Astronomi

Ay’ın Neden Aynı Yüzünü Görürüz? Ay’ın Karanlık Yüzü Var mı?

Eğer geceleri gökyüzünü izlemeyi seviyorsanız, fark etmiş olabilirsiniz. Ay’a ne zaman ve nasıl bakarsanız bakın, hep aynı yüzeyle karşılaşırsınız. O çukurlarla dolu, benekli gri manzara her zaman oradadır. İlginç olan şu ki, bizden yüz binlerce yıl önce gökyüzüne bakan atalarımız da aynı görüntüyü gördü.

ayın uzak tarafı
Uzak taraf yakın tarafa çok benziyor. Görsel: NASA

Ay aslında sürekli hareket hâlindedir. Kendi ekseni etrafında dönerken aynı zamanda Dünya’nın etrafında da döner. Ancak bu dönüşler, tahmin ettiğimiz kadar belirgin değildir. Çünkü Ay, kendi ekseni etrafındaki dönüşünü ve Dünya çevresindeki yörüngesini neredeyse aynı sürede tamamlar. Bu senkronize hareket sayesinde, Ay her zaman aynı yüzünü Dünya’ya dönük tutar.

Gökyüzünde Ay’ın görünümünün değiştiğini fark ederiz. Farklı saatlerde ve farklı rotalarda doğar ve batar, bazen tamamen aydınlanır, bazen de hiç görünmez. Ancak bu değişimler Ay’ın evreleriyle ilgilidir ve Dünya, Ay ve Güneş’in gökyüzündeki göreli konumlarından kaynaklanır.

Gelgit kilitlenmesi, en basit tanımıyla, bir uydunun kendi ekseni etrafındaki dönüş süresi ile çevresinde döndüğü gezegenin etrafındaki dolanım süresinin eşit olması durumudur.
Bu eşitlik, gezegenden bakıldığında uydunun sürekli aynı yüzünün görülmesine neden olur.

Ay, bu hareket biçimi nedeniyle gelgit kilidi denilen bir duruma girmiştir. Yani kendi ekseni etrafındaki dönüş süresi ile Dünya etrafındaki dolanım süresi birbirine eşittir. Bu yüzden Ay, Dünya’ya hep aynı yüzünü gösterir. Ve biz Ay’ın yalnızca bir yarısını görmeye alışkınız.

Bu tür kütle çekim kilitlenmeleri, birçok gök cismi çifti arasında zamanla oluşma eğilimindedir. Yeterince uzun süre içinde, kütle çekimi ve gelgit etkileri sayesinde bu senkronizasyon kendiliğinden gelişir. Örneğin, Güneş ve Merkür arasında da benzer bir kilitlenme vardır. Merkür, Güneş’in çevresinde 2 kez dönerken, kendi ekseni etrafında 3 kez döner. Bu özel duruma 3:2 rezonansı ya da 3:2 kilitlenme denir.

Ay’ın “Karanlık Yüzü” Sanıldığı Gibi Değil

Dünya’dan hiç görülmeyen Ay’ın uzak yüzü, uzun zamandır merak konusu. Bu gizli kalan yüzey, bir yandan komplo teorilerine ilham verirken, diğer yandan bilimsel araştırmalar için eşsiz bir fırsat sunuyor. Özellikle Dünya’daki radyo sinyallerinden neredeyse tamamen izole olması, burayı evrendeki zayıf radyo dalgalarını — Güneş’ten ya da uzak yıldızlardan gelenleri — tespit etmek için ideal bir konuma getiriyor. Bu nedenle bilim insanları, Ay’ın bu bölgesini “radyo karanlığı” açısından benzersiz görüyor.

Bu izolasyon ve erişilmezlik, Ay’ın uzak yüzüne gizemli bir hava katıyor. Bu yüzden halk arasında genellikle “Ay’ın karanlık yüzü” olarak anılıyor. Oysa bu ifade, gökbilimciler için fazlasıyla yanıltıcı. Çünkü bu yüzey ışık almıyor değil, sadece bizim gözümüzden uzak.

Gerçekte Ay’ın uzak yüzü de tıpkı görünen yüzü gibi aydınlanır. Yaklaşık iki hafta süren bir gündüz, ardından gelen iki haftalık gece döngüsü her iki yüz için de geçerlidir. Yani “karanlık” olan, Ay’ın kendisi değil, bizim o yüzey hakkında uzun süre yeterince bilgi sahibi olmamamızdır.

Ay’ın Uzak Yüzünü Kimse Gördü mü?

Ay'ın Neden Aynı Yüzünü Görürüz? Ay'ın Karanlık Yüzü Var mı?
İki taraf arasındaki fark mevcut kraterler ve Maria (Latince “denizler” anlamına gelir) olarak bilinen ve içlerinde daha küçük kraterler bulunan karanlık bölgelerdir.

Ay’ın uzak yüzü genellikle “görülmeyen” olarak tanımlanır. Ama bu hiç görülmediği anlamına gelmez. Ay’ın hareketlerindeki küçük sapmalar — yani salınımlar (ya da librasyonlar) — sayesinde yüzeyinin yaklaşık %18’lik bir kısmı zaman zaman Dünya’dan görülebilir. Kalan %82 ise uzaydan yapılan gözlemlerle keşfedilmiştir.

1950’lerde Sovyetler Birliği’ne ait Luna 3 uzay aracı, Ay’ın uzak yüzünü ilk kez fotoğraflayan görev oldu. Bu görüntüler sayesinde gökbilimciler, uzak yüzeyin Ay’ın görünen tarafına göre daha fazla krater içerdiğini ve mare adı verilen lavla dolmuş düzlüklerin neredeyse hiç bulunmadığını fark etti. Mare bölgeleri, yakın yüzeydeki büyük, düz ve karanlık alanlardır ve antik lav akıntılarıyla oluşmuştur. Bu fark, Ay’ın neden asimetrik yapıda olduğunu sorgulatan pek çok yeni soruya yol açtı.

İzleyen yıllarda başka uzay araçları da Ay’ın uzak yüzünü gözlemleyerek yeni görüntüler elde etti. Ocak 2019’da Çin’in Chang’e 4 uzay aracı, Ay’ın uzak yüzüne başarılı bir iniş gerçekleştiren ilk görev oldu. Haziran 2024’te ise Chang’e 6, Ay’ın uzak yüzünden örnek toplayarak Dünya’ya getiren ilk görev olarak tarihe geçti.

Ay’ın Karanlık Yüzü Artık O Kadar da Karanlık Değil

Çin’in Chang’e 4 ve Chang’e 6 görevleri, Ay’ın uzak yüzüne dair en somut adımlardan ikisi oldu. Her iki uzay aracı da, Ay’ın en eski ve en büyük çarpma alanlarından biri olan Güney Kutbu–Aitken Havzası’na iniş yaptı. Amaç, bu zor ulaşılan bölgenin yüzey ve alt yüzey yapısını incelemekti.

Chang’e 4 hâlâ aktif olan keşif aracıyla radar, spektrometre ve diğer bilimsel ekipmanlar yardımıyla yüzeyi taradı. Chang’e 6 ise, robot kol ve kepçe sistemiyle Ay toprağı ve kaya örnekleri topladı. Sonrasında da bunları başarıyla Dünya’ya getirdi.

Bu örnekler, sadece Ay’ın jeolojik geçmişine değil, aynı zamanda iki yüzü arasındaki farklara da ışık tutuyor. Özellikle derin katmanlardan yüzeye çıkmış olabilecek kaya parçaları, Ay’ın iç yapısı hakkında eşsiz bilgiler sunabilir. Ayrıca, uzak yüzeyden alınan örneklerin, daha önce yakın yüzeyden toplanan verilerle karşılaştırılması, Ay’daki yapısal asimetrinin nedenlerini daha iyi anlamamıza yardımcı oluyor.

Ay'ın Neden Aynı Yüzünü Görürüz? Ay'ın Karanlık Yüzü Var mı?
NASA’nın Ay Yörünge Keşif Aracının Geniş Açı Kamerasından alınan, Ay’ın yakın tarafının açıklamalı bir mozaiği. Ay’ın yakın tarafının bu görüntüsünün uzak tarafının kopyası olmadığının keşfi bilim insanlarını oldukça şaşırtmıştı.

Uzak yüz, gözlem ve iletişim açısından Ay’ın en erişilmez bölgelerinden biri. Bu nedenle Chang’e görevleri yalnızca mühendislik anlamında değil, bilimsel anlamda da çığır açıcı olarak değerlendiriliyor. Görevler, yörüngedeki haberleşme uyduları sayesinde yönetildi—çünkü Dünya ile doğrudan bağlantı kurmak mümkün değil.

Sonuç Olarak

Ay’ın bu yabancı, sessiz ve yıllarca gözden uzak kalmış yüzü artık sadece bir gizem değil. Elde edilen verilerle birlikte, bu bölge hakkında her geçen gün daha fazla bilgiye ulaşıyoruz. Yine de, tüm bu ilerlemeye rağmen, ona halk arasında verilen isimle seslenmekten vazgeçemiyoruz: Ay’ın karanlık yüzü.


Kaynaklar ve İleri Okumalar:

  • What and where is the dark side of the moon?. Kaynak site: How Stuff Works. Bağlantı: What and where is the dark side of the moon?/
  • Why We See Only One Side of the Moon’s Surface. Yayınlanma tarihi: 11 Temmuz 2024. Kaynak site: Discover Magazine. Bağlantı: Why We See Only One Side of the Moon’s Surface
  • Farkasvolgyi, Andrea & Csurgai-Horváth, László & Bohacek, Petr. (2023). The evolution of lunar communication—From the beginning to the present. International Journal of Satellite Communications and Networking. 42. 200-216. 10.1002/sat.1507.

Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Sibel Çağlar

Temel eğitimimi Kadıköy Anadolu Lisesinde tamamladım. Devamında Marmara Üniversitesi İngilizce Matematik Öğretmenliği bölümünü bitirdim. Çeşitli özel okullarda edindiğim öğretmenlik deneyiminin ardından matematiksel.org web sitesini kurdum. O günden bugüne içerik üretmeye devam ediyorum.

İlgili Makaleler

2 Yorum

  1. Ayın yörünge şeklinden sikloid den hiç bahsetmemişsiniz. Makale için çok teşekkürler.

  2. Ondan da başka yazımızda bahsetmiştik :)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir