikle olgunlaşan meyvelerde alkol doğal olarak oluşur. Bu meyveleri yiyen memeliler, kuşlar ve böcekler gibi bazı hayvanlar, sarhoş olup dengesini kaybeder. Böylece hem daha sakar hem de avcılara karşı savunmasız hale gelir.

Francisco Sánchez ve ekibi, bu etkinin Mısır meyve yarasalarının uçuş ve yön bulma becerilerini nasıl etkilediğini araştırdı. Yetişkin erkek yarasaları açık bir uçuş koridoruna yerleştirdiler ve farklı miktarlarda alkol içeren sıvılar verdiler. Ardından yarasaların bir uçtan diğerine uçma süresini ölçtüler. Alkol oranı arttıkça yarasalar daha yavaş uçtu; yani uçuş yetenekleri zayıfladı.

İkinci deneyde, yarasaların ekolokasyon seslerini kaydettiler. Alkol alan yarasalar, daha zayıf ve hatalı sesler çıkardı; bu da uçarken engellere çarpmalarına yol açtı. Araştırma, alkolün yarasaların hem uçuş kontrolünü hem de yön bulma yetisini doğrudan bozduğunu gösterdi. Bu bulgu da araştırmacılara 2025 lg Nobel ödülünü kazandırdı.

Psikoloji

Marcin Zajenkowski ve Gilles Gignac, insanlara —özellikle narsistlere— “zekisin” dendiğinde ne olduğunu araştırdı.

Polonya’dan 361 kişi çalışmaya katıldı. Katılımcılar önce zekâlarını başkalarıyla kıyasladı. Araştırmacılar daha sonra onlara narsisizm testi ve IQ testi uyguladı. Testin ardından iki grup oluşturdu. Bir gruba ortalamadan daha yüksek zekâya sahip olduklarını, diğerine ortalamanın altında kaldıklarını söyledi.

Sonuçlar netti. Katılımcılar IQ testinden sonra zekâlarını daha düşük değerlendirdi. Ancak aldıkları geri bildirim bu algıyı değiştirdi. Olumlu geri bildirim, kişilerin kendini daha özel hissetmesine yol açtı. Bu, narsisizmin geçici olarak artmasına neden oldu. Olumsuz geri bildirim ise özgüveni düşürdü ve etkisi daha güçlü oldu.

Araştırma, insanların zekâ algısının yalnızca ölçümle değil, dışarıdan gelen geri bildirimle de şekillendiğini ortaya koydu.

Beslenme

Batı Afrika’da yaşayan gökkuşağı kertenkelesi, normalde böcek ve küçük eklembacaklılarla beslenir. Fakat insan yerleşimlerine yakın yaşayan bireyler, zamanla yeni zevkler edinmiştir. Özellikle ekmek ürünlerine düşkünlükleriyle bilinirler.

Togo kıyısındaki bir tatil beldesinde, araştırmacılar bu alışkanlığı doğrulayan ilginç bir manzarayla karşılaştı: Bir gökkuşağı kertenkelesi, bir turistin “dört peynirli” pizzasını kapıp afiyetle yemeye başladı. Bu olay, Daniele Dendi ve ekibinin merakını uyandırdı. Acaba bu sadece rastlantı mıydı, yoksa kertenkeleler gerçekten pizzayı seviyordu?

Ekip, dokuz kertenkeleyi izlemeye aldı. Onlara iki farklı seçenek sundu: “dört peynirli” ve “dört mevsim” pizza. Tabaklar arası mesafe on metreydi. Kertenkeleler pizzayı 15 dakika içinde buldu, hatta dilimler için kavga etti. Ama sadece dört peynirli pizzayı yediler.

Araştırmacılar, bu tercihin peynirdeki belirli kimyasal bileşenlerle ya da sindirim kolaylığıyla ilgili olabileceğini düşünüyor. Sonuçta, görünüşe göre kertenkelelerin bile pizzada damak zevki var.

Pediatri

Julie Mennella ve Gary Beauchamp, emziren annelerin sarımsak tükettiğinde bebeklerin bundan nasıl etkilendiğini araştırdı. Amaçları iki soruya yanıt bulmaktı: Sarımsak, anne sütü kokusunu değiştiriyor mu? Ve eğer değiştiriyorsa, bu durum bebeğin emme davranışını etkiliyor mu?

Araştırmacılar yalnızca emziren sekiz kadınla çalıştı. Katılımcılardan önce sarımsak, soğan ve kuşkonmaz gibi kükürtlü yiyecekleri bir süre tüketmemeleri istendi. Ardından bazılarına sarımsak kapsülü, bazılarına ise plasebo verildi ve her iki durumda da süt örnekleri toplandı.

Sonuçlar oldukça ilginçti. Sarımsak kapsülü alan annelerin sütü, belirgin biçimde daha yoğun kokuyordu. Koku en yüksek düzeyine tüketimden iki saat sonra ulaştı. Üstelik bu sütlerdeki yağ oranı da azalmıştı. Daha da ilginci, bebekler sarımsak kokulu sütü emerken daha uzun süre memede kaldı ve daha güçlü emme davranışı gösterdi.

Bu bulgular, bebeklerin emzirme dönemindeki duyusal deneyimlerinin, ek gıdaya geçişte ve hatta ileriki yaşlardaki besin tercihlerini nasıl şekillendirdiğini anlamak açısından önemli bir ipucu sunuyor.

Edebiyat

Dr. William B. Bean, 35 yıl boyunca bir tırnağının ne kadar hızla uzadığını kaydetti ve inceledi. Ancak onu “Edebiyat” kategorisine taşıyan şey, bu sabırlı çalışmanın kendisi değil, kullandığı diliydi.

Gözlemlerine Orta Çağ astrolojisinden, James Boswell’den ve Moby Dick’ten alıntılar kattı. Satır aralarına, modern tıp eğitiminin soğuk ve mekanik yapısını eleştiren kişisel yorumlar ekledi. Bilimsel bir kayıt defteri, onun kaleminde neredeyse edebi bir denemeye dönüştü.

Peki, 35 yılın sonunda ne buldu? Yaş ilerledikçe tırnakların uzama hızı yavaşlıyor. Çocuklarda bu hız daha yüksek, sıcak ortamlar büyümeyi hızlandırıyor. Bean ayrıca, ölümden sonra saç ve tırnakların büyümeye devam ettiği inancının bir yanılgı olduğunu açıkladı: aslında büyüyen tırnak değil, gerileyen deridir.

Barış

Alkol genellikle bilişsel kontrolü zayıflatır; hafıza, dikkat ve karar verme süreçlerini olumsuz etkiler. Buna rağmen, iki dil bilen birçok kişi az miktarda alkolün yabancı dilde konuşmayı kolaylaştırdığını söyler. Bu çelişki, Fritz Renner, Inge Kersbergen, Matt Field ve Jessica Werthmann’ın ilgisini çekti.

Araştırmacılar Hollanda’daki Maastricht Üniversitesi’nde, ana dili Almanca olan ve Hollandaca bilen 50 öğrenciyi inceledi. Katılımcıların yarısına votka ve bitter limondan oluşan hafif alkollü bir içecek, diğer yarısına su verdiler.

On beş dakika sonra öğrenciler, Hollandacayı ana dili olarak konuşan biriyle kısa bir sohbet yaptı. Ardından hem öğrenciler kendi konuşmalarını değerlendirdi hem de gözlemciler bağımsız puanlama yaptı.

Sonuçları açıktı: Alkol, konuşma akıcılığını artırmıştı. Araştırmacılar bu durumu, alkolün yarattığı “cesarete” değil, dil kaygısını azaltmasına bağladı.


Kaynaklar ve ileri okumalar

Meet the 2025 Ig Nobel Prize winners. Yayınlanma tarihi: 9 Eylül 2025. Kaynak site: Ars Teknica. Bağlantı: Meet the 2025 Ig Nobel Prize winners

Matematiksel

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir