Toplum ve Yaşam

Kıyamet Saati Hala Gece Yarısına 90 Saniye Kalayı Gösteriyor, Peki Ama Bu Ne Anlama Geliyor?

Her yıl nükleer, iklim ve teknoloji uzmanlarından oluşan seçilmiş bir grup, Kıyamet Saati’nin akrep ve yelkovanının nereye yerleştirileceğini belirlemek için bir araya geliyor.

Kıyamet saati hızla ilerliyor. Peki bu bizler için ne anlama geliyor?

Günümüzde belirli riskler için hesaplamalar yapabiliyoruz. Güneşin genişlemeye başlayıp Dünya’yı yaşanmaz hale getireceği zamanı kabaca biliyoruz. Dünya’ya doğru gelen bir asteroit veya kuyrukluyıldız tespit edersek, çarpışmaya geri kalan zamanı hesaplamamız olasıdır. Ancak, bizi yok etme olasılığı olan gerçek büyük tehditler insanlar ile ilişkilidir. Bu da çok fazla değişkenli bir olasılık hesaplaması anlamına gelir.

Kıyamet Saati, bir zaman, olasılık veya mesafe ölçüsü değildir. Dünyanın insan kaynaklı küresel bir felakete ne kadar yakın olduğunu gösteren sembolik bir saattir. Her yıl saat, insanlığın tamamen yok olmasına (gece yarısı) ne kadar yakın olduğumuza göre güncellenir. Uzman grup 2023 yılında saati gece yarısına en yakın noktaya getirdi. Bu 90 saniye idi. 2024 yılında da Kıyamet Saatinin konumu değişmedi.

Bulletin editörü Eugene Rabinowitch, 1973’teki vefatına kadar saatin çarklarını kontrol etti ve ardından uzmanlar kurulu görevi devraldı.

Kıyamet Saati Tarih Boyunca Bir Çok Kez Değişti

1945 yılında atom bombasının bulunmasıyla yeni bir dönem başladı. Bu noktadan sonra insanlık ilk kez kendini öldürme yeteneğine kavuştu. Aynı yıl Albert Einstein, J. Robert Oppenheimer ve Manhattan Projesinde yer alan bazı bilim insanları, kamuoyuna yeni nükleer çağ ve onun oluşturduğu tehdit hakkında bilgi vermek umuduyla, Bulletin of Atomic Scientists ( günümüzde Bulletin.org ) kurdu. Bu yayın, 1947’de bir dergi haline geldiğinde kapaktaki Kıyamet Saati gece yarısına yedi dakika kalayı gösteriyordu

1947 sayısının kapağı, gece yarısına yedi dakika kalayı gösteriyor. 

İki yıl sonra, SSCB’nin nükleer silah denemesi yaptığı haberiyle saat 11.57’ye alındı. 1953 yılında ABD, Hiroşima ve Nagazaki’yi yok eden fisyon bombalarından çok daha güçlü bir füzyon silahı olan hidrojen bombasını ilk kez denedi. Birkaç ay sonra da SSCB de onu takip etti. Kıyamet saati artık 11.58’i gösteriyordu. Bu gerçek bir kıyamet ihtimaline çok az kaldığı anlamına geliyordu.

Kıyamet Saati Tarih Boyunca Nükleer Güçler İle İlişki Olarak Değişti.

Yıllar içinde giderek daha da ölümcül silahlar test edilmeye başlanacaktı. Dünya’da bugüne kadar üretilen en büyük ve en etkili nükleer bomba olan Çar Bombası (Tsar Bomb) 30 Ekim 1961’de Moskova saatiyle 11:32’de patladı. 

Nükleer patlamalar türümüzün tanık olduğu en güçlü ve yıkıcı olaylardan biridir. Nükleer bombaların gücü kiloton (kT) ve megatonla (MT) ölçülmektedir. Bu ön ekler (kilometre, megabyte vs.) bin ve milyon anlamına gelir. Bu bombanın standart bir patlayıcı olan TNT (trinitrotoluen) cinsinden eşdeğerini gösterir. Hiroşima’ya ve Nagazaki’ye atılan bombalar 15-20 kT idi.

Fiziksel olarak bu bomba Japon şehirleri Hiroşima ve Nagazaki’yi harap eden bombalara çok benziyordu. Ancak önemli bir farkı vardı. Bu bomba, Başbakan Nikita Kruşçev’in dünyayı Sovyet teknolojisinin gücüyle titretme arzusuyla ortaya çıkmıştı.

Sonuçta ortaya çıkan şey, gerçek bir canavardı. Canavar derken abartmıyoruz. Çar Bombası, Dünya Savaşı sırasında Hiroşima ve Nagasaki’yi yok eden atom bombalarının toplam gücünün yaklaşık 1.500 katı olan yaklaşık 57 megaton yok edici güce sahipti. Yani bu bombadan hiçbir şehrin kurtulma şansı yoktu.

