Toplum ve Yaşam

Tarih Boyunca İnsan Kurban Etmenin Gizemli Kökenleri

Tarihte insan kurban etmek dendiği zaman akla en çok Aztekler gelir. Dünyadaki çoğu toplumda nadir görülen bu ritüel, Mezoamerikan kültüründe önemli bir rol oynamıştır. Bayramlardan savaşlara kimi zaman da belli bir mimari projenin tamamlanmasından sonra pek çok neden için birçok insan kurban edilmiştir. Araştırmacılar bu tip nedenlere 80.400 kişinin kurban edildiğini düşünmektedir.

Aztekler’in insan kurban etme rituelleri, İspanyol işgalciler tarafından ayrıntılarla anlatılmıştır. Onların bu açıklamaları, Kolomb öncesi döneme ait kodekslerin çoğunda bulunan ürkütücü tasvirlerle de uyuşmaktadır.

Bununla birlikte, insan kurban etme kavramı Aztekler tarafından icat edilmedi. Bir zamanlar, dünya çapında bu korkunç ritüeli sürdüren tek kültür onlar değildi. Araştırmacılar, insan kurban etme geleneğinin Tunç Çağı’na ve muhtemelen çok daha gerisine kadar uzandığını tahmin ediyor. Bu olgunun izleri çok çeşitli kültürlerin arkeolojik kayıtlarında keşfedilmiştir.

Tollund Adamı MÖ 4. yüzyılda Roma öncesi Demir çağı olarak dönemde yasamış ve doğal şartlarla kendiliğinden mumyalanmış bir adamın cesedidir. Antik adamın kalıntıları 1950 yılında, Tollund köyü yakınlarında yaşayan ve turba bataklığında yakıt bulmak için kazı yapan bir aile tarafından bulundu. Kendisinin kurban edildiği kabul edilmektedir.

Ancak uzmanlar bunun ilk nerede ve ne zaman ortaya çıktığı konusunda henüz anlaşmaya varamamış durumdadır. Bunun en temel nedeni elbette, o dönem ait elimizde yazılı veya sözlü kayıtların olmamasıdır. Bu durum tarih öncesi yaşamı herhangi bir doğruluk derecesinde yeniden inşa etmemizi engellemektedir. Sonuç olarak, insan kurban etmenin kökenlerine ilişkin anlayışımız, büyük ölçüde, nadiren kesin bir sonuca işaret eden arkeolojik kanıtlara dayanmaktadır.

İnsan Kurban Etmenin Gerekçeleri Nelerdi?

İnsan kurban etme tarihi, din ve batıl inanç tarihi ile yakından bağlantılıdır. Din ile ilişkili olanlar birçok farklı biçimde karşımıza çıkar. Çin, Moğolistan, Mısır ve Mezoamerika’da önemli kişilerin ölümü durumda hizmetçileri ve/veya cariyeleri gömüldüğü bilinmektedir. Bu uygulamanın nedeni, ölen kişinin ahirette de bakıma ihtiyacı olduğu ve yanında gömülü olan kişilerin bunu sağlayacağı inancı idi. Bir zamanlar insan kurban etmenin en yaygın biçimlerinden biri olan bu uygulamanın, MÖ 2.800 civarında ortadan kaybolduğu düşünülmektedir.

Aztekler , tanrıları Huitzilopochtli’nin her gece ayla savaşmak için insan kanına ihtiyaç duyduğuna inanıyordu, böylece sabah güneş yeniden doğacaktı. Codex Magliabechiano’dan bir Aztek kurban ritüelini betimleyen illüstrasyon.

İnsan kurban etmenin bir amacı ise, çok değerli bir şey sunarak tanrıları yatıştırmaktı. Bu nedenle  Kolomb öncesi dönemde Peru’da yaşayan İnkaların, saf veya masum olduğunu düşündükleri bakire kadınları ve çocukları, doğal felaketlerden kaçınmak adına öldürdükleri bilinmektedir.

Aslında insan kurban etmek, çoğunluğu bir azınlığın pahasına korumakla ilgiliydi. Bu ritüel, sadece depremlerden ve hastalıklardan korunmak için değil, aynı zamanda savaşları kazanmak veya savaşlardan kaçınmak için de uygulanmaktaydı. Ayrıca bulgular yönetim biçimlerinde köleliği benimseyen toplumların bu ritüeli uygulamaya daha eğilimli olduğunu da göstermektedir.

Kurban edilenler sadece esirler değildi. Her kesimden aileler, tanrıların lütfunu kazanmak için kendi ailelerinden birini feda ederdi. 
Özellikle dikkat çeken, bebeklerin ve çocukların yağmur tanrısı Tlaloc’a sunulmasıdır. Aztek başkentinde yüzlerce kafatası, devasa ölçekte insan kurban edildiğini ortaya koyuyor. Kaynak:

İnsanları Kurban Etme Uygulaması Ne Zaman Ortadan Kalktı?

Avrupa antik kültürlerinde de insan kurban etme rituellerine rastlanmaktadır. Yunanlılar, Romalılar, Keltler ve Germen halklarının tümü, farklı biçimlerde bunu uygulamışlardır. Örneğin Antik Yunanlılar, felaketi önlemek için sakatların, suçluların veya kölelerin bir uçurumdan atıldığı “pharmakos”u uyguladılar. Bu süreç, daha sonraları, Yunanlılar daha medeni bir topluma doğru ilerlerken ortadan kalktı.

Keltler yoğun bir şekilde insan kurban ettiler. Törenleri, öbür dünyada efendilerine katılmak için ateşe verilen dev hasır adamlarda hapsedilen hizmetlilerin yakılmasını içeriyordu. Ayrıca  
Tanrıların her biri için birçok farklı ritüel öldürme yöntemi vardı

Roma döneminde de insan kurban etme ayinlerinin yapıldığı bilinmektedir. MÖ 216’da, Roma’nın Kartacalılara karşı yenilmesinden sonra (Roma tarihinin en büyük yenilgisi olduğuna inanılır), iki Galyalı ve iki Yunan çiftin, tanrılara bir yalvarış olarak Forum Boarium’un altına gömüldüğü bilinmektedir. Tarihçi Yaşlı Pliny’ye göre, Cumhuriyet döneminde bu uygulamalar ortadan kalkmıştır.

İnsan kurban etme tarihinin bir kısmı dini metinlerle de ilintilidir. Örneğin, Yaratılış Kitabı’ndan bir hikaye olan İshak’ın Bağlanması, MÖ 2150 ile 1.975 yılları arasında yaşadığına inanılan Hz. İbrahim’in tek oğlu İshak’ı nasıl kurban etmeye çalıştığını anlatır. Ancak İbrahim ayini tamamlayamadan bir melek tarafından durdurulur. Bağlılığını kanıtlayan İbrahim’in, oğlunun yerine bir koç kurban etmesine izin verilir. Bu hikayenin üç büyük din üzerindeki etkileri büyüktür ve farklı biçimlerde uygulamaları vardır. İshak’ın kurban edilme sahnesi pek çok sanatçı tarafından tasvir edilmiştir. Aşağıda bunun bir örneğini görebilirsiniz.

İshak’ın Kurban Edilmesi–Caravaggio (1603)

Sonuç Olarak;

Çağdaş bir perspektiften bakıldığında, insan kurban etmek son derece acımasız ve yanlış bir girişim gibi gözükecektir. Bununla birlikte, bu ritüel olmadan bugün bulunduğumuz yerde olmayacağımıza inanmak için de nedenler vardır. Tarihsel perspektifte bazı olayları değerlendirirken, o günkü koşullar ve inanışlar çerçevesinde düşünmek gerekir. İnsan kurban etmek bugün tüm dünyada yasa dışıdır, ancak uygulamayı sürdürmeye çalışan hastalıklı düşünce yapısına sahip kişilere günümüzde de rastlanmaktadır. Kanun açıkça insan kurban etmenin kültürel normlarını kısıtlamıştır, ancak yasa insan psikolojisini düzeltemez.



Kaynaklar ve ileri okumalar


Dip Not:

Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım

Matematiksel

Sibel Çağlar

Merhabalar. Matematik öğretmeni olarak başladığım hayatıma 2016 yılında kurduğum matematiksel.org web sitesinde içerikler üreterek devam ediyorum. Matematiğin aydınlık yüzünü paylaşıyorum. Amacım matematiğin hayattan kopuk olmadığını kanıtlamaktı. Devamında ekip arkadaşlarımın da dahil olması ile kocaman bir aile olduk. Amacımıza da kısmen ulaştık. Yolumuz daha uzun ama kesinlikle çok keyifli.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu