Psikoloji

John Forbes Nash İle Tanıdığımız Paranoid Şizofreni Nedir?

Matematikçi John Nash, yalnızca matematikteki çığır açıcı çalışmalarıyla değil, aynı zamanda şizofreniyle verdiği uzun soluklu mücadeleyle de hatırlanıyor. Bu mücadele, 2001 yapımı Oscar ödüllü A Beautiful Mind filmine de konu olmuştu. Nash, yaşamının ilerleyen dönemlerinde hastalıktan iyileştiğini söylemişti—hem de ilaç kullanmadan.

John Forbes Nash İle Tanıdığımız Paranoid Şizofreni Nedir?

Peki, şizofreni gibi yıkıcı bir hastalıktan gerçekten kurtulmak mümkün mü? Bu tür iyileşmeler ne kadar yaygın?

Nash, şizofreni belirtilerini 1950’lerin sonlarında, yaklaşık 30 yaşındayken göstermeye başladı. O dönemde, karar alma süreçlerini matematiksel olarak inceleyen oyun teorisi alanında çığır açan katkılar yapmıştı. Ancak kısa sürede gerçeklikten kopmaya başladı. Takip eden yıllarda defalarca hastaneye yatırıldı. Zaman zaman antipsikotik ilaçlar kullandı, zaman zaman bırakmayı tercih etti.

John Forbes Nash İle Tanıdığımız Paranoid Şizofreni Nedir?

Nash’e, 1958 yılında paranoid şizofreni tanısı kondu. 1959 yılından itibaren tedavi görmek için bir kaç kez hastaneye yattı.

Ancak 1980’lerde, Nash 50’li yaşlarındayken durumu belirgin şekilde düzelmeye başladı. 1990’ların ortasında bir meslektaşına yazdığı e-postada, “Sonunda irrasyonel düşünceden çıktım—ilaç kullanmadan, sadece yaşlanmanın getirdiği doğal hormonal değişimlerle,” dedi.

Nash ve eşi Alicia, 86 ve 82 yaşlarında, New Jersey Turnpike otoyolunda geçirdikleri bir trafik kazasında hayatlarını kaybetti. O sırada evlerine dönüyorlardı; Nash, kısa süre önce çalışmalarıyla ilgili prestijli bir ödül almıştı.

Paranoid Şizofreni Nedir?

Şizofreni, dünyada en fazla engelliliğe yol açan hastalıklar arasında yer alıyor. Genellikle 16 ile 30 yaş arasında başlıyor ve çoğu zaman yaşam boyu devam ediyor.

Belirtiler üç ana gruba ayrılıyor. “Psikotik” belirtiler sanrılar ve halüsinasyonları içeriyor. “Negatif” belirtiler ise duygusal tepkinin azalması, konuşmada yoksullaşma ve amaçlı davranışlardan uzaklaşma gibi durumlarla kendini gösteriyor. “Düzensiz” belirtiler, tutarsız konuşma ve organize olmayan davranışlarla tanımlanıyor.

Şizofreni tanısı konabilmesi için bu belirtilerden en az ikisinin—ve bunlardan birinin psikotik ya da düzensiz olması şartıyla—en az altı ay boyunca sürmesi gerekiyor. Ayrıca bu belirtilerin, kişinin iş, okul veya sosyal hayatında belirgin bozulmalara yol açması şart.

Eskiden şizofreni, alt tiplere ayrılmıştı. Örneğin paranoid şizofreni, özellikle takip edilme, zarar görme ya da aldatılma gibi sanrılar ve sıklıkla ses duyma halüsinasyonlarıyla öne çıkıyordu. Ancak bu sınıflandırma 2013’te kaldırıldı. Çünkü bu alt türler arasında net sınırlar olmadığı, zamanla birbirine dönüşebildiği ve tedavi sürecini anlamlı biçimde etkilemediği görüldü.

“Şizofreni” terimini ilk kez Eugen Bleuler 1911 yılında kullandı. O günden bu yana tanım, hem içerik hem de kapsam açısından ciddi değişiklikler geçirdi. Başlangıçta ilerleyici bir beyin hastalığı olarak ele alınırken, 1980’lerden itibaren psikiyatri araştırmalarında giderek daha çok nörogelişimsel bir bozukluk olarak değerlendirilmeye başlandı. Psikiyatri eleştirmeni Thomas Szasz, 1979’da şizofreniyi “psikiyatrinin kutsal sembolü” olarak nitelendirdi.

John Nash’in oğlunun da şizofreni hastası olduğu bilinmektedir.

Şizofreniyle ilişkilendirilen yüzlerce gen mevcuttur, ancak bu genler klasik kalıtım kurallarına uymuyor. Yani hastalığın kuşaktan kuşağa nasıl aktarılacağını kesin olarak tahmin etmek mümkün değil. Tıpkı diyabet veya kalp hastalıklarında olduğu gibi, yalnızca aile geçmişine bakarak risk değerlendirmesi yapmak yetersiz kalıyor.

Şizofreni Tedavisi Mümkün müdür?

1930’larda, şizofreni için henüz ilaç tedavisi bulunmazken yapılan araştırmalar, hastaların yaklaşık yüzde 20’sinin kendiliğinden iyileştiğini, geri kalan yüzde 80’inin ise kalıcı belirtiler gösterdiğini ortaya koymuştu.

Daha yakın dönemli çalışmalar ise, uygun tedaviyle hastaların yüzde 60’ına varan oranlarda iyileşme görülebileceğini gösteriyor. 2010 tarihli bir derleme çalışmasına göre, bu iyileşme süreci en az altı ay boyunca belirtilerin minimum düzeyde seyretmesiyle tanımlanıyor. Ancak hangi hastaların iyileşeceği ve kimin aynı yanıtı veremeyeceği hâlâ tam olarak bilinmiyor. Buna rağmen, bazı etkenlerin olumlu sonuçlarla bağlantılı olduğu biliniyor.

Uzmanlara göre, hastalığın geç başlaması bu etkenlerden biri. Psikoz—yani gerçeklik algısının bozulması—ergenlik döneminde başladığında genellikle daha ağır seyrediyor. (Psikoz, genellikle sanrılar gibi düşünce bozukluklarıyla kendini gösterir.) John Nash, şizofreni belirtilerini göstermeye başladığında 30 yaşındaydı; sanrılar ve halüsinasyonlar bu belirtiler arasındaydı.

Bazı araştırmacılara göre, şizofreni tanısı almış bireyler yaşlandıkça hastalığın belirtilerinde azalma görülebilir. Özellikle sanrılar ve halüsinasyonlar gibi pozitif belirtilerin zamanla hafiflediği, genel bir gözlem olarak öne çıkıyor. Ancak bu durum her hasta için geçerli değil.

Diğer yandan, bu iyileşme eğiliminin yalnızca belirli koşullar altında mümkün olabileceği de vurgulanıyor. Uygun tıbbi destekten yoksun kalan, güvenli ve destekleyici bir çevrede yaşamayan bireylerde hastalığın seyri genellikle olumsuz yönde ilerliyor. Özellikle birden fazla psikotik atak geçirmiş olanlarda, zamanla işlev kaybı daha belirgin hale geliyor. Bu kişiler çalışma becerilerini yitirdikleri için ekonomik sorunlar yaşıyor, kişisel bakımlarını sürdüremedikleri için sağlıkları bozuluyor ve toplumdan dışlandıkları için sosyal bağları zayıflıyor.

Sonuç olarak

Bazı uzmanlar, daha olumlu seyreden vakalarda çevresel faktörlerin belirleyici rol oynadığını düşünüyor. Destekleyici bir aile yapısı, istikrarlı bir yaşam düzeni ve düzenli tıbbi takip, hem yaşam süresini hem de yaşam kalitesini artırabiliyor. Fakat tüm bu olumlu koşullar sağlansa bile, iyileşme yine de garanti değil. Birçok hasta hayatı boyunca hastalık belirtileriyle yaşamayı sürdürüyor.


Kaynaklar ve ileri okumalar

  • Taylor, Mark & Currie, Alan & Whale, Richard & Ford, Keith & Fear, Chris & Hynes. Joanne & Sullivan, Gary & Moore, Bruce & Burns, Tom. (2010). Resolution and remission in schizophrenia: Getting well and staying well. Advances in Psychiatric Treatment. 16. 86-95. 10.1192/apt.bp.108.006411.
  • “Beautiful Mind” John Nash’s Schizophrenia “Disappeared” as He Aged. Yayınlanma tarihi: 4 Haziran 2015; Bağlantı: https://www.scientificamerican.com/
  • Schizophrenia Working Group of the Psychiatric Genomics Consortium. Biological insights from 108 schizophrenia-associated genetic loci. Nature. 2014 Jul 24;511(7510):421-7. doi: 10.1038/nature13595. Epub 2014 Jul 22. PMID: 25056061; PMCID: PMC4112379.

Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Sibel Çağlar

Temel eğitimimi Kadıköy Anadolu Lisesinde tamamladım. Devamında Marmara Üniversitesi İngilizce Matematik Öğretmenliği bölümünü bitirdim. Çeşitli özel okullarda edindiğim öğretmenlik deneyiminin ardından matematiksel.org web sitesini kurdum. O günden bugüne içerik üretmeye devam ediyorum.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir