Anılarımıza gerçekten güvenebilir miyiz? Bilime göre muhtemelen hayır. Hepimiz kafamızda sahte anılar ile yaşıyoruz.

Hafızanız ne kadar güvenilir? On yıl önce bu günde ne yaptığınızı hatırlıyor musunuz? Yoksa dün öğle yemeğinde ne yediğinizi hatırlamakta zorlanıyor musunuz? Bir şeyleri ne kadar iyi hatırladığınızı düşünürseniz düşünün, tüm beynimiz, sahte anılar olarak adlandırılan, hiç gerçekleşmemiş olayların anılarıyla doludur.
Bir şeyleri hatırlama konusunda harika olmanız, sizin de herkes gibi aynı türden çarpıklıklara ve kafa karıştırıcı düşüncelere yatkın olmadığınız anlamına gelmez. Ve bilime göre bu mutlaka endişelenecek bir şey değildir.
Sahte Anılar Nedir?

Anılar aslında sadece nöron ağlarıdır. Otobiyografik anılar (hayatımızın anıları) beynin farklı bölümlerinin birbirine bağlanmasını içerir. Bu nedenle, bir anıyı yeniden yaşıyormuş gibi hissettiğinizde (kokular, görüntüler, sesler, tatlar), beynin farklı duyulardan sorumlu olan tüm bölümleri, bu büyük ve karmaşık ağın bir parçası olarak görevlendirilir. .
Her an, çevremizde bir miktar duyusal uyarıma maruz kalırız. Bu bilgilerin bir kısmı kısa süreli bellekte kodlanır. Aktif olarak işlenen, ayırt edici veya duygusal olarak dikkat çekici bilgiler ise, daha sonra geri çağrılmak üzere uzun süreli belleğimizde depolanır.
Ancak sistem her zaman mükemmel biçimde çalışmaz. Çünkü uzun süreli bellekten bilgiyi geri çağırmak zorunda kaldığımızda, bu bilgi sosyal dünyaya dair algılarımız, önyargılarımız, güdülerimiz ve hedeflerimiz gibi birçok faktör tarafından şekillenir. Sonuçta hatırladığımız şey çoğu zaman aslında yaşanan şey ile aynı olmaz.
Kısacası anılarımız dünyayı anlama şeklimizden etkilenmektedir. Bunun sonucunda da beyniniz daha tutarlı bir hikaye oluşturmak için bazı ayrıntıları uydurur. Devamında gerçeklikle örtüşmeyen olayların anıları meydana gelir. Bunlar, parkta geçirilen bir günün anıları gibi zararsız çocukluk anılarından, travmatik olaylara ve hatta sahte suç itiraflarına kadar değişebilir.
Sahte Anıların Potansiyel Etkisi
İlginç bir biçimde çok sayıda insanın aynı şeyin doğruluğunu iddia etmesi bile, bir anının gerçek bir anı olduğunu garanti etmez. Aslına bakarsanız sahte anılar Mandela Etkisi adı verilen başka bir şeye de neden olur. Mandela etkisi, büyük bir insan kitlesinin bir olayın gerçekleşmediği halde meydana geldiğine inandığı bir durumu ifade eder. “Mandela Etkisi” terimi ilk olarak 2009 yılında Fiona Broome tarafından fenomene ilişkin gözlemleri sonucunda ortaya atıldı.
Kendisi bir konferansta, Nelson Mandela’nın 1980 yılında hapishanedeki ölümünün onu ne kadar etkilediğini anlattı. Ancak Nelson Mandela bir hapishanede ölmedi. 2013 yılında doğal biçimde vefat etti. Yine de kısa süre sonra bir çok kişi olayı benzer biçimde hatırlayacaktı.
Araştırmacılar sahte anıların, genellikle bir şüphelinin yanlış tanımlanması veya polis sorgulamaları sırasında yanlış hatırlamalar nedeniyle oluşan yanlış mahkumiyetlerin önde gelen nedenlerinden biri olduğunu gösteriyor.
Sonuç olarak
Gördüğünüz gibi anılarımız genellikle düşündüğümüz kadar güvenilir değildir. Çok iyi anılara sahip olan kişilerde bile sahte anılar oldukça kolay bir şekilde oluşabilir. Sahte anılar kulağa bir kusur gibi gelse de tam olarak öyle değildir. Aslında bu anılar insan olmanın temel bir parçasıdır. Sahte anılara sahip olduğumuz gerçeği, beynimizin yaratıcılığının ve bilgiyi sürekli, yaratıcı bir şekilde yeniden birleştirme yeteneğinin bir kanıtıdır.
Kaynaklar ve ileri okumalar:
- What Experts Wish You Knew about False Memories. Yayınlanma tarihi: 8 Ağustos 2016; Bağlantı: What Experts Wish You Knew about False Memories
- Loftus, Elizabeth F. et al. “Who remembers best? Individual differences in memory for events that occurred in a science museum.” Applied Cognitive Psychology 6 (1992): 93-107.
- We all have false memories. Here’s how yours are made. Yayınlanma tarihi: 26 Temmuz 2023. Kaynak Site BBC. Bağlantı: We all have false memories. Here’s how yours are made
- Patihis L, Frenda SJ, Loftus EF. False memory tasks do not reliably predict other false memories. Psychology of Consciousness: Theory, Research, and Practice. 2018;5(2):140-160. doi:10.1037/cns0000147
Size Bir Mesajımız Var!
Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.
Matematiksel