Aptallık, insanlığın ortak biçimde küçümsediği bir özelliktir. Alman ilahiyatçı Dietrich Bonhoeffer ise bir adım daha ileri gider ve aptallığın kötülükten bile tehlikeli olduğunu söyler.

Peki aptallık tam olarak nedir? Ve neden bu kadar tedirgin edici, hatta tehditkâr bir nitelik taşır? Bonhoeffer’in Letters and Papers from Prison adlı eserindeki yanıtları bu sorulara alışılmadık bir bakış getirir.
Ona göre, aptallık, cehaletle aynı şey değildir. Cahil insan, bilgi ya da deneyim eksikliği yaşayan kişidir. Hepimiz cahil doğar, yaşadıklarımız ve öğrendiklerimizle bu eksikliği zamanla azaltırız. Cehalet her insanda bir ölçüde kalır, çünkü kimse her şeyi bilemez.
Aptallık ise bilgi eksikliğinden değil, bilmeye karşı isteyerek gösterilen dirençten doğar. Bu bir zihinsel yetersizlik değil, ahlaki bir zayıflıktır. Dietrich Bonhoeffer’in dediği gibi, “Zihinsel olarak son derece yetenekli ama yine de aptal olan insanlar vardır; aynı şekilde, entelektüel açıdan sönük ama asla aptal olmayanlar da.” Cehalet eğitimle giderilebilir, ama aptallıkla mücadele etmek çok daha zordur.
Dietrich Bonhoeffer Kimdir?
Dietrich Bonhoeffer, Almanya’daki baskıcı yönetime karşı direnişin önde gelen isimlerinden biriydi. Lutherci bir papaz ve ilahiyatçı olarak, Hitler’e yönelik suikast planlarını desteklediği gerekçesiyle 1945’te, 39 yaşında idam edildi.

1906’da Breslau’da (bugünkü Wroclaw, Polonya) doğdu. Genç yaşta dine yöneldi, ilahiyat eğitimi aldı ve 21 yaşında doktorasını tamamladı. Farklı mezhepler arasında birlik kurmaya yönelik çalışmalar yürüttü; bu uluslararası bağlantılar ileride gizli görevlerinde ona avantaj sağladı.
Bonhoeffer, savaşın sona erdirilmesini amaçlayan bir direniş grubuna katılarak istihbarat içinde görev aldı. Ailesinden bazı kişiler ve ordu mensuplarıyla birlikte planı destekledi, fakat doğrudan eyleme katılmadı. Planın başarısız olması üzerine 1943’te tutuklandı ve idam edildi. Amerikan birlikleri kampı yalnızca iki hafta sonra kurtardı.
Hapishanedeyken Bonhoeffer, ülkesinin düşünürler ve sanatçılar diyarından korkaklar ve suçlular toplumuna nasıl dönüştüğünü sorguladı. Sonunda, insanlığın esas tehlikesinin kötülük değil, aptallık olduğunu düşündü.
Dietrich Bonhoeffer’ın Aptallık Teorisi Nedir?
Aptallık ahlaki bir zayıflıktır; çünkü kişi kendi düşüncelerinin, inançlarının ve yargılarının sorumluluğunu üstlenmeyi bilinçli biçimde reddeder. Bonhoeffer, aptallığı toplumsal ve siyasal bir bağlamda ele alır. Ona göre, bireyler içsel özgürlüklerini grup düşüncesine teslim ettiklerinde aptallık ortaya çıkar. Gerçekliği sorgulamak yerine, toplumda egemen olan ideolojilere sorgusuzca uyum gösterirler.

Bonhoeffer, bir toplumda siyasal ya da dinsel gücün yükselişiyle aptallığın artışı arasında doğrudan bir ilişki olduğunu söyler: “Birinin gücü, diğerinin aptallığına ihtiyaç duyar.”
Gücün büyüleyici etkisi, insanları bilerek ya da yarı bilinçli biçimde düşünsel özerkliklerinden vazgeçmeye iter. Bu yüzden Bonhoeffer, “aptallığı ancak bir özgürleşme eylemi ortadan kaldırabilir; eğitim değil” der.
Aptallık Neden Kötülükten Daha Tehlikelidir?
Aptallık, kötülükten daha tehlikelidir; çünkü insanı akla karşı bağışık, yönlendirmeye açık ve kötülüğe farkında olmadan ortak hale getirir. Kötü biri, kendi iradesine sahiptir; ne yaptığını bilir, zarar verdiğinin farkındadır.

Bu nedenle onunla tartışmak, onu açığa çıkarmak ya da zor yoluyla durdurmak mümkündür. Oysa aptal insan, daha büyük bir gücün elinde bir kuklaya dönüşür; “her türlü kötülüğü işleyebilen ama onun kötülük olduğunu göremeyen akılsız bir araçtır” (Bonhoeffer, 1951).
Kötülükle aptallık arasındaki fark, farkındalık ve özgürlük düzeyinde yatar. Kötü kişi kendi iradesiyle hareket eder; aptal kişi ise başkasının iradesine teslim olmuştur. Bonhoeffer’e göre aptallık, toplumsal ve psikolojik bir hastalıktır. Bu tür insanlar “büyülenmiş, körleştirilmiş ve varlıklarının özünde kötüye kullanılmış” kişilerdir. Kötülüğe karşı direnmek mümkündür, ama aptallığa karşı savunmasız kalırız.
Sonuç olarak
Güç ilişkileri, yaşamımızın ve kararlarımızın büyük bölümünü belirler. 21. yüzyılda bu kuramın en görünür örneği, büyük ölçüde grup düşüncesi ve psikolojik yönlendirmeyle sürdürülen tüketim kültürüdür.
Aynı biçimde, sosyal medyada sürekli yayılan propaganda ve yanlış bilgiler de kullanıcıları kör bir uyuma, fanatikliğe ve çıkar gruplarının manipülasyonuna açık hale getirir. Bu nedenle, Bonhoeffer’in aptallık kuramı zamansızdır. Çünkü güç var oldukça aptallık da var olacaktır.
Bir önlem olarak zaman zaman kendimize şu soruları sormak gerekir: “Hayatımın hangi alanında içsel özgürlüğümü fark etmeden teslim ettim?”, “Hangi düşünceleri sorgulamadan, yalnızca kabullenerek benimsedim?”, “Hangi inançları sorgulamaktan korkuyorum?” Bu sorularla kendimizi sınadıkça, gücün etkisine karşı içsel bağımsızlığımızı koruyabiliriz.
Benzer bir yazı için: Carlo Cipolla’ya Göre Aptallığın Temel Yasaları Nelerdir?
Kaynaklar ve ileri okumalar:
- Bonhoeffer’s “theory of stupidity”: We have more to fear from stupid people than evil ones. Kaynak site: Big Think. Yayınlanma tarihi: 26 Ocak 2023; Bağlantı: Bonhoeffer’s “theory of stupidity”: We have more to fear from stupid people than evil ones
- Răpcianu, Ilie. (2024). “The Power of the One Needs the Stupidity of the Other.” 1 Bonhoeffer’s Theory of Stupidity and Analysis of its Socio-political Impact. Review of Ecumenical Studies. 16. 317-335. 10.2478/ress-2024-0021.
Size Bir Mesajımız Var!
Matematiksel, matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.
Matematiksel






Haber bültenine kayıt olmak istiyorum.