Toplum Bilimi

Universe 25 Fare Deneyi Nedir Ve Ne Amaçla Yapılmıştır?

Bir ütopyayı nasıl tasarlardınız?

Tarihin tanık olduğu en dikkat çekici ütopya denemelerinden biri, 1960’ların sonlarında, ABD’nin Maryland eyaletinde gerçekleşti. Bir ahırda, birkaç yıl süren bilimsel bir deneyle yürütülen bu çalışma, günümüzde “Universe 25 (Evren 25) Fare Deneyi” olarak biliniyor. Bu deney, insan nüfusunun kontrolsüz artışının yaratabileceği sosyal ve psikolojik çöküşleri gözler önüne seren çarpıcı bir örnek olarak tarihe geçti.

universe 25
Bunların tümü, John Calhoun’un nüfus yoğunluğunun davranış üzerindeki etkilerini incelemek için yaptığı deneylerin bir parçasıydı.

Peki, fareler için ideal bir ütopya nasıl olur? İlk bakışta, sınırsız yiyeceğin bulunduğu, kaynakların paylaşılmak zorunda kalınmadığı ve aşırı kalabalıktan uzak bir yaşam alanı akla gelecektir.. İşte, Amerikalı etolog John B. Calhoun’un 1968 ile 1970 yılları arasında kırsal bir laboratuvarda oluşturduğu ortam, tam da bu ütopya tanımına uyuyordu.

Ancak deneyin asıl çarpıcılığı, bu ideal koşullar altında bile sistemin nasıl bozulduğunu ortaya koymasıydı. “Evren 25” adı verilen bu deney, Calhoun’un 1958’den itibaren yürüttüğü benzer çalışmaların 25’incisiydi. Yani, bu onun kemirgenler için kurduğu ilk “cennet” değildi. Dolayısıyla Calhoun, bu düzenin zamanla bir fare distopyasına dönüşebileceğini daha en başından öngörüyordu.

Universe 25 Deneyi Ne Amaçla Yapıldı?

Universe 25 Deneyi
Evrenin her bir tarafında çeşitli yüksekliklerde bulunan 64 farklı yuvalama kutusu, 16 su şişesi ve dört yiyecek haznesi vardı. Tüm “hizmetler”, zeminden duvarın yan tarafına kadar uzanan bir dizi ağ tüneli aracılığıyla erişilebilirdi.

Deneyin ayrıntılarına geçmeden önce, neden gerçekleştirildiğini anlamak son derece önemlidir. Çevrecilik, Sanayi Devrimi’nin erken dönemlerinden itibaren çeşitli biçimlerde kendini gösterse de, çevreye dair politik örgütlenmelerin ciddi anlamda gündeme gelmesi II. Dünya Savaşı sonrasına denk gelir.

Bu dönemdeki en büyük kaygılardan biri, hızla artan dünya nüfusuydu. Bu endişe, 18. yüzyılda yaşamış demograf Thomas Malthus’un ortaya attığı ve “Malthusçuluk” olarak bilinen teoriye dayanıyordu. Malthus’a göre nüfus, geometrik bir hızla artarken gıda üretimi aritmetik bir hızla ilerleyecekti. Bu dengesizlik ise, er ya da geç, dünya nüfusunun tamamını doyurmayı imkânsız hale getirecekti. Nitekim pek çok erken dönem çevreci de benzer uyarılarla bu görüşü destekledi.

İşte tam da bu bağlamda, 1950’li yıllarda hayvan davranışları üzerine çalışan bilim insanı John B. Calhoun, Ulusal Ruh Sağlığı Enstitüsü’nde (National Institute of Mental Health) çalışmaya başladı. Calhoun, sınırlı fiziksel alana sahip bir ortamda fare toplumunun zaman içinde nasıl bir gelişim göstereceğini gözlemlemeye büyük ilgi duyuyordu. Başka bir deyişle, yoğun nüfus baskısının sosyal yapılar üzerindeki etkilerini deneysel olarak test etmeyi amaçlıyordu.

Universe 25 Deneyi Nasıl Gerçekleşti?

Deney düzeneği

Deney için John B. Calhoun, “Evrenler” (Universes) adını verdiği özel yapılar tasarladı. Bu kompleksler, farelerin hayatta kalmaları için ihtiyaç duyduğu her şeyi sağlıyordu. Tek sınır ise fiziksel alandı. Yani, deneyin temel amacı, yalnızca yaşam alanı kısıtlamasıyla nüfus artışının sosyal ve psikolojik etkilerini gözlemlemekti.

Dneyin başlangıcında, ortamda dört dişi ve dört erkek olmak üzere toplam sekiz fare vardı. Her birinin yuva yapabileceği alanlar ve tüneller aracılığıyla kolayca ulaşabildikleri yiyecek ve su kaynakları vardı. Kısacası, bir fare için yaşam koşulları neredeyse kusursuzdu.

Deneyin ilk 104 günü, farelerin çevreye uyum sağlamasıyla geçti. Bu süreçte, her biri kendi yaşam alanını belirledi ve yuvasını oluşturdu. Uyum döneminin ardından, hızlı bir üreme süreci başladı. Fare nüfusu, yaklaşık her 55 günde bir iki katına çıkıyordu. 315. güne gelindiğinde, popülasyon 620’ye ulaşmıştı.

Ancak nüfus arttıkça, Calhoun’un gözlemleri giderek daha endişe verici bir hâl aldı. Zamanla, sosyal yapının çözülmeye başladığı açıkça görülüyordu. Fareler, başkalarıyla birlikte yemek yemeye öylesine alışmıştı ki, yalnız kaldıklarında beslenmeyi reddediyorlardı. Bazı erkeklerde hiperseksüel davranışlar gözlemlendi. Şiddet ve kavga sıradan hâle geldi.

Universe 25 Deneyi

Daha da çarpıcısı, bazı fareler yamyamlığa yönelmişti. Deneyin ilerleyen aşamalarında, yeni doğan farelerin ölüm oranı %96 gibi ürkütücü bir seviyeye ulaşmıştı. Calhoun’un bir asistanının da belirttiği gibi, başlangıçta bir “ütopya” olarak tasarlanan bu deney alanı, sonunda gerçek bir “cehennem”e dönüşmüştü.

Universe 25 Deneyinİn Sonuçları Nelerdir?

John B. Calhoun, Universe 25 deneyinin sonuçlarını 1973 yılında yayımladığı Death Squared: The Explosive Growth and Demise of a Mouse Population (Kare Ölüm: Bir Fare Popülasyonunun Patlayıcı Büyümesi ve Çöküşü) başlıklı makalesinde derinlemesine analiz etti. Deney boyunca gözlemlenen toplumsal gelişim ve çöküş sürecini dört temel evrede inceledi.

Uyum Dönemi (1–104. Günler)

Bu ilk evrede, deney ortamına yerleştirilen sekiz fare arasında yoğun bir sosyal karmaşa yaşandı. Fareler, kendi yaşam alanlarını belirlemek için birbirleriyle mücadele etti ve sosyal bir düzen oluşturmaya çalıştı. Bu aşama, ortamda ilk doğumların gerçekleşmesiyle sona erdi.

Kaynak Sömürüsü (105–315. Günler)

Calhoun’un “kaynak sömürüsü” olarak tanımladığı bu dönemde, fare nüfusu hızla artarak 600’ü aştı. Ancak büyüme hızı zamanla yavaşladı. Fareler, sosyal olarak gruplaşmaya ve belirli alanlarda izole topluluklar oluşturmaya başladı. Bu mikro topluluklar içinde kendi iç dinamiklerine sahip sosyal yapılar gelişti.

Durgunluk Dönemi (316–560. Günler)

Bu evrede, sosyal düzen çözülmeye başladı. Sosyal yapının dışında kalan erkek fareler, giderek içe kapanıp saldırganlaştı. Dişi fareler ise genellikle yüksek yuvalara çekilerek toplumsal etkileşimlerden uzaklaştı. Baskın erkekler bölgeleri üzerindeki kontrolü yitirdi; bu da annelerin yavrularını koruma sorumluluğunu tek başına üstlenmesine, hatta bazı durumlarda onları tamamen terk etmesine yol açtı.

Ölüm Dönemi (560. Gün ve sonrası)

Son evrede, ölüm oranı doğum oranını aştı ve nüfus giderek azaldı. Dişi fareler ya doğum yapmamaya başladı ya da yavrularını çok kısa süre büyütebildi. Calhoun, genç farelerin gösterdiği garip davranışların, sağlıklı sosyal etkileşimlerden tamamen yoksun bir ortamda büyümelerinin doğal sonucu olduğunu belirtti. Bu durum, özellikle karmaşık sosyal becerilerin —örneğin çiftleşme davranışlarının— gelişmesini engelliyordu.

Bu süreçte Calhoun, dikkat çekici yeni bir davranış örüntüsü tespit etti: “Güzel Olanlar” (The Beautiful Ones) adını verdiği bir erkek fare grubu ortaya çıktı. Bu fareler yalnızca yiyor, içiyor, uyuyor ve tüylerini temizliyordu; hiçbir sosyal etkileşime ya da çiftleşme davranışına katılmıyorlardı. Görünüşleri sağlıklıydı ama psikolojik olarak tamamen izoleydiler.

Calhoun, bu son aşamada bazı fareleri yeni, sağlıklı sosyal ortamlara yerleştirerek önceki davranış örüntülerini yeniden öğrenip öğrenemeyeceklerini test etti. Ancak bu denemeler başarısız oldu. Hiçbir fare, işlevsel sosyal davranışlara geri dönmeyi başaramadı.

Bu Fare Deneyi Bize Ne Gösterdi?

Calhoun’un araştırmaları yayımlandıktan sonra, bilim dünyasından pek çok itiraz geldi. Onun deneylerini insan davranışlarıyla kıyaslayan çalışmalar ise çelişkili sonuçlar verdi. Özellikle, kemirgen davranışlarını doğrudan insan toplumlarına uyarladığı gerekçesiyle Calhoun sıkça eleştirilecekti.

Universe 25 deneyi, halk arasında genellikle aşırı nüfusun kaçınılmaz bir toplumsal çöküşe yol açacağına dair karanlık bir kıyamet senaryosu olarak yorumlandı. Ancak bazı psikologlar bu yoruma katılmadı ve farklı değerlendirmeler sundu.

Onlara göre, davranış bozukluklarının nedeni yalnızca nüfus yoğunluğu değildi. Asıl belirleyici unsurlar arasında sosyal yapı eksikliği, iletişim kopuklukları ve yapay çevre koşulları gibi daha karmaşık faktörler yer alıyordu.

Aşırı nüfus korkusu yalnızca akademik çevrelerde değil, popüler kültürde de kendine yer buldu. Örneğin 1973 yapımı Soylent Green adlı filmde, bu endişeler ele alındı.

1995’teki ölümüne dek John B. Calhoun, Universe 25 deneyinde gözlemlenen toplumsal çöküşün nedenlerini anlamak ve bu sorunlara çözüm üretmek amacıyla çalışmalarını sürdürdü. Deneylerinde kullandığı düzenekleri ve kontrol mekanizmalarını değiştirerek, benzer koşullar altında çöküşü engellemenin yollarını araştırdı.

Zamanla, farelerin günlük sorunlara karşı yaratıcı çözümler geliştirdiğini gözlemledi. İşte bu noktada, Calhoun’un çalışmaları yalnızca bilimsel değil, aynı zamanda toplumsal ve mimari açılardan da daha anlamlı bir boyut kazandı. Mimarlar ve şehir plancıları, bina ve kent tasarımlarında bu deneylerden ilham almaya başladı. Hatta bazı cezaevi araştırmacıları ve reform savunucuları da Calhoun’un bulgularını oldukça değerli buldu.


Kaynaklar ve ileri okumalar için:

  • Calhoun JB. Death squared: the explosive growth and demise of a mouse population. Proc R Soc Med. 1973 Jan;66(1 Pt 2):80-8. PMID: 4734760; PMCID: PMC1644264.
  • Universe 25: The Mouse “Utopia” Experiment That Turned Into An Apocalypse. Yayınlanma tarihi: 22 Eylül 2021. Kaynak site: IFF Science. Bağlantı Universe 25: The Mouse “Utopia” Experiment That Turned Into An Apocalypse.
  • Ramsden E. The urban animal: population density and social pathology in rodents and humans. Bull World Health Organ. 2009 Feb;87(2):82. doi: 10.2471/blt.09.062836. PMID: 19274352; PMCID: PMC2636191.

Matematiksel

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir