“Özel bir yeteneğim yok, sadece tutkuyla meraklıyım.” der Albert Einstein. Bize merakımızın peşinden gitmemizi önerir. Gerçekten de hepimizin içinde bir yerlerde doğuştan gelen merak dürtümüz vardır.
Merak ederek öğrenir ve büyürüz. Merak, bizi Ay’ı keşfetmeye, en yüksek dağlara ve en derin okyanuslara gitmeye teşvik eden tüm bilim ve deneylerin itici gücüdür. Sonucunda tutkulu bir şekilde merak ederek öğrenmeye ve büyümeye devam edersek de daha da meraklı hale geliriz. Merak yeniliği, ilerlemeyi ve öğrenmeyi motive eder.
İnsanların yemek yeme dürtüsü vardır. Çoğalma dürtüsü vardır. Hayatta kalma dürtüsü vardır. Aslında aynı şekilde doymak bilmez bir öğrenme dürtüsü de bulunur. Merakın merak konusu olmasının nedeniyse, en azından görünüşte, belirli bir getirisinin olmamasıdır. Sonuçta bu yazıyı okumanızın hiçbir nedeni yoktur. Aslında merakın tam olarak bir tanımı bile yapılamaz.
Ayrıca hepimiz eşit derecede meraklı olmayız. Bazı insanlar sorgulamadan, araştırmadan yaşayamazlar. Bazıları ise sahip olduklarından ve gördüklerinden oldukça memnundur. Peki o zaman merakı tetikleyen şey nedir? Ayrıca neden bazı insanlar daha meraklı olur?
İnsan Neden Merak Eder?
Beynimiz bizi iyi davranışlar için ödüllendirir. Karnımızı doyurduğumuzda, sevdiğimiz bir şey yaptığımızda beynimiz bize “Aferin – al sana endorfin” der. 1998’de sinirbilimci Jaak Panksepp bu sisteme, beynin yedi temel duygusal işlevinden birini (korku, panik ve oyun gibi) oluşturan “arama sistemi” adını verdi. Arama sistemi, bizi keşfetmeye, yemek yemeye ve konfor alanımızın ötesine geçmeye teşvik eden şeydir.
Bu hedefe yönelik bir sistemdir. Bu hedefe erişilmesi durumunda da çeşitli ödül mekanizmaları devreye girer. Aslında bu, insanları macera aramaya, risk almaya iten bir evrim mekanizmasıdır. Sonucunda böyle bir sisteme sahip olmasaydık, muhtemelen çalışma odamızın ötesini bilemezdik. Nörobilimsel düzeyde, bu sistemin arkasındaki ödül mekanizması mezolimbik yol olarak bilinir.
Bunun yanında, merakın genetik bir bileşeni de vardır. Genler ve çevre, bireyleri şekillendirmek ve merakları da dahil davranışlarına rehberlik etmek için birçok karmaşık yolla etkileşime girer. 2007 tarihli bir araştırmaya göre, araştırmacılar özellikle bir tür kuş cinsinde daha yaygın olan, çevresini keşfetmeye hevesle ilgili, belirli bir gende meydana gelen değişiklikleri belirlediler. İnsanda ise, bu gende meydana gelen ve DRD4 olarak bilinen mutasyonlar, bir kişinin yenilik arama eğilimiyle ilişkilendiriliyor.
Merak, Merakı Tetikler
Beynimizin her bölümü daha fazla kullanımla daha hızlı ve daha verimli hale gelir. Bir görevi veya belirli bir davranışı ne kadar çok yaparsak, çeşitli nöral yolla güçlenir. Çoğumuz okumayı, araba kullanmayı veya yürümeyi düşünmek için neredeyse hiç duraksamayız. Bunun nedeni, bu davranışların sinirsel yollarının düzenli kullanımla yerleşik hale gelmiş olmasıdır.
Bir çocuk büyüdükçe, biyolojileri onları doğal olarak belirli risk arama davranışlarında ödüllendirecektir. Ergenlik çağındaki bir çocuğu olan veya tanıyan herkes, sürekli sınırları zorlamanın ne demek olduğunu anlayacaktır.
Yeni doğan bir bebek kısa bir sürede inanılmaz miktarda bilgi öğrenmek zorundadır. Yüzlerce çalışma, bebeklerin yeniliği tercih ettiğini göstermektedir. Ayrıca 1964 yılında yapılmış klasik bir çalışmada, bir psikolog, 2-6 ay arasındaki bebeklerin karmaşık görsel bir desene baktıkça desenle daha az ilgilendiklerini gösterdi. 1983’te yapılan başka bir araştırma, biraz daha büyük (8-12 aylık) bebeklerin oyuncaklara alıştıklarında, bebek bakanların çok iyi bildiği bir durum, yenilerini tercih ettiklerini gösterdi.
Algısal Merak
Bu yenilik tercihinin bir adı var: algısal merak. Hayvanları, bebekleri ve muhtemelen yetişkin insanları, alıştıktan sonra onlarla daha az ilgilenmeye başlamadan yeni şeyler keşfetmeye ve aramaya motive eden şey budur. Bu çalışmaların gösterdiği gibi, bebekler bunu her zaman yapar. Ama bu sadece bebeklere özgü değil.
Kargalar algısal merakı bir öğrenme aracı olarak kullanmakla ünlüdür. Örneğin, çevrelerini keşfetme dürtüsü muhtemelen kargaların ulaşılması zor yarıklardan larvaları balık gibi avlamalarına yarayacak basit araçlar kullanmayı öğrenmelerine yardımcı olur. Algısal merak problem çözme ve bilgi boşluklarını ortadan kaldırma ile ilgilidir. Sonucunda, bir gizemin arkasındaki sırları merak etmeniz algısal meraktır.
Epistemik Merak
Başka bir merak türü de özel olarak insana özgüdür. Psikologlar bunu epistemik merak olarak adlandırır ve bu bilgi aramak – belirsizliği ortadan kaldırmakla ilgilidir. Epistemik merak, yaşamın ilerleyen dönemlerinde ortaya çıkar. Aslında, mucitlerin ve bilim insanlarının çalışmalarının arka planındaki itici güçtür. Princeton Üniversitesi’nde antropoloji profesörü Agustín Fuentes’e göre, bu merak türü insanları diğer hayvanlardan ayıran şeydir.
El baltalarından akıllı telefonlara, farklı teknolojilerin icat edilmesiyle dünyanın neredeyse her köşesini doldurmamıza yol açtı. Fuentes, “İnsanlar, doğayı basitçe değiştirmenin ötesinde, bu tür bir meraktan doğan tüm yeni olasılıkları hayal etme ve icat etme yoluna gitti” diyor.
Sonuçta, merak yaşantımız için gerekli evrimsel bir mekanizmadır. Yazımızı Leonardo Da Vinci’ye ait olduğu düşünülen bir söz ile kapatalım. “Hayata doymak bilmez bir merakla yaklaş ve kesintisiz öğrenmek için sürekli arayış içinde ol. “
Kaynaklar ve İleri okumalar:
- Why are humans so curious?; Yayınlanma tarihi: 19 Temmuz 2020; Bağlantı: https://www.livescience.com/
- Fidler, A. E., van Oers, K., Drent, P. J., Kuhn, S., Mueller, J. C., & Kempenaers, B. (2007). Drd4 gene polymorphisms are associated with personality variation in a passerine bird. Proceedings of the Royal Society B: Biological Sciences, 274(1619), 1685-1691.3- https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/14191712/
- How Do You Learn to Walk? Thousands of Steps and Dozens of Falls per Day; Yayınlanma tarihi: 18 Ekim 2012; Bağlantı: https://journals.sagepub.com/
- Discover Interview: Jaak Panksepp Pinned Down Humanity’s 7 Primal Emotions; Yayınlanma tarihi: 31 Temmuz 2012; Bağlantı: https://www.discovermagazine.com/
Matematiksel