Biyoloji ve Coğrafya

Neden Yaşlanıyoruz? Yaşlanmayı Durdurmak ve Hatta Zamanı Geriye Sarmak Mümkün mü?

Doğum, yaşam ve ölüm. İnsan var oluşunun doğal döngüsü bu. Ne kadar uzun yaşarsak yaşayalım, yaşlanma süreci kaçınılmazdır. Bir kez kırk beşi geçtiğinizde, fiziksel sağlığınız söz konusu olduğunda, işler yokuş aşağı gitmeye başlar. Peki ama neden yaşlanıyoruz? Daha da önemlisi bu süreci yavaşlatmak ve hatta geri çevirmek mümkün mü?

Bu sorulara şipşak verilecek bir yanıt yok. Onlarca yıldır bilim insanları bu konuyu inceliyorlar. Şu anda neden yaşlandığımıza dair 300’den fazla teori var ve uzmanlar her gün daha fazlasını öğreniyor. Aslına bakarsanız yaşlanmadan bahsedildiği zaman akla iki tip yaşlanma gelmelidir. Bunlar içsel ve dışsal yaşlanmadır.

Aslında İki Tip Yaşlanma Vardır

Neden Yaşlanıyoruz?
Yaşlanmanın biyolojisi, esasen, vücudun kendini tamir etme yeteneğinin kaybı ile ilgilidir. Bu da talihsiz bir evrim sonucudur.

İçsel yaşlanma, doğal olarak meydana gelen genetik olarak önceden belirli bir süreçtir. Dışsal yaşlanma, yaşadığınız yer, stres düzeyleriniz ve yaşam tarzı alışkanlıklarınız (sigara içmek gibi) gibi sizin tarafınızdan seçilen dış faktörlerin bir sonucudur.

Hücresel yaşlanma içsel faktörlere bağlıdır. Hücrelerin biyolojik yaşlanması ile ilgilidir. Hücreler vücudun temel yapı taşlarıdır. Hücreleriniz bölünmeye, çoğalmaya ve temel biyolojik işlevleri yerine getirmeye programlanmıştır. Ama ne kadar çok hücre bölünürse, o kadar yaşlanırlar.

Buna karşılık, hücreler sonunda düzgün çalışma yeteneklerini kaybederler. Hücreler yaşlandıkça hücresel hasar da artar. Bu, hücreyi daha az sağlıklı hale getirerek biyolojik süreçlerin başarısız olmasına neden olur. Hücresel hasar da zamanla birikir.

Telomerler, her bir DNA zincirinin ucundaki koruyucu kapaklardır. Bazı bilim insanları bunları, ayakkabı bağlarının yıpranmasını önleyen plastik uçlara benzetir. Araştırmalar, hücreler her bölündüğünde, kromozomun uçlarının kısaldığını göstermektedir. Telomerler kaybolduğunda, kromozomlar kararsız hale gelir. Bunun sonucunda da ortaya problemler çıkmaya başlar. Bunlardan en önemlisi, kromozomların doğru şekilde kopyalanamamasıdır

Neden Yaşlanıyoruz? Yaşlanma Süreçleri Nelerdir?

Yaşlanmanın tek bir nedenden ziyade birden çok süreçten kaynaklandığı genel olarak kabul edilmektedir. Ayrıca, bu süreçlerin birbiriyle etkileşime girmesi ve örtüşmesi de muhtemeldir. İşte en öne çıkan teorilerden bazıları:

Programlanmış yaşlanma teorileri

Bu gruptaki teoriler, insanların yaşlanmak için tasarlandığını ve hücrelerimizin vücudumuza kodlanmış önceden belirlenmiş bir yaşam süresine sahip olduğunu söylüyor. Bu kapsamda gen teorisi de incelenmektedir. Bu teori, belirli genlerin zamanla “açılıp” “kapandığını” ve yaşlanmaya neden olduğunu öne sürüyor.

Endokrin teorisine göre yaşlanma, endokrin sistem tarafından üretilen hormonlardaki değişikliklerden kaynaklanır. Otoimmün teorisine göre de insanın bağışıklık sistemi zamanla azalma eğilimi göstermektedir. Bunun sonucu da hastalıklar ve yaşlanmadır.

Kök hücreler, vücudumuzda farklı hücre türleri olma yeteneğine sahip hücrelerdir. Birçok dokuda, hasar görmüş veya ölmüş hücreleri yenileyerek dahili bir onarım sistemi görevi görürler. İnsanlar yaşlandıkça, kök hücreler de tükenecektir. Kök hücrelerin tükenmesi, yenilenmesi gereken dokuların aslında yenilenmediği anlamına gelir.

Şu ana kadar okuduğunuz teorilerin birçok destekçisi vardır. Bununla birlikte, sigarayı bırakmak ve egzersiz yapmak gibi alışkanlıklar ile bu gruptaki yaşlanma süreçlerini iyileştirme şansınız pek yok gibidir. Oysa ki araştırmalardan, bu olumlu alışkanlıklar ile yaşlanma arasında bir ilişki olduğunu görüyoruz.

Hata teorileri

Hata teorileri veya hasar teorileri, programlanmış teorilerin tam tersidir. Yaşlanmanın rastgele ve planlanmamış hücresel değişikliklerden kaynaklandığını varsayıyorlar. Yaşlanma hata teorileri şunları içerir.

Aşınma ve yıpranma teorisi. Bu, hücrelerin zamanla parçalanıp hasar gördüğü fikridir. Ancak eleştirmenler, vücudun onarım kabiliyetini hesaba katmadığını iddia ediyor.

Genom kararsızlığı teorisi. Bu teoriye göre yaşlanma, vücudun DNA hasarını onarma yeteneğini kaybetmesi nedeniyle gerçekleşir.

Çapraz bağlantı teorisi. Bu teori, yaşlanmanın hücrelere zarar veren ve biyolojik fonksiyonları yavaşlatan çapraz bağlı proteinlerin birikmesinden kaynaklandığını iddia eder.

Yaşam oranı teorisi. Bu teorinin savunucuları, bir organizmanın metabolizma hızının ömrünü belirlediğini söylüyor. Bununla birlikte, teori, sağlam ve tutarlı bilimsel kanıtlardan yoksundur.

Serbest radikal teorisi. Bu teori, yaşlanmanın serbest radikallerin neden olduğu oksidatif stresin birikmesinden kaynaklandığını ileri sürmektedir. Ancak bazıları, bu teorinin yaşlanmada görülen diğer hücresel hasar türlerini açıklamakta başarısız olduğunu söylüyor.

Mitokondriyal teori. Serbest radikal teorisinin bir varyasyonu olan bu teori, mitokondriyal hasarın serbest radikalleri serbest bıraktığını ve yaşlanmaya neden olduğunu söylüyor. Teori, somut bilimsel kanıtlardan yoksundur.

Yaşlanmanın biyokimyasal teorisi

Diğer bir teori ise biyokimyasal reaksiyonların yaşlanmaya neden olduğudur. Bu reaksiyonlar doğal olarak ve yaşam boyunca sürekli olarak gerçekleşir. Bu bağlamda da aşağıdaki teoriler incelenmektedir.

Gelişmiş glikasyon son ürünleri (AGE’ler). AGE’ler, yağlar veya protein şekere maruz kaldığında gelişir. Yüksek seviyeler de olmaları durumunda yaşlanmayı hızlandıran oksidatif strese yol açarlar. Isı şoku proteinleri hücreleri stresten korur, ancak yaşlandıkça tepkileri azalır. Hasar birikimi: Normal kimyasal reaksiyonlar zamanla DNA’ya, proteinlere ve metabolitlere zarar verir.

Size yazının başında “Neden Yaşlanıyoruz?” sorusuna cevap olarak 300’den fazla teori olduğundan bahsetmiştik. Şu ana kadar aktardıklarımız bunların arasından önce çıkanlardı. Bu nedenle haberlerde yaşlanmayla ilgili bir çok yazı okursunuz. Çoğu zaman da birinin dediği diğerinin dediğine pek benzemez. Şimdi yazının ikinci kısmında hepimizi ilgilendiren bir soruya ve bir de sevindirici gelişmeye cevap verelim.

Bilim insanları farelerde yaşlanmayı tersine çevirdi. Amaç, aynı şeyi insanlar için yapmaktır.

Yaşlanmanın Etkilerini Azaltmak Mümkün mü?

Yaşlanmayı durdurmak ve hatta tersine çevirmek harika olmaz mıydı? Benjamin Button filmi gerçek olmaya giderek daha yakın gibi gözüküyor. Sonucunda yaşlılık sadece ölüm için ana risk faktörü olmakla kalmaz, aynı zamanda yaşa bağlı bir çok hastalığında ortaya çıkmasına neden olur. Ancak güzel bir haberimiz var.

Yakın zamanda yayınlanan bir çalışma bizlere, yaşlı, kör farelerin görme yetilerini geri kazandıklarını aktardı. Bu fareler ayrıca daha akıllı, daha genç beyinler geliştirdiler. Daha sağlıklı kas ve böbrek dokusu oluşturdular. Öte yandan, genç fareler erken yaşlandı ve vücutlarındaki neredeyse her dokuda yıkıcı sonuçlar oluştu.

Harvard Tıp Fakültesi Blavatnik Enstitüsü’nde genetik profesörü olan David Sinclair, deneylerin yaşlanmanın tersine çevrilebilir bir süreç olduğunu, “istendiğinde ileri ve geri” değişim yapmanın mümkün olduğunu söyledi.

Cell dergisinde yayınlanan bu çalışma, yaşlanmanın DNA’mızı baltalayan genetik mutasyonların bir sonucu olduğu gerçeğine meydan okuyor. Araştırmacılara göre, DNA vücudun donanımı ise, epigenom ise yazılımıdır. Epigenler, her gene “ne yapacağını, nerede yapacağını ve ne zaman yapacağını” söylemeyi bekleyen proteinler ve kimyasallardır. Epigenom kelimenin tam anlamıyla genleri açar ve kapatır.

Olası çevresel faktörler neticesinde hatalı çalışmaları sonucunda da hücreler, bilgiyi kaybetmeleri nedeniyle zaman geçtikçe genlerini tamir edemez hale gelirler. Genomik hasar ne kadar birikirse, tamir kabiliyetleri de o kadar azalacaktır. Ancak araştırmacılar son çalışmalarında yeniden doğru okuma yeteneğini geri kazandıran bir sıfırlama anahtarına dokunarak sistemi baştan başlatabileceklerini iddia ediyorlar.

Bunun sonucunda da kaç yaşında olursanız olun, bu anahtara dokunarak yeniden gençlik yıllarınıza döneceğinizi söylüyorlar. Ancak küçük bir sorun var. Henüz insanlarda bu açma kapama anahtarının nerede olduğu bilinmiyor.

Sonucunda insanlar üzerinde herhangi bir yaşlanma karşıtı klinik denemenin başlaması, analiz edilmesi için onlarca yıl geçmesi gerekecektir. O vakte kadar en iyi çözüm halen sağlıklı beslenmek, spor yapmak vb gibi bildiğiniz süreçler gibi gözüküyor. Yazının devamında göz atmak isteyebilirsiniz: Olumsuz Düşünceler Daha Hızlı Yaşlanmanıza Neden Olabilir!


Kaynaklar ve ileri okumalar:

Matematiksel

Sibel Çağlar

Merhabalar. Matematik öğretmeni olarak başladığım hayatıma 2016 yılında kurduğum matematiksel.org web sitesinde içerikler üreterek devam ediyorum. Matematiğin aydınlık yüzünü paylaşıyorum. Amacım matematiğin hayattan kopuk olmadığını kanıtlamaktı. Devamında ekip arkadaşlarımın da dahil olması ile kocaman bir aile olduk. Amacımıza da kısmen ulaştık. Yolumuz daha uzun ama kesinlikle çok keyifli.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu