Platon’un felsefesi, tarih boyunca üzerinde en çok düşünülen ve tartışılan düşünce sistemlerinden biridir. Ancak onun felsefesini anlamak ne kadar zorsa, Platon’un kendisini anlamak da bir o kadar karmaşıktır. Bugün onun adı, düzenli ve doğada sık rastlanan geometrik şekiller grubu olan Platonik katılarla ve dünyanın ilk üniversitesi kabul edilen Platon Akademisi ile birlikte anılıyor.

Platon, Antik Yunan’ın en tanınmış filozoflarından biridir ve akademik felsefenin kurucusu olarak kabul edilir. Platon’un fikirler kuramı ve diyalektik yöntemi, daha sonra “Platonculuk” olarak anılan felsefi geleneğin temelini oluşturmuştur. Bu yaklaşım, hem felsefi hem de kültürel açıdan yüzyıllar boyunca etkisini sürdürmüştür.

Platon Akademisi Nasıl Kuruldu?
Platon, yirmili yaşlarının başında Sokrates’in sadık bir öğrencisi oldu. Sokrates’in, sorular yoluyla düşünmeyi derinleştiren ve bilgiyi açığa çıkaran Sokratik Diyaloglar yöntemi, Platon’u derinden etkiledi. Bu etkileşim, onun felsefi bakış açısının temel taşlarından birini oluşturdu.
Sokrates’in “gençliği yozlaştırmak” suçlamasıyla idama mahkûm edilmesine tanık olmak, Platon üzerinde sarsıcı bir etki bıraktı. Bu olaydan sonra kendini bir süre kamusal yaşamdan geri çekti. Bu dönemde uzun seyahatlere çıktı; farklı kültürlerle tanıştı, çeşitli felsefi geleneklerle karşılaştı. Aynı zamanda matematik ve astronomi alanlarındaki bilgisini derinleştirdi. MÖ 388 yılında Atina’ya döndüğünde, Platon düşünsel bir merkez kurmaya karar verdi.

popüler eserlerinin çoğu günümüze ulaşmıştır
Platon’un Akademisi’nin buluşma yeri, başlangıçta Atina yakınlarında bulunan halka açık bir koruluktu. Bu bahçe, tarih boyunca farklı gruplara ve etkinliklere ev sahipliği yapmıştı. Bir dönem, bilgeliğin, savaşın ve zanaatın tanrıçası Athena’ya adanan zeytin ağaçlarıyla dini grupların kullandığı bir alan olmuştu.
Daha sonra bahçe, yerel bir kahraman olan Akademos ya da Hekademos’un adıyla anılmaya başladı ve zamanla Akademi ismini aldı. Sonunda bu bahçe, Atina vatandaşlarının kullanımına açık bir spor alanı, yani jimnazyum haline getirildi.
Bahçe, sanat eserleri, mimari yapılar ve doğayla çevriliydi. Heykeller, mezarlar, tapınaklar ve zeytin ağaçlarıyla süslenmiş olmasıyla ünlüydü. Platon derslerini bu küçük korulukta veriyordu. Akademi’nin kıdemli ve yeni üyeleri burada toplanıyor, felsefi konular üzerine tartışmalar yürütüyordu.
Öğretim yöntemleri üzerine kesin bilgi olmamakla birlikte, derslerin, seminerlerin ve diyalogların kullanıldığı düşünülüyor. Ancak, temel eğitimin doğrudan Platon tarafından verildiği kabul ediliyor. Yıllarca süren bu buluşmalar, M.Ö. 380’li yıllarda Knidoslu Eudoxus’un Akademi’ye katılmasıyla daha resmi bir yapıya kavuştu ve Akademeia, tanınan bir eğitim kurumu haline geldi.
Platon Akademisi Dünyanın İlk Üniversitesi Olarak Kabul Edilmektedir

Platon’un Akademisi, günümüzdeki anlamıyla resmi bir okul ya da üniversite değildi. Daha çok, felsefe, matematik ve astronomi gibi konulara ilgi duyan entelektüellerin bir araya geldiği gayri resmi bir topluluktu. Bu geniş ve disiplinler arası yaklaşım nedeniyle, Akademi, bugün dünyanın ilk üniversitesi olarak kabul ediliyor.
Akademi’nin temel amacı, hükümetin kalitesini yükseltmek için yönetici, kanun yapıcı ve siyasi danışmanlar yetiştirmekti. Tıpkı hocası Sokrates gibi, Platon da verdiği eğitim karşılığında hiçbir ücret talep etmedi. Akademi’de öğrenciler ve öğretim üyeleri, ortak yemek alanlarında bir araya gelerek birlikte bir yaşam sürdüler. Okul, hem erkeklere hem de kadınlara açıktı, bu yönüyle dönemine göre oldukça ileri bir anlayışa sahipti.
Platon, hayatının büyük bölümünü Akademi’de, toplumun gürültüsünden uzak bir şekilde geçirdi. Dersler ve tartışmalar aracılığıyla felsefeye olan tutkusunu her zaman diri tuttu. Atina’da geçirdiği bu dönem, Platon’un Aristoteles gibi sonradan felsefe tarihinin en önemli isimlerinden biri olacak öğrencilerle güçlü ilişkiler kurmasına da olanak sağladı.
Platon “Geometri Bilmeyen Giremez” Cümlesini Neden Yazmıştı?
Yüzyıllar boyunca anlatılagelen ve doğruluğu kesin olarak kanıtlanamayan bir hikâyeye göre, Akademi’nin girişinde “Μηδείς αγεωμέτρητος εισίτω μοι τη θύρα” ifadesi yer alıyordu. Bu söz, günümüzde genellikle “matematik bilmeyen giremez” şeklinde anılır. Aslında doğru çevirisi “geometri bilmeyen giremez”dir.

Platon’un bu sözle ne anlatmak istediği, tarih boyunca iki ana şekilde yorumlanmıştır. İlk yoruma göre, Platon bu ifadeyi Akademi’nin girişine yazarak, felsefi ve ruhsal eğitimde matematiğin vazgeçilmez rolüne dikkat çekmek istemiştir. İkinci yoruma göre ise, Platon özgün öğretisi çerçevesinde, özellikle idealar kuramı üzerine derinleşmeden önce öğrencilerin belirli bir matematiksel bilgiye sahip olmasını şart koşmuştur.
Her iki yorum da kendi içinde tutarlıdır. Ancak her iki yaklaşım da, Platon’un neden genel olarak aritmetik, matematik ya da hesaplamayı değil de özellikle “geometri”yi vurguladığını tam olarak açıklamaz. Bu önemli ayrımı Karl Popper ele alır ve “Neden geometri?” sorusuna bir yanıt sunar.
Popper’a göre, irrasyonel sayıların keşfinden sonra, doğal sayılara dayanan Pisagorcu aritmetik artık temel bilim olarak yetersiz kalmıştı. İrrasyonel sayılarla doğrudan ilgilenen geometri, bu keşiften sonra en temel bilim haline gelmişti.
Platon bu değişimi fark etti ve Timaios adlı eserinde evreni açıklamak için geometri temelli bir kozmoloji inşa etmeye çalıştı. Böylece, geometri onun felsefi sisteminde evrenin yapısını kavramanın anahtarı haline geldi.
Platon Akademisinin Yükseliş Ve Çöküş Evresi

Zamanla Akademi’ye başka eğitmenler de dahil olacaktı. Bunlar arasında, kendi felsefe okulunu kurmadan önce Akademi’de ders veren Aristoteles de vardı.. Platon’un ölümünden sonra Akademi’nin yönetimi Speusippos’a geçti. Akademi, Platon’un ölümünden sonra neredeyse 900 yıl boyunca varlığını sürdürdü.
Akademi, Demokritos, Sokrates, Parmenides ve Ksenokrates gibi birçok ünlü filozof ve entelektüele ev sahipliği yaptı. Akademi’nin tarihi o kadar uzun bir dönemi kapsar ki, bilim insanları bu süreci ikiye ayırır. Eski Akademi, Platon ve onun doğrudan ardılları tarafından yönetilen dönemi ifade ederken, Yeni Akademi, Arkesilaos’un liderliğiyle başlayan yeni dönemi temsil eder. Bu ayrım, Akademi’nin felsefi yöneliminin zaman içinde geçirdiği değişimi anlamak açısından önemlidir.
İmparator I. Justinianus, 529 yılında Akademi’yi pagan bir kurum olduğu gerekçesiyle kapattı. ASlında öncesinde de Akademi çeşitli dönemlerde kapatılmıştı. Özellikle Roma komutanı Sulla’nın Atina’yı yağmalaması sırasında Akademi büyük ölçüde tahrip edilmişti.
18. yüzyıla gelindiğinde, Akademi’nin kalıntılarını bulmak amacıyla arkeolojik çalışmalar başladı. Sonunda 1929 ile 1940 yılları arasında Akademi’nin kalıntıları gün yüzüne çıktı. Böylece, Platon’un kurduğu bu tarihi kurumun fiziksel izleri yeniden keşfedilmiş oldu.
Kaynaklar ve ileri okumalar
- What Was Plato’s Famous Academy? Yayınlanma tarihi: 23. Ocak 2020.; Bağlantı: What Was Plato’s Famous Academy?
- Britannica, The Editors of Encyclopaedia. “Platonic Academy”. Encyclopedia Britannica, 2 Nov. 2016, https://www.britannica.com/topic/Platonic-Academy. Accessed 23 April 2024.
- Wallach, John. (2002). The Platonic Academy and Democracy. Polis: The Journal of the Society for Greek Political Thought. 19. 7-27. 10.1163/20512996-90000037.
- Sus, Viktoriya. “Plato: A Complete Overview of His Life, Work, and Philosophy” TheCollector.com, January 14, 2024, https://www.thecollector.com/plato-complete-overview-life-work-philosophy/.
Matematiksel