
Hayatınızın belli bir döneminde arkadaş olmak istediğiniz bir kişi tarafından “zaten yeterince arkadaşım var” biçiminde bir söylem neticesinde kibarca reddedilmiş olmanız olabilirsiniz. Görünüşe göre bu sadece bir bahane değil.
Gerçekten de ortalama bir insanın elinde tutabileceği arkadaş ve tanıdık sayısının bir sınırı vardır. 150 olarak tanımlanan bu üst sınır, konu ile ilgili çalışmalar yürüten İngiliz antropolog Robin Dunbar‘a ithafen Dunbar sayısı olarak bilinmektedir. Bunun nedeni ise insan beyninin evrimsel tarihinde yatmaktadır.

Dunbar Sayısı Nedir?
Robin Dunbar bir antropolog, evrimsel psikolog ve primat davranışı uzmanıdır. Halen Oxford Üniversitesi’nde Deneysel Psikoloji Bölümü’nde Sosyal ve Evrimsel Sinirbilim Araştırma Grubu başkanıdır. Kendisinin yaptığı araştırmalar sonucunda belirlediği bu 150 sayısı ise temelinde primatlar ile yaptığı gözlemlere dayanmaktadır.
150 sayısı ise primatlardaki neokorteks büyüklüğü ile oluşturdukları grupların ortalama büyüklüğü arasındaki orana bakılarak belirlenmiştir. Dunbar ve meslektaşları daha sonrasında, bu temel prensibi insanlara uygulayarak, grupların parçalanmadan önce ne kadar büyüyebileceğini anlamaya çalışmışlardır. Çeşitli veriler ile yaptıkları çalışmalar neticesinde de 150 sayısı etrafında dikkate değer bir tutarlılık bulmuşlardı.

Dunbar’a ve etkilediği birçok araştırmacıya göre, bu 150 kuralı, erken avcı-toplayıcı toplumların yanı sıra oluşturduğumuz tüm modern gruplaşmalar için de geçerliydi. Kendisi devamında da sosyal beyin hipotezini ileri sürecekti. Dunbar’a göre neokorteks-beyin oranı ile beyin-vücut oranı sosyal karmaşıklıktan ötürü insanlarda olağanüstü bir yükseliş sergilemişti.
Her ne kadar bir çoğumuz 150 sayısına takılsak da kendisi başka sayılar da belirlemişti. Aslında kurduğumuz ilişkileri giderek büyüyen çemberler gibi düşünmüştü. Teoriye göre, en dar çemberde sadece beş kişi vardı. Bunlar gerçekten sevdiklerinizdi.
Bunu sırasıyla 15 (iyi arkadaşlar), 50 (arkadaşlar), 150 (anlamlı kişiler), 500 (tanıdıklar) ve 1500 (tanıyabileceğiniz kişiler) katmanları takip ediyordu. İnsanlar bir katmandan başka bir katmana geçiş yapabilirdi. Ancak bunun için bu katmanda boşluk olması gerekliydi.

Bu arada tüm bu sayıların neden beş sayısının katları olduğunu da merak edebilirsiniz. Aslında bunun nedenini Dunbar da tam olarak anlayamamıştı. Bunun evrimsel bir sebepten kaynaklandığını tahmin etmişti.
Dunbar Sayısı İle İlgili Çalışmalar Bize Ne Söyledi?
Bazı kuruluşlar bu fikirleri ciddiye aldı. Örneğin çalışmanın ardından, İsveç Vergi Dairesi, ofislerini 150 kişi eşiğinde kalacak şekilde yeniden yapılandırdı. Ancak tüm popülaritesine Dunbar’ın bu fikirleri tartışmalıydı. Bunun sonucunda da konu hakkında çok sayıda araştırma yapılacaktı.

Bilimde meydan okumalar faydalıdır. Araştırmacıları bir hipotezin altında yatan varsayımları değerlendirmeye zorlar. Kimi zamanlarda da yeni keşiflere giden yolu gösterirler. Ancak bu Dunbar sayısı için geçerli olmadı. Kişisel sosyal ağların ve doğal toplulukların yaklaşık 150 büyüklüğünde olduğuna ve çok farklı katmanlı bir yapıya sahip olduğuna dair kanıtlar ilerleyen süreçte önemli ölçüde arttı.
Bu katmanlı yapının, hem topluluklarda hem de kişisel sosyal ağlarda ortaya çıktığı gözlemlendi. Aslında, aynı katmanlar, maymunlar, maymunlar, yunuslar ve fillerden oluşan topluluklarda da ortaya çıktı. Ancak katmandaki bileşen sayıları farklıydı.

Dunbar Sayısı İlişkilerimiz Açısından Bize Ne Söylüyor?
Aslında bu sayılar insanları görme, yüz yüze iletişim haline geçme sıklığınızla ilişkilidir. Bu sayı elbette her koşulda kesinlikle 150 olmayacaktır. Sonucunda bir kişinin içedönük ya da dışa dönük olması gibi durumlar da bu sayıyı değiştirecekti. Ancak ortalamalara bakıldığında çalışmaların bir çoğu bu sayıyı destekleyecekti.
Bunun temel nedenin de bilişsel yük olduğu düşünülüyor. Sonucunda birisi size 50 yakın arkadaşı olduğunu söylerse, muhtemelen ona inanmazsınız. Çünkü yakın arkadaşlık zaman ve çaba gerektirecektir. Oysaki bir insanda bunların ikisi de sınırlıdır.
Dunbar’a göre yukarıda gördüğünüz katmanlar, ilişkinin duygusal yoğunluğu ve her bir kişiye ayırdığımız zamanla tanımlanır. Ayrıca 150 kişi ile “anlamlı” bir ilişki kurmak ille de aşk ve hatta sevgi üzerine kurulmuş bir ilişki olmak zorunda değildir. Bu 150 kişinin tümünü sevmeseniz bile, bize yardımcı oldukları için veya onlarla etkileşimde bulunmaya devam etmemiz gerektiği için sürdürebiliriz.
Bununla birlikte, “arkadaş sınırı” hakkında Dunbar’ınkiyle uyuşmayan başka teoriler de var, bazıları sayının çok daha yüksek olduğunu öne sürüyor. 2021 tarihli bir araştırma, Dunbar’ın sayısının doğruluğu hakkında soru işaretleri uyandırdı. Ancak daha sonrasında bu çalışmanın metodolojisinde sorunlar olduğu söylenecekti.
Sonuç olarak anlamamız gereken şudur. Belli bir yakınlık düzeyinde tutabileceğimiz insanların sayısının bir sınırı var. Dunbar sayısı bize, ilişkilerimizin önemli bir kısmının ya pasif ya da verimsiz durumda olduğunu gösteriyor. Hayatınıza yeni bir insan girdiğinde, ona yer açmak için, birisinin bir sonraki seviyeye düşmesi gerekiyor.
Sonuç olarak belki de gerçekten sevdiklerimize yer açmak adına biraz sadeleşmek beynimize iyi gelebilir. Yazımızın devamında göz atmak isterseniz: Beş Büyük Kişilik Özelliği Nedir? Bunlar Psikologlar İçin Ne Anlama Gelir?
Kaynaklar ve ileri okumalar:
- Dunbar, R. (1993). Coevolution of neocortical size, group size and language in humans. Behavioral and Brain Sciences, 16(4), 681-694. doi:10.1017/S0140525X00032325
- Are humans limited to 150 friends? yayınlanma tarihi: 16 Ekim 2022; Bağlantı: https://www.livescience.com/
- Dunbar’s number: why my theory that humans can only maintain 150 friendships has withstood 30 years of scrutiny. Yayınlanma tarihi: 12 Mayıs 2021; Bağlantı: https://theconversation.com/
- Dunbar’s number: Why we can only maintain 150 relationships. Bağlantı: https://www.bbc.com/
- Lindenfors Patrik, Wartel Andreas and Lind Johan, 2021‘Dunbar’s number’ deconstructedBiol. Lett.172021015820210158; http://doi.org/10.1098/rsbl.2021.0158
Size Bir Mesajımız Var!
Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.
Matematiksel