Kendimizi Geliştirelim

Dinleme Becerisi İçin 43:57 Oranına Dikkat Edelim

Bugüne kadar konuşma becerilerinizi geliştirmenize yardımcı olmayı amaçlayan pek çok yazıya, seminere ya da öneriye rastlamış olmanız muhtemeldir. Elbette, etkili konuşabilmek önemli bir yetkinliktir. Ancak ne yazık ki çoğumuz, bu süreçte dinlemenin de başlı başına bir beceri olduğunu göz ardı ederiz.

İyi bir dinleyici olmak, empati kurabilmeyi gerektirir. Ancak empati, dinleme becerileri arasında en sık yanlış anlaşılanlardan biridir. Empati, bir başkasının dünyasını onun bakış açısından anlamaya çalıştığımızda hissettiğimiz şeydir. Bu, karşımızdakinin ne yaşadığını değil, nasıl yaşadığını anlamaya yönelik bir çabadır.

Empatiyle ilgili yaygın yanılgılardan biri, karşımızdaki kişiyi anlayabilmek için onunla aynı şeyleri yaşamış olmamız gerektiğidir. Oysa yalnızca benzer deneyimlere sahip olmak, birini anlamak için yeterli değildir. Aynı zorluklardan geçen iki kişi, bunlara tamamen farklı tepkiler verebilir. Deneyimler kişiye özeldir; kimse, sizin yerinizde olmuş olsa bile, ne hissettiğinizi tam olarak bilemez. Birini gerçekten anlamanın tek yolu, onu dikkatle ve önyargısız şekilde dinlemektir

İnsan, sosyal bir varlıktır. Uyanık olduğumuz zamanın büyük bir bölümünü başkalarıyla iletişim kurarak geçiririz. Ve bu iletişimin sınırları neredeyse yok gibidir. Geleceğe dair planlar yapar, şakalar yapar, geçmişi anımsar, hayaller kurar, fikirlerimizi paylaşır, bilgiyi yayarız. Başkalarıyla neredeyse her konuda iletişim kurma yetimiz, yalnızca hayatta kalmamızı değil, gelişip serpilmemizi de mümkün kılmıştır.

Peki, bu son derece güçlü aracı siz nasıl kullanıyorsunuz? Konuşmalarınız size yeni fikirler ve deneyimlerin kapısını mı aralıyor? Yoksa hastalık ve yoksulluk gibi sorunlara çözüm üretmenin bir aracı mı oluyor?

Dinleme Becerisi Nedir?

Dinleme Becerisi İçin 43:57 Oranına Dikkat Edelim
Çoğumuz dakikada yaklaşık 125 kelime hızında konuşuyoruz. Bununla birlikte, dakikada 400 kelime hızında konuşan birini anlayacak zihinsel kapasiteye sahibiz.

Eğer çoğu insan gibiyseniz, konuşmalarınızda en çok kendi düşünceleriniz ve deneyimlerinizden bahsettiğinizi fark etmiş olabilirsiniz. Araştırmalara göre, insanlar ortalama olarak sohbetlerinin %60’ını kendilerinden söz ederek geçiriyor. Bu oran, Twitter ya da Facebook gibi sosyal medya platformlarında %80’e kadar çıkıyor.

Peki, keşfedilecek, geliştirilecek ve tartışılacak sayısız fikir varken, insanlar neden zamanlarının çoğunu kendilerinden bahsederek geçiriyor? Görünüşe göre bu sorunun oldukça basit bir cevabı var: Çünkü bu, kendimizi iyi hissettiriyor.

Kişinin kendisi hakkında konuşması, biri dinliyor olsa da olmasa da beyinde haz ve motivasyonla ilişkili bölgeleri tetikler. Ancak bu paylaşım bir başkasıyla yapıldığında, etkisi daha da güçlenir. Yani kendimizden bahsetmek içsel olarak ödüllendiricidir

Dinleme Becerisi İçin 43:57 Oranına Dikkat Edelim

Ancak kendinizden uzun uzun bahsetmek sizin için faydalı olabilirken, karşınızdaki kişi için aynı şeyi söylemek zor. Büyük ihtimalle sohbetin ardından arkadaşlarına “O adam kendinden başka hiçbir şey konuşmadı” ya da “Sanki orada ben yokmuşum gibiydi” diyecektir.

Kısacası, tek taraflı konuşmalar kısa vadede size iyi hissettirse de, etkili ve karşılıklı iletişim için denge şarttır. Pek çok çalışma, aslında ne kadar verimsiz dinleyiciler olduğumuzu ortaya koyuyor.

Araştırmalar, ortalama bir dinleyicinin 10 dakikalık bir sözlü sunumdan hemen sonra, söylenenlerin yalnızca yaklaşık %50’sini duyduğunu ve anladığını gösteriyor. Üstelik bu oran, sadece 48 saat içinde %25’e kadar düşüyor. Başka bir deyişle, duyduklarımızın yalnızca dörtte birini uzun vadeli olarak anlıyor ve hatırlıyoruz.

Dikkat çekici bir başka bulgu ise en iyi dinleyicilerin ilkokula yeni başlayan çocuklar olduğudur. Öğretmenlerle iş birliği içinde yapılan uzun soluklu bir çalışma, dinleme becerilerinin birinci sınıfta %90 seviyelerinde olduğunu, ancak bu oranın ortaokulda %44’e, lisede ise %28’e kadar gerilediğini ortaya koymuştur. Yani yaş aldıkça konuşmayı öğreniyor, ama dinlemeyi büyük ölçüde unutuyoruz.

43:57 Kuralı Nedir?

Eğer birinin sizi olumlu hatırlamasını istiyorsanız, daha fazla dinlemeniz gerekir. Bu özellikle, o sohbetten bir şey elde etmeyi umuyorsanız geçerlidir. Birkaç yıl önce Gong Research Labs, tam 25.537 satış görüşmesini analiz ederek şu soruya yanıt aradı: “Başarılı bir satış görüşmesinde ideal konuşma-dinleme oranı nedir?”

Dinleme Becerisi İçin 43:57 Oranına Dikkat Edelim
En başarısız olanlarda diyaloğun % 60’dan fazlasını konuşarak geçiren satış yetkilileriydi. Oysa ki görüldüğü üzere, konuşmaktan ziyade karşısındaki kişileri dinleselerdi, onları ikna etme olasılıkları daha fazla olacaktı.

Sonuçlar çarpıcıydı: En yüksek dönüşüm oranı, konuşma süresinin %43, dinlemenin ise %57 olduğu görüşmelerde elde edildi. Tersine, en başarısız satış görüşmeleri, satış temsilcisinin konuşma süresinin %60’ı geçtiği durumlarda gerçekleşti. Yani birini ikna etmek ya da kendi bakış açınızı kabul ettirmek istiyorsanız, konuşmaktan çok dinlemelisiniz.

Elbette bu oran her duruma birebir uygulanamaz. Her sohbet farklıdır ve duruma göre uyum sağlamak gerekir. Ancak bu veri, bir isteğe ulaşmak ya da etki yaratmak söz konusu olduğunda, dinlemenin gücünü açıkça ortaya koyar.

Dinleme Becerisini Geliştirmek Mümkündür

Dinlemek çoğu insan için doğal ve kolay bir beceri değildir. Konuşma-dinleme oranınızı dengelemek için işe yarayabilecek üç basit öneriyle başlayabilirsiniz:

1. Sessizliğe izin verin. Sessizlik, sohbetin yeşerdiği zemindir. Bu sayfadaki kelimelerin etrafındaki boşluklar gibi, sessizlik de fikirlerin şekillenmesine ve diyaloğun derinleşmesine olanak tanır. Biri konuşmayı bıraktıysa bu, söyleyeceklerinin bittiği anlamına gelmez. Bekleyin. O anlarda en anlamlı cümleler doğabilir.

2. Soru sorun. Önceden hazırlanmış soruları sıralamak yerine, sohbetin akışına göre doğal sorular üretin. İlginizi çeken bir detayın peşine düşün, konuşulan bir kelime ya da yarım kalmış bir hikâyeyi açın. Bu kolay bir beceri değildir, ancak zamanla gelişir ve iletişimi zenginleştirir.

3. Empati kurun. Bir konuşmada dikkatinizi kendinize yöneltmek çok kolaydır. “Ne dememi bekliyor?” ya da “Bu soruyu sorarsam nasıl görünürüm?” gibi düşüncelerle meşgul olduğumuzda, gerçek sohbeti kaçırırız. Kendinizi karşınızdaki kişinin yerine koyun. Neden konuştuğunu, ne hissettiğini anlamaya çalışın.

Sonuç olarak

“Herkesin size öğretecek bir şeyi vardır.” Bu, azımsanmayacak bir gerçektir. Başkalarını dinlediğimizde, dünyadan öğrendiğimizde, biz de gelişiriz. İnsanların deneyimlerinden ve bilgeliğinden faydalanmak, çoğu zaman bir okuldan ya da üniversiteden çok daha öğreticidir. Stoacı filozof Epiktetos’un dediği gibi: “Doğa insana bir dil ama iki kulak vermiştir ki, iki kat daha fazla dinleyelim diye.”


Kaynaklar ve ileri okumalar:

  • Northoff G, Heinzel A, de Greck M, Bermpohl F, Dobrowolny H, Panksepp J. Self-referential processing in our brain–a meta-analysis of imaging studies on the self. Neuroimage. 2006 May 15;31(1):440-57. doi: 10.1016/j.neuroimage.2005.12.002. Epub 2006 Feb 7. PMID: 16466680.
  • Collins NL, Miller LC. Self-disclosure and liking: a meta-analytic review. Psychol Bull. 1994 Nov;116(3):457-75. doi: 10.1037/0033-2909.116.3.457. PMID: 7809308.
  • Berridge KC, Kringelbach ML. Affective neuroscience of pleasure: reward in humans and animals. Psychopharmacology (Berl). 2008 Aug;199(3):457-80. doi: 10.1007/s00213-008-1099-6. Epub 2008 Mar 3. PMID: 18311558; PMCID: PMC3004012.
  • The 43:57 talking-listening ratio that makes for brilliant conversations. Yayınlanma tarihi: 31 Mayıs 2022; Bağlantı: https://bigthink.com/

Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, matematiğe karşı ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Sibel Çağlar

Temel eğitimimi Kadıköy Anadolu Lisesinde tamamladım. Devamında Marmara Üniversitesi İngilizce Matematik Öğretmenliği bölümünü bitirdim. Çeşitli özel okullarda edindiğim öğretmenlik deneyiminin ardından matematiksel.org web sitesini kurdum. O günden bugüne içerik üretmeye devam ediyorum.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir