İnsan beyni, yaklaşık 86 milyar nöron ve bunlar arasında kurulan 100 trilyon civarında sinapsla, bilinen evrendeki en karmaşık yapılardan biri olarak kabul edilir. Sinirbilimciler her yıl, bu karmaşık yapının nasıl çalıştığına dair çarpıcı, önemli ve zaman zaman şaşırtıcı bulgular sunar. 2025 yılı da bu açıdan bir istisna olmadı. İşte zihninizi meşgul edecek, bu yılın en dikkat çekici on beyin keşfi.

1- İnsan Beyni Beş Evreden Geçiyor
Binlerce kişinin beyin taramalarına dayanan araştırmalar, insan beyninin yaşam boyunca beş farklı evreden geçtiğini ortaya koyuyor. Beynin yapısal ve işlevsel örgütlenmesinde öne çıkan dönüm noktaları genellikle dokuz, otuz iki, altmış altı ve seksen üç yaşlarında görülüyor. Bu yaşlar, beynin bir aşamadan diğerine geçtiği kritik eşikleri temsil ediyor.

Her evrede beyin, benzer değişim örüntüleri sergiliyor. Örneğin, dokuz ile otuz iki yaş arasındaki dönemde çoğu bireyde beyin ağları birlikte olgunlaşıyor, bilişsel esneklik artıyor ve uzun vadeli düzenlemeler yerleşiyor. Bu bulgular, beyin gelişiminin çocuklukla sınırlı olmadığını; farklı yaşam evrelerinde yeniden yapılanarak devam ettiğini gösteriyor.
2 – Eksik Anılar
Yeni doğan ya da bebeklik dönemini hatırlamazsınız. Yetişkinlerin en erken anıları genellikle okul öncesi dönemde başlar. Ancak son araştırmalar, beynin o yıllarda da anılar oluşturduğunu gösteriyor; sorun, bu anılara artık erişemememiz.

Bebeklerde bellek oluşumunda kritik rol oynayan, beynin derin yapılarından biri olan hipokampusu inceleyen bir çalışma, anıların yaklaşık bir yaşından itibaren depolanabildiğini gösterdi.
Buna rağmen, yetişkinliğe ulaştığımızda bu erken dönem anılarını neden hatırlayamadığımız hâlâ tam olarak açıklığa kavuşmuş değil. Bu bulgu, bebeklik amnezisinin bellek eksikliğinden değil, erişim güçlüğünden kaynaklanabileceğine işaret ediyor.
3- Alzheimer Düğümünü Çözmek
Araştırmacılar, yeni doğan bebeklerin beyninde dikkat çekici bir başka özelliği daha ortaya çıkardı. Bebeklerde, yetişkinlerde Alzheimer hastalığıyla ilişkili olan tau proteininin oldukça yüksek düzeylerde bulunduğu saptandı. Tau proteinleri, normalde beyin hücrelerinin yapısını stabilize eder. Ancak belirli kimyasal değişimlere uğradıklarında birbirine dolanır ve bu durum, Alzheimer hastalığıyla ilişkilendirilir.

Sağlıklı yeni doğan beyinlerinde tau düzeylerinin yüksek olması ve bu seviyelerin yaşla birlikte azalması, önemli bir ipucu sunuyor. Bu bulgu, yetişkinlikte görülen zararlı tau değişimlerinin kaçınılmaz olmadığını düşündürüyor. Başka bir deyişle, Alzheimer’da gözlemlenen bu bozulmaların önlenmesi ya da tersine çevrilmesi teorik olarak mümkün.
4- Bir Nöronun Doğuşu
Sinirbilimciler uzun yıllar boyunca, insanın hayatı boyunca sahip olacağı tüm nöronlarla birlikte doğduğuna inanıyordu. Ancak zamanla biriken bulgular, yetişkin beyninin de yeni nöronlar üretebildiğini ortaya koydu. Bu sürece “nörogenez” adı veriliyor. Yine de eldeki kanıtlar çoğunlukla dolaylıydı ve bilimsel tartışmalara yol açıyordu.

Bu yıl yapılan önemli bir keşif, bu tartışmayı büyük ölçüde netleştirdi. Araştırmacılar, yetişkin insanların beyinlerinde yeni oluşmuş nöronları ve bu nöronları ortaya çıkaran öncül hücreleri doğrudan saptadı. İncelenen bireyler arasında yetmiş sekiz yaşına kadar ulaşan kişiler de vardı. Çalışmaya katılmayan bir sinirbilimci, bu bulguların artık konuyu kesin bir biçimde açıklığa kavuşturduğunu belirtti.
5- Gerçeklik Sinyali
Bir elmayı hayal ettiğinizde, beyninizde oluşan etkinlik, onu gerçekten gördüğünüzde ortaya çıkanla şaşırtıcı derecede benzerlik gösterir. Peki beyin, bu farkı nasıl ayırt eder? Bilim insanları, “fusiform girus” adı verilen bir beyin bölgesinin bir “gerçeklik sinyali” ürettiğini keşfetti. Beyindeki başka bir bölge ise bu sinyali değerlendirerek, algının gerçek mi yoksa zihinsel bir imge mi olduğuna karar verir.
Bu bulgu, algı ile imgelem arasındaki sınırın beyinde nasıl çizildiğini anlamamıza yardımcı oluyor. Araştırmacılar, bu sistemdeki aksaklıkların halüsinasyonlara yol açabileceğini düşünüyor. Çünkü bu durumda beyin, kendi ürettiği bir içeriği, dış dünyadan gelen gerçek bir uyaranla karıştırabiliyor.
6- Huntington Umudu
Bir klinik çalışmanın erken sonuçları, AMT-130 adlı ilacın Huntington hastalığının ilerlemesini yavaşlatabildiğini ortaya koydu. Düzenleyici kurumlardan onay alması durumunda bu ilaç, nadir ve kalıtsal bir nörolojik hastalık olan Huntington’a doğrudan hastalığın kaynağını hedef alan ilk tedavi olma özelliğini taşıyacak.
Bu önemli gelişme, tedavinin uygulama yöntemiyle de dikkat çekiyor. Hekimler ilacı, sekiz ila on saat süren bir beyin ameliyatıyla derin beyin bölgelerine doğrudan ulaştırıyor. Bu yenilikçi yaklaşım, hastalığın altında yatan biyolojik süreçlere müdahale etmeyi hedefliyor ve Huntington hastalığı için uzun süredir beklenen gerçek bir tedavi umudunu beraberinde getiriyor.
7- Şempanzeler İnançlarını Güncelleyebiliyor

İnsan beyninin benzersiz olduğu inancı uzun süre etkisini korudu. Ancak son yıllarda bu ayrımı destekleyen çizgiler giderek silikleşmeye başladı. Bu yıl yapılan bir beyin araştırması, en yakın primat akrabalarımızın bilişsel yetenekleriyle ilgili tabloyu daha da netleştirdi.
Araştırmalar, şempanzelerin yanlışlandıklarında ellerindeki kanıtları yeniden değerlendirerek inançlarını değiştirebildiğini gösteriyor. Bu yeti, rasyonel düşünmenin temel bir biçimini yansıtıyor. Bonobolar ise bir insanın bir bilgiyi bilip bilmediğini ayırt edebiliyor. “Zihin kuramı” olarak adlandırılan bu beceri, başkalarının zihinsel durumlarını anlayabilmeyi gerektiriyor.
Tüm bu bulgular, insan zihnini diğer türlerden kesin çizgilerle ayırmanın sanılandan çok daha karmaşık olduğunu ortaya koyuyor.
8- İmkansız Yeni Bir Renk

Beyin, renkleri retinadaki mavi, yeşil ve kırmızı ışığa duyarlı hücrelerin etkinliğine dayanarak oluşturur. Ancak biyolojik bir sınırlama nedeniyle, Dünya’daki hiçbir doğal ışık yalnızca yeşile duyarlı hücreleri tek başına uyaramaz. Bu nedenle saf bir “yeşil” deneyimi normalde mümkün değildir.
Araştırmacılar bu sınırı aşmayı başardı. Beş gönüllünün gözlerine son derece hassas lazerler uygulayarak yalnızca yeşil algılayan hücreleri etkinleştirdiler. Ortaya çıkan renk, alışık olduğumuz görsel dünyanın dışında kaldı. Bilim insanları bu aşırı doygun mavi-yeşil tonu “olo” olarak adlandırdı. Çalışma, renk deneyiminin yalnızca ışığa değil, beynin onu nasıl yorumladığına da bağlı olduğunu gösteriyor.
9- Parlayan Beyin
Beynin ışık yaydığını biliyor muydunuz? Canlı dokular, enerji tüketiminin bir yan ürünü olarak biyofoton adı verilen zayıf ışık parçacıkları salar. Beyin, yüksek miktarda enerji harcadığı için bu ışınım orada da görülür. Yakın tarihli bir deneyde bilim insanları, insan beyninden yayılan biyofotonları ilk kez kafatasının dışından tespit etti.
Bu ışınım, denekler farklı zihinsel görevler gerçekleştirdikçe değişiklik gösterdi. Ancak bu biyofotonların bilişsel süreçlerde doğrudan bir rol oynayıp oynamadığı henüz bilinmiyor. Araştırma, beynin işleyişiyle ilgili hâlâ ne kadar az şey bildiğimizi hatırlatıyor.
10. Büyük Soru
Beyne dair en derin gizem, bilincin nasıl ortaya çıktığıdır. Onlarca milyar nöronun elektriksel ve kimyasal etkinliği, nasıl oluyor da gördüğümüz, hissettiğimiz ve düşündüğümüz öznel deneyime dönüşüyor? Bilim insanları bu soruya yanıt bulmak için farklı bilinç kuramları geliştirdi.
Son dönemde bu kuramlardan ikisi, kontrollü deneyler ve ortak ölçütler üzerinden doğrudan karşılaştırıldı. Amaç, hangisinin bilinci daha iyi açıkladığını sınamaktı. Ortaya çıkan tablo net olmadı. Bulgular, her iki kuramın da güçlü yönleri olduğunu gösterirken, aynı zamanda temel varsayımlarının bazılarını da zayıflattı.
Bu sonuçlar önemli bir gerçeği açık biçimde ortaya koyuyor. Bilinci tek bir çerçeveyle açıklayacak noktaya henüz ulaşmadık. Beynin nasıl çalıştığına dair bilgimiz hızla artıyor, ancak bu bilginin öznel deneyime nasıl dönüştüğünü açıklayan köprü hâlâ eksik.
Kaynaklar ve ileri okumalar
- The 10 Most Mind-Blowing Discoveries About the Brain in 2025. Kaynak site: Scientific American. Yayınlanma tarihi: 18 Aralık 2025. Bağlantı: The 10 Most Mind-Blowing Discoveries About the Brain in 2025
- Dijkstra, Nadine & Kok, Peter & Fleming, Stephen. (2024). A neural basis for distinguishing imagination from reality. 10.31234/osf.io/dgjk6.
- Schleihauf H, Sanford EM, Thompson BD. Zhang S, Rukundo J, Call J, Herrmann E, Engelmann JM. Chimpanzees rationally revise their beliefs. Science. 2025 Oct 30;390(6772):521-526. doi: 10.1126/science.adq5229. Epub 2025 Oct 30. PMID: 41166489.
Matematiksel





