Psikoloji

Cotard Sendromu İnsanları Yaşayan Ölüler Olduğuna İnandıracaktır

Cotard sendromu kişinin öldüğüne, yaşamsal iç organlarının olmadığına ya da vücutlarının içinde çürüdüğüne inandığı, nadir görülen tuhaf beyin hastalıklarından biridir. Bu nedenle yürüyen ceset sendromu olarak da isimlendirilmektedir.

Yürüyen Ceset - Cotard Sendromu
Sendrom, bir kişinin tüm iç organlarını kaybettiğine dair inancından, gerçekten öldüklerine dair kesinliğe kadar uzanan bir dizi psikotik sanrıları kapsar.

Duygusal açıdan kendini birdenbire başkalarından uzak hisseden, dünyayı adeta uzaktan izliyormuşçasına gerçeklikten kopuk olan birini düşünün. Kulağa ölüm gibi geliyor. Dolayısıyla, bu belirtileri gösteren birçok kişi için ölüm bilinçdışı beynin ulaşabileceği en kolay açıklamadır. Dünyaya dair deneyimleri neden sığlaşmıştır? Neden hiçbir şey hissedemez? Bu durum karşısında beynin vereceği cevap ölü olduğu için olacaktır.

Gerçekten de Cotard sendromuna sahip olan kişiler dünyadan kopuk, etraflarındaki herkesten, hatta en yakınlarından bile uzak olduklarını hissederler. Sanki dünyadaki herkes bir filmde oynuyordur, onlar da bir seyircidir. Sonucunda zamanla vücutları bile kendilerine yabancılaşmaya başlar.

Cotard Sendromu Literatüre Nasıl Girdi?

Sendrom 1880’de, beyninin, sinir hücrelerinin, midesinin ve bağırsaklarının olmadığını, hatta kendisinin de ölü olduğunu düşünen bir hastasının açlıktan hayatını kaybetmesi sonucunda Fransız nörolog Jules Cotard tarafından tanımlanmıştır.

Jules Cotard (1840-1889) ve Matmazel X olarak bilinen ilk Cotard sendromu vakası.

Bugüne kadar anatomik, psikolojik, metabolik bir kaç anormalliğin sendromun sebebi olabileceği düşünüldüyse de Cotard sendromuna neyin yol açtığı hala önemli ölçüde belirsizdir. Ancak gelişim süreci ve tetikleyicileri hakkında araştırmalar ve bulgular mevcuttur. Sendromun üç aşamada geliştiği düşünülmektedir.

Başlangıç da hastanın zihninde yokluk hissi ve gerçeklerden uzaklaşma gibi düşünceler oluşmaya başlar. Sürekli üzgündür ve giderek ünlük alışkanlıkları değişir. Ayrıca ağır depresyon belirtileri gösterir. İkinci aşamada yokluk duygusu, kaygı bozukluğu, vücudunu inkâr etme, dikkatsizlik, çevredeki kişilerin isteklerine ısrarla karşı koyma gibi belirtiler ortaya çıkar. Son yani kronik aşamada ise çok ciddi hezeyanlar ve kronik depresyon görülecektir. Bu aşamada hastayı inandıklarından, düşündüklerinden uzaklaştırmak zordur.

Cotard Sendromu Olası Sebepleri Nelerdir?

Cotard sendromu oldukça nadir bir durumdur. Nadir görülen bir hastalık olduğu için bu konuda yapılan araştırma sayısı da hayli sınırlı durumda. Ayrıca sendromun başlama yaşının 52±14,5 yıl olduğu tespit edilmiştir. Ancak nadir de olsa gençlerde de görülebilmektedir. Ayrıca mevcut vakalar üzerinde yapılan araştırmalara göre kadınlar erkeklerden daha fazla sendrom belirtileri göstermeye meyillidir.

Sendromun, bazı ilaçların nadir görülen bir yan etkisi olabileceği düşünülmektedir. Örneğin, Herpes virüsünün neden olduğu uçuğun ve başka enfeksiyonların tedavisinde kullanılan asiklovirin isimli ilacı kullanan kişilerin %1’inde Cotard sendromunun da dahil olduğu bazı psikolojik yan etkiler görülmüştür. Ayrıca depresyonun ya da bipolar bozukluğun da Cotard sendromunun etkenlerinden olabileceği düşünülmektedir.

Cotard sanrısının nasıl ortaya çıktığı tam olarak bilinmese de algılarla duygular arasında bağlantı kuramamaktan kaynaklandığı düşünülüyor. Nörolojik olarak beynin iki alanı – duyusal sistem ve limbik sistem – arasındaki bağlantısızlıkla ilişkilendiriliyor.

Limbik sistem duygu ve anıları işler. Ayrıca temporal lobun iç yüzeyinde bulunan amigdala ve hipotalamus gibi bölgeleri içerir. Öne sürülen kurama göre, temporal ve pariyetal lob hasarı duyusal ve !imbik sistemler arasındaki iletişimi aksattığında (ya da !imbik sistemin kendinde hasar varsa), hastalar dünyayı her zaman olduğu gibi ama herhangi bir duygusal tepki vermeksizin görür, işitir ve koklar

Cotard Sendromu İle İlgili Bir Vaka Analizi

Bu sendromun nasıl bir deneyim olduğunu merak ederseniz gerçek bir vakadan örnek verelim. Geçtiğimiz yıllarda 57 yaşındaki Graham Harrison, başarısız bir intihar girişimine rağmen öldüğüne inanıyordu. Başarısız girişimin devamında hastanede kaldırılmıştı kendine geldiğinde öldüğünü düşünüyordu. Tat ve koku duyusunu kaybettiğini söylüyordu. Yemek ve konuşmak ihtiyacı duymuyordu.

Şaşkın doktorlar, Graham’ı Exeter Tıp Okulu’ndan nörolog Adam Zeman ve Belçika’daki Leige Üniversitesi’nden Steven Laureys ile temasa geçirdi. Sonunda Graham PET taraması (pozitron emisyon tomografisi) yapılan tek Cotard sendromlu kişi oldu. Bulgular ise oldukça şaşırtıcıydı.

Yürüyen Ceset - Cotard Sendromu
Görsel, sağlıklı bir insanla karşılaştırıldığında Graham’ın beyninin daha az aktif olan (mavi renkli) alanlarını gösteriyor.

Graham’ın beyin fonksiyonları, anestezi verilmiş ya da uyuyan birinin beyin fonksiyonlarına benziyordu. Beyninin ön ve yan bölümlerindeki alanlarda görülen metabolik etkinlik bitkisel hayatta olan bir kişininki kadar düşüktü.

Graham’a psikoterapi ve ilaç tedavisi uygulandı ve sonucunda da şikâyetleri azaldı. Graham, Cotard sendromunu yaşamış, teşhis konmuş ve tedavi edilerek şikâyetlerinin azalması sağlanmış şanslı azınlıktan biri oldu. Çünkü bu sorunu yaşayan ve açlıktan ölen ya da intihar ederek yaşamına son veren Cotard sendromlu kişiler olduğu bilinmektedir.

Sonuç Olarak

Yaşamımızın her günü beyindeki bilinçdışı sistem birbirinden ayrı sayısız bilgiyi biriktirip bunlardan organize bir hikaye dokur. Bizler de bilinçli olarak o hikayeyi deneyimleriz. Ama beyindeki sinyal haberleşmesinde bir sorun olduğunda hikaye farklı bir kanaldan akar. Algı ve duyu arasındaki bağlantının bozulduğu Cotard sendromu da bunun ilginç bir örneğidir.

Aslına bakarsanız bu yazıda ele aldığımız Cotard sendromu ve Capgras Sendromu madalyonun iki farklı yüzü gibidir. Capgras sendromlu bir kişi, tanıdığı herkesin yerini fiziksel açıdan özdeş bir sahtekarın aldığına inanır.

Capgras ve diğer sanrılar beynimizin tuhaf çalışma şeklini vurgular. Nöropsikiyatrik sorunların neden olduğu farklı beyin bölgeleri arasındaki bağlantı kaybı, ebeveynlerimizin yerini onlara tıpatıp benzeyen bir sahtekarın aldığını düşünmemize neden olabilir. Hatta artık yaşayan bir insan değil, bir ceset olduğumuza bile karar verebiliriz! Konu hakkındaki bilgiyi bu yazıdan okuyabilirsiniz. Herkesi Sahtekar Sanmamıza Neden Olan Capgras Sendromu Nedir?


Kaynaklar ve İleri Okumalar:


Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Sibel Çağlar

Merhabalar. Matematik öğretmeni olarak başladığım hayatıma 2016 yılında kurduğum matematiksel.org web sitesinde içerikler üreterek devam ediyorum. Matematiğin aydınlık yüzünü paylaşıyorum. Amacım matematiğin hayattan kopuk olmadığını kanıtlamaktı. Devamında ekip arkadaşlarımın da dahil olması ile kocaman bir aile olduk. Amacımıza da kısmen ulaştık. Yolumuz daha uzun ama kesinlikle çok keyifli.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu