Fizik

Çoklu Evren Nedir Ve Gerçekten Var Olduğuna Dair Kanıt Var mıdır?

Gözlemlenebilir evrenin sınırlarının ötesinde ne var? Evrenimiz, çok daha büyük bir çoklu evrenin yalnızca bir parçası olabilir mi?

Çoklu Evren

Sinema bu soruya yanıt aramaktan hiç vazgeçmiyor. Birçok yapım, alternatif gerçekliklerin yaratıcı biçimlerini işliyor. Bazı kozmologlara göre ise çoklu evren fikri yalnızca bir kurgu unsuru ya da hikâye aracı değil; bilimsel temelli bir olasılık.

İnsanlığın alternatif gerçekliklere dair düşünceleri çok eskilere dayanıyor. 1848’de Edgar Allan Poe, “sonsuz sayıda evrenin var olabileceğini” düşlediği bir düzyazı şiir kaleme almıştı. Ancak çoklu evren kavramı, modern bilimin evrenin özelliklerini açıklamaya çalışan kuramlarıyla birlikte gerçek anlamda gelişti.

Eğer bu evrenler gerçekten varsa, bizim evrenimizden tamamen kopuk durumdadır. Onlara ulaşmak ya da varlıklarını doğrudan ölçmek, günümüz teknolojisiyle mümkün değildir. Bu yüzden bazı bilim insanları, çoklu evren fikrinin bilimsel yöntemlerle sınanıp sınanamayacağını sorgular.

Yine de araştırmalar sürüyor. Bilim insanları bir gün evrenimizin tek olup olmadığını anlayabilir mi? Çoklu evren kuramı bu soruya yanıt arar.

Çoklu Evren Nedir?

Çoklu Evren Nedir? Bilim İnsanları Neden Çoklu Evrenin Var Olduğunu Düşünüyor?
Kocaman bir köpük hayal edin, işte o köpüğün kendisi çoklu evrenlerdir. Bu köpük her zaman büyür ve yeni kabarcıklar yaratır. Ve her kabarcık da kendi halinde bir evrendir.

“Çoklu evren” terimi, bilim insanlarının gözlemlenebilir evrenin ötesinde başka evrenlerin de var olabileceği fikrini tanımlamak için kullandığı bir kavramdır. Bazı bilimsel kuramlar, çoklu evrenlerin farklı biçimlerde ortaya çıkabileceğini öne sürer.

Bu kuramların ortak noktası şudur. Gözlemlediğimiz uzay ve zaman, tek gerçeklik olmayabilir. Başka evrenlerde, tamamen farklı fizik yasaları ve koşullar altında işleyen başka gerçekliklerin de var olması mümkündür.

Çoklu evren ile ilgili en çok kabul gören açıklamalardan biri, “kozmik şişme” olarak bilinen kurama dayanır. Kozmik şişme, evrenin yapısını ve galaksilerin dağılımını açıklayan önemli bir modeldir. Bu kurama göre, Büyük Patlama’dan hemen sonraki çok kısa bir zaman diliminde evren son derece hızlı ve üstel bir biçimde genişledi.

Bu kurama göre, Büyük Patlama’dan önce uzay bir enerji alanıyla doluydu. Bu enerji, uzayın her yönde üstel biçimde genişlemesine yol açtı. Şişme sona erdiğinde, bu enerji maddeye ve ışıma enerjisine dönüştü ve sıcak Büyük Patlama başladı.

Ancak şişme yalnızca bir kez değil, defalarca—belki de sonsuz sayıda—gerçekleşmiştir. Her bir şişme evresinde, kendi başına bir “baloncuk evren” oluşur. Bu evrenlerin hepsi bizimkinden farklı özellikler taşır.

Bilim insanları çoklu evrenden söz ettiğinde aslında iki farklı türden bahsederler. Bunlardan ilki kozmik şişme çoklu evrenidir. Çoklu evren kavramının bir başka güçlü yorumu, kuantum mekaniğinin “çoklu dünyalar” açıklamasına dayanır.

Kuantum Çoklu Evreni Nedir?

Kuantum mekaniğinde parçacıkların belirli bir konumu ya da enerjisi olduğunu kesin biçimde söyleyemeyiz. Bunun yerine, her parçacık aynı anda birçok olasılığı içinde barındıran bir “süperpozisyon” hâlindedir. Her olasılığın gerçekleşme ihtimali farklıdır.

Parçacıklar etkileşime girmediklerinde, yani ölçülmediklerinde, bu olasılıkların dalgalar hâlinde yayıldığı bir durumda bulunurlar. Ölçüm yapıldığında ise olasılıklardan yalnızca biri gerçekleşir ve biz sadece o sonucu gözlemleriz.

Her kuantum olay gerçekleştiğinde, zaman çizgimiz iki olasılığa ayrılırsa, yani her etkileşim yalnızca iki farklı sonuca izin verirse, olasılıkların toplam sayısı inanılmaz hızla artar. Bu artış, hangi sonuçların birleşebileceğine ve etkileşimlerin hangi sırayla gerçekleştiğine bağlıdır. Bu kadar çok olasılık, fiziksel ve gözlemlenebilir evrenimizin sınırlarına sığmaz. Ancak kuantum mekaniğinde kullanılan “Hilbert uzayı” adı verilen matematiksel yapı, tüm bu olasılıkları aynı anda barındırabilir.

Kuantum çoklu evren fikri, bu klasik yorumun ötesine geçer. Bu görüşe göre, ölçüm sırasında yalnızca bir olasılık gerçekleşmez; her olasılık kendi evreninde gerçekten yaşanır. Bizim gözlemlediğimiz sonuç, bu olasılıklardan sadece biridir.

Diğer olasılıklar, bizim evrenimizin dışında, başka evrenlerde gerçekleşir. Matematiksel olarak bu evrenler, “Hilbert uzayı” denen soyut bir yapının içinde yer alır. Yani gözlemlenebilir evrenimizin ötesinde, diğer tüm olasılıkların yaşandığı paralel evrenler bulunabilir.

Hugh Everett III (1930-1982), Kopenhag Yorumu’nun aksine Çoklu Dünyalar yorumunu ortaya atan Amerikalı fizikçidir.

Fizikçi Hugh Everett tarafından 1957’de öne sürülen bu yoruma göre her karar, yeni bir olasılığı gerçeğe dönüştürür. Siz bir seçim yaptığınızda, başka bir evrende sizin farklı bir versiyonunuz o seçimi başka şekilde yapar. Böylece her olasılık kendi evreninde yaşanır.

Diğer Dünya’lar nerede?

Bu evrenler, bizim ulaşamadığımız boyutlarda üst üste var olur. MIT’den Max Tegmark, bu tür çoklu evreni “Seviye III çoklu evren” olarak adlandırır. Bu modelde sayısız olasılık, dallanan gerçekliklerde aynı anda yaşanır.

Max Tegmark, İsveç kökenli Amerikalı kozmolog ve MIT’de profesördür.

Kozmik şişme teorilerinin öngördüğü çoklu evrenler ise Tegmark’ın “Seviye II çoklu evren” dediği türdedir. Bu evrenlerde fizik yasaları bizimkinden tamamen farklı olur. Bazılarında madde, enerji ya da hatta temel kuvvetler bizim bildiğimiz biçimde var olmaz.

Varsayalım ki çoklu evrenler gerçekten var. Peki, diğer evrenlere gitmemiz mümkün mü? Şu an için cevap hayır. Ama kim bilir? Belki bin yıl sonra, bugün hayal bile edemediğimiz bir yöntem geliştiririz.

Yine de şunu gözden kaçırmamalıyız. Evrenin bazı özellikleri, çoklu evrenin varlığını zorunlu kılıyormuş gibi görünse de, araştırmacılar bugüne dek bunu doğrudan kanıtlayan hiçbir gözlem ortaya koymadı. Bu görüşü destekleyen tüm veriler teorik düzeyde kalıyor; hatta bazıları sadece felsefi yorumlara dayanıyor.

Bazı uzmanlar, Büyük Patlama’nın bizim yaşamamıza olanak tanıyan kusursuz dengede bir evren oluşturmasını büyük bir kozmik rastlantı olarak yorumluyor. Diğerleri ise evrenler arasında çeşitlilik olduğunu, biz insanların da yalnızca yaşam için elverişli olanında varlık gösterdiğimizi düşünüyor.

Sonuç Olarak

Evrenimizin çok sayıda evrenden yalnızca biri olup olmadığını bir gün gerçekten bilecek miyiz? Belki de hayır. Ancak çoklu evren fikri, dolaylı biçimde test edilebilen bazı fizik kuramlarının öngörüleri arasında yer alıyor. Bu kuramlar tüm sınamalardan geçerse, belki çoklu evren kavramı da geçerliliğini korur. Ya da belki gelecekte yapılacak bir keşif, evrenimizin ötesinde gerçekten bir şey olup olmadığını anlamamıza yardım eder.


Kaynaklar ve İleri Okumalar


Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.