Tarih

Neden Savaş? Einstein ve Freud Arasındaki Yazışmalar

1932 yılında Albert Einstein, Sigmund Freud’a bir mektup yazarak insanlığı savaş tehdidinden kurtarmanın bir yolu olup olmadığını sordu. Freud’un cevabı ise oldukça karamsardı.

neden savaş

Albert Einstein’ın bilime yaptığı katkıları herkes bilir. Ancak bu katkıların çoğu modern fiziğin oldukça ileri konularına dair olduğundan, çoğumuz için anlaşılması zordur. Bu yüzden Einstein’ın daha gündelik, daha yaşamsal meseleler üzerine ne düşündüğünü okumak her zaman aydınlatıcıdır. Böylesine zeki bir insanın, insanlığın karşı karşıya olduğu büyük sorunlarla ilgili fikirler geliştirmiş olması elbette şaşırtıcı değildir.

1931 yılında Entelektüel İşbirliği Enstitüsü (Institute for Intellectual Cooperation), Albert Einstein’a dünya siyaseti ve barış üzerine disiplinlerarası bir fikir alışverişine katılması için davette bulundu. Farklı görüşlere ve diyaloglara her zaman açık olan Einstein, bu teklifi kabul etti ve Sigmund Freud ile bir mektuplaşma sürecine başladı. Bu pek bilinmeyen yazışmalar, Einstein’ın savaş, insanlık ve küresel siyaset üzerine düşüncelerini büyük ölçüde açığa çıkarır.

Einstein, Freud’un çalışmalarına hayranlık duyuyordu ve bazı psikolojik fikirlerinin, insanın şiddete olan eğilimini çözmesine yardımcı olabileceğine inanıyordu. Bu mektuplarda ikili, insan doğası üzerine uzun uzun konuşur ve dünyada şiddet ile savaşı azaltmanın hem somut hem de soyut yolları üzerine düşünür.

Bu mektuplarda tuhaf bir huzursuzluk hissi vardır. Henüz II. Dünya Savaşı patlak vermemişken yazılan bu satırlar, bugün bakıldığında daha da öngörülü ve anlamlı hale gelir. Tartıştıkları konuların çoğu, hâlâ dünya genelinde varlığını sürdüren sorunlardır. Sadece siyasi aktörler değişmiş, yıkım araçları ise çok daha büyük boyutlara ulaşmıştır. Bu yazıda ele alacağımız mektup, Einstein’ın düşüncelerini ortaya koyması açısından dikkat çekicidir.

Neden Savaş? Albert Einstein’ın Sigmund Freud’a Mektubu

Neden Savaş?’ adı altında yayınlanan mektuplaşmaları başlatan Einstein oldu. İlk mektubu 30 Temmuz 1932 tarihinde kaleme aldı. Einstein mektubuna, çağlar boyunca entelektüellerin ortak bir sıkıntısından yakınarak başlar. Dünyayı çıkarcılar, ideologlar, fırsatçılar ve toplumun en vasat unsurları yönetmektedir. Bu durum geçmişte nasılsa, bugün de öyledir.

Gerçek gücün, ya zor kullanarak ya da halkın oylarıyla seçilen siyasi liderlerde olduğunu; bu liderlerin ise ahlaki ya da entelektüel açıdan üstün kişileri temsil etmediğini vurgular. Einstein, bu yetersiz siyasal yapıya karşılık, yönetimin entelektüel bir seçkinler grubuna bırakılması gerektiğini savunur.

“Günümüzde entelektüel elit, dünya tarihinde doğrudan bir rol oynamıyor. Kendi içlerindeki bölünmüşlük, ortak bir çözüm üretmelerini engelliyor. Daha önceki çalışmaları ve başarıları, yetkinliklerini ve dürüstlüklerini kanıtlamış insanlardan oluşan özgür bir birlik aracılığıyla bir değişim mümkün olamaz mı sizce?”

Einstein burada, bir tür filozof-kral fikrini, uluslararası bir konsey yapısı altında düşünüyor gibidir. Yani, en yetkin insanların yönettiği ideal bir dünya hükümeti fikri. Ama Einstein, bu ütopik düşünceye iyimserlikle yaklaşsa da, insan doğasının sınırlarını göz önünde bulundurarak temkinli olmayı da ihmal etmez.

“Böylesi bir birlik, kuşkusuz, zamanla yozlaşmış bilimsel topluluklarda görülen tüm eksikliklerden mustarip olacaktır. Çünkü insan doğasının kusurları göz önünde bulundurulduğunda, bu tür bir çürümenin gelişmesi tehlikesi daima mevcuttur.”

İnsanlığı savaş tehdidinden kurtarmanın bir yolu var mı?

Einstein, Freud’a yazdığı mektupta onun, insanın güç hırsı, açgözlülüğü, kötülük potansiyeli ve bireyin şiddete yönelmesinin psikolojik nedenleri üzerine fikir almak ister. Çünkü bu bireysel eğilimler, sonunda toplumsal ölçekte savaşlara yol açar. Asıl sorusu nettir: İnsanlığı savaş tehdidinden kurtarmanın bir yolu var mı?

Einstein’ın çözüm önerisi, düşünce ve bilgiye dayalı bir dünya yönetimidir. Ancak bu fikir, öncelikle milliyetçilik gibi büyük engellerle karşı karşıyadır. “Bu yüzden ilk ilkem şu: Uluslararası güvenlik, her ulusun egemenliğinden belli ölçüde vazgeçmesini gerektirir. Başka türlü bir güvenlik mümkün değildir.”

Einstein, bu tür bir dünya düzeni kurmak için geçmişte atılan adımların neden başarısız olduğunu sorgular. Ona göre, bu başarısızlıkların arkasında güçlü psikolojik dirençler vardır. “Geçtiğimiz on yılda bu hedefe ulaşmak isteyen samimi girişimler başarısız olduysa, bunun nedeni bazı psikolojik etkenlerin bu çabaları felç etmesidir. Bunlardan biri çok açık: Her ülkenin yönetici sınıfında iktidar hırsı vardır ve bu da ulusal egemenliği sınırlamaya karşı çıkar.”

Einstein’a göre, her toplumda, savaş ve silah ticaretini kendi çıkarı için kullanan küçük ama etkili gruplar vardır. Bu gruplar, medya ve eğitim gibi araçlarla kitlelerin duygularını yönlendirir. Ama Einstein, bunun sadece yüzeydeki neden olduğunu söyler. Asıl sorun daha derindedir. Aynı zamanda bu derin sorun, çözüm için de ipucu taşır.

“ Bu yöntemler insanları nasıl olur da böylesine büyük bir coşkuya, hatta ölüme hazır hale getiriyor? Çünkü insanın içinde nefret ve yıkım arzusu var. Bu istek normalde gizlidir, ama olağanüstü durumlarda kolayca açığa çıkar. Onu harekete geçirmek ve toplu bir delilik haline dönüştürmek zor değildir. Belki de tüm bu karmaşık sorunların merkezinde bu yatıyor. Ve bunu sadece insan içgüdülerini iyi bilen biri çözebilir.”

Einstein, Freud’a yönelttiği bu soruda açıkça bir umut da taşır. Bu içgüdüsel sorunu tespit edip çözmek mümkün müdür? Einstein’ın mektubu, bugün bile geçerliliğini koruyan ağır ve düşündürücü sorularla sona erer.

Freud

Sigmund Freud, 1932 yılında Albert Einstein’ın “İnsanlığı savaş tehdidinden kurtarmanın bir yolu var mı?” sorusuna yanıt olarak, savaşın kökenlerini ve insan doğasındaki şiddet eğilimini ele alan bir mektup kaleme aldı.

Freud’un cevabı, Einstein’ın iyimser yaklaşımıyla kendi gerçekçi ve sert insan tasvirini karşı karşıya getirir. Einstein barışın mümkün olduğuna inanırken, Freud, insan doğasının karanlık tarafını göz ardı etmeyen bir analiz sunar. Bu yaklaşımı, günümüzde evrimsel psikolojiye yakın bir çizgide yer alır. Freud buna “içgüdülerin mitolojisi” adını verir.

Şiddet içgüdüsünün tamamen ortadan kalkabileceğine pek inanmaz. Antik Yunan siyasetini, savaşı ortadan kaldırmayı hedefleyen ama mevcut şartlarda başarısız olmaya mahkûm gördüğü Bolşevik düşüncelerle karşılaştırır.

Freud, insan davranışlarını şekillendiren iki temel içgüdüden bahseder: Eros (yaşam, sevgi, birleşme) ve Thanatos (ölüm, yıkım, ayrışma). İnsan doğasını bu iki içgüdünün sürekli çatışması belirler. Ona göre, insanlık tarihi bu gerilim üzerine kuruludur ve bu gerçeklik değiştirilemez bir mitos kadar kalıcıdır. Freud’un mektubu kesin yanıtlar sunmaz; Einstein’ın idealist ve net siyasi önerilerinden özellikle uzak durur. Bu nedenle Einstein, ona teşekkür eder ve Freud’un uzun cevabını “gerçekten klasik bir yanıt” olarak tanımlar.

Sonuç olarak

Bu mektuplaşma 1933’te “Neden Savaş?” başlığıyla yayımlandığında, Hitler iktidara gelmişti ve kısa süre sonra her iki düşünürü de sürgüne zorlayacaktı. Bu nedenle mektuplar, yayımlandığı dönemde beklenen geniş etkiyi yaratamadı. Ancak bugün, yazışmalar hâlâ güncelliğini koruyor. Tartıştıkları sorular da en az o günkü kadar yakıcı ve zorlayıcı.


Kaynaklar ve ileri okumalar:


Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Sibel Çağlar

Temel eğitimimi Kadıköy Anadolu Lisesinde tamamladım. Devamında Marmara Üniversitesi İngilizce Matematik Öğretmenliği bölümünü bitirdim. Çeşitli özel okullarda edindiğim öğretmenlik deneyiminin ardından matematiksel.org web sitesini kurdum. O günden bugüne içerik üretmeye devam ediyorum.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir