Pek çok insan, hafızasında kötü anıların iyi olanlardan daha fazla yer kapladığını fark eder. Örneğin anneler, çocuklarının doğum sürecine dair detayları hatırlamakta zorlanabilir. Buna karşılık, çocuk yetiştirirken yaşadıkları zorluklar hafızalarında kalıcı izler bırakır.

Günlük işlerinizi yaparken bir anda lisede söylediğiniz aptalca bir söz aklınıza gelir. Ya da yıllar önce yaptığınız bir sosyal hata belirir ve utanç yeniden çöker. Peki bu olumsuz anılar neden durduk yere zihne geri döner? Ve olay çoktan geçmişken neden hâlâ aynı utancı hissederiz?
Anılar Bilince Nasıl Gelir?
Uzmanlar, geçmiş deneyimlerin zihinde belirmesinin iki temel biçimi olduğunu söyler. İlki, bilinçli biçimde hatırlamaktır. Örneğin dün iş yerinde ne yaptığınızı ya da geçen cumartesi ne yediğinizi düşünürken belleğinizde o anının izini bilerek ararsınız ve bu süreç belirgin bir zihinsel çaba gerektirir.
İkinci biçimse kendiliğinden ortaya çıkan hatırlamalardır. Bu anılar hiçbir uğraş vermeden zihne düşer ve bazen tamamen istenmeyen, hatta rahatsız edici olur. Bu durumun kaynağı, anıların beyinde nasıl birbirine bağlandığıyla ilgilidir.
Geçmiş deneyimler, nöronlardan oluşan bağlantılı ağlarda depolanır. Bu nöronlar, ortak bağlamlar ve temalar üzerinden fiziksel bağlar kurar. Aynı döneme ait anılar, benzer yerler, ortak duygular bu ağların örülmesini sağlar.
Daha sonra dışarıdan gelen bir koku, bir görüntü veya bir düşünce bile bu ağlardan birini harekete geçirir. Bir anı etkinleştiğinde, ona bağlı diğer anılar da bilince gelmeye daha yatkın hâle gelir. Fırından gelen ekmek kokusunun bir hafta önceki yemeği, ardından da evin dumanla dolduğu bir sahneyi hatırlatması tam olarak bu zincirin sonucudur.
Kötü Anılar Neden Kalıcı Oluyor?
Anıların beraberinde duygu getirmesi kaçınılmazdır. Üstelik kendiliğinden beliren anılar çoğunlukla kötü deneyimleri çağırır ve olumlu olanlardan daha güçlü duygular taşır.
İnsan zihni kötü sonuçları ve olumsuz durumları hatırlamaya daha yatkındır; çünkü bu eğilim bir tür hayatta kalma stratejisidir. Bu yüzden eski bir utanç anısı yıllar sonra bile yüzünüzü kızartacaktır.
Bazı insanlar bu yoğunluğu daha sık yaşar. Üzüntü hâlinde olan biri, üzüntüyle uyumlu anıları daha kolay hatırlar. Kaygılı biri daha çok korku içeren anıları çağırır. Depresyonda ise bu kötü anılar kişinin kendine dair olumsuz inançlarına dönüşebilir.
Bir diğer etken de ruminasyondur: Kişi geçmişteki kötü deneyimleri tekrar tekrar düşünür ve aynı duygulara takılı kalır. Bu döngü anıları zihinde daha güçlü hâle getirir ve istemsiz hatırlamayı artırır.
Yine de belleğimiz sabit değildir. Bir anıyı hatırladığımız anda onu yeniden şekillendirme fırsatı doğar. Bu süreç anının duygusal tonunu hafifletebilir. Örneğin kötü geçen bir sınavı hatırladığınızda, o anda yaşadığınız kaygıya rağmen yine de çaba gösterdiğinizi kendinize hatırlatabilirsiniz. Böyle küçük yeniden çerçevelemeler, anının üzerinizdeki etkisini azaltır.
Hafızadan Kötü Anıları Silme Mümkün mü?
Üzüntü, umutsuzluk, depresyon ya da kaygıya yol açan anıları silebilsek ne olurdu? Bir gün böyle bir şey mümkün olabilir mi?

İstenmeyen bir anı aklımıza geldiğinde onu unutmaya çalışmak en doğal tepkidir. Ancak bir şeyi unutmayı seçmek, onu hatırlamaya çalışmaktan daha fazla zihinsel çaba gerektirir.
Bilişsel davranışçı terapi, kaygı bozuklukları için yaygın bir tedavidir. Temel amaç, kişinin kaygısının altındaki korku yaratan düşünceleri değiştirmektir.
Örneğin birinin köpek fobisi varsa “tüm köpekler tehlikelidir” diye düşünür. Terapi sırasında kişi dost canlısı köpeklere kontrollü biçimde yaklaşarak bu düşüncesini daha gerçekçi bir biçime dönüştürür.
Bu tedavi güçlü bilimsel desteğe sahip olsa da ABD’de yapılan bir araştırma, hastaların yaklaşık yarısında eski korku anılarının dört yıl içinde geri döndüğünü gösteriyor.
Korku anıları beynin eski bir bölgesi olan amigdalada saklanır. Amigdala çok erken evrimleştiği için tehlikeleri hatırlamak hayatta kalmak açısından önem taşır. Tehlikeyle ilgili bilgilerin kalıcı olması da bu yüzden uyum sağlayıcıdır.
Bir aslanı hayvanat bahçesinde görmenin güvenli olduğunu öğrenebiliriz; ama doğada karşılaşınca bunun güvenli olmadığını bilmemiz gerekir. Bu kalıcılık, nüksün nedenini açıklar.
Terapide “çoğu köpek dost canlısıdır” gibi yeni ve güvenli bir anı oluşur. Ancak bu yeni anı yalnızca terapinin yapıldığı bağlama bağlıdır. Bu ortamda prefrontal korteks amigdalayı frenler ve eski korkuyu geri çağırmasını engeller.
Kişi bir parkta köpek gördüğünde bağlam değişir. Beyin varsayılan olarak eski korku anısını çağırır: “Tüm köpekler tehlikelidir.” Bu eğilim atalarımızı tehlikeli ortamlarda korumuştur; fakat gerçek dışı ve yoğun kaygı yaşayan kişilerde kötü anıların tekrar ortaya çıkmasını kolaylaştırır.
Sonuç Olarak
Sonuçta zihnimiz bizi geçmişe sık sık götürür ama bu yolculuklarda takılıp kalmak zorunda değiliz. Anılar değişmeye açıktır ve onları nasıl hatırladığımız, nasıl hissettiğimizi de değiştirir.
Kaynaklar ve İleri Okumalar:
- Bad Memories Stick Better Than Good; Yayınlanma tarihi: 5 Temmuz 2007; Bağlantı: https://www.livescience.com/
- Kensinger EA. Remembering the Details: Effects of Emotion. Emot Rev. 2009;1(2):99-113. doi: 10.1177/1754073908100432. PMID: 19421427; PMCID: PMC2676782.
- Williams, S.E., Ford, J.H. & Kensinger, E.A. The power of negative and positive episodic memories. Cogn Affect Behav Neurosci 22, 869–903 (2022). https://doi.org/10.3758/s13415-022-01013-z
Size Bir Mesajımız Var!
Matematiksel, matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.
Matematiksel





