
Tolstoy’a ait olduğu iddia edilen bir söz var. Bu sözün yazının başlığını açıklayan bir işlevi var. “Kibir ve inat bir kişinin kendini mükemmel görmesini sonra da sonunu oluşturur.” Brain Dergisi’nde yayımlanan bir makaleye dayanan psikolojik hastalık Hubris Sendromu, David Owen ve Jonathan Davidson isimli psikiyatristlerin ”güç zehirlenmesi” olarak tanımladığı bir durumdur.
Hayatın her alanında kibirli bireylerin örnekleri olsa da, bu olgu en çok iktidar konumunda olanlarla ilişkilendirilir. Bu kişilerde kibir, kibir, yeteneklerini aşırı derecede abartmak veya hata yapabileceklerine inanmayı reddetmek gibi çeşitli şekillerde aşırı düzeyde gurur, güven biçiminde ortaya çıkar.
Hubris Sendromu’nun özellikle politikacılarda görülen bir kibir hastalığı olduğu, bu kibrin ”tanrısal ego” boyutuna ulaştığı belirtiliyor. Tanrısal Ego ile ”her şeyin belirleyicisi, karar vericisi, oluşturucusu, en doğru kararın o kişinin kendisinden çıkabilecek olduğu sanrısında olan bir ölümlü olmak çelişkisi” vurgulanıyor diyebiliriz. Owen ve Davidson’ın çalışması; geçmişin, şimdinin ve geleceğin politikacılarının (ve politikacı adaylarının) psikolojik durumunu irdeleyerek tıp ve psikiyatri literatürüne önemli bir katkı sağladı.

Hubris Sendromuna yakalananlarda görülen bazı özellikler
Hubris terimi tıbbi bir hastalık olarak tanımlanırken abartılı gurur ve başkalarını küçümseme duygusu olarak ifade edilmektedir. Özellikle yöneticilerde ve liderlerde yaygın görülen bu sendrom, gücün belirli bir oranı aşması ve aşırı kibire kapılması sonucu görülen tıbbi bir hastalık olarak tanımlanmaktadır. Çalışmada bazı belirtiler aşağıdaki gibi verilmiştir.
- 1. Dünyayı öncelikli olarak güç gösterisi ve zafer arayışının arenası gibi görmeye yatkınlık.
- 2. Kendi imgesini zenginleştirmek için kendisini hep iyi gösterecek durumlarda bulunmaya eğilim.
- 3. İmaj ve görünümle ilgili orantısız kaygı.
- 4. Gündelik etkinliklerinden mesihvari bir tarzda bahsetmek ve yüceltilmeye yatkınlık.
- 5. Kendisiyle ulusu ya da kurumu özdeşleştirmek, kendi bakışı ve çıkarlarıyla ulusun/ kurumunkini özdeşleştirmek.
- 6. Kendisinden üçüncü tekil şahıs zamiriyle ya da “biz” diye söz etmek.
- 7. Kendi yargılarına aşırı güven ve başkalarının öneri ve eleştirilerini küçümsemek.
- 8. Her şeyi kişisel olarak başarabileceğine dair kadiri mutlaklık hissi ve abartılmış kendine inanç.
- 9. Çevresindeki fanilere ya da halka değil, tarih ve Tanrı’ya hesap vereceği inancı.
- 10. Tanrı ve tarih karşısında haklı bulunacağına dair sarsılmaz inanç.
- 11. Sıklıkla artan bir yalnızlaşmanın eşlik ettiği gerçeklik duygusunun kaybı.
- 12. Huzursuz, acelecilik, pervasızlık ve dürtüsellik.
- 13. Ahlaki doğruluğu pratiklik, bedel ve sonuçların değerlendirilmesini önlemek için kullanma.
- 14. Kibirli yetersizlik; kendisine aşırı güvenen lider politikanın girdisi çıktısı hakkında kafa yormadığından işler yolunda gitmemektedir.
Çalışmada bu sendromu taşıyan siyasetçilerin genellikle uzun süre görevde kalan kişiler olduğu belirtiliyor. Makalede ayrıca Hubris Sendromu’na yakalanan politikacıların uzayan görev süreleri ve sendromun etkisiyle başta ekonomik krizler, savaşlar, kaos ortamlarını oluşturma ihtimallerinin çok yüksek olduğu vurgulanıyor.
Hubris Sendromu Belirtileri Gösteren Kişilere Verilen Örnekler
Makalede Margaret Hilda Thatcher, Tony Blair, George Walker Bush, John F. Kennedy, Richard Nixon gibi örnekler yer alıyor. Ayrıca ABD Başkanları için 1776-1974 yılları arasında yapılan akıl hastalığı incelemelerinde 18’inin (% 49) depresyon (% 24), kaygı (% 8), bipolar bozukluk (% 8), alkol veya madde bağımlılığı (% 8) bulguları taşıdığı belirtiliyor. 10 vakada (% 27), görevde iken çoğu durumda iş performansını düşüren bir bozukluk vardı. Genel olarak ise (% 49) psikiyatrik bozukluk oranı ABD popülasyonundaki akıl hastalığı oranları ile uyumlu bulundu.
Çalışmada ayrıca narsistik kişilik bozukluğu da ele alındı. Bilindiği gibi, narsistik kişilik bozukluğu olan kişiler yükseltilmiş özgüven ve kendilerine besledikleri çarpıtılmış hayranlık gibi bulgular gösterir. Bu insanlar çevrelerinden de aynı şekilde hissettikleri bu duyguların çoğaltılmasını beklerler. Çoğunlukla benmerkezci kişilik özellikleri ile beraber empati yoksunluğu, kişiliği fazlasıyla büyütme (abartma), başarıya ve güce bağımlı davranışlarla kendilerini belli ederler. Hubris sendromu ile narsistik kişilik bozukluğu arasındaki ilişkisi hakkında kesin bir çıkarım yok. Ancak yapılan çalışmaların analizi sonucunda ikisinin birbiri ile alakalı olduğu düşünülüyor.
Göz Atmanız İçin
Kaynak: Hubris syndrome: An acquired personality disorder? A study of US Presidents and UK Prime Ministers over the last 100 years; https://academic.oup.com/
Matematiksel