Sinirbilim

Neden Verdiğimiz Kiloları Geri Alıyoruz? Açlık Ve Tokluk Hormonlarını Tanıyalım

Hayatta kalabilmek için hepimizin gıdaya ihtiyacı vardır. Vücudumuz, gıda alımını kontrol etmek için açlık ve tokluk hormonları tarafından yönlendirilen son derece karmaşık bir sistemle donatılmıştır. Yani kontrol edebileceğimiz bazı yeme alışkanlıkları olsa da, iştahımızın çoğunu biyolojimiz belirler.

açlık

Kilo verdiğimiz zaman vücudumuzun hormon seviyeleri de değişir. İşte bu nedenle ne kadar mücadele edersek edelim çoğumuz kısa zaman içinde kaybettiğimiz kiloların daha fazlasını geri almış olarak kendimizi buluruz.

Beynimizin hipotalamus bölgesinde, aktive edildiklerinde açlık hissi uyandıran sinir hücreleri bulunur. Bu hücreler, açlığa neden olan iki temel protein üretir: nöropeptit Y (NPY) ve Agouti ile ilişkili peptid (AGRP). İlginç bir şekilde, bu hücrelerin hemen yanında açlığı baskılayan başka bir sinir grubu yer alır. Bu grup ise açlığı engelleyen iki farklı protein üretir: kokain ve amfetaminle düzenlenen transkript (CART) ve melanosit uyarıcı hormon (αMSH).

Üç farklı sinir sistemi, açlık hissini ve yiyecek alımını kontrol eder. Vücudun enerjisi düşükse, AgRP nöronları aktif hale gelir. Bu da yiyecek aranmasına neden olur. Yiyecekler ayrıca vücudun enerji durumundan bağımsız olarak olumlu duygular yaratır. Bunun sonucunda vücut enerji açığında olmasa bile yemek yeme isteğini sürdürür. 
Tokluk sinyalleri ise beyne yemeyi bırakma sinyalleri gönderir.

Bu iki sinir hücresi seti, açlık sinyallerini başlatarak hipotalamusun diğer bölgelerine gönderir. Yani, bir şeyler yeme ihtiyacı hissedip hissetmemeniz, bu iki nöron grubu arasındaki aktivitenin dengesine bağlıdır. Bu dengenin hangi yönde değişeceği ise, kan dolaşımında bulunan hormon seviyelerine bağlı olarak belirlenir.

Açlık ve Tokluk Hormonları Nedir?

Ghrelin hormonu, midede üretilen ve açlık hissinin oluşmasında önemli bir rol oynayan bir hormondur. Bu hormon, açlığa neden olan sinir hücrelerinin aktivitesini artırırken, açlığı baskılayan sinir hücrelerinin aktivitesini azaltmak için hipotalamustaki nöronlara etki eder. Mide boşaldıkça ghrelin salınımı artar, mide dolduğunda ise azalır.

Ghrelin seviyeleri, yemekten yaklaşık 30 ila 60 dakika sonra en düşük seviyesine ulaşır. Bu nedenle yavaş yemek yemek, tokluk hissinin oluşmasını destekler. Aksi durumda, ghrelin hormonunun beyne “doydun” sinyalini göndermesi için yeterli süre sağlanamaz ve kontrolsüz bir şekilde daha fazla besin tüketimi gerçekleşebilir.

Açlık Ve Tokluk Hormonu
Açlık ve tokluk hormonları: Bir his biçiminde düşündüğümüz şey moleküler bazda tamamen hormonlarımız ile ilgilidir. Görselde bu hissi yaratmaktan sorumlu hormonlarımızı görebilirsiniz.

Ghrelin seviyesi ne kadar yüksekse o kadar aç, ne kadar düşükse o kadar tok hissederiz. Bu nedenle kilo vermek istiyorsak ghrelin seviyemizi düşürmemiz faydalı olacaktır. Kilo almakta zorluk çeken kişilerde ise ghrelin seviyesinin yüksek olması iştahın artmasını sağlar.

Vücudumuzda açlığı kontrol eden bir diğer hormon, bağırsaklarımız tarafından üretilen İnsülin Benzeri Peptit-5 (ILP-5)‘tir. Bu hormonun psikolojimiz üzerindeki etkileri henüz tam olarak anlaşılamamış olsa da, açlık kontrolünde önemli bir rol oynadığı düşünülmektedir. Ayrıca, tokluk hissi veren Kolesistokinin (CCK), ince bağırsakta üretilir ve yemekten sonra etkisini göstermeye başlar.

Leptin, iştahı baskılayan en güçlü hormondur ve yağ hücrelerinde üretilir. Vücutta yağ hücrelerinin sayısı arttıkça, leptin üretimi de artar. Beyne “vücutta yeterli enerji var” sinyali göndererek açlığı engeller. Bununla birlikte, amilin, insülin ve pankreatik polipeptit gibi hormonlar pankreasta üretilir ve aynı şekilde beyne “artık dinlen” mesajı vererek tokluk hissini destekler.

Sonuç olarak, açlık veya tokluk hissetmemiz bu hormonların beyne gönderdiği sinyallere bağlıdır. Tokluk hissi veren hormonların seviyeleri yemekten sonra yükselir ve genellikle 30 ila 60 dakika içinde zirveye ulaşır. Ancak, bu hormonlar yemekten 3-4 saat sonra kademeli olarak düşerek açlık seviyelerine geri döner. Bu süreç, vücudun enerji dengesini koruma çabasının bir parçasıdır.

Kilo Kaybı Hormonlarımızı Nasıl Etkiler?

Açlık Ve Tokluk Hormonu
Açlık ve tokluk hormonu dengesi: Açlık tepkisini kontrol eden 2 ana hormon vardır: Ghrelin ve Leptin. Aktardığımız gibi, açlık tepkisini düzenlemede zıt etkiler gösterir. Mide boşaldığında, açlığı uyandıran hormon (yani Ghrelin) kan dolaşımına salınarak beyninize yemek yeme zamanının geldiğini bildirir. Gıda alımı, açlık duygularını bastıran enerji rezervlerini (yani leptin) düzenleyen hormonu serbest bırakmak için yağ hücrelerini uyarır.

Kilo verdiğimizde, yağ hücrelerimiz tarafından üretilen leptin hormonu seviyeleri önemli ölçüde düşer. Ancak bu süreç yalnızca leptinle sınırlı değildir; diğer hormonlar da etkilenir. Bu hormonlar, açlık hissini artırır ve vücudun yağ depolama kapasitesini yükseltir. Sonuç olarak, kaybedilen kiloların kısa sürede geri alınma ihtimali artar.

Bu hormonal dengesizlik genellikle kilo verdikten sonraki bir yıl boyunca devam eder. Ancak, bu süreçte dengeli ve sağlıklı beslenme alışkanlıkları sürdürülürse, vücuttaki açlık ve tokluk hormonları yeni bir denge noktasına ulaşır. Bu, vücudun kilo koruma sürecine uyum sağlamasına yardımcı olur.

Hormonlarımızı doğrudan kontrol etmemiz mümkün değildir. Ancak, sağlıklı alışkanlıklar edinerek ve bu alışkanlıkları sürdürerek hormon seviyelerimizi belli bir denge içinde tutabiliriz. Yine de bu her zaman kolay değildir. Çünkü bazen gerçekten aç olmadığımız halde, sadece can sıkıntısından yemek yeme eğiliminde olabiliriz. Bu tür durumlarla başa çıkmak, hem fiziksel hem de zihinsel bir farkındalık gerektirir.


Kaynaklar ve ileri okumalar


Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Sibel Çağlar

Temel eğitimimi Kadıköy Anadolu Lisesinde tamamladım. Devamında Marmara Üniversitesi İngilizce Matematik Öğretmenliği bölümünü bitirdim. Çeşitli özel okullarda edindiğim öğretmenlik deneyiminin ardından matematiksel.org web sitesini kurdum. O günden bugüne içerik üretmeye devam ediyorum.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir