Biyoloji ve Coğrafya

Ölümsüz Denizanası İnsanlık İçin Ne İfade Ediyor?

İnsanlar her zaman ölümü aldatma fikrinden etkilenmişlerdir. Aradığımız cevap denizlerin derinliklerinde olabilir.

İnsanlar her zaman genç kalma ve hatta ölümsüz olma fikrinden etkilenmişlerdi. Ancak ölümsüzlüğün sırrı bunca zamandır bir denizanası biçiminde okyanusta yüzüyor olabilir. Ölümsüz denizanası olarak bilinen Turritopsis Dohrnii biyolojik olarak sonsuza kadar yaşamaktadır.

Hem Akdeniz’in hem de Japonya’nın sularında bulunan bu denizanası türü cinsel olgunluğa eriştikten sonra gerekli durumlarda, gençlik evresine geri döner. Sonrasında da tekrar olgunlaşır. Bu, bir kelebeğin tekrar tırtıla dönüşmesine ve sonra tekrar kelebeğe dönüşmesine benzer bir başarıdır. Bu durumu sonsuza kadar tekrarlama yeteneğine de sahip olduğu için bu denizanası için kelimenin tam anlamıyla ölümsüzdür. Onun ölmesinin tek yolu bir avcı tarafından yok edilmesidir.

Örneğin, bir Turritopsis’in yiyecek eksikliğiyle karşı karşıya olduğunu varsayalım. Normal bir denizanası bu durumda açlıktan ölecektir. Ancak aynı şey ölümsüz denizanası için geçerli değildir. Bunun yerine ölümsüz denizanası, bebeklik evresine geri dönerek hayatta “ikinci bir şans” elde etmeye çalışacaktır. Bu özelliğe sahip birkaç hayvan türü bilinmektedir: Diğerleri, Laodicea undulata ve Aurelia cinsi denizanalarıdır.

T. dohrnii’yle çok yakın bir akrabası var: Turritopsis rubra. Bu türün de ölümsüz olup olmadığı bilinmiyor (Tony Wills / Wikimedia Commons)

Bilim insanları ölümsüz denizanasını ilk kez 1883 yılında Akdeniz’in ılık sularında keşfettiler. Ancak türün benzersiz yeteneklerini keşfetmeleri bir yüzyıl daha alacaktı. Bilim insanları yakın zamanda yayınlanan bir makalede denizanasının genetik dizilimini haritalandırarak, ” T. dohrnii’nin gençleşmesinin ardındaki temel moleküler mekanizmaları” ortaya çıkardı. Araştırmacılar, çalışmalarının yaşlanan insanlar için sağlığı geliştirmeye yardımcı olabileceğini söylüyor.

Ölümsüz Denizanası Özellikleri Nelerdir?

Deniz anası şemsiyeye benzer ve bu şemsiyeye benzer yapının alt kısmının kenarlarından ve ortasından dokunaçlar sarkar. Dokunaçların bu şekli, deniz anasının antik Yunan mitolojisinde anlatılan Medusa’ya benzetilmesine ve Medusa olarak anılmasına neden olmuştur.

Ölümsüz bir denizanası da yaşamına diğer denizanaları gibi başlar. Denizanaları eşsiz olarak üreyebilmektedir. Gövde kısımlarında bulunan bezlerdeki üreme hücrelerini suya döker ve yumurta suda döllenir. Döllenme sonucunda yumurta, önce larva sonra polip evrelerinden geçer. Polip evresinde bu canlılar bir hayvandan ziyade bir bitkiye benzer. Tutundukları yerden, ağızlarında bulunan dokungaçlarla avlanır. Sonrasında da medusa yani yetişkinlik evresi gelir.

Birçok denizanası bu döngüyü tamamlarlar. Medusa evresinden sonrasında da ölüm anlamına gelir. Ancak yetişkin bir “ölümsüz denizanası” yaralanma, stres altında kalma ve benzeri bir durumda, bir başka anlatımla başka bir canlının ölümle karşılaşacağı bir durumda, ölmek yerine hayatı geriye doğru saracaktır. Bunun için dokungaçlarını emer. Bu sayede de polip evresine geri döner. Bu bir nevi yeniden doğma olarak düşünülebilir.

Ölümsüz Denizanası Bilim İçin Ne İfade Eder?

Araştırmacılar, akrabalarıyla karşılaştırıldığında, “ölümsüz denizanasının” DNA’yı onaran ve koruyan gen miktarının iki katına sahip olduğunu buldular . Bu, T. dohrnii’nin daha fazla restoratif protein üretmesini sağlar. Özellikle yaşla kısalma eğilimi gösteren telomerlere ait gen mutasyonlarına sahip olmalarının ölümsüzlük olgusu ile ilişkisi olduğu düşünülüyor.

Tüm bu bulgular insana da yardım edecektir. Ancak bu elbette tam da hayal ettiğimiz biçimde değil. Sonuçta bir denizanası değiliz ve yaşlandığımız zaman hayata baştan başlamamız mümkün değil. Bununla birlikte bu ilginç canlının sırlarını anlamak yaş ile birlikte ortaya çıkan hastalıklara karşı bir çözüm üretme şansını elde etmemizi sağlayacaktır.

Alanında önde gelen araştırmacılardan biri olan Japon bilim adamı Shin Kubota bu konuda çalışmalar yapan bilim insanlarından.

Her ne kadar bazı bilim insanları bu konuda oldukça temkinli olsalar da iyimser olanlar da vardır. Bu umut ve iyimserlik dünyanın birçok ülkesinde yapılan araştırmaların yolunu açmıştır. Bu araştırmaların en önemli merkezlerinden biri olan Japonya’da bu konudaki araştırmaların en önde gelen bilim insanlarından biri Shin Kubota bu sıra dışı canlının ölümsüzlük ve yaşam sırlarını çözersek bunun insan için ölümsüzlüğün sırrını çözmemize de büyük katkısı olacağını düşünmektedir.

Sonuç olarak yazılı tarihi boyunca, Gılgamış Destanı’ndan bu yana insanlığın peşinden koştuğu ölümsüzlüğün sırrını olmasa bile insan hayatının uzatılmasına, kritik organların yenilenmesine katkıda bulunabilecek bazı ipuçları bulma şansını elde etmiş olmamız mümkündür.



Kaynaklar ve ileri okumalar


Dip Not:

Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım

Matematiksel

Batuhan Erdik

Grafik tasarımcısı ve bilgisayar meraklısı...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu