René Descartes’in “Düşünüyorum, öyleyse varım” (Latince: Cogito, ergo sum) gözlemi, felsefenin en ünlü ifadelerinden biridir. Peki bu, aslında ne anlama gelir?

Descartes, yüzyıllar boyunca Avrupa üniversitelerinde egemen olan Skolastik Aristotelesçilik anlayışını bütünüyle terk eden ilk önemli düşünürlerden biridir. Ayrıca zihin-beden ikiliğini temel alan modern kuramı geliştirmiş, deney ve bilimsel gözleme dayalı yeni bir bilim yöntemini savunmuştur.
Yine de filozoflar arasında en çok, metodik şüphe sistemiyle tanınır. Kartezyen şüphe olarak da bilinen bu yaklaşımda Descartes, dogmaları, hakikat iddialarını ve hatta duyularımızın ve zihinsel yetilerimizin güvenilirliğini sorgulamıştır.
“Düşünüyorum öyleyse varım” sözü Rene Descartes’in metafizik felsefesinin ilk ilkesidir. Kartezyen şüphe yönteminin temelini oluşturur. Bu saptama karşımıza ilk kez Descartes’ın ünlü eseri Yöntem Üzerine Konuşmalar’ın (Discours de la methode, 1637) dördüncü bölümünde çıkar. Ancak sanılanın aksine bu söz düşünmenin bir erdem olduğu anlamına gelmez.

Kendisi, önceki filozofların herhangi bir hakikat iddiasına karşı son derece şüpheciydi. Aynı zamanda, dini otoriteler tarafından sunulan dogmaları da sorguluyordu. Descartes, bireysel duyularımızın ve bilişsel yetilerimizin güvenilirliğini bile tartışmaya açtı. Peki, kesin olarak işaret edebileceğimiz ve gerçek kabul edilebilecek bir şey var mıydı? Bu sorular, Descartes’ı en ünlü ifadelerinden birini geliştirmeye yöneltti.
“Düşünüyorum Öyleyse Varım”ın Kökenleri: René Descartes’ın Hayatı

René Descartes (1596–1650), Fransız bir filozof, matematikçi ve bilim insanıdır. Fransa’da doğup büyüdü, ancak Avrupa’yı sıkça dolaştı ve çalışma hayatının büyük kısmını Hollanda Cumhuriyeti’nde geçirdi.
Descartes, yaşadığı dönemde, diğer filozoflarla açık diyaloğa verdiği önemle tanınırdı. Düşünürleri, çalışmalarına yanıtlar yazmaya davet eder; sonra bu yanıtları toplar ve her birine karşılık verirdi. Başarılı bir akademik kariyerin ardından hayatının son yılını İsveç’te, Kraliçe Christina’ya ders vererek geçirdi (ancak aralarının pek iyi olmadığı söylenir). Şubat 1650’de zatürreden hayatını kaybettiğinde, Avrupa’nın en tanınmış filozoflarından biri olmuştu.
Descartes ve İlk Felsefe Üzerine Düşünceler

1641 yılında Descartes, İlk Felsefe Üzerine Meditasyonlar adlı eserini yayımladı. Latince yazılan bu eserde, Thomas Hobbes ve Pierre Gassendi gibi düşünürlerin eleştirel yanıtları yer alır. Descartes bu yanıtlara kendi karşılıklarını da eklemiştir.
Descartes, bazı akademisyenlerin “mükemmel bilgi” olarak tanımladığı belirli bir tür bilginin peşindedir. Mükemmel bilgiyi, şüphe etmek için hiçbir zaman hiçbir nedenimizin olmadığı bilgi olarak tanımlar. Descartes için “güzel” olan şey, matematiğin kesinliği ve matematiksel usa vurma biçimidir. Bunun dışındaki her şeyden kuşku duymak gerekir.

Meditasyonların ilk bölümünün büyük kısmında Descartes, doğru olduğunu varsaydığımız her şeyin nasıl ve neden sorgulanabileceğini ortaya koyar. Bütün düşüncelerinin hatalı olabileceğini kabul eder. Neyse ki bu noktada çözüm devreye girer: Ünlü ifadesi “cogito ergo sum”, yani yalnızca “Cogito” olarak anılan düşüncesi. İkinci Meditasyon’un başında Descartes şöyle yazar:
“Kendimi, dünyada hiçbir şeyin olmadığına —ne gökyüzü, ne yeryüzü, ne zihinler, ne bedenler— tamamen ikna ettim. Peki bu, benim de var olmadığım anlamına mı gelir? Hayır: Eğer bir şeye ikna olduysam, kesinlikle varım demektir. Ama beni sürekli ve bilinçli olarak aldatan, son derece güçlü ve kurnaz bir aldatıcı var diyelim.
O hâlde, eğer beni aldatıyorsa, ben de kesinlikle varım. İstediği kadar aldatmaya çalışsın, ben bir şey olduğumu düşündüğüm sürece, benim hiçbir şey olmamı sağlayamaz. Öyleyse her şeyi iyice düşündükten sonra şu sonuca varmalıyım: ‘Ben varım, ben mevcutum’ önermesi, ne zaman tarafımdan dile getirilse ya da zihnimde düşünüldüğünde, zorunlu olarak doğrudur.” (Cottingham vd., 1984)
Descartes, ardından şöyle bir sav öne sürer: Tüm güce sahip kötü niyetli bir varlık, onu var olmadığı hâlde var olduğuna inandırmaya çalışsa bile, bu aldatma girişiminin gerçekleşebilmesi için Descartes’in var olması gerekir. Bu nedenle, ne zaman düşünürse, o zaman var olur. Descartes bu görüşünü daha sonra ünlü sözüyle netleştirir: “Cogito, ergo sum” — yani, “Düşünüyorum, öyleyse varım.”
Descartes ve “Düşünüyorum, Öyleyse Varım”ın Sonraki Felsefeye Etkisi

Descartes, şüpheye odaklanmasını bilinçli ve sistemli bir biçimde yürütür. Felsefi bir dünya görüşünün temelini oluşturmak için bu yöntemi geliştirir. Bu yöntemin amacı, onun da karşılaştığı şüpheci sorunlardan kurtulmak ve felsefi düşünceye yeniden alan açmaktır.
Descartes, Cogito düşüncesinin sonraki düşünce üzerindeki etkisine muhtemelen şaşırırdı. Ancak Meditasyonlar, felsefe tarihinde köklü bir değişimi temsil eder. Descartes, “ne doğrudur” sorusunu tartışmak yerine, “ne konuda kesin olabilirim” sorusunu sormuştur. Böylece, özellikle Kilise gibi kurumların hakikat iddiasında bulunma yetkisini geri çekmiş ve kesinliğin bireysel yargılara dayandığını göstermiştir.
Bu zihinsel dönüşüm sayesinde Descartes, Aydınlanma’nın, dünyayı anlamak için dini dogmanın dışına bakmasını teşvik eden isimlerden biri olarak anılır.

“Düşünüyorum, öyleyse varım” Descartes’ın en ünlü felsefi görüşü olsa da, onun etkili başka birçok önerisi de vardır. Descartes, insanın iki temel yapısı olduğunu öne süren Kartezyen ikiciliği ortaya koymuştur: zihin ve beden. Zihin fiziksel değildir, mekâna sahip değildir; herhangi bir fiziksel alan kaplamayan, maddesel olmayan bir varlıktır.
Fiziksel dünyaya dair gerçek bilgiye ulaşamayacağımızı, yalnızca dış dünyadaki şeylerin zihinsel temsillerine sahip olduğumuzu ileri sürmüştür. Fiziksel dünyanın varlığına dair kanıtın, duyusal deneyimin ötesinde bir temele dayanması gerektiğini savunmuştur.
Sonuç Olarak;
Descartes’ın “Cogito”su modern felsefenin ve özellikle bilgi felsefesinin gelişiminde derin bir etki yaratmıştır. Bugün hâlâ en tanınmış ve en çok tartışılan felsefi fikirlerden biridir. Çünkü felsefedeki şüphe sorununa verilen etkili bir yanıtı temsil eder.
Bu sözcüğün kullanılış amacı, düşünmenin erdem olduğu savını geliştirmek değildir. Descartes, idealist felsefesini oluştururken neyin erdem neyin tinsel olarak arzu edilir oluşuyla ilgilenmedi. Onu ilgilendiren şey varoluş idi. Sonucunda, eğer insanları düşünmeye davet ediyor, onları düşünmenin erdem olduğuna inandırmaya çalışıyorsanız Descartes’a gönderme yapmayın.
Kaynaklar ve ileri okumalar
- What Does “I Think, Therefore I Am” Really Mean? Yayınlanma tarihi: 27 Ekim 2021; Bağlantı: What Does “I Think, Therefore I Am” Really Mean/
- Özgökman, Fatih (2023). Descartes’ta “Düşünüyorum” ve Ruhun Varlığının Argümanları, Kafkas Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı 10-19, ss. 185-204
- Dunne, Luke. “What Did Descartes Mean With “Cogito Ergo Sum”?” TheCollector.com, August 24, 2023, https://www.thecollector.com/what-did-descartes-mean-with-cogito-ergo-sum/.
Size Bir Mesajımız Var!
Matematiksel matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.
Matematiksel