Mühendislik ve Teknoloji

Neden Q (QWERTY) Klavye Kullanmaktan Vazgeçemiyoruz?

Neden QWERTY? Neden ABCD veya ZXYW veya başka bir şey olmasın?

Popüler bir söz vardır: “Değişmeyen tek şey değişimdir” Gerçekten de günümüzde biz insanlar dahil her şey son derece hızlı bir biçimde değişiyor. Bununla birlikte, her zaman sabit olan ve muhtemelen bir süre daha olmaya devam edecek bir aracımız var. Benim de bu yazıyı yazmak için kullandığım QWERTY yani Q klavyeden bahsediyorum.

Neden Q (QWERTY) Klavye Kullanmaktan Vazgeçemiyoruz?

Eğer yakınlarınızda bir klavye var ise tuşların dizilimine dikkatli bakın. Sonucunda muhtemelen çoğunuz QWERTY klavye kullanıyorsunuzdur. Ancak harflerin sıralanmasında bir mantıksızlık vardır. İlk harfimiz Q, sonraki harfimiz ise W biçimindedir. Sonrasında da E ve diğer harfler gelir. Zaten QWERTY adı da bu dizilimin adıdır.

QWERTY klavye son 150 yıldır hayatımızda. Ancak bunun nedeni en efektif klavye dizilimine sahip olması değildir. Aslına bakarsanız ellerinizin sağlığı için de en iyisi değildir. Hikayemiz, QWERTY’nin hakimiyetini ilk kurduğu 1870’lerin sonundaki hantal mekanik daktilolarla başlıyor

QWERTY Yani Q Klavye Tarihçesi

QWERTY Q klavye
Amerikalı mucit Christopher Latham Sholes, QWERTY klavyeyi icat etmesi ile tanınır.

Dünyanın QWERTY klavyeyle sevgi- nefret ilişkisi 1866 yılında küçük bir atölyede başlamıştır. Bu atölyede Christopher Latham Sholes adlı bir yayıncı kitapların sayfalarını otomatik olarak numaralandıran bir makine üzerinde çalışıyordu.

Tesadüf eseri bir gün arkadaşı Carlos Glidden ile birlikte bir dergide daktilonun kısa bir tanımı ile karşılaştılar. Onlar da fikir değiştirip insan düşüncelerini el yazısından iki kat daha hızlı yazmasına olanak sağlayan bir aygıt geliştirmeye karar verdiler.

İlk tasarımlar dikiş makinelerine benzer bir tasarımı takip etti.

Klavyenize dikkatle bakarsanız harflerin hiçbir alfabe düzenine uygun biçimde olmadığını fark edersiniz. Oysa ki Christopher Latham Sholes ilk klavyeyi İngiliz alfabesine uygun biçimde tasarlamışlardı. Bu sayede kişilerin yazı yazmasının daha kolay olacağını düşünüyorlardı. Ama sonuç bekledikleri gibi gelişmedi.

Bir yıl sonra 28 tuşlu piyano benzeri yazı makineleri için 3 patent almışlardı. Ancak alet sürekli sıkışıyor ve satırları kaydırıyordu. Sholes 1872 yılında piyano tuşu yerine yuvarlak tuş takımı içeren bir klavye için yeni bir patent başvurusunda bulundu. Devamında Scientific American dergisi bu yeni yazı makinesi hakkında övgü dolu bir yazı yayınladı.

QWERTY Q klavye

QWERTY Harfleri Neden Bir Araya Geldi?

Piyano tipi klavyede en sık kullanılan İngilizce harf dizileri olan “th”, “st” ve “re” birbirine yakındı. Sholes, bu sorunu çözmek için klavyede bu harfleri birbirinden ayırmaya çalıştı. Harflerin dizilimi ile ilgili bir çok şehir efsanesi mevcuttur. Ancak aslında QWERTY klavyesi, iki elle hızlı yazmada en iyi alfabe yerleşimini belirlemek için birçok daktilo uzmanına danışıldıktan sonra ortaya çıktı.

QWERTY Q klavye

Bu yazı makinesi devamında ev aletleri üretim işine girmiş olan Remington şirketinin dikkatini çekti. Remington, aleti pazarlamak için bir anlaşma imzalayarak, harf sıralaması QWERTUIOPY şeklinde olan ilk prototipi üretti. Ancak bu sıralamadan memnun kalmayan Sholes Y harfinin yeniden T ile U arasına konmasını istedi.

QWERTY Q klavye
Remington No. 2, shift tuşuyla hem büyük hem de küçük harfleri kullanan ilk daktiloydu.

Remington kabul etti ve ilk yazı makinesi 1874 yılında QWE.TY harf dizilimi ile piyasaya çıktı. Noktanın yerine dikkat etmenizi öneririz. Yerinin neden burası olduğu tam olarak bilinmiyor. Neyse ki ilerleyen süreçte R ile yer değiştirdi ve nokta sağ alt köşedeki yerine geçti.

O günden sonra da bu klavye tuş düzeni uzun bir yol kat etti ve popülaritesini hiçbir zaman gerçekten kaybetmedi. Q klavye ise mekanik daktilodan bilgisayarlara, oradan da dokunmatik dünyamıza sorunsuz bir biçimde geçiş yaptı. Sonucunda Latin alfabesinin standart olduğu her yerde kullanılmaya başlandı. Şu anda, dünyadaki kullanıcıların %90’ından fazlasının QWERTY düzenine dayalı klavyeyi kullandığına inanılıyor. Bu yüzden bu tuhaf yazma biçimini neyin bu kadar başarılı kıldığını ve neden şimdi değişmesi gerektiğini görelim.

DVORAK Klavye Q Klavyeden Daha Efektif Bir Tuş Dizilimine Sahiptir.

19. yüzyıldan kalma bir Remington daktilo

QWERTY düzeni verimsizdir. Parmakların bir harften diğerine çok hareket etmesi gerekir. Yaygın olarak kullanılan harfler (“n” ve “o” gibi) birbirine yakın değildir ve diğer yaygın ilişkilendirmeler (“t” ve “h” gibi) birbirine yakındır. Ancak bunları yazmak için farklı ellerin parmaklarını kullanırsınız.

Sonucunda yukarıda da aktardığımız gibi QWERTY’nin bir zamanlar bu kadar iyi olmasının nedeni daktilo sıkışmalarını önlemesiydi. Bu tasarım o dönemde, daktilo kullanan bir kişinin bir eliyle bir harf, diğer eliyle bir harf yazmasını sağlamış ve verimi arttırmıştı. Ancak sonucunda günümüzde artık yaygın biçimde daktilo kullanmıyoruz. Daha efektif ve daha hızlı yazmamızı sağlayacak başka bir klavye bulamaz mıyız?

DVORAK Klavye
Dvorak klavyesi ile QWERTY klavye karşılaştırması

Aslında bulabiliriz. Bu klavyeden daha hızlı yazma sağladığını iddia eden birçok başka klavye icat edilmiştir. Bunların içinde en çok bilineni DVORAK klavyedir. 1930’larda daktilo ile yazmak yaygınlaştıkça araştırmacılar klavyenin kullanışlılığını sorgulamaya başladılar. Augost Dvorak bir mühendis ekibi klavyenin olası 250 varyasyonunu test etti. Sonunda QWERTY tasarımının olası en kötü dizilimlerden biri olduğuna karar verdi. DVORAK klavyesi, 1936’da piyasaya sürüldü.

DVORAK Klavye Neden Başarılı Olamadı?

Dvorak’ın klavyesinin en önemli özelliği, en sık kullanılan harflerin, geleneksel QWERTY klavyesine kıyasla kullanıcının parmak hareketini azaltacağını iddia ettiği ana satırlarda olmasıydı. Bazı Dvorak klavye kullanıcıları, standart QWERTY düzeniyle karşılaştırıldığında, Dvorak biçiminin yazma doğruluğunu %68’e kadar artırabileceğine inanıyor.  Ancak bu klavye fazla rağbet görmedi.

Bunun nedeni Dvorak’ın tasarımının geç gelmesi idi. Sonucunda halihazırda QWERTY’de yazmak üzere eğitilmiş kişileri yeniden eğitmek maliyetli ve zaman alıcıdır. Bu nedenle şirketlerin çoğu bunu yapmak istemedi. Remington’ın planı işe yaradı: İnsanları bir kez tasarımınıza bağladığınızda, değişmeleri pek olası değildir.

Dvorak’ta olduğu gibi, Colemak tasarımı harfler arasındaki hareket mesafesini en aza indirir — en sık kullanılan harfler orta satırdadır. Bu da daha az yukarı-aşağı hareket olduğu anlamına gelir. Ellerdeki baskıyı azaltır ve yerleşimi daha ergonomik hale getirir.

2006 yılında, Shai Coleman, Dvorak’ın bazı faydalarını içeren, ancak QWERTY’ye daha çok benzeyen ve dolayısıyla geçişi kolaylaştıran Colemak (kendi adının ve Dvorak’ın bir karışımı) adlı başka bir düzen geliştirdi. Ancak sizin de farkında olduğunuz gibi bu klavye de gerekli popülariteye sahip olamadı.

Sonuçta bildiğiniz bir şeyi bilmediğiniz bir şeye değiştirmek zordur. Bu nedenle de bir aleti tuşlamak gerekliliği devam ettiği müddetçe Q klavyeden vazgeçilemeyecek gibi duruyor. Bu yazının devamında okumanızı öneririz: Telefon ve Hesap Makinesinin Tuş Dizilimleri Neden Birbirinden Farklıdır?


Kaynaklar ve İleri Okumalar:


Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Sibel Çağlar

Merhabalar. Matematik öğretmeni olarak başladığım hayatıma 2016 yılında kurduğum matematiksel.org web sitesinde içerikler üreterek devam ediyorum. Matematiğin aydınlık yüzünü paylaşıyorum. Amacım matematiğin hayattan kopuk olmadığını kanıtlamaktı. Devamında ekip arkadaşlarımın da dahil olması ile kocaman bir aile olduk. Amacımıza da kısmen ulaştık. Yolumuz daha uzun ama kesinlikle çok keyifli.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu