Plasebo etkisi, tıp tarihinin en uzun süredir bilinen ve en çok araştırılan fenomenlerinden biridir. Binlerce yıldır var olan bu etki, modern tıbbın temel karşılaştırma ölçütlerinden birini oluşturur.

Bugün doktorunuz size bir ilacın “kanıtlanmış şekilde etkili” olduğunu söylediğinde, aslında bu ilacın plasebo’ya göre daha iyi sonuç verdiğini söylemiş olur. Bir tedavi, ancak plasebo’nun ötesine geçerse “etkili” kabul edilecektir.
Plasebo Etkisi Nedir?
Tıpta bugün kullandığımız anlamıyla “placebo” kelimesi, ilk olarak 4. yüzyılda Aziz Jerome’un İncil’in Latince çevirisini yaparken kullandığı bir ifadeye dayanıyor. Placebo Domino in regione vivorum — yani “Yaşayanlar diyarında Rab’bi hoşnut edeceğim.” “Placebo” kelimesi Latince’de “hoşnut edeceğim” anlamına gelir.
Bilinen ilk plasebo kontrollü denemelerden biri, 18. yüzyılın sonlarında gerçekleştirilen bir “Perkins çubukları” çalışmasıydı. Amerikalı hekim Elisha Perkins, iki metal çubuk geliştirmişti. Bu çubukların, vücuttaki hastalıklı “elektriksel” sıvıyı dışarı aktardığını iddia ediyordu. Bilimsel temeli olmayan bu açıklama, dönemin birçok hastası tarafından kabul gördü. Çünkü çubukları kullandıktan sonra kendilerini daha iyi hissettiklerini söylediler.
1799’da çubuklar İngiltere’ye ulaştı. Ancak Dr. John Haygarth, bu tedavinin sahte olduğunu düşünüyordu ve bunu test etmeye karar verdi. Metal çubuklara benzeyen, ama elektrik iletmeyen boyalı ahşap çubuklar yaptı.

On kişi üzerinde yaptığı deneyde, beşi gerçek, beşi sahte çubuklarla tedavi gördü. Sonuç şaşırtıcıydı: Sahte çubuklar, gerçekleri kadar etkiliydi. Haygarth bu deneyden şu sonuca vardı: Çubuklar işe yaramıyor. Ancak burada ilginç bir detay var. Deney, çubukların etkisiz olduğunu değil, etkilerinin elektriksel iletimden kaynaklanmadığını gösterdi. Haygarth bile sahte çubukların “oldukça iyi” sonuç verdiğini kabul etti. Bunu da insanların inancına bağladı.
Plasebo Etkisinin Tıpta Kullanımı
20. yüzyılın ortasına gelindiğinde, Henry Knowles Beecher, plasebo etkisinin ne kadar güçlü olduğunu anlamak için ilk sistematik derlemelerden birini yaptı. Beecher, İkinci Dünya Savaşı sırasında İtalya cephesinde görevliydi. Morfin azaldığında, bir hemşirenin yaralı bir askere tuzlu su enjekte ettiğine tanık olmuştu. Asker bunun morfin olduğunu sanmış ve operasyon sırasında acı hissetmemişti.
Savaştan sonra Beecher, ağrı ve başka hastalıklar için yapılan 15 plasebo kontrollü çalışmayı inceledi. Toplam 1.082 kişilik bu çalışmalarda, hastaların %35’inin yalnızca plasebo ile belirtilerinin hafiflediği görüldü. 1955’te bulgularını “The Powerful Placebo” adlı makalesinde yayımladı.
1990’larda bazı araştırmacılar, Beecher’ın plasebo etkisini fazla abarttığını öne sürdü. Danimarkalı araştırmacılar Hróbjartsson ve Gøtzsche, plasebo alanlarla hiçbir tedavi almayanları karşılaştırdı ve etkilerin çok küçük olduğunu savundu. Ancak bu çalışma, tüm plasebo etkilerini aynı kefeye koyarak farklı durumları göz ardı etti.
Bugün artık kabul gören görüş şudur. Her tedavi her hastalıkta işe yaramadığı gibi, her plasebo da her durumda etkili değildir. Ama özellikle ağrı gibi bazı durumlarda işe yarayacaktır.

Son yıllarda, plasebo kontrollü cerrahi deneyler yapılmaya başlandı. Bu alandaki en ünlü örneklerden biri, Amerikalı cerrah Bruce Moseley’in diz ağrısı çalışmasıdır. Moseley, ilaçlarla dindirilmesi mümkün olmayan şiddetli diz ağrısı yaşayan 180 hastayı iki gruba ayırdı. Yarısına gerçek artroskopik ameliyat, diğer yarısına ise sahte (plasebo) ameliyatı yapıldı.
Plasebo grubundaki hastalar da anestezi aldı. Ancak dizlerinde sadece küçük bir kesik açıldı. Sonuçlar çarpıcıydı. Sahte ameliyat, gerçek ameliyat kadar etkiliydi. Üstelik 50’den fazla plasebo kontrollü cerrahi denemenin incelendiği bir derleme, bu tür sahte ameliyatların yarısından fazlasında, sonuçların gerçek cerrahilerle benzer olduğunu gösterdi.
Placebo Etkisi: Endorfin, Beklenti ve Koşullanma
Plasebo etkisinin yalnızca psikolojik değil, biyolojik temellere de dayandığı ilk kez 1978’de yapılan bir çalışmayla ortaya kondu. Jon Levine ve Newton Gordon, yirmilik dişi çekilen 51 hastayla bir deney yaptı. Tüm hastalar cerrahi işlem sırasında mepivakain adlı bir ağrı kesici aldı. Ameliyattan 3 ve 4 saat sonra ise hastalara rastgele morfin, plasebo ya da nalokson verildi. Ayrıca kimse hangi maddeyi aldığını bilmiyordu.

Nalokson, morfin gibi opioidlerin etkisini durduran bir antagonisandır. Bu madde, morfinin ya da endorfinlerin hücre reseptörlerine bağlanmasını engeller, böylece ağrı kesici etkiyi ortadan kaldırır. Sonuçlar çarpıcıydı. Nalokson, plasebo’nun ağrı kesici etkisini de engelledi. Bu, plasebo’nun vücutta doğal ağrı kesici olan endorfinleri harekete geçirdiğini gösterdi.
Sonraki yıllarda yapılan birçok deney bu bulguyu doğruladı. Plasebo’nun sadece zihinsel bir oyun değil, vücutta gerçek fizyolojik değişimler yarattığı anlaşılacaktı.
Plasebo’nun etkili olmasında iki ana mekanizma olduğu tahmin edilmekte. Bunlardan ilki beklenti ve diğeri ise koşullanma. 1999’da yayımlanan kapsamlı bir çalışmada, Martina Amanzio ve Fabrizio Benedetti, 229 kişiyi 12 gruba ayırdı. Bu gruplara farklı ilaçlar verildi, çeşitli biçimlerde koşullandılar. Ayrıca onlara farklı beklentiler yaratacak açıklamalar yapıldı. Hem beklenti hem de koşullanma, plasebo etkisinin ortaya çıkmasında etkiliydi.
Placebo’nun Geleceği: Aldatmadan İyileştirme Mümkün mü?
Yüzyıllar boyunca “placebo” kelimesi, kandırmaya ve insanları memnun etmeye yönelik bir kavramla özdeşleşti. Ancak son yıllarda yapılan çalışmalar, plasebo’nun işe yaraması için mutlaka bir aldatmacaya gerek olmadığını ortaya koydu.
Doktorların plasebo kullanması uzun süredir etik açıdan tartışmalıdır. Çünkü hastaya etkisiz bir madde verip, onun güçlü bir ilaç olduğunu söylemek — yani yalan söylemek — bu uygulamayı sorunlu hâle getirir. Ancak dürüst placebo bu sorunu ortadan kaldırır. Hastaya açıkça bunun plasebo olduğu söylendiğinde, artık bir kandırma söz konusu değildir ve etik engel ortadan kalkar.
Devam eden bir klinik çalışmada, doktorlar hastalara şu soruyu yöneltti: “Gerçek ağrı kesicilerle birlikte dürüst placebo almayı dener misiniz?” Katılımcıların ameliyat sonrası ağrıları, sadece ağrı kesici alanlarla aynı düzeyde azaldı. Ancak dikkat çeken nokta şu: Bu yöntemle ağrı kesici bağımlılığı riski belirgin şekilde düştü.
Bu bulgular, plasebo’nun “etkisiz” ve “nötr” bir madde olduğu yönündeki eski inancı sarsıyor. Gelecekte plasebo tedavileri, klinik araştırmalardan çok doğrudan klinik uygulamalarda yer bulması olasıdır. Ve belki de iyileşme, yalnızca moleküllerle değil, beklentilerle de mümkün hale gelir.
Kaynaklar ve ileri okumalar:
- The fascinating story of placebos – and why doctors should use them more often. Yayınlanma tarihi: 6 Ocak 2021. kaynak site: Conversation. Bağlantı: The fascinating story of placebos – and why doctors should use them more often
- Moseley JB, O’Malley K, Petersen NJ, Menke TJ, Brody BA, Kuykendall DH, Hollingsworth JC, Ashton CM, Wray NP. A controlled trial of arthroscopic surgery for osteoarthritis of the knee. N Engl J Med. 2002 Jul 11;347(2):81-8. doi: 10.1056/NEJMoa013259. PMID: 12110735.
- Kienle GS, Kiene H. The powerful placebo effect: fact or fiction? J Clin Epidemiol. 1997 Dec;50(12):1311-8. doi: 10.1016/s0895-4356(97)00203-5. PMID: 9449934.
- Howick J. Questioning the methodologic superiority of ‘placebo’ over ‘active’ controlled trials. Am J Bioeth. 2009 Sep;9(9):34-48. doi: 10.1080/15265160903090041. PMID: 19998192.
Matematiksel