Büyük bilim insanları dâhidir ve dâhiler çoğu zaman sıra dışı bir hayat yaşar. Richard Feynman ise bunun en ünlü örneğidir. Kendisi, bilim dünyasının en büyük dâhilerinden biriydi ve aynı zamanda bu sıra dışı insanlar grubunun en eksantrik üyelerinden birini temsil ediyordu.

Richard Feynman, kariyerinin büyük bölümünü akademide geçirdi. Önce Cornell Üniversitesi’nde çalıştı. Daha sonra yaşamının geri kalanında Caltech’te kaldı. Akademik hayatın ağırlığını dengelemek için zaman zaman uzaklaşmayı tercih etti.
Las Vegas bu kaçışların en önemlisiydi. Orada kumarbazlarla ve üçkâğıtçılarla sohbet eder, insanların tuhaf dünyalarına merakla yaklaşırdı. Eğlenceli kişiliği, dans yeteneği, yakışıklılığı ve bitmeyen hikâyeleri etrafına insan toplardı.

Feynman’ın ilk eşi Arline, onun alışılmadık olana merakının kısmen kaynağıydı. İkisi de Arline’ın lenf tüberkülozundan yavaşça öleceğini bilirken evlendiler. Aileler, arkadaşlar ve doktorlar bu evliliğe karşı çıktı. Feynman ise bunu “bildiğim hiçbir şeye benzemeyen bir aşk” diye tanımladı.
Princeton’da yüksek lisans yaparken Arline yakındaki bir hastanede kalıyordu. Feynman savaş çalışmaları için Los Alamos’a gittiğinde ise Arline 1945’teki ölümüne kadar Albuquerque’de bir sanatoryumda yaşadı.
Feynman’ın kariyerindeki kritik bir dönemde yanında olan Freeman Dyson, 1988’de Feynman’ın ölümünden sonra yazdığı bir değerlendirmede ilişkilerini şöyle ifade etti: “Arline’ın ruhu tüm yaşamı boyunca onunla kaldı ve onu o yapan şeyin bir parçası oldu.”
Richard Feynman Yaşamın İçinden Bir Bilim İnsanı İdi
Feynman hem fizikçi olarak hem de gündelik hayatında maceracıydı. Bir araştırma sorununa asla doğrudan yaklaşmaz, konuyu kendi yöntemleriyle baştan kurardı. Bunu “konuyu ters yüz etmek” diye tanımlardı. Caltech’teki kara tahtasında hep aynı cümle yazardı: “Yaratamadığımı anlayamam.”
Babası, Richard’ın ilk öğretmeniydi. En önemli aracı Encyclopaedia Britannica idi. Oğluna maddeleri okur, birlikte anlamlandırmaya çalışırlardı. Feynman bu deneyimin kendisine kazandırdığı alışkanlığı şöyle özetler: “Okuduğumuz her şeyi anlaşılır bir şeye çevirmemiz gerekirdi. Bu benim çalışma tarzımın bir parçası oldu..”

Annesi başarılı bir modacıydı. Onun en güçlü yanı mizah duygusuydu ve bu özellik, Richard’ın kişiliğini biçimlendirdi. Feynman, şunu yazdı: “Annem bilimden anlamazdı ama üzerimde büyük etkisi oldu. Ondan, ulaşabileceğimiz en yüksek anlama biçimlerinin kahkaha ve insan şefkati olduğunu öğrendim.”
Richard lisede matematiğe ve bilime büyük ilgi duyuyordu ve büyük bir başarıyla mezun oldu. Okuldaki ödüllerin çoğunu aldı ve Massachusetts Institute of Technology (MIT) onu kabul etti. Ancak Feynman MIT’te ilk başta yönünü bulamadı. Başta matematik okumayı düşündü ardından elektrik mühendisliğini denedi, fakat ondan da hoşlanmadı. Böylece seçenekleri azaldıkça fizik bölümü cazip hale geldi.
Feynman, alan teorilerindeki sonsuzluk sorunlarını daha MIT yıllarında düşünmeye başlamıştı. Bu sorgulama, onu ileriki yıllarda kuantum mekaniğini bambaşka bir şekilde formüle etmeye götürdü.

Schrödinger denklemi gibi diferansiyel denklemlerle çalışmak yerine, bir elektronun uzay-zamandaki bir noktadan başka bir noktaya gitme olasılığını tüm olası yollar üzerinden hesaplamayı denedi. İki noktayı birbirine bağlayan her yolun aynı ağırlığı vardı, fakat her biri farklı bir faz taşıyordu. Fazları uyumlu yollar birbirini güçlendiriyor, uyumsuz olanlar ise toplam katkıyı azaltıyordu.
Feynman bu yaklaşım sırasında önemli bir gerçeği açığa çıkardı: bir yolun fazını belirleyen büyüklük eylemdi (S). Böylece yıllar önce MIT’de onu büyüleyen en küçük eylem ilkesini, kuantum mekaniğinin içinden yeniden ve çok daha derin bir biçimde doğrulamış oldu. Bu fikir, ileride “yol integralleri” olarak bilinen devrimin temelini oluşturdu.
Savaş Döneminde Feynman
1939 sonbaharında Feynman Princeton’daki yeni hayatına uyum sağlamaya çalışırken Avrupa’da savaş başlamıştı. Aynı dönemde Bohr, uranyumun bölünebildiğini Amerika’daki meslektaşlarına duyurmuş, Einstein ise Szilard ve Wigner’la birlikte Başkan Roosevelt’i olası bir atom bombası tehlikesine karşı uyarmıştı. Başlangıçta yavaş ilerleyen bu çalışmalar, 1941’den sonra hız kazandı ve 1942’nin sonunda proje tamamen orduya devredildi.
Feynman önce Princeton’daki küçük bir araştırma grubuna katıldı. Amaç, uranyum izotoplarını ayıracak bir cihaz geliştirmekti. Bu yöntem rafa kaldırılınca ekip yeni bir görevi beklemeye başladı. Görev, 1943 yılında Los Alamos’ta kurulan yeni laboratuvardan geldi. Oppenheimer ülkenin dört bir yanını dolaşarak fizikçileri, kimyacıları ve mühendisleri toplamıştı; Feynman da çağrılan ilk isimler arasındaydı.

Feynman yirmi beş yaşındaydı ve ekibi hesaplama işlerinden sorumluydu. Feynman’ın Los Alamos’taki performansı büyük övgü topladı. Oppenheimer onu Berkeley’e çekmek için çok çabaladı.
Ancak O Cornell’e gitmeye karar verdi. 1960’ların ortasında Feynman, fizikçilerin tanıdığı dört temel kuvvetin üçüne önemli katkı yapmıştı: elektromanyetik etkileşimlere Kuantum Elektrodinamiği (QED) ile, zayıf etkileşimlere V–A kuramıyla ve yerçekimine yönelik çalışmalarıyla.
Nobel’in ardından ilgisi güçlü etkileşimlere yöneldi. Proton ve nötronların iç yapısını inceleyen Stanford hızlandırıcısındaki deneyler için yeni bir model geliştirdi.

Feynman genellikle ödül törenlerine, şeref derecelerine ilgi göstermezdi. Ama bir sorumluluğu kabul ettiğinde etkisi büyük olurdu. Challenger faciasını araştıran komisyona katılması bunun en çarpıcı örneğiydi.
Aylar boyunca Florida, Alabama, Teksas ve yüklenici firmaları dolaşarak kendi araştırmasını sürdürdü. Üst yönetimin çizdiği olumlu tabloyla alt düzeydeki gerçeklerin birbirini tutmadığını gördü.

Sonunda kendi raporunu yazdı, ancak komisyon bunu yalnızca bir ek olarak yayımladı. Feynman o eki “iltihaplı apandisit” diye adlandırdı. Raporu unutulmaz bir cümleyle bitiyordu. “Başarılı bir teknoloji için, gerçeklik halkla ilişkilerden önce gelmelidir; çünkü doğa kandırılamaz.”
Son Sözleri “Ölüm Çok Sıkıcı” Olacaktı
Öğrenciler, dinleyiciler, meslektaşlar, dostlar ve hatta muhalifler için Feynman’ın varlığı, her şeyden önce tükenmez bir canlılık demekti. Hiçbir ayrıntıyı kaçırmazdı ve her şeye merakla yaklaşırdı. Kendini “olmadığı biri” gibi hissetmeyi severdi.

Bongoları ustalıkla çalacak kadar müzik öğrendi. Bir dönem biyolojiye merak saldı ve Caltech’te izinli olduğu bir yıl biyoloji bölümünde asistanlık yaptı. Yazları sıradan bir çalışan olarak küçük bir bilgisayar şirketinde çalıştı. Bugün nanoteknoloji dediğimiz alanın kapısını aralayanlardan biri oldu. Çizim yapmayı, kasaları açmayı öğrendi.
Ömrünün son on yılında kanser onu ağır ağır zayıflatırken bile enerjisini korudu. Ölümünden birkaç hafta önce çekilen bir fotoğrafta hâlâ eğleniyor gibi görünmektedir. Muhtemelen gerçekten de öyleydi.

15 Şubat 1988’de kansere yenik düştüğünde, 69 yaşındaydı. Rivayete göre son sözleri, karakterine yaraşır şekilde, “İki kez ölmek istemezdim. Çok sıkıcı” oldu. Ve belki de gerçekten öyleydi. Çünkü onun gibi biri için yaşamak, keşfetmek ve anlatmak her zaman daha heyecan vericiydi.
Kaynaklar ve ileri okumalar:
- The Prankster Physicist: Richard Feynman. Yayınlanma tarihi: 29 Kasım 2021; Bağlantı: The Prankster Physicist: Richard Feynman
- Richard Feynman, the Physicist Who Didn’t Understand his Own Theories. Yayınlanma tarihi: 11 Mayıs 2018. Bağlantı: Richard Feynman, the Physicist Who Didn’t Understand his Own Theories
Matematiksel






Tüm yazıları zevkle okuyorum.Çok teşekkürler.