Bombaların giderek daha yok edici olduğu ve bundan kimsenin sağ kurtulamayacağının anlaşılmasından sonra ABD ve SSCB atmosferik testleri yasaklayan Kısmi Nükleer Deneme Yasağı Antlaşmasını (Partial Nuclear Test Ban Treaty) imzaladılar. Kıyamet saati 11.48’e geri alındı.

1947’de Martyl Langsdorf, ‘Kıyamet Saati’ni tasarladığında, saati gece yarısına yedi dakika kalaya ayarlanmıştı. Kıyamet saati 1947’den bu yana birçok kez değişti.

İki süper güç, yeni silahların testlerini yeraltı tesislerine kaydırırken, İngiltere, Fransa ve Çin gibi diğer ülkeler kendi nükleer silahlarını geliştirdiler. Bunun sonucunda saat, 1980’lerin ortalarında 11.57’ye alınacaktı.

1989’da Berlin Duvarı’nın yıkılması, Soğuk Savaş’ın sonunu getirdi. Daha sonra SSCB’nin çöküşü nükleer cephaneliklerde azalmalara yol açtı ve 1991’de saat 11.43’e geri döndü. Bir kez daha, barış dönemi ve nükleer silah tehdidinin sona ermesi konusunda iyimser umutlar vardı. Ancak bu gerçekleşmeyecekti. 

Günümüzde Kıyamet Saatinin 90 Saniye Göstermesi Ne Anlama Geliyor?

Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması (Treaty on the Non-Proliferation of Nuclear Weapons) silahların halihazırda bunları edinmiş olan beş ülkenin ötesine yayılmasını önlemeyi amaçlıyordu. Ancak bu ülkeler silahsızlanma sözlerini yerine getirmediler.

Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsünün (SIPRI) 2023 raporuna göre, dünyada 12 bin 512 nükleer savaş başlığı bulunuyor. Rusya, 5 bin 889 nükleer savaş başlığıyla, nükleer güce sahip ülkeler arasında ilk sırada yer alıyor. Rusya’yı 5 bin 244 başlıkla ABD ve 410 nükleer başlıkla Çin takip ediyor.

Bunun sonucunda diğer ülkeler de nükleer silahlara sahip olmaları durumunda daha güvenli olacaklarına karar verdiler. Bunların arasında Hindistan, Pakistan ve İsrail vardı. Sonucunda saat her yıl tekrar ileri doğru hareket etti ve 2002’de 11.53’e ulaştı.

Zaman içinde ABD’nin Rusya ve Çin gibi diğer küresel nükleer güçlerle ilişkileri giderek gerginleşti. 2010’lar dünyayı nükleer savaşın eşiğine bir kere daha yaklaştırdı. O günlerden bu günlere gerginlikler katlanarak devam etti. Devam eden iki çatışma – Rusya ve Ukrayna ile İsrail ve Filistin – nükleer silah devletlerini içeriyor. Kuzey Kore ve İran nükleer hırslarını sürdürüyor. Ve Çin nükleer cephaneliğini hızla büyütüyor ve modernize ediyor.

Nükleer yok oluş insanlık için en olası ve akut varoluşsal tehdit olmaya devam ederken, artık Kıyamet Saati’nin ölçtüğü potansiyel felaketlerden yalnızca biri. O zamandan beri, Kıyamet Saati yöneticileri orijinal nükleer savaş korkusuna yeni tehditler eklediler.

Bunlardan ilki iklim değişikliği idi. Bu nedenle saat 2007’de 11.55’i gösterecek biçimde ayarlandı. Aynı zamanda komisyon, yapay zekanın, otonom silahların, mekanik ve biyolojik robotların yükselişine giderek daha fazla dikkat çekmeye başladı

Sonuç olarak

Kıyamet Saati’nin gece yarısına 90 saniye kala durması, zaten kaygılı olan dünya halkının stresini daha da artırıyor. Sonucunda nükleer silaha sahip dokuz ülkeden birinde yaşıyor olalım ya da olmayalım, hepimiz farkında olmadan ilk atom silahının patlatılmasıyla başlayan deneyin özneleri haline geldik.

Ancak günümüzde nükleerden daha önemli sorunlarımız da var. İklim değişikliğinin etkileri giderek daha belirgin hal almaya başladı. COVID salgını, biyolojik bir tehdidin küresel etkilerini ortaya koydu. Yapay zeka şu an için kendi başına bir risk oluşturmasa da nükleer veya biyolojik silahlar için bir tehdit çarpanı görevini yapıyor. Sonuç olarak, Kıyamet Saati bize bu tehditlerin birbirleriyle ilişkili doğasını hatırlatmak için var.


Kaynaklar ve ileri okumalar

Matematiksel

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu