Psikoloji

Kibir ve Tanrısal Ego Hastalığı: Hubris Sendromu

Tolstoy’a ait olduğu iddia edilen bir söz ve bu sözün da yazının başlığını açıklayan bir işlevi vardır. “Kibir ve inat bir kişinin kendini mükemmel görmesini sonra da sonunu oluşturur.” Hubris yani kibir aşırı gurur, ve özgüven olarak da tanımlanan bir kişilik özelliğidir.

Kibirli bireyler yetenek, bilgi, önem ve başarı olasılıkları gibi şeyleri abartma eğiliminde olan kişilerdir. Hubris Sendromu ifadesi de çeşitli dünya liderlerinin davranış değişikliklerini inceleyen eski İngiliz Dışişleri Bakanı David Owen tarafından 2007 yılında aynı adlı kitabında ilk olarak kullanılmıştır. Bu durum aynı zaman da güç zehirlenmesi olarak da tanımlanmıştır.

hubris sendromu
Hubris terimi Yunan mitolojisinde kelime anlamı olarak “kibir veya aşırı gurur ” anlamına gelmektedir.

Hubris Sendromu Neden Olumsuz Bir Kişilik Özelliğidir?

Kibirin ana tehlikesi, insanların yargılarını çeşitli şekillerde bulanıklaştırmasıdır. Bu da kişinin kötü kararlar vermesine neden olmasına neden olacaktır. Ayrıca kibir kişinin bilgisine ve yeteneklerine aşırı güvenmesine neden olur. Bu da insanların yeteneklerini abartmalarını tetikler.

Benzer şekilde kibir, insanların sezgilerinin geçerliliğine ve güvenilirliğine olduğundan fazla güvenmelerine de neden olur. Bu da onları uygun bir biçimde akıl yürütmeden yoksun kılar. Sonucunda da gereksiz riskler almalarına yol açar.  

Politikacıların, iş dünyasının liderlerinin ve iktidardaki diğer kişilerin davranışlarının, artan güç ve etkinin tadını çıkardıkça daha da kötüye gittiği bir durum olarak tanımlanır.

Hubris sendromu en çok iktidar konumunda olanlarla ilişkilendirilmektedir. Kibirin tek bir nedeni yoktur. Ancak genel olarak, bir kişinin gururunu, güvenini veya kişisel önemini artıran davranışların, genellikle kademeli bir süreçle buna yol açması muhtemeldir. Örneğin, bazı durumlarda, bir dizi büyük ardışık başarı, kurallardan muaf olmak veya sürekli övgü ve eleştiri almamak gibi şeyler kişinin Hubris sendromu geliştirmesine neden olacaktır.

Bir kişinin kendisiyle olan ilişkisi söz konusu olduğunda, kibir onların yeteneklerini, bilgilerini ve başarı olasılıklarını abartmasına neden olur. Sonucunda da kişi aşırı güven ve gurur geliştirecektir. Kişinin başkalarıyla olan ilişkisi durumunda ise kendilerini diğerlerinden üstün görmeleri biçiminde kendini belli edecektir.

Bu da tavsiyeleri dinlemeyi reddetme ve hedeflere ulaşmak için korku, yıldırma ve şiddet kullanmaya istekli olma gibi durumlara yol açar. Son olarak kişinin dünya ile ilişkisi söz konusu olduğunda kibir, kendisini yasaların üzerinde görmeleri, yasalara uymak zorunda olmadıklarına inanmaları biçiminde kendini gösterecektir. Aşağıda Hubris sendromu ile ilgili genel kişilik özelliklerini görebilirsiniz.

Hubris Sendromu İle İlgili Bir Analiz

David Owen ‘ın çalışması; geçmişin, şimdinin ve geleceğin politikacılarının (ve politikacı adaylarının) psikolojik durumunu irdeleyerek tıp ve psikiyatri literatürüne önemli bir katkı sağladı. Çalışmada bu sendromu taşıyan siyasetçilerin genellikle uzun süre görevde kalan kişiler olduğu belirtiliyor.

Makalede Margaret Hilda Thatcher, Tony Blair, George Walker Bush, John F. Kennedy, Richard Nixon gibi örnekler yer alıyor. Ayrıca ABD Başkanları için 1776-1974 yılları arasında yapılan akıl hastalığı incelemelerinde 18’inin (% 49) depresyon (% 24), kaygı (% 8), bipolar bozukluk (% 8), alkol veya madde bağımlılığı (% 8) bulguları taşıdığı belirtiliyor. 10 vakada (% 27), görevde iken çoğu durumda iş performansını düşüren bir bozukluk vardı. Genel olarak ise (% 49) psikiyatrik bozukluk oranı ABD popülasyonundaki akıl hastalığı oranları ile uyumlu bulundu.

Çalışmada ayrıca narsistik kişilik bozukluğu da ele alındı. Bilindiği gibi, narsistik kişilik bozukluğu olan kişiler yükseltilmiş özgüven ve kendilerine besledikleri çarpıtılmış hayranlık gibi bulgular gösterir. Bu insanlar çevrelerinden de aynı şekilde hissettikleri bu duyguların çoğaltılmasını beklerler.

Hubris sendromu ile narsistik kişilik bozukluğu arasındaki ilişkisi hakkında kesin bir çıkarım yok. Ancak yapılan çalışmaların analizi sonucunda ikisinin birbiri ile alakalı olduğu düşünülüyor. Yazının devamında göz atmak isterseniz: Zihnimizdeki Çatışmalara Sebep Olan İd, Ego ve Süperego Nedir?


Kaynaklar ve ileri okumalar:


Dip Not:

Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım

Matematiksel

Ceren Demir

Kendini, insanları, dünyayı tanıma ve anlama çabasında, belki de kaosta olan; filmin oyuncularından, dünya üzerindeki küçücük noktalardan biriyim.. Dokuz Eylül Üniversitesi'nde Ekonomi bölümünde yüksek lisansa devam ediyorum ve İstanbul Gelişim Üniversitesi'nde akademik görevimi sürdürüyorum. Spora, sanata (özellikle resim sanatı), müziğe, doğaya, doğa sporlarına, felsefeye, psikolojiye, kitaplara, filmlere düşkünüm.. Okumayı, yazmayı, öğrenmeye çabalamayı çok seviyorum. Amaçlı ve amaçsız yaşamanın çeşitli noktalardan artı ve eksileri olduğunu düşünsem dünyadaki her şeyin gelip geçici olduğuna inanıyorum. Yine de -her şeye rağmen- ben uzun süredir amacı olanlardanım.. Buradan enerji sağlayabiliyorum.. Çoğunlukla enerjik, dışa dönük olsam da yeri geldikçe oldukça içe kapanmaya ve yalnızlığa susayabiliyorum. İkisi de keyifli ve öğretici.. Matematiksel sitesinin öncelikle hayranı olan bir okuruyum sonra Matematiksel’e katkı sağlamaya çalışan enfes ekibin bir parçasıyım.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu