Kimya

Bu Yeşil Kitaplar Zehirlidir Ve Yakınınızdaki Bir Rafta Olabilir

Paris yeşili, zümrüt yeşili, Viyana yeşili, imparatorluk yeşili ya da mucidi İsveçli kimyager Carl Wilhelm Scheele’den adını alan Scheele yeşili… Tüm bu isimler aslında aynı pigmentin farklı adlarıdır. Bu pigmentle kaplı birkaç kitap, potansiyel olarak ölümcül kabul edilmektedir. Çünkü bu büyüleyici yeşil ton, bakır ile arsenik karıştırılarak elde ediliyordu.

paris yeşili kitap

Bu kitapların varlığını ilk fark eden kişi, Winterthur Müzesi’nde görevli konservatör Melissa Tedone oldu. Günümüzde Tedone, “Zehirli Kitap Projesi” ile potansiyel olarak toksik kitaplara dikkat çekmek için çalışıyor. Proje kapsamında şimdiye kadar 92 kitabın zehirli pigmentlerle kaplı olduğu ortaya çıktı.

Bu Yeşil Kitaplar Zehirlidir Ve Yakınınızdaki Bir Rafta Olabilir
Zümrüt yeşili ile boyalı kapakları olan birden fazla kitap, Winterthur, Delaware’deki Winterthur Müzesinde yer alıyor.

Arsenik Yeşil Renge Nasıl Karıştı?

Arsenik, tarihin en kötü şöhretli zehirlerinden biridir. Büyük İskender’i mezara gönderen, Kleopatra’nın intihar seçeneklerinden biri olan ve Nero’nun Roma tahtına ulaşmasına yardım eden bu madde, antik çağlardan beri hem imparatorları devirip hem de yenilerinin yükselmesini sağladı.

Rönesans Avrupa’sında, arsenikle özdeşleşen isimlerin başında Borgia ailesi gelir. İspanya doğumlu kardinal Rodrigo Borgia, Katolik Kilisesi’nde hızla yükselmek için arsenikten faydalanarak Papa VI. Alexander unvanına kadar ulaştı.

1600’lerin sonlarına doğru Fransa’da işler iyice çığırından çıktı. Arsenik, mirasını bırakmak istemeyen zengin akrabaları “ortadan kaldırmak” için o kadar sık kullanıldı ki halk arasında “miras tozu” anlamına gelen poudre de succession adıyla anılmaya başladı.

O dönemde arsenik oldukça pahalıydı çünkü madenlerden çıkarmak zahmetli ve zaman alıcıydı. Bu da onu daha çok zenginlerin tercih ettiği bir cinayet aracına dönüştürdü.

Ancak Sanayi Devrimi’yle birlikte tablo değişti. Artan demir ve kurşun ihtiyacı, arsenikle kirlenmiş cevherlerin yüksek ısıyla eritilmesini zorunlu kıldı. Bu süreçte arsenik, oksijenle tepkimeye girip beyaz bir toza — arsenik trioksite — dönüştü ve fırın bacalarında birikmeye başladı. Sonunda atık olmak yerine kısa sürede piyasada zehir olarak yerini aldı. Artık arsenik yalnızca hükümdarları değil, hamamböceklerini, fareleri, sokak hayvanlarını ve hatta “istenmeyen” akrabaları da hedef alıyordu.

Arsenik Yeşil Renge Nasıl Karıştı?
Paris Yeşili renginde kıyafetler o dönemin moda rengiydi. Tabii ki, madde ile sürekli cilt teması, maruz kalma semptomlarına yol açacaktır.

Arsenik moda ve sanat dünyasında da şaşırtıcı bir yere sahipti. Nasıl ki siyanür Prusya mavisini yarattıysa, İsveçli kimyager Carl Wilhelm Scheele de arsenikten parlak bir yeşil pigment elde etti. “Scheele yeşili” isimli bu renk, giysilerden duvar kâğıtlarına, şekerlemelerden çocuk oyuncaklarına kadar birçok üründe kullanıldı.

Yeşil Rengin Potansiyel Tehlikesinin Anlaşılması

Scheele yeşili hem ucuzdu hem de üretimi kolaydı. Ressamlar, eserlerine canlılık katmak için bu pigmentin farklı tonlarını tercih etti — bu da günümüzde birçok müze eserinin hala zehir barındırdığı anlamına gelir. Ancak bu göz alıcı yeşil yalnızca tuvallerde kalmadı; duvarları, kumaşları, nadir kitapları ve çocuk oyuncaklarını da süslemeye başladı.

Sadece bu kadarla da kalmadı. Arsenik yemeklere de karışmaya başladı. Örneğin Avusturya’nın Styria bölgesinde, 1800’lerde köylüler düzenli olarak arsenik tüketiyordu. Erkekler bunun nefes almayı kolaylaştırdığını ve gücü artırdığını, kadınlarsa cildi güzelleştirdiğini söylüyordu.

Arsenik Yeşil Renge Nasıl Karıştı?
1815’te Waterloo’da yenilen Napolyon’u, sürgün için Güney Atlantik’teki Saint Helena Adası’na gönderdiler. Yeşil boyalı bir odada yaşadı. Bazıları, ölümünü duvar kâğıdındaki arsenikle ilişkilendirdi. Saçında yüksek arsenik çıksa da, araştırmacılar bu miktarın hastalığa yol açabileceğini, ancak doğrudan ölüme neden olmadığını belirledi.

1875’te Graz’da düzenlenen bir bilim kongresinde, iki arsenik yiyici kamuoyuna tanıtıldı. Biri 400 mg, diğeri 300 mg beyaz arsenik yedi. Ertesi gün yine sağlıklı şekilde sahneye çıktılar. İdrar analizleri de vücutlarında bol miktarda arsenik bulunduğunu gösterdi.

Arsenik yemenin “faydalı” olduğu inancı, onu ilaçlarda ve kozmetiklerde de popüler hale getirdi. Hatta hukukçular bile bu inancı kullanmaya başladı. “Styrian savunması” olarak bilinen bu strateji, ölen kişinin arsenik yiyicisi olduğunu ve zehirlenmenin cinayet değil, alışkanlık sonucu gerçekleştiğini iddia ediyordu.

Arsenik ile temas sonucunda ortaya çıkan bazı semptomlar

Victoria döneminde, arsenik içeren Scheele yeşiliyle kaplı duvar kâğıtları moda haline geldi. Bu parlak yeşil renk yalnızca evleri canlandırmakla kalmıyor, aynı zamanda böcekleri de uzak tutuyordu. Ancak duvarlara yapıştırmak için kullanılan unlu su karışımı, özellikle nemli bölgelerde küf oluşumuna neden oluyordu. Scopulariopsis brevicaulis adlı küf türü, bu ortamda gelişip duvar kâğıdındaki arsenikle etkileşime girerek arsine adlı zehirli bir gaz üretiyordu.

Sarımsak kokusuyla tanınan bu gaz, kırmızı kan hücrelerini parçalayarak vücudun oksijen taşıma kapasitesini düşürüyor ve yavaş yavaş boğulmaya yol açıyordu. Ne var ki, arsine gazı klasik arsenik zehirlenmesi belirtilerini göstermediği için fark edilmesi oldukça zordu.

Sonuç Olarak

Arsenik, tarih boyunca hem gizli bir katil hem de şaşırtıcı bir “şifa” kaynağı olarak iki uçta varlığını sürdürdü. Zehir olarak kullanıldığında sinsice öldürürken, kontrollü tüketildiğinde insanlara güç ve sağlık verdiğine inanıldı. Sanayiden sanata, tıptan suikastlara kadar her alanda iz bıraktı. Onu bu kadar tehlikeli kılan yalnızca etkisi değil, aynı zamanda görünmezliği ve sıradan hayata karışabilme yeteneğiydi.


Kaynaklar ve ileri okumalar:


Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